E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaPiyasaYükselen faizler borsa yatırımcısını korkutmalı mı?---

Yükselen faizler borsa yatırımcısını korkutmalı mı?

Yükselen faizler borsa yatırımcısını korkutmalı mı?
22 Şubat 2021 - 10:30 borsaningundemi.com

Ekonomi korona virüs pandemisi sonrası toparlanma gösterirken hisseler yükselen gelirlerden fayda görebilir

BORSAGUNDEM.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ

Tahvillerde ayı piyasası taraftarlarının sesi daha yüksek çıkmaya başladı ve bu durum hisse yatırımcıları için önemli bir soruyu ortaya koyuyor. Yükselen 10 yıllık faiz oranlarından ne zaman endişe duymaya başlamalı? Küresel ekonomik büyüme ve kurumsal gelirlerde yükseliş beklentisi artıyor ve son aylarda hisse ve emtia fiyatlarının sert yükselişine neden olan iyimser yatırımcı beklentilerini doğruluyor. Aynı zamanda 10 yıllık küresel faiz oranları da yükselişte. ABD, Japonya, Avusturalya, Avrupa ve İngiltere’de şimdi son bir yılın en yüksek seviyesine çıktı.

Bu durum, merkez bankalarının devasa alım programları nedeniyle tahvil verimlerinin tarihin en düşük seviyelerine gerilemiş olmasına rağmen, finans piyasalarında ekonomik toparlanmayla birlikte gelen doğrulama sürecinin bir parçası. Leuthold Group’un Baş Yatırım Stratejisti James Paulsen, “tahvil verimlerinin anormal bir şekilde düşük seviyelerinden yükseliş göstermesi, özel sektör güvenindeki artışa ve daha sağlıklı ekonomik büyüme ve kar büyümesi beklentilerine işaret ediyor” dedi.

Ekonomik toparlanma ihtimalinin güçlenmesi, pandeminin ardından oluşması istenen koşullardan bir tanesi. Ancak ekonomiyi ve piyasaları yapay olarak düşürülmüş faiz oranlarından uzaklaştırmak oldukça zor olacak.

Küresel tahvil piyasaları ev sahipleri ve şirketler için borçlanma maliyetinin belirlenmesine yardımcı oluyor. Bu şekilde ise ekonomik toparlanmaya destek verme konusunda önemli bir rol oynayabilirler. Bu durum 10 yıllık hükümet faiz oranlarını düşük tutmanın neden merkez bankalarının birincil hedeflerinden biri olduğunu açıklıyor.

Ancak düşük faiz oranları aynı zamanda yatırımcıları hisse ve kurumsal tahvillere yönelmeye teşvik ediyor. Zira bunlar hükümet borcu satın almanın sağladığı ortalama altı getirilere kıyasla çok daha iyi alternatifler olarak görülüyor. 

Geçtiğimiz 11 ayda küresel hisseler değer açısından dörtte üç oranında ralli yaşadı ve bunun sonucunda MSCI Dünya Endeksi rekor seviyelere yükseldi. Küçük ölçekli şirketlerin hisseleri, teknoloji ve temiz enerji de dahil olmak üzere borsaların bazı alanları, geçtiğimiz yıl mart ayında dip noktasına ulaştıktan sonra oldukça yüksek getiri sağladı.
Dolayısıyla 10 yıllık faiz oranlarında ve petrol fiyatlarındaki yükseliş, hisselerde bir düşüşü tetikleyebilir. Yine de düzeltmeler tüm boğa piyasalarının ayrılmaz bir parçası. Financial Times’ın haberine göre, tahvil piyasalarını suçlamak ya da merkez bankalarından müdahale beklemek yerine, hisse yatırımcıları muhtemel düşüşten avantaj sağlamalı ve şimdilik bir süre daha borsalarda kalmalı. Ekonomik toparlanmaların genellikle izlediği süreçte, 2003 ve 2009 yıllarında olduğu gibi yukarı yönlü hareketin ilk aşamalarında yüksek oranlar, artış gösteren kurumsal karlarla telafi edilebilir.

Aslına bakılacak olursa bu yıl kurumsal gelirlerde devasa bir yükseliş bekleniyor. Société Générale bu yıl MSCI Dünya Endeksi’ndeki şirketlerin gelirlerinde %30 ve gelişen ülke piyasalarında %40’a ulaşan gelir beklentilerine dikkat çekiyor. Société Générale’nin Hisse Stratejisi Başkanı Andrew Lapthorne, “genellikle piyasalardaki trend, kar beklentilerini izler ve bu yıl için beklentiler, oldukça güçlü kar büyümesi yönünde” dedi. Açıklamasının devamında, “tüm karmaşıklığına rağmen, borsalar oldukça basit; kar ve kar beklentilerinin akışına göre hareket ediyor” ifadesini kullandı.

Boğa piyasası taraftarı yatırımcı algısı oldukça yüksek olmaya devam ediyor. 

Bank of America’nın küresel fon yöneticileriyle yaptığı en son aylık anket çalışması, portföylerdeki nakit seviyelerinin son sekiz yılın en düşük seviyelerine gerilediğini gösterdi. Bununla birlikte hisselere ve emtialara verilen ağırlık, 2011 yılından bu yana en yüksek seviyede. Piyasalardaki coşkunun büyük bölümü, ekonomik aktivitenin korona virüs aşıları sayesinde toparlanma göstermesine yönelik beklentileri yansıtıyor.

Tahvil ve hisse piyasaları arasındaki ilişkinin ilginçleşebileceği noktalardan biri ise, ekonominin ABD Merkez Bankası’nın (FED) 10 yıllık faiz oranlarını düşük seviyelerde tutamayacağı bir güçle toparlanma göstermesi halinde görülecek. ABD’nin ölçüt kabul edilen 10 yıllık tahvil verimlerinde yükseliş beklentileri, Bloomberg’e göre ocak ayında %3,9’dan %4,8’e çıktı. Ancak bu tahmin bile, ABD Başkanı Joe Biden ve hükümetinin şimdilerde üzerinde durduğu 1,9 trilyon dolarlık ek ekonomik teşvik paketinin karşısında düşük kalabilir.

JPMorgan’ın Baş Küresel Stratejisi David Kelly, “ABD’nin uzun vadeli oranları doğru bir bölgede değil ve bu yılın sonunda senkronize bir küresel toparlanma ile finanse edilmesi gereken dev bir bütçe açığı ortaya çıkacak” dedi. Kelly’e göre, ABD’nin 10 yıllık faiz oranlarının %3’e yaklaşması, ekonominin beklenen genişlemesi ve %2’lik enflasyon oranına dönüş ihtimali göz önünde bulundurulduğunda oldukça mantıklı.

Bu noktaya erişilene kadar Leuthold’den Paulsen, yatırımcıların hisse piyasalarının, 10 yıllık faiz oranları karşısındaki performansının geçmişine bakmasını tavsiye ediyor. Paulsen, “tahvil verimleri bugün olduğu gibi %3’ün altında olduğunda, getiriler artarken hisseler yükseldi” dedi. Tahvil piyasalarından korkmak yerine, hisse yatırımcıları gelirleri yükselten ve aynı zamanda faiz oranlarının artmasına neden olan güçlü bir ekonomik toparlanmadan fayda görebilir.

Momentum zayıflamaya devam ediyor

 

Bilançolar risk iştahını düşürüyor

 

Küresel piyasalar, destek paketi ve Powell'a odaklandı

 

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)