Balkan Savaşları başlamış, canını kurtarmak isteyenler İstanbul’a, İzmir’e göç ediyordu. 1910’da İstanbul’a doğru yol alan bir trende doğuyor Salih Hotiç. Ancak 3 yıl okula gidebiliyor. Çünkü Birinci Dünya Savaşı patlak veriyor. Sekiz yaşında başlıyor çalışmaya… Bugün 75’incı yılını kutlayan ayakkabı markası Hotiç’in kurucusu. O kunduracının büyük oğlu Mehmet Hotiç ise Sabancı ve Koç arasında 4 kez gidip gelmiş, Boyner Holding’de çalışmış önemli bir profesyonel. Aile şirketine döndüğünde Hotiç’e adeta sihirli bir el değiyor. En iyisi hikayeyi Mehmet Hotiç’ten dinlemek.
Babanız gerçekten trende mi doğmuş?
O yolculuk esnasında doğmuş. Tam doğduğunda tren hareket halinde miymiş bilemiyorum.
Hotiç ismi nereden geliyor?
O zaman soyadı yok. Dedemin lakabı Ali Haciç. Sanırım Hotiç oradan geliyor. Biz Boşnak bir aileyiz ama dedemler Manisa’ya yerleştiğinde hiç Türkçe bilmiyorlarmış.
İstanbul ve meşhur Mercan Han macerası nasıl başlıyor?
1936’da İstanbul’a göç ediyorlar. Babam Mercan Han’da bir atölye kuruyor; yıl 1938. Henüz 28 yaşında. Sonra Fatih’te köklerimize ithafen Bosna Apartmanına yerleşiyoruz. Derinin, kunduranın içine doğduk. Gerilerin üzerinde uyur, ders çalışırdık. Biz 6 kardeştik ve annem bizi evden atardı, biz de gider derilerin üzerinde uyurduk. (Gülüyor)
KÖPRÜ ALTINDA TERLİK SATTIM Babanız çocuklarının eğitimine özen gösterdi mi?
Ben 7 yaşında yatılı okula başladım. Yeşilköy’deki Pansiyonlu okuluna gidiyordum. Solaktım ben. Pansiyonlu’da vura vura sağ elimi de kullandırdılar. Bu bende iz bıraktı. Buradan söyleyeyim de artık yapmasınlar çocuklara böyle şeyler. Şimdi hem sol hem sağ hepsini kullanabiliyorum. ODTÜ’de Endüstri İşletmeciliği okudum. Robert Kolej’de master da yaptım. Babam eğitimimize önem verirdi tabii. Ama çocuk yaşta başladım ve hep çalıştım. Semt semt pazarlara gider, köprü altlarında terlik satardım. Ev kalabalıktı, herkesin para kazanması gerekiyordu.
KOÇ-SABANCI ARASI TRANSFERLER Sonra siz o kunduracının oğlu olarak Türkiye’nin en büyük şirketlerinde çalıştınız.
Koç Holding’de başladım. Üç ay sonra Bossa’ya geçtim. Bossa, Sabancı Holding’in merkeziydi ve Turgut Özal CEO’suydu. Dört yıl Adana’da çalıştım. Sonra Koç’un Bozkurt Mensucat’ına transfer oldum. Bozkurt’ta, Koç Holding tarihinde en genç genel müdür oldum. Tekrar Sabancı’ya geçtim. Hatta Vehbi Bey, Sakıp Sabancı’ya bu son transferle ilgili bir mektup yapmıştı. Koç-Sabancı arasında 4 kez gittim geldim.
Bu arada Hotiç’te neler oluyordu?
1980’lere gelmiştik. Kardeşlerim Ahmet ve Serdar, Hotiç’i sırtlamıştı. Biri üretimde diğeri perakendeye başlamıştı. Sermet de Almanya’da okumuş dönüyordu. Gel bizi bir araya getir, dediler bana. 5 kardeş bir anonim şirket kurduk. Hotiç’te Yönetim Kurulu Başkanı oldum. 1993’te Boyner çağırdı. Hotiç’e bir nevi koçluk yaparken Altınyıldız’da genel müdür oldum ve Network ile Fabrika markalarını yarattık.
YURTDIŞI HEVES DEĞİL; AÇ KAPA OLMAZ Herkesin dilindeki küresel marka olma konusunda ne diyorsunuz? Sizin var mı böyle hedefleriniz?
Irak, Abu Dabi ve KKTC’de varız. Moskova’da 2 mağaza vardı; kapattık. Bayii ile anlaşamadık. Oraya yeniden odaklanıyoruz. Ama bizim yurtdışına açılmaktan anladığımız gidip her ülkede bir mağaza açmak değil. Şimdi Rusya ve Ukrayna ile Dubai başta BAE’ye odaklanıyoruz. Biz açıkçası Türkiye’de bizi çok iyi bilen 35 milyonu bırakıp yurtdışında macera aramadık. Ama artık zamanı geldi. Markamız artık yurtdışında koşacak kıvamda. Rusya ve Ortadoğu’da maratona hazırız.
Ortak alma, fona satılma?..
Bir her an öyle bir şey olabilir gibi hazırız. Bunu da sadece yurtdışında doğru partnerle,
fon olur marka olur, büyümek için yaparız. Türkiye’den kaynakla yurtdışına açılmak çok pahalı çünkü.
Bir süre hem aile işini hem de Altınyıldız’da profesyonel hayatı birlikte yürüttünüz. Zor olmadı mı?
Hotiç’te dediğim gibi işleri kardeşlerim götürüyordu. Ben bir nevi danışman gibiydim. .
O esnada Türkiye’nin en büyük gruplarından biri sizi CEO olarak çağırdı…
Evet çağırdılar. Hatta bir değil birden fazla ama şimdi bunları konuşmak doğru olmaz.
Oğlum CEO oldu ben kendimi golfe verdim
Üçüncü kuşak ne durumda?..
Oğlum Alihan, 14 yıl ABD’de Capital Bank’ta çalıştıktan sonra Türkiye’ye döndü. 2011’den bu yana o CEO, ben de kendimi golfe verdim. İş hayatımı haftada iki güne indirdim, çok mutluyum. Biz işadamlığından çok keyifle çalışmayı seviyoruz. Hotiç hiçbir zaman para kazanmayı öncelik görmemiştir. Markayı değerli kılmayı öncelik görmüştür. Kardeşim Sermet, kurumsal kimlik oluşturmaya başladığında logoya, reklama para harcamak lükstü.
Altı yılda 4 kat büyüttü
Her şeyi bırakıp aile işine tamamen dönmeniz 2007. Neden?
2007’de çok rekabetçi bir ortam vardı ama bu büyük bir potansiyel de barındırıyordu. Benim tecrübelerim aile şirketinde çok işe yarayabilirdi. Kardeşlerim en büyük olarak beni istedi yine.
Sizin gelişinizle birlikte Hotiç neredeyse zıpladı.
2000 yılında 14 mağaza varken, 2007’de 30’a çıktı. Bu yılı 115 mağazayla kapatıyoruz. Her 3 yılda bir ikiye katlanan bir büyüme söz konusu. Bu yıl 200 milyon TL ciro ile kapatacağız.
75 yıllık bir süreç… Son değişimi, dönüşümü nasıl açıklıyorsunuz siz?
Doğduğundan beri müşteri seçen bir markaydı; kendi fikrini ve tasarımlarını satıyordu. 2006’dan sonra müşteri taleplerini dikkate almaya başladı. Yani Hotiç’i halka açtık.
Bodrum kattaki mağaza utandırdı
Bu arada 1979’a Hotiç ilk mağazasını açtı. Ama o mağazayı hiçbir zaman sevmediniz.
Serdar Hotiç, Şaşkınbakkal’da bodrum katında açıyor ilk mağazayı. Mağazanın yerine çok üzülüyor ama.
Sonraki mağazalara çok para harcamışsınız…
1986’da Osmanbey’de açtığımız mağazanın parasıyla Ulus’ta iki daire alabiliyorduk. 150 bin dolar harcamıştık. (Hürriyet - Demet Cengiz)
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.