Ana SayfaYazarlarGökhan UganSermaye Piyasaları
Gökhan Ugan [email protected] Gökhan Ugan

Kör havuzun kime ne faydası var?

08 Şubat 2016, 10:23 - -

Ashish Goyal Hindistan’da doğmuş ve 9 yaşına kadar gözleriyle ilgili herhangi bir sorun yaşamamış sıradan bir erkek çocuğuydu. Ancak yakalanmış olduğu tavukkarası hastalığı onu 22 yaşında tamamen kör etti. Goyal bu zorluğa rağmen yılmadı ve Wharton İşletme Fakültesi’nden 2008 yılında mezun olarak dünyanın ilk görme özürlü işlemcisi sıfatıyla JP Morgan’da işe başladı. 2013 yılından beri Mavi Hilal Sermaye Yönetimi Şirketi’nde portföy yöneticisi olarak çalışan Goyal’ın Türkiye’deki meslektaşları da 2010 yılından bu yana işlemleri kimin yaptığını göremiyor! Yani bir anlamda onlar da kör.

Borsa İstanbul veya eski adıyla İMKB aldığı bir kararla 8 Ekim 2010 tarihinden itibaren pay piyasasında gerçekleştirilen işlemlerin alıcı ve satıcı bilgilerini seans boyunca sorgularda gösterilmeyeceğini ve bu bilgilerin veri yayın kuruluşlarıyla paylaşılmayacağını açıklamıştı. Benzer bir uygulamaya Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası da geçmişti. Piyasada “Kör Havuz” olarak adlandırılan bu sistem birçok kişi tarafından yoğun bir şekilde eleştirildi ve hala da eleştirilmekte. Peki, Kör Havuz sistemine neden geçme ihtiyacı duyuldu?

Kör Havuz sistemi aslında dünyanın birçok ülkesinde geçerli bir uygulama. Türkiye bu sisteme geç intikal eden ülkelerden biri. Kör havuz sistemine geçişin en büyük nedeni yüksek miktarda işlem yapan yatırımcıların kendilerini ifşa etmek istememeleri ve bu nedenle borsalara baskı yapmaları. İşlem istatistiklerini takip eden yatırımcılar kimin nerede pozisyon aldığını tahmin edebileceğinden ticari sır olarak kalması gereken pozisyon bilgileri bir anlamda açığa çıkmış olur. Nerede pozisyon tuttuğu bilinen büyük yatırımcılar, onları sıkıştırarak pozisyonlarını bozmaya zorlayan kötü niyetli yatırımcıların tuzaklarına düşebilir.

Her ne kadar işlemlerde yatırımcıların değil, işlem yaptıkları aracı kurumların kodları paylaşılsa da, kapalı kapılar ardından sızan fısıltılar, belirli fonlarla ve yatırımcılarla çalıştığı bilinen aracı kurumlara ait işlemlerinin daha yakından takip edilmesine yol açar. İzini kaybettirmeye çalışan büyük yatırımcılar işlemlerini birden fazla aracı kurumla yapmaya, emirlerini tek sefer yerine küçük miktarlara bölerek birçok seferde göndermeye başlar.

Büyük yatırımcıların şikâyet ettiği bir diğer husus da küçük yatırımcıların kendi işlemlerini taklit etmeleridir. Büyük miktarlı hareketlerin piyasa fiyatına etki edeceğini düşünen küçük yatırımcılar, büyük yatırımcılarla birlikte alım-satıma geçer. Bu durum büyük yatırımcıların alırken daha pahalı, satarken daha ucuz fiyatlarla karşılaşmalarına neden olur ve maliyetlerini yükseltir. Bu maliyet artışı sadece kendi alım-satımlarıyla tetiklendiği için büyük yatırımcılar işlemlerinin takip edilmesinden hoşlanmaz.

Büyük yatırımcılar kurdukları lobilerle borsalar üzerinde baskıyı artırırken önemli bir bilimsel tezi de ileri sürer: Etkin finansal piyasalarda kimin alıp sattığının fiyat üzerinde bir etkisi olmamalıdır. İşlem takibi nedeniyle ortaya çıkan yapay talep fiyat oluşumunu doğal olmayan bir şekilde bozar ve finansal piyasalar etkinlikten uzaklaşır. İşte işlem bilgilerinin gösterilmemesinin ardında yatan bilimsel gerçek budur.

Her ne kadar bilimsel tez ikna edici olsa da olaya bir de küçük yatırımcı gözünden bakmak gerekir. İddia edildiği gibi finansal piyasalar etkin olsaydı, herkesin bilgiye eşit bir şekilde erişmesi gerekirdi. Ancak geçmişte yaşanan birçok olay bize gösterdi ki, bazı “nüfuzlu” kişiler bazı “değerli” bilgilere diğer yatırımcılardan önce erişebiliyor. Bu “nüfuzlu” kişiler elde ettikleri “değerli” bilgileri finansal piyasalarda kullandıklarında işlem gören varlıkları daha ucuza alabilir veya daha pahalıya satabilir. Bu durumda küçük yatırımcılar söz konusu “değerli” bilgiler tüm yatırımcılar tarafından duyulduğunda çok daha kötü fiyatlarla karşılaşır. Belki de küçük yatırımcılar bu gerçeği geçmişte defalarda deneyimlemişlerdir ve bu nedenle büyük yatırımcıların hareketlerini takip etmek istiyordur. Her flaş çaktıktan sonra yumruk yiyen bir boksör, bir süre sonra flaş çaktığında yumruktan sakınmak için eğilmeyi öğrenecektir.

Demem o ki, eğer finansal piyasalarda işlem gören varlıkların fiyatını etkileyen bilgilere herkesin aynı anda erişemediğini kabul ediyorsak, o zaman işlem bilgilerinin kamuya açıklanması bu adaletsizliği ortadan kaldırıcı bir rol oynayabilir. Küçük yatırımcılar normal şartlarda erişemedikleri “değerli” bilgilere, bu bilgilere erişimi olan büyük yatırımcıların hareketlerini izleyerek dolaylı yoldan erişebilir. Bu durum şüphesiz ki finansal piyasaları daha etkin kılar.

Saygılarımla,

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)