Ana SayfaYazarlarGökhan UganSermaye Piyasaları
Gökhan Ugan [email protected] Gökhan Ugan

Doları bir alan pişman, bir de almayan

06 Nisan 2015, 09:53 - -

Döviz piyasalarında uzun süredir devam eden hareketlilik nedeniyle yurt içi tasarruflar yeniden yabancı para birimlerine doğru kaymaya başladı. Daha da artabilir beklentisiyle hareket eden yatırımcılar Türk Lirası’ndaki pozisyonlarını kapatıp Dolar ve Avro pozisyonları açıyor. Dövizin bir yatırım aracı olup olmadığını tartışmadan önce piyasadaki değeri neye göre belirleniyor önce ona bir bakalım.

Yabancı para birimleri arasındaki değeri ülkelerin altın stokuna bağlayan ve 1944 yılının Temmuz ayında imzalanan BretonWoods anlaşması, ABD Başkanı Richard Nixon’un 15 Ağustos 1971 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin doları artık sabit kurdan altına çevirmeyeceğini açıklamasıyla fiilen sona erdi. O tarihten bu yana uluslararası ticaretin de gelişmesiyle her ülkenin para biriminin değeri, kendi arz ve talebine bağlı olarak piyasada belirlenmeye başladı.

Dövizin değerini etkileyen en önemli faktör, dış ticaret dengesidir. Eğer bir ülkenin ihracatı ithalatından düşükse o ülke dış ticaret açığı verir. Aradaki açık bir şekilde finanse edilmek zorundadır. Döviz pozisyonundaki açık genellikle sermaye hareketleri ile finanse edilir. Uzun vadeli sermaye hareketleri yabancıların ülke içinde yaptıkları doğrudan yatırımları temsil eder. Bu yatırımların yaşanan ekonomik ve politik krizlerde ülkeyi terk etme olasılıkları zayıftır. Kısa vadeli sermaye hareketlerinde belirleyici olan reel faiz oranlarıdır. Ülke içindeki reel faizleri yükselterek veya yüksek tutarak yurt dışından sermaye yatırımları çekilebilir. Ancak bu yatırımlar ekonomik ve politik krizlere karşı çok duyarlıdır.

İki ülke faiz oranları farklılaşmışsa, kurlar arbitraja izin vermeyecek şekilde hareket eder. Örneğin 1USD=2,50TL olsun. 1USD’yi %2’den, 2,50 TL’yi ise %8’den bir yıl süreyle faizde değerlendirelim. Bir yıl sonunda elimizde 1,02USD ve 2,70 TL olacaktır. Arbitraj imkanının olmaması için bir yıl sonra 1USD=2,64TL olmalıdır (2,70/1,02). Aksi takdirde risksiz kâr elde etme olanağı arbitraja neden olur. Bir yıl sonra doların değerini 2,60 TL’ye sabitlemeye çalışırsak bu durumda TL değerli kalacağı için dolar bozdurup TL almak kârlı olacaktır. Böyle bir durumda bugün %2 faizden 1USD kredi kullanmak, doları TL’ye çevirip elde edeceğimiz 2,50 TL’yi %8’den faize yatırmak avantajlıdır; çünkü TL mevduatı vade sonunda 2,70 TL’ye yükselirken 1,02 USD’lik borcu kapatmak için 1USD=2,60TL sabit kurundan 2,652 TL’ye ihtiyaç vardır (2,60*1,02). Aradaki 0,048 TL arbitraj kârıdır.

Dövizin değerini etkileyen bir diğer faktör de geleceğe ilişkin beklentilerdir. Eğer gelecekte Türkiye ekonomisinin ABD ekonomisinden daha iyi performans sergileyeceği bekleniyorsa, faiz farklılıkları ve arz/talep dengesizliğine rağmen TL, USD karşısında değer kazanabilir.

Şimdi, döviz bir yatırım aracı mıdır, değil midir bu soruya cevap arayalım. Döviz, yani başka bir ülkenin para birimi, sadece ama sadece bir değişim aracıdır. Değerlenecek beklentisiyle tasarrufları dövize yöneltmenin ülke ekonomisine faydası olmadığı gibi zararı da vardır.

1USD=2,50TL varsayımıyla dolara yatırım yapmayı düşündüğünüzü kabul edelim. Cebinizdeki 2,50TL ile piyasadan 1 USD aldınız. Ne mi oldu? Dolaşımdaki USD azaldı ve değerlendi, dolaşımdaki TL arttı ve değer kaybetti, tasarruflar azaldığından TL kredi faizleri yükseldi ve yatırımlar azaldı, yatırımlar azalınca yeni istihdam olanakları yaratılamadı, enerjiyi ithal ettiğimiz için dolar değerlenince petrol ve doğalgaz fiyatları yükseldi, benzin ve elektrik fiyatları buna bağlı arttı, girdi maliyetlerdeki bu artış ürün ve hizmet fiyatlarını yükseltti, ürün ve hizmet fiyatları yükselince ücretler artmadığı için tüketim azaldı, tüketim azalınca üretim kapasiteleri düşürüldü ve işten çıkarmalar başladı, vs, vs.

Tüm bunlara benim aldığım 1 USD’mi neden oldu dediğinizi duyar gibiyim. Bazen kendimizi içinde yaşadığımız toplumdan öylesine ayrıştırıyoruz ki, bizim de o toplumu oluşturan bir öğe olduğunu unutuyoruz. Belki tüm bunlara tek başımıza neden olmuyoruz, ama bu olan bitende mutlaka bizim de bir sorumluluğumuz bulunuyor. Tasarruf kararlarımızı sadece kendimizin değil, ülkemizin de ekonomik çıkarlarını düşünerek almalıyız. Sadece bireysel çıkarlar gözetilerek yapılan yatırımlar bana batan bir gemide merdivenden çıkan yolcuları hatırlatıyor. Sermaye piyasaları hem bireysel, hem de ülke çıkarlarını gözeten yatırım araçlarını barındırdığı için tasarrufların yönlendirilmesi gereken alanların başında geliyor.

Saygılarımla.

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)