E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaŞirket HaberleriYüksek temettü verecek hisseler---

Yüksek temettü verecek hisseler

Yüksek temettü verecek hisseler
29 Aralık 2010 - 12:51 borsaningundemi.com

İş Yatırım'ın analizlerine göre 2011 yılında 7 şirketin yüksek temettü dağıtam potansiyeli var

İş Yatırım analistlerine göre 2011 yılında Türk Telekom, Çelebi, Ford Otosan, Pınar Grubu, Tofaş, Mardin Çimento, Ünye Çimento yüksek kar payı dağıtacak.
İş Yatırım'ın bugün düzenlediği basın toplantısında 2011 yılına ait öngörülerini paylaştı. İş Yatırım, Türk bankacılık sektöründe karlılıkta 2011 yılındaki yüzde 1'lik artışın ardından 2012'de yüzde 14'lük artış beklerken, 2011 sonu için İMKB 100 beklentilerini 79 bine çıkardı ve 2011'de enflasyonda Merkez Bankasının nokta hedefinin tutturulamayacağını, yüzde 7,5 civarında olacağını öngördü.
İş Yatırım Araştırma Müdürü Serhat Gürleyen, 2011 yılına ilişkin beklentilerin aktarıldığı toplantıda yaptığı konuşmada, dünya ekonomisindeki son duruma işaret ederek, Türkiye gibi ülkelerin genellikle dışardan kaynak geldiğinde büyümesini hızlandırdığını, dolayısıyla likiditenin bol olmasının ülkenin hızlı büyümesinde önemli bir etken olduğunu söyledi.
Bu süreçte yurt dışından gelen kaynakların iyi yönetilmesi gerektiğine dikkati çeken Gürleyen, ''İyi yönetilmezse dışardan gelecek kaynağın, sıcak paranın bazen yakıcı etkisi olabiliyor'' dedi.
''MERKEZ BANKASI ÇOK SERT BİR FREN İSTEMİYOR''
Gelişmekte olan ülkelerde dışardan gelen kısa vadeli paralara karşı önlemler alındığını, cari fazlası olan ülkelerin sermaye hareketlerine karşı genel sınırlamalar ve vergiler koyarak mücadele ettiğini belirten Gürleyen, şunları kaydetti:
''Bizim dışardan gelen kaynakları engellemek gibi alternatifimiz yok. Biz paranın gelmesini, ancak istediğimiz şekilde gelmesini istiyoruz. Yani sıcak para olarak gelmesin, daha uzun vadeli, yatırım için gelsin. Merkez Bankası ve BDDK'nın son dönemlerdeki tedbirlerini böyle bir çerçeveye oturtarak algılıyoruz. Alınan tedbirlere bizim yorumumuz, yurt dışından kaynaklar gelmeye devam etsin, ama bu kaynaklar gelirken yüksek cari açığın finansmanını dengeleyelim.
Merkez Bankasının aldığı önlemlerle kredi piyasasında çok sert bir fren yapılmasını istemediğini, olayların kendi normal seyrinde akmasını istediğini, buna karşılık cari açığın finansmanında bir iyileşme istediğini anlıyoruz.''
''ORTA VADEDE TL'NİN DEĞER KAZANMA EĞİLİMİ...''
Türkiye ekonomisinde canlanma ve faiz oranlarındaki gerilemenin başta bankacılık sektörü olmak üzere şirketlerin karlılıklarında önemli sıçrama sağladığını vurgulayan Gürleyen, Borsa piyasa değerinin yüzde 42'sini oluşturan bankaların karlarının 2009 yılında yüzde 55 artıştan sonra 2010 yılında yüzde 18, 2011 yılında yüzde 1 oranında artmasının beklendiğini söyledi.
Banka dışı kesimin kar artışının ise 2009'daki yüzde 20 artışın ardından hızlanarak 2020'da yüzde 27 büyüyeceği, 2011'de ise yüzde 17 olmasının beklendiğini kaydeden Gürleyen, bankacılık sektörünün hala yatırım yapılabilir, karlı bir sektör olduğunu düşündüklerini, 2011'deki yüzde 1'lik karlılık artışının ardından 2012'de bankacılık sektöründe yüzde 14'lük büyüme beklediklerini bildirdi.
Merkez Bankasının politika değişikliğinden sonra Türk Lirası ile ilgili görüşlerinde herhangi bir değişiklik olmadığını dile getiren Gürleyen, gelişmekte olan ülkelere sermayenin aktığı önümüzdeki 4-5 yılda TL'nin değer kazanacağı yönünde görüşleri bulunduğunu, orta vadede TL'nin değer kazanması eğiliminde bir farklılık olmasını beklemediklerini ifade etti.
Türkiye'de tahvil piyasasının gelişmesinde bankalara tahvil çıkarma izninin verilmesinin çok önemli bir aşama olduğunun altını çizen Gürleyen, sektörde toplamda 50 milyar lira civarında tahvil çıkarılmasını beklediklerini, ancak bunun geniş bir zaman dilimini kapsayabileceğini, 2011'de bunun beşte biri veya dörtte biri civarındaki miktarın gerçekleşebileceğini belirtti.
''KAĞIT PARALARA GÜVEN AZALIYOR, ALTIN DA OLMALI''
Serhat Gürleyen, dünyada özellikle gelişmiş ülkelerin kağıt paralarına güvende bir azalma olduğunu, bu nedenle portföylerde, alınabilecek risk iştahına karşın bir miktar altın ve emtia da taşınması gerektiğini düşündüklerini kaydetti.
Türkiye'de hane halkında hisse senedi sahipliği oranının yüzde 6-7'lerde olduğuna ve hisse senedinin bugüne kadar yüksek risk taşıyan yatırım aracı olarak algılandığına dikkati çeken Gürleyen, ''Hisse senedi yine riskli yatırım aracı olmaya devam ediyor. Ama tahvillerin reel getirilerinin çok düştüğü yerlerde iyi seçilmiş bir portföyün, tahvilden orta vadede çok daha iyi getiri sağlayacağını ve alınacak riskin de kabul edilebilir düzeyde olacağına inanıyoruz'' dedi.
Gürleyen, 2011 sonu için İMKB 100 beklentilerini 79 bine çıkardıklarını bildirdi.
Risklere ilişkin de Gürleyen, Türkiye'den çok yurt dışından gelecek risklerden endişe duyduklarının altını çizerek, piyasanın şu anda ihmal ettiği enflasyon riski bulunduğunu, enflasyonun yükselmesinin tablonun rengini bir parça değiştirebileceğini söyledi.
''EKONOMİ İÇİN GÖRDÜĞÜMÜZ RİSKLERDEN BİRİ ENFLASYON''
İş Yatırım Ekonomisti Burcu Ünüvar ise Türkiye için cari açığın önemli bir risk olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:
''Merkez Bankası'nın aldığı ve almaya devam edeceği önlemlere rağmen, önümüzdeki dönemde cari açığın Türkiye ekonomisi açısından çok büyük bir risk olmaya devam edeceğini düşünüyoruz. Türkiye ekonomisi açısından gördüğümüz risklerden biri enflasyon... Önümüzdeki yıl enflasyonda hedefin üzerine çıkacağımızı öngörüyoruz. Emtia ve gıda fiyatlarındaki artış ile seçimler sonrasında kamu mallarına zam yapılması ihtimali nedeniyle 2011'de enflasyonun Merkez Bankasının nokta hedefini tutturamayacağını düşünüyoruz. Bu nedenle 2011 için enflasyon beklentimiz yüzde 7,5. Kamu maliyesi cephesinden gelecek zamların enflasyona etkisi 1 puan civarında olabilir. Bir tarafta hedefi tutturamayan bir Merkez Bankası, bir taraftan da enflasyonun kontrolden çıkmasını engelleyen bir Merkez Bankası söz konusu.''
İş Yatırım Araştırma Müdürü Emre Sezan da piyasa için gördükleri risk faktörlerine işaret ederek, özelleştirme ve halka arzlarla piyasaya yeni arzların gelmesinin endeks hedefine ulaşılmasını engelleyen unsurlardan biri olduğunu söyledi.
Sezan, faiz indirimlerinin ardından enflasyonun yükselmesi ve Merkez Bankasının beklenenden daha sert faiz artışları yapmak zorunda kalmasının, Avrupa'daki borç problemlerinin beklentiler yoluyla iç talebi ve yatırımları olumsuz etkilemesinin de diğer risklerden olduğunu kaydetti.

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)