Obezite tüm dünyada sorun, Türkiye’de de artıyor
Bugün piyasa ya da strateji yazmak yerine uzun süredir gözlemlediğim bir sorunu dile getirmek istiyorum: Halkımız giderek şişmanlıyor ve obez durumuna geliyor.
Obezite neden bir sorun veya daha büyük sorun olma ihtimalini taşıyor? Obez insanların topluma maliyetleri katlanarak artıyor ve bu bireylerin sağlıkları da ciddi tehdit altında.
Obezite kavramı aslına bakılırsa televizyon başında oturan Amerikalı konseptinden türedi. Koltuk patatesi olarak da adlandırılan bu yaşam şekli televizyon seyrederken süreki patates cipsi yiyen ve soda, kola vs gibi gazlı şekerli içecekleri tüketerek kilo almak şeklinde tanımlandı.
Ülke olarak istatistiklere göre hızla obezite konusunda Amerika’ya yaklaşıyoruz.
TNSA-Türkiye Nüfus Sağlık Araştırmaları verilerine göre kadınların %40’ı normal, %60 ya kilolu ya şişman.
Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Obezite ve Lipit Hipertansiyon Grubu tarafından yapılan araştırmaya göre bölgelere göre obezite haritası ise ürkütücü, en fazla obezite oranı Akdeniz Bölgesinde:
Aynı araştırmada yaşlara göre obezite dağılımı kadınların erkeklere nazaran daha kötü durumda olduklarını gösteriyor:
50 yaşını geçen kadınlarda obezite oranı %60! Bu rakamlar alarm verici olmayı geçmiş acil tedbir alınmasını gerektirir durumda.
Sayın Coşkun Bel’in yazmış olduğu Sağlıkta Kırmızı Alarm kitabında bu sorunlar üzerinde uzun uzadıya duruluyor, okumanızı tavsiye ederim.
Obezite artık gözle görülür hale geldi, özellikle gençlerde hızla artıyor. Bunun sebepleri arasında beslenme alışkanlıklarındaki değişimler, cep telefonu ve video oyunlarına dalma, değişen yaşam koşullarının apartman hayatını dayatması vs sayılabilir. Bununla birlikte obezite Türkiye’de neredeyse çok küçük yaşlardan başlıyor. Yine TNSA verilerine göre boyuna göre aşırı kilolu çocuk oranı %11, aşırı kısa boylu çocuk oranı ise %10:
Çocuklarımızın önemli bölümü kısa boylu ve kilolu. Bu durumun kaynakları arasında küçük yaştaki beslenme tercihleri önemli rol oynuyor:
Altı aydan küçük çocuklarda sadece anne sütü ile beslenenlerin oranı %40 iken bu oran altı aydan sonra dramatik olarak geriliyor. Anne sütü ile beslenmenin çocuklar üzerindeki faydaları saymakla bitirilemiyor fakat ülkemizde maalesef çocuklar çok erken anne sütünü terkediyor ve başka gıdalar ile besleniyorlar.
Ayrıca biberon kullanımının da aşağıda görüleceği gibi çok yüksek olduğunu görüyoruz. Biberon kullanımı ilerleyen yaşlarda mide, böbrek rahatsızlıkları da dahil pek çok hastalığın zeminini oluşturuyor. Biberon ile beslenme kolay olması yüzünden anneler arasında tercih ediliyor. Kolaycılık ise sonraki yıllarda büyük problemlerin kapısını aralıyor.
2008 yılında yapılan bir araştırmaya göre çocuklarda durum o yıllarda bile kötüymüş (daha da kötüleşiyor):
Yeditepe Üniversitesi tarafından yüksek sosyo-ekonomik bölgede 20 özel yuva, ilköğretim okulu ve lisede 1669 çocuk arasında yapılan beslenme araştırması sonuçlarına göre her altı çocuktan birinin obezite sınırında olduğu, kızlarda %16.7, erkeklerde ise %25 sıklıkla görüldüğü, 10-12 yaş grubu erkek çocukların %34.4’ünün obezite açısından yüksek risk altında olduğu belirlenmiştir (http://www.istahsizcocuk.com/buyume_dosyalar/obezite.htm, 2008).
Son yıllarda şişman ya da kilolu çocuk sağlıklı çocuk olarak algılanır oldu. Aileler çocuklarını öyle bir besliyorlar ki çocuklar daha 8-9 yaşlarında 40-50 kilo civarlarına ulaşıyorlar. Bu durum yaygınlaştıkça da çocukları normal olan aileler acaba benim çocuğum sağlıksız mı endişesi ile çocuklarına kilo aldırmaya çalışıyorlar.
Obezite sorunu gelişmiş toplumlarda sağlık bütçelerinin %2-9 arasını tüketiyor, obez bireylerin diğer bireylere göre iş bulma olasılıkları daha düşük olarak gerçekleşiyor. Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre obez bir bireyin finansal problem yaşama olasılığı obez olmayan bir bireye göre %34 daha fazla.
Gallup tarafından Amerika için yapılan bir araştırma ile yazıyı sonlandıralım:
Tabloda üst bölüm obezite oranı yüksek eyaletleri, alt bölüm ise obezite oranı düşük eyaletleri gösteriyor. Obezite oranı yüksek eyaletlerin sağlık harcamaları her 100 bin yetişkine göre neredeyse iki kat daha fazla bu da obezitenin ekonomik yükünün ağırlığını gösteriyor.
Sonuç olarak şunu söyleyelim: Daha fazla hareket etmeli, daha az hazır gıda ve gazlı-şekerli içecek tüketmeliyiz. Tatlıyı hayatımızdan uzaklaştırmalı, şeker ihtiyacı diye birşeyin olmadığını unutmamamalıyız.
Obeziteden uzak ve kaliteli bir yaşam herkesin hakkı ve bunu sağlamak da kendi elimizde.
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.
-
adnan salih...........f.a09 Haziran 2016 20:35
https://www.youtube.com/watch?v=Vw0mH2tkIzg burası türkiye....vatan haini bol.bilinçli yada bilinçiszçe
-
11 Kasım 2024, Pazartesi
Trump’ın zaferi Türkiye’yi nasıl etkileyecek?
Devamını Oku -
06 Kasım 2024, Çarşamba
Trump geliyor, peki piyasalar hazır mı?
Devamını Oku - 28 Ekim 2024, Pazartesi Devamını Oku
-
22 Ekim 2024, Salı
Altın ve gümüşte yükseliş nereye kadar sürecek?
Devamını Oku -
01 Ekim 2024, Salı
Piyasalar sıkıştı, bekle-gör stratejisi hakim
Devamını Oku - 11 Eylül 2024, Çarşamba Devamını Oku
-
12 Ağustos 2024, Pazartesi
Merkez’in faiz sinyali hangi şirketleri etkileyecek?
Devamını Oku -
06 Ağustos 2024, Salı
Finansal dalgalanmanın ortasında neler oluyor?
Devamını Oku -
23 Temmuz 2024, Salı
TCMB’nin faiz kararı ve piyasaların seyri
Devamını Oku -
01 Temmuz 2024, Pazartesi
Gri listeden çıkış ve CDS’lerin seyri
Devamını Oku