Fakirleşmeye devam ediyoruz
Son 2 yazıda ekonomik durgunluk ve yapısal reformlar ile yatırımları ele almıştık. Bu hafta içerisinde TUİK, Türkiye İstatistik Kurumu gelir ve yaşam koşulları araştırması sonuçlarını yayınladı. Rapor fakirleşmenin daha yaygın ve kalıcı hale geldiğini açıkça gösteriyor.
Türkiye’de gelir dağılımı araştırması, gelir ve yaşam koşulları araştırması adı altında TÜİK tarafından ve yıllık bazda yapılıyor. TÜİK bu araştırmayı yaparken örnekleme yöntemini kullanıyor ve Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki bütün yerleşim yerlerini ve tüm hane halklarını kapsama alıyor. 2015 yılı araştırması çerçevesinde 23.676 hane halkına anket uygulanmış bulunuyor.
Raporun özet tablosuna göz atalım:
İlk %20 (en düşük) grup milli gelirden en düşük payı alan %20 olarak tanımlanmış ve payları %6,2’den %6,1’e gerilemiş durumda. Türkiye’nin nüfusunu 80milyon kabul edersek ve milli gelirimizi 720milyar USD olarak hesaplarsak bu kısmın yıllık ortalama geliri 720milyar USD x %6,1 /(80milyon kişi x %20) = 2745 USD ya da 8.325 TL / yıl olarak hesaplayabiliriz. En yüksek pay alanlar ise bu grubun 7,2 katı gelir elde etmiş durumda bu rakamı da yıllık ortalama 59.292 TL olarak hesaplayabiliriz.
İdeal gelir dağılımını ölçmekte kullanılan GİNİ katsayısının yıllar itibarı ile değişimine de bakalım:
Gini katsayısı gelir dağılımının hiçbir zaman istendiği kadar düzelmediğini buna ilave olarak 2015 yılında bozulmaya başladığını gösteriyor.
Araştırmanın metodunu göstermiştik bence örneklem seçimi yaptığım hesaplamalara dayanarak beyaz yakalı çalışanları kapsamıyor. Gelirden en yüksek payı alanların toplam yıllık 59bin TL gelirleri yaklaşık yıllık 85-90bin TL brüt maaşa denk gelir ki bu rakam gerçekçi değil. Türkiye’de geçtiğimiz yıl 65000 civarında Mercedes otomobil satıldı bunların %30’u A-B modelleri olsa dahi lüks araç
kategorisinde değerlendirilmek gerekir. Buna diğer lüks olan BMW, AUDİ, JAGUAR gibi markaları ve devasa cipleri eklersek herhalde 300bin rakamına doğru gidebiliriz. Demek ki Türkiye’de bu tip lüks harcamalara ayrılan büyük bir bütçe var ve bu bütçeleri ayıranlar TUİK anketinde yoklar. Bu ankette ilk %1 ne kazanıyor diye baksaydık çok daha ilginç sonuçlar çıkabilirdi. Ben yukarıdakiler ile aşağıdakilerin farkının en az 15 kat olduğunu düşünüyorum, üst sınırı ise açık.
Türkiye’de ücret gelirinin toplam gelirlere oranı %52, kar rant ve faiz gelirleri toplamı ise %25 civarında. Ücretler en büyük gelir kaynağı/kalemi olarak oldukça önemli. Rahmetli Turgut Özal “ortadirek” diye bir kavram icat etmişti ve ekonomik modelini ortadireği zenginleştirme üzerine inşa etmişti. Son yıllarda ortadirek dediğimiz kısım giderek daha fazla fakirleşiyor.
Orta sınıfın fakirleşmesinin çeşitli sebepleri var ve bu sebepler her sene giderek daha ağırlaşıyor. Bunların ilk ve en önemlisi ücretlerden kesilen vergi resim ve harçların anormal boyutlara ulaşmış olması.
TUİK araştırmasında en yüksek geliri elde eden grubun ortalama yıllık gelirini 59.000 TL olarak hesaplamıştık. http://www.verginet.net/dtt/maashesaplama sitesinde brüt-net ve işveren maliyetlerini hesaplayabiliriz:
Çalışanın 96.000 brüt maaşına karşılık eline geçen 63.000 TL. İşverene toplam maliyet ise 117.600 TL. Çalışan 63.792 TL ücret geliri elde ederken devletimiz işçi ve işverenden toplam 53.808 TL kesinti alıyor ki neredeyse bire bir. Bu tablo bize işçi çalıştırmanın oldukça maliyetli olduğunu gösteriyor sonucunda da ya ücretler yeterince artmıyor ya da çalışma koşulları hem ağırlaşıyor hem de yeni gelenlere genelde ya düşük ücretler ya da kapının dışı kalıyor.
Bu çalışan eline geçen ücretin yaklaşık %15’ini de KDV olarak ödüyor. Evi arabası varsa onlara vergi ödüyor. Doğalgaz, elektrik su ve telefon faturalarında devlete vergi ödüyor. Bu tip kayıpları da eklediğimizde çalışanın eline geçen devletin eline geçenden çok daha az olarak gerçekleşiyor.
Çalışandan işçi ve işveren olarak 33.000 TL SGK bedeli yıllık olarak tahsil ediliyor. Çalışan, eşi ve iki çocuğu SSK hastanelerinde tedavi olurlarsa bu rakamın üstüne bir de katkı payı ödüyorlar. İlaçlarını
da aynı şekilde katkı payı ile alıyorlar. Çalışanlar vatandaş olmaktan ziyade devletin müşterisi olmuş durumdalar. SSK ‘ya ödenen bu primler karşılığında alınacak sağlık hizmetinin kalitesinin çok düşük olduğunu bilmem söylememe gerek var mı? Çok daha iyi bir sağlık hizmetini örneğin bu aile özel bir sağlık sigortası şirketinden yıllık 7.000 TL civarına alabilir. SSK tabi ki sadece sağlık hizmeti sunmuyor, emeklilik imkanları da tanıyor. Emeklilik imkanları tanınıyor tanınmasına da getirilen düzenlemelerle artık emeklilik de neredeyse hayal olmuş durumda. Tüm bunlara ilave olarak bir de vatandaşın üzerinde GSS, genel sağlık sigortası diye bir yük bulunuyor. Bu primleri de ödemezseniz hatırı sayılır bir cezası var.
Özellikle orta sınıfın gelir kaybını ortaya koyan araştırma sonuçlarına göre, yoksulluk oranı bir önceki yıla göre 0,3 puanlık düşüş ile yüzde 14,7 olarak gerçekleşmiş. Araştırmaya göre; yoksulluk oranı, okur-yazar olmayanlar ve hiçbir okul bitirmeyenler ile lise ve dengi eğitim görmüş kesimler açısından bir önceki yıla göre düşerken, lise altı ve yüksek öğrenim görenler açısından artmış durumda. Yoksulluk halinin sürekli hale gelmesini gösteren Sürekli Yoksulluk Oranındaki yüzde 0,7’lik artış (2014’deki yüzde 15,1’lik oran 2016’da yüzde 15,8’ e yükselmiş) ekonomideki zayıflamanın istikrar kazandığını ortaya koyuyor olması açısından önemli. (Kaynak: http://odatv.com/zengin-ile-fakir-arasindaki-ucurum-buyuyor-2209161200.html)
Gelişmiş ve sosyal adaleti olan bir devletten vatandaş olarak ne bekleriz?
Güvenlik
Yargı, adalet, kolluk hizmetleri
Sağlık hizmetleri
Emeklilik
Eğitim
Ulaştırma
Alt yapı
Vs
Güvenlik hizmetlerimiz tartışılır durumda. Tüm güvenlik teşkilatına FETÖ sızmışda haberimiz yokmuş temizemek ve yeniden inşa etmeye giriştik.
Yargı felç olmuş durumda, en basit dava 2-3 yıl ve aşırı masraflı
Sağlık hizmetlerinden bahsettik, içler acısı
Emekli olmak zorlaştı
Eğitime ayrı bir paragraf açacağım
Ulaştırma eğer İstanbul’da iseniz dert, diğer illerimizde pek sorun değil
Alt yapı her yağmurda ne kadar iyi olduğunu bize defalarca gösterdi.
Orta sınıfının erimesinin vergiler sonrası en önemli sebeplerinden biri de eğitimde kalitenin giderek bozulması sonrası ebeveynlerinin en değerli varlıkları olan çocuklarını özel okullara göndermek zorunda kalmalarıdır. Bizim yaşımızdakilerin büyük çoğunluğu devlet okullarında okuduk koşullar süper miydi değildi ama öğretmenler mükemmeldi. Şimdinin devlet okulları her anlamda dökülüyor, binalar ve imkanlar oldukça kötü. Öğretmenler ise kendilerini geliştirmeyi bırakın %70’i borç batağında. Sendikaların yaptıkları araştırmalara göre Türkiye’de 500bin civarında öğretmen açığı var ama atanan öğretmen sayısı bunun çok altında.
Son yıllarda adı TEOG olan sınava 1,3milyon öğrenci giriyor. En iyileri Galatasaray, İstanbul Erkek Lisesi, Atatürk Fen Lisesi, İzmir Fen Lisesi, Ankara Fen Lisesi Kabataş Lisesi ve Kadıköy Anadolu Lisesi’ni tercih ediyorlar. Bu okullar da topasanız 2bin öğrenci civarında alıyorlar. Özellerde de bu kadar bir rakam olabilir. Toplamda abartarak söylersek iyi lise eğitimi alabilecek öğrenciler en fazla 10.000 oluyor. Kalanı ise sıradan bir eğitime talim etmek zorunda. Yukarıda andığım liselerde de son yıllarda bozulma hız kazanmış durumda, yönetimleri eskileri mumla aratıyor.
Liseler sonrasında girilebilecek üniversite sayısı da oldukça az, ODTÜ, Boğaziçi, Hacettepe vb gibi üniversiteleri kazanmak çok zor. Akademisyen kalitesi olarak kullanabileceğimiz uluslararası dergilerde yayınlanan ve referans verilen makale sayılarımız çok az. Ayrıca akademisyen kadrosunda da ciddi bir FETÖ varlığı mevcut ve büyük operasyon yapıldı.
Eğitimine minik bir servet harcanan yavrularımız herşey bitip mezun olduklarında ise aylık 1000USD karşılığı TL alacak kadar bir iş bile bulamaz durumdalar. Sonuç olarak da aileleri ile yaşayan orta yaşlı genç sayısı da hızla artıyor.
Özetleyecek olursak eğri oturup doğru konuşalım ekonomik kalkınma modelimiz çalışmıyor ve tamamen yeniden tasarlanması gerekiyor.
Tüm okuyucularımıza iyi hafta sonları diliyorum
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.
-
Adnan Salih24 Eylül 2016 09:46
Sayın Sinan Alpay: Nazik yorumunuz için teşekkür ederim.
-
Adnan Salih24 Eylül 2016 09:45
Sayın Melih Demir: Sarkuysan ile konumuzun alakasını kuramadım yardımlarınızı rica ediyorum.
-
Adnan Salih24 Eylül 2016 09:44
Sayın mzd: Bulursanız bana da haber verin lütfen yorumunuz için teşekkürler
-
Adnan Salih24 Eylül 2016 09:43
Sayın Borsacı Ama Gerçek: Güneş balçıkla sıvanmaz gerçek tektir neyi görmek istediğinize göre gerçeği eğip bükemezsiniz. Rakamlar ortada fakirlik had safhada.
-
Adnan Salih24 Eylül 2016 09:42
Sayın Hasan: Nazik yorumunuz için teşekkürş ederim.
-
Adnan Salih24 Eylül 2016 09:39
Sayın XX: Asgari ücretin yerlerde sürünmediğine cidden inanıyor musunuz? 1300 TL ile hangi aile geçinebilir? Siz geçinebilir misiniz? Eğer asgari ücretle geçimin formülünü Bulduysanız paylaşın biz de öğrenelim. Emeklilerin durumu da sandığınız gibi değil iyi demekle iyi olunmuyor maalesef. Eskiden daha mı iyiydi iddianıza gelince evet daha iyiydi.
-
sinan alpay23 Eylül 2016 15:09
adnan bey merhaba , bilgi birikiminiz çok iyi türkiyede sizin gibiler artarsa bir yerle gelinebilir
-
melih demir23 Eylül 2016 14:50
hocam çok karamsarsın sarkuysana bak .yönetimi ele geçiren ekip**muazzam hisse topladılar ..bu para kaynağı neydiki.**hele çalışanlardan hayri nin maaşlı olarak** şirketin nerdeyse %10 hisseyi borsadan hangi parayla topladığı merak..
-
mzd23 Eylül 2016 14:43
gerçekleri görmek,duymak istemeyenler ne yiyip içiyorsa bende istiyorum
-
BORSACI AMA GERÇEK23 Eylül 2016 14:05
BU tabloya göre zenginleşiyoruz, düşük gelir grubu oranları azalıp yüksek gelir grubu yükseliyor...
-
hasan23 Eylül 2016 13:36
ya helal işte. durum bu gerçek olan.
-
XX23 Eylül 2016 11:28
KARAMSAR BİR TABLO ÇİZMİŞSİN.DÖN BİRDE ENFLASYON VE FAİZLERİN %100'ÜN ÜZERİNDE OLDUĞU,EMKLİ MAAŞLARININ VE ASGARİ ÜCRETİN YERLERDE SÜRÜNDÜĞÜ YILLARA BİR BAK.BUNDAN ÖNCE ÜLKE ALTIN DEVRİNİ YAŞAMIYORDU...BUNUN YANINDA DÜNYADA BÜYÜYEBİLEN NADİR ÜLKELERDEN BİRİYİZ.(SURİYELİLERE RAĞMEN).
-
11 Kasım 2024, Pazartesi
Trump’ın zaferi Türkiye’yi nasıl etkileyecek?
Devamını Oku -
06 Kasım 2024, Çarşamba
Trump geliyor, peki piyasalar hazır mı?
Devamını Oku - 28 Ekim 2024, Pazartesi Devamını Oku
-
22 Ekim 2024, Salı
Altın ve gümüşte yükseliş nereye kadar sürecek?
Devamını Oku -
01 Ekim 2024, Salı
Piyasalar sıkıştı, bekle-gör stratejisi hakim
Devamını Oku - 11 Eylül 2024, Çarşamba Devamını Oku
-
12 Ağustos 2024, Pazartesi
Merkez’in faiz sinyali hangi şirketleri etkileyecek?
Devamını Oku -
06 Ağustos 2024, Salı
Finansal dalgalanmanın ortasında neler oluyor?
Devamını Oku -
23 Temmuz 2024, Salı
TCMB’nin faiz kararı ve piyasaların seyri
Devamını Oku -
01 Temmuz 2024, Pazartesi
Gri listeden çıkış ve CDS’lerin seyri
Devamını Oku
- ARACI KURUM RAPORLARI
- 08:41Borsada alıcılı başlangıç bekleniyor
- 15:28Tekfen Holding yılbaşından bu yana %118 kazandırdı
- 08:24Borsada alıcılı başlangıç bekleniyor
- 15:03Türk Hava Yolları hissesinde kurumların en yüksek beklentisi yüzde 82.3
- 09:03Bugün dikkatler NVDA’nın sonuçlarında! Hayal kırıklığı olacak mı?
- Tümünü Göster