Dolar mola verdi
Bugün sabah haberlerinde Milliyet Uzman Para bölümünde aşağıdaki haber vardı:
Haberi okuyunca aklıma Orwell’in meşhur 1984 romanı geldi. Orwell romanda “doublespeak” kavramını ortaya atar. Bu yeni dilde kötü iyidir, savaş barıştır, nefret sevgidir vs.
1984 romanında olayların şoku daha az hissedilsin veya hiç farkına varılmasın diye gerçekler maskelenir ve farklı bir şekilde aktarılır. Örneğin üretim geçen aya göre azalmıştır ama 10 yıl öncesine göre artmıştır. İnsanlar fakirleşmiştir ama 20 yıl öncesine göre çok daha iyi durumdadır. Savaşta yenilmişizdir ama bu geçicidir.
TL’nin Nisan ayı sonundan bu yana 2,79dan başlayan ve %11’i aşarak 3,11’e gelmesini haber yapmamak fakat 3,11’den 3,08’e geri geldiğinde bunu haberleştirip iyi bir şey olarak duyurmak da tam 1984 tipi bir habercilik oluyor.
USDTL grafiğine bakınca bu da rahatlıkla görüliyor zaten, yükseliş devasa, düşüş minik ama haberlerde tam tersi:
TL’nin durdurulamaz değer kaybı genelde pek analizlerde vs yer bulmuyor onun yerine yükselişin enflasyona etkisi olmadığı ve sürekli geçici olduğu vurgulanıyor. Ben TL’nin değer kaybının geçici olmadığını aksine kalıcı olduğunu ve 3 üzerine yerleştiğini düşünüyorum.
Ülkenin gerilimi arttıkça TL’nin de bundan etkilenmesi son derece normal. İlave olarak TL tüm Türk finans piyasası ürünlerinde serbestçe alınıp satılabilen tek enstrüman. Yüklü bir bono/tahvil portföyü taşıyan yabancı portföy yöneticisi risk gördüğünde portföyü boşaltmak isteyebilir ama bunu gerçekleştiremez çünkü likidite kurudu. Portföy yöneticisi bunun yerine riskini yönetebilmek için gider TL’ye karşı dolar alır ve riskler ortadan kalkana kadar bekler. Aynı hareketi yüklü hisse taşıyanlar da yapabilir.
USDTRY spekülasyon aracı olduğu kadar riskten korunma aracıdır.
Türkiye’de dolar aynı zamanda TL’nin alternatifidir. Borçlanmalar dolar ile yapılır dünya kadar kontrata dolar ile imza atılır. Devletimiz dahi yeni yapılan köprülerden geçiş ücretlerini DOLAR + KDV olarak belirlemektedir. Özelleştirmeler, ihaleler hep dolar üzerindendir. Hal böyle olunca doların taliplisi çok olur arzı da zaten bellidir fiyatı tırmanır.
Merkez bankası brüt dolar rezervi 2016 Temmuz sonunda yaklaşık 100milyar USD tutarındadır. Bu rakamdan çeşitli faktörleri düştüğümüzde muhtemelen %30 civarında net rakam kalır ki bu çok büyük bir tutar değildir herhangi bir atak olduğunda müdahale için oldukça cılız biz rezervdir.
Ekonomik büyüme konusunda son 3-4 yıldır istenen seviyede olmadığımız aşikar bunu artırmanın yolu da maalesef sadece faiz indirimi yapmakla mümkünmüş gibi bir inanış var. Faizi indirdikçe yatırımlar şahlanarak artacak, tüketim fırlayacak ve ülke büyüyecek herkes zenginleşecek. Maalesef
kazın ayağı öyle değil. Biz dışarıdan kaynak ile hayatını sürdürmek zorunda olan bir ülkeyiz. Önümüzdeki yıl 200milyar USD fonlama bulmamız gerekiyor. Bu rakam %20 dolayında eksilse bizim hayatımızın kalitesi bir anda bozulur.
TL -faiz ilişkisini tekrar anlatmaya gerek yok. Kanımızı emen faiz lobisi demek de çok anlamlı değil. TL’de pozisyon alanlar faiz getirisine bakarlar, riski kontrol ederler. Kabul ettikleri risk düzeyinde istedikleri fazi bulurlarsa yatırım yaparlar. Riski ölçerken de pekçok parametreye birden bakarlar. Derecelendirme kuruluşları raporları da bunlardan biridir. Derecelendirme kuruluşları yatırım yapılabilir derlerse o zaman fon yöneticisi daha rahat hareket eder ve risk düştüğü için faizi de daha aşağı çeker, ödenen bedel azalır. Derecelendirme kuruluşları tabii ki tek kriter değildir.
Dış fonlamada dalgalanma da otomatik olarak TL değerine etki ediyor. TL değersizleştikçe yatırım iştahı ve morali de kalmıyor. Ekonomi hiçbir zaman tekil bir gösterge ile ele alınamaz ki son dönemde sadece faize odaklanarak iş yapmak bunun en açık kanıtıdır. Faizi düşürerek bir yere varılabilecekse ve bu rakamlarla kanıtlanabiliyorsa o zaman neden gıdım gıdım düşürüyoruz kestirmeden sıfır yapsak daha iyi olmaz mı?
Faiz tartışması büyüdükçe TL üzerindeki baskı da artacak, siyasal gerilim tırmandıkça TL üzerindeki baskı daha da artacak çevremizdeki olayların şiddeti arttıkça TL üzerindeki baskı artacak. Çevremiz ateş çemberi, biraz rahatlarsa ortalık o zaman bölgedeeki tek yatırım alternatifi olan Türkiye’de bu işten ziyadesiyle payını alacacaktır. Sonuç olarak TL şu anda temel sebeplerden dolayı değer yitiriyor. Bu sebepleri düzeltmemiz gerekir ki yeniden değer kazanmaya başlasın.
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.
-
23 Ekim 2024, Çarşamba
Bankacılık sektöründe dengeli fırsatlar var
Devamını Oku -
13 Ağustos 2024, Salı
Ekonomide Stagflasyon olması halinde hangi sektörler öne çıkar
Devamını Oku -
06 Ağustos 2024, Salı
Fiyatlar düşerken fonlar ve yabancılar hangi hisselerde pozisyon artırdı?
Devamını Oku -
17 Temmuz 2024, Çarşamba
Son 3 ayın en yüksek getiri sağlayan şirketleri
Devamını Oku -
20 Haziran 2024, Perşembe
3 kâr marjına göre öne çıkan getirisi yüksek hisseler
Devamını Oku -
17 Mayıs 2024, Cuma
Esas faaliyet kar artışı pozitif olan PD/DD oranı düşük şirketler
Devamını Oku -
02 Mayıs 2024, Perşembe
Piyasa değeri yüksek 5 gıda şirketi endeks getirisini 5’e katladı
Devamını Oku -
24 Nisan 2024, Çarşamba
Piyasa değeri yüksek 5 bilişim şirketi endeks getirisini 5’e katladı
Devamını Oku -
17 Nisan 2024, Çarşamba
Endeksin 7 katı yükseldiler! Peki hangisi ucuz?
Devamını Oku -
29 Mart 2024, Cuma
Halka açıklık oranı düşük temettü veren BIST 30 hisseleri
Devamını Oku