Korana virüs nedeni ile ölen çalışandan işveren sorumlu mudur?
Korona virüs sağlık boyutu ve ekonomik olarak çok ciddi bir şekilde bütün dünyayı etkilemeye devam ediyor. Bir taraftan “evde kal” çağrıları yapılırken, sokağa çıkma yasağı uygulanırken, diğer taraftan en azından bazı sektörlerin üretime devam etmeleri zorunluluk arz ediyor. İnsan yaşamı tabidir ki her değerin üstündedir, ancak, örneğin gıda sektörü üretimi durduracak olur ise bu kez de gıda sıkıntısı baş gösterecektir. Yine sağlık sektöründe yer alan firmalar ilaç üretimini, ecza depoları ilaç dağıtımını durduracak olur ise hasta insanların hayati tehlikesi artacaktır. Gerçekten zor bir süreçten geçiyoruz ancak hayati öneme sahip bazı sektörlerde üretim durdurulamaz.
Bu günlerde işverenlerin en çok merak ettiği konu ise çalışanlarından birisi korona virüs nedeni ile hayatını kaybedecek olur ise kendilerinin bir sorumluluklarının olup olmadığı meselesidir. Konu ile ilgili olarak yakın zamanda Yargıtay’ın vermiş olduğu bir karar bulunmaktadır. Yargıtay bu kararında domuz gribinden vefat eden çalışan için işvereni sorumlu tutmuştur. Şimdi kararı aşağıda ele alalım.
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi'nin Esas 2018/5018 ve Karar 2019/2931 numaralı aşağıdaki gibidir.
İş Mahkemesi, davacı, murisi ...'un, 26/12/2009 tarihinde iş kazası sonucu öldüğünün tespitine, aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi kararında, “davacılar; murislerinin iş kazası sonucu vefat ettiğinin tespitini istemişlerdir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacılar murisinin davalı şirkette 01.05.1996 tarihinden itibaren tır şoförü olarak çalıştığı, murisin en son 26.11.2009 tarihinde ... Limanı'ndan çıkış yapıp Ukrayna'ya gittiği, yine aynı limandan 11.12.2009 tarihinde Türkiye’ye giriş yaptığı, işyerinin bulunduğu Trabzon iline dönerken kendisini iyi hissetmediği için ...Devlet Hastanesi'ne 13.12.2009 tarihinde müracaat ettiği ve söz konusu hastanede muayene edilerek raporun tanı kısmına; “ akut üst solunum yolu enfeksiyonu, tanımlanmamış ” yazıldığı, murise iğne yapılıp ilaç verildiği, daha sonra murisin Trabzon iline gittiği, 15.12.2009 tarihinde ise işveren tarafından yine Ukrayna'ya gitmek üzere görevlendirildiği, ancak Çarşamba ilçesinde trafik kazası geçirdiği ve bu kaza nedeni ile götürüldüğü Çarşamba Devlet Hastanesi'nde muayene edildiği, düzenlenen raporda; trafik kazası nedeni ile başvuran murisin tüm bulgularının normal olduğunun belirtildiği, ancak murise “ devaljin ampul” isimli ilaç verildiği, kazadan sonra murisin tekrar Trabzon iline döndüğü ve iki gün sonra 17.12.2009 tarihinde KTÜ ... Hastanesi'ne “ bir haftadır öksürük, balgam, halsizlik, 2 gündür 40 derece ateş ” şikayetleri ile başvurduğu, hastane tarafından H1N1 ( domuz gribi ), pnömani ( zatürre ) ve ARDS ( akut solunum sıkıntısı sendromu ) tanısıyla tedavi altına alındığı, on gün yoğun bakımda kaldıktan sonra 26.12.2009 tarihinde vefat ettiği, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişi tarafından düzenlenen raporda; murisin 15.12.2009 tarihinde geçirdiği kazanın iş kazası olduğunun,
ancak 26.12.2009 tarihinde vefat etmesi sonucu hastane raporunda ölüm tanısı olarak H1N1 ( domuz gribi ) pnömoni,akut böbrek yetmezliği...belirtilmesi nedeni ile ölümünün geçirmiş olduğu iş kazası ile ilişkilendirilemeyeceğinin belirtildiği, Adli Tıp Kurumu ... Birinci Adli Tıp İhtisas Kurulu'nun 16.04.2014 tarihli raporunda; murisin ölümünün H1N1 ( domuz gribi) enfeksiyonu ve gelişen komplikasyonlarından meydana gelmiş olduğu, 13.12.2009 tarihinde ...Devlet Hastanesi’ne başvurusundaki şikayetlerin H1N1 enfeksiyonunun başlangıç belirtileri olabileceğinin, H1N1 virüsünün kuluçka süresinin 1-4 gün arasında değiştiğinin, 13.12.2009 tarihindeki şikayetlerin hastalığın başlangıç belirtileri olduğu taktirde H1N1 enfeksiyonunun bulaşımının 13.12.2009 tarihinden önceki 1-4 günlük zaman dilimi içerisinde gerçekleşmiş olacağının, 15.12.2009 tarihinde meydana gelen trafik kazasında hastalığın etkisi olduğunu gösterir tıbbi bulgu olmadığının bildirildiği, Adli Tıp Genel Kurulu'nun 26.03.2015 tarihli raporunda da; Birinci İhtisas Kurulu gibi görüş bildirildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanaklarından olan 5510 sayılı Kanunun 13. maddesinde iş kazasının unsurları;
a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
d) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olay..." olarak belirtilmiştir.
Açıklanan madde hükmüne göre, iş kazası; maddede sayılı olarak belirtilmiş hal ve durumlardan herhangi birinde meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen veya ruhen zarara uğratan olaydır.
Yasada iş kazası, sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hale getiren olay olarak tanımlandığından, olayın etkilerinin bir süre devam ederek zaman içinde artması ve buna bağlı olarak sonucun daha sonra gerçekleşmesi mümkündür. Yani, iş kazası ani bir olay şeklinde ortaya çıkıp ,buna bağlı olarak zarar, derhal gerçekleşebileceği gibi, gazdan zehirlenme olayında olduğu şekilde etkileri daha sonra da ortaya çıkabilir. Sonradan oluşan zarar ile olay arasında uygun illiyet bağı bulunması koşuluyla olay iş kazası kabul edilmelidir.
Yasanın iş kazasını sigortalıyı zarara uğratan olay biçiminde nitelendirmiş olması illiyet (nedensellik) bağını iş kazasının bir unsuru olarak ele almayı gerektirmiştir. Ne var ki, burada aranan “uygun illiyet (nedensellik) bağı” olup, bu da yasanın aradığı hal ve durumlardan herhangi birinde gerçekleşme olgusu ile sonucun birbiriyle örtüşmesi olarak anlaşılmalı, yasada olmadığı halde, herhangi başkaca kısıtlayıcı bir koşulun varlığı aranmamalıdır.
Kısacası; anılan yasal düzenleme, sosyal güvenlik hukuku ilkeleri içinde değerlendirilmeli; maddede yer alan herhangi bir hale uygunluk varsa zararlandırıcı sigorta olayının kaynağının işçi olup olmaması ya da ortaya çıkmasındaki diğer etkenlerin değerlendirilmesinde dar bir yoruma gidilmemelidir. (HGK 2009/21-400 Esas,432 Karar )
Somut olayda, tır şoförü olan davacı murisinin 26.11.2009 tarihinde davalı işveren tarafından Ukrayna’ya sefere gönderildiği,11.12.2009 tarihinde Türkiye’ye giriş yaptığı, Adli Tıp Kurumu raporunda, H1N1 virüsünün kuluçka süresinin 1-4 gün arasında değiştiği, murisin 13.12.2009 tarihli hastaneye başvurusunda belirttiği şikayetlerin hastalığın başlangıç belirtileri olduğu taktirde hastalığın bulaşmasının bu tarihten 1-4 gün öncesinde gerçekleşmiş olacağının bildirildiği, buna göre davacı murisinin, işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle Ukrayna’ya yapılan sefer sırasında bulaştığı yukarıda belirtilen rapor kapsamından anlaşılan H1N1 virüsüne bağlı olarak, daha sonra meydana gelen ölümünün iş kazası olarak kabul edilmesi gerektiği açıktır.
O halde, davacı ve davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 15/04/2019 gününde oy çokluğuyla karar verildi.”
Sonuç olarak, Yargıtay işi nedeniyle domuz gribine yakalanan kişinin iş kazasından kaynaklı olarak vefat ettiğini ve işverenin sorumlu olduğunu ifade etmiştir. Korona virüsün yoğun bir şekilde salgına dönüştüğü şu ortamda işverenler bu kararı da dikkate alarak çalışıp çalışmama konusuna karar vermelidir.
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.
-
Hada arı kalarfe01 Nisan 2020 16:05
Yapacağınız hanelere atlasınlat umurumuzda değilsiniz
-
31 Ekim 2024, Perşembe
2023 dönemi sonunda enflasyon muhasebesinden kar eden şirketler dikkat
Devamını Oku -
22 Ekim 2024, Salı
Enflasyon muhasebesi gerçekten de gerçeğe uygun olmayan bilançolar yaratmış!
Devamını Oku -
14 Ekim 2024, Pazartesi
Sadece kredi kartı limiti üzerinden değil, tapu, noter işlemlerinden de yeni vergiler alınacak!
Devamını Oku -
24 Eylül 2024, Salı
Enflasyon muhasebesi gerçeğe uygun olmayan bilançolar yaratıyor!
Devamını Oku -
24 Kasım 2022, Perşembe
Otomotivde ÖTV matrahı yeniden belirlenmiştir!
Devamını Oku -
22 Kasım 2022, Salı
Araç fiyatları ötv matrah artırımından nasıl etkilenecek, hangi araçların fiyatları düşecek?
Devamını Oku -
04 Temmuz 2022, Pazartesi
Bir kez daha varlık barışı, ama bu kez kuralları daha net ve vergili!
Devamını Oku -
28 Haziran 2022, Salı
Tapu işlemleri noterler vasıtası ile yapılabilecektir!
Devamını Oku -
02 Haziran 2022, Perşembe
Taşıt ve gayrimenkul satışlarında yeni bir dönem!
Devamını Oku -
19 Mayıs 2022, Perşembe
Halka arz edilen / edilecek firmalar için çifte kurumlar vergisi avantajı
Devamını Oku