E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaGündemZarrab'ın soruşturması Avrupa'ya sıçradı---

Zarrab'ın soruşturması Avrupa'ya sıçradı

Zarrab'ın soruşturması Avrupa'ya sıçradı
04 Eylül 2016 - 08:29 borsaningundemi.com

ABD'de devam eden Reza Zarrab soruşturması Avrupa'ya da sıçradı

Ne kadar genişleyeceğini merak ediyorduk.

İlk somut işareti geldi. Ve New York Güney Bölge Başsavcısı Preet Bharara’nın Temmuz 2014’te başlattığı soruşturmanın Aralık 2015’te bir iddianameye dönüşmesinin ardından, Reza Zarrab’tan sonra İran yaptırımlarını ihlalden yeni Türk vatandaşları gözaltına alındı. Ancak işin asıl çarpıcı boyutu, 17 Aralık rüşvet soruşturmasında da, “Zarrab liderliğindeki örgütün üyesi” olduğu iddia edilen Nesteren Zarei Deniz ve eşi Bora Deniz, ABD’de değil, Hollanda’da gözaltına alındılar. Kefaletle serbest bırakıldılar. Ve geçen hafta da Türkiye’ye kaçtılar.

Nesteren Zarei’nin adını, ilk kez Şubat 2013’te ABD Kongresi’ndeki bir kaynağımdan duymuştum. Daha ortada Reza Zarrab yok. Ve 17 Aralık operasyonlarının 10 ay öncesi. Washington Yönetimi, İran’a yönelik yaptırımları sıklaştırıcı yeni bir karar almış, Tahran’ın cendereyi altın alımlarıyla aşmasının önüne geçecek bir düzenlemeye gitmişti. Güçlü bir senatörün danışmanı olan kaynağım da, Zarei ve ailesinin bu kararları aşındıran işler yürüttüğünü savunuyordu.

Bunun üzerine 4 Mart 2013’te Nesteren Zarei ile uzun bir telefon konuşması yapmıştık. Ve o dönem yürüttüğüm araştırmada, baba Habibollah Zarei ve ailenin, ABD’nin kara listesindeki İran bankası Bank Mellat’ın Türkiye’deki yöneticileriyle ortak çalıştıklarını bulmuştum. İlk konuşmamızdan sonra bir daha telefonlarıma cevap vermedi Nesteren Zarei. 17 Aralık işi patladığında da, adı bu sefer soruşturma dosyasında karşıma çıktı.

İşte üç yıldır izlediğim Zarei Ailesi’nin yine sahneye çıkması geçen hafta öğrendiğim gözaltı olayıyla oldu. Nesteren Zarei ve eşi Hollanda’ya özel bir iş için gitmişlerdi. Ancak ABD’nin talebiyle gözaltına alınmışlardı.

Nesteren Zarei konuşmuyor. Kendisine attığım mesaja, 2 Eylül’de şöyle cevap verdi: “Hollanda konusunu yazmamanızı rica ediyorum, bana yeterince zarar verip hedef gösterdiğiniz kanısındayım, buna bir son verin lütfen.”

Preet Bahrara’nın ofisi de konuşmuyor. Sözcüsü Jim Margolin, konuyla ilgili sorum üzerine savcılarla görüştüğünü ve yorum yapmayacaklarını iletti.

Hollanda Güvenlik ve Adalet Bakanlığı Sözcüsü Lodewijk Hekking ile Hollanda Terörle Mücadele Ulusal Koordinatörü Sözcüsü Ward Bezemer’le görüştüm. Onlar da bireysel vakalarla ilgili yorumda bulunamayacaklarını söylediler.

Peki ne anlama geliyor bu? Zareiler ile ilgili kamuoyunun bilgisine açık bir iddianame gözükmüyor. Ancak Hollanda’da yakalanmaları, Zarrab soruşturmasına takılan ve Amerikan bankaları üzerinden gerçekleştirdikleri tüm para hareketleri takip edilen 351 kişiden bazıları için tıpkı Zarrab vakasında olduğu gibi ABD’de mühürlü dosyalar hazırlanmış olabileceğini ortaya koyuyor. Kimler var listede bilmiyoruz. Fakat Zarei’lerin yakalanmaları, bu kişiler için artık sadece ABD değil, Hollanda gibi Avrupa Birliği ülkelerinin de risk taşıdığını gösteriyor.

Olayın ulaştığı çerçeve ve hafta içi Zarrab Davası’nda yaşanan gelişmeler, mayıs ayında dosyaya bakan hâkim Richard Berman hakkında belirttiğim çekincelerin de haklılığını ortaya koyuyor. Berman’ın Mayıs 2014’te Gülenci olduğu söylenen bir avukatlık bürosu tarafından Türkiye’ye davet edildiğini, konuşmalar yaptığını ve katıldığı sempozyumun Birleşmiş Milletler tarafından sponsor edildiği söylenerek yanıltıldığını, bunun Türk Hükümeti tarafından davanın politize edilmesi için kullanılabileceğini söylemiştim. Nitekim tam da öyle oldu. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra, bahsettiğim avukatlık bürosu, “terör örgütü üyesi” olmak suçlamasıyla basıldı. Ortakları yurtdışına kaçtı. Berman “teröristler” tarafından Türkiye’de ağırlanmış bir yargıç durumuna düştü. Ve Zarrab’ın avukatları da kefalet başvurusunu reddeden Berman için bahsettiğim gerekçelerle hafta içi reddi hâkim başvurusunda bulundu.

Zarei vakası, Hollanda Dışişleri Bakanı Bert Koenders’ın hafta içi Ankara’ya yaptığı ziyarette de gündeme gelmiş midir? Mutlaka. Ancak bu olayın ulaştığı çerçevenin bize gösterdiği... Berman örneğinin de ortaya koyduğu asıl kritik nokta... Süreç devam ederken Zarrab Davası’ndaki Gülen bağlantısının mutlaka bu işten arındırılması gerektiği.

Hafta içi konuyla ilgili görüştüğüm Hollandalı bir gazeteci dostumun da dediği gibi 15 Temmuz’dan sonra yaşanan gelişmeler, Hollanda’daki Gülen okullarına ilişkin başlayan tartışma yüzünden Gülen meselesini Türkiye ve Hollanda arasında bir “medeniyet çatışmasına” dönüştürüyor. Zarrab işi de böyle bir eksene kaymamalı. Yargıç Berman olayından sonra Başsavcı Bharara’nın ofisinin, Zarrab Davası’nın Gülencilerle ilişkilendirilmesine neden olacak adımlar atmaktan kaçınması, soruşturmada alacağı referansları iyi belirlemesi işin en can alıcı kısmı. Zira iş büyüyor. Ve bir “medeniyet çatışması” kendilerini meşrulaştırmak isteyenlerle konuyu politize etmek isteyenlerin de en çok istediği şey.

Tolga Tanış - Hürriyet

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (3)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • Ahmet engin 04 Eylül 2016 14:39

    Can denen kansız. Kılıç ın yaptığı yorum çok doğru , beğenmeyen için de en azından mantıklı... Sen FETÖ uşağısın belli... Sesin çok çıkmasın sakın...

  • CAN04 Eylül 2016 09:59

    kılıç ne kadar alcak bir insansın rıza zarrabı savunuyorsun

  • KILIÇ04 Eylül 2016 09:00

    BU DAVANIN ASIL AMACI TÜRK DÜŞMANLIGI EGERKİ ZERAB ÜLKE ALEYİNE ÇALIŞMIŞ OLSAYDI EN AZ FETÖ GİBİ KORUNURDU.