Merkez Bankası yüzde 10,3 ile beklentilerin üzerinde gelen ikinci çeyrek GSYİH büyüme rakamının ardından perşembe günü yaptığı teknik faiz ayarlamasıyla kafaları karıştırdı. Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'ın gecelik borçlanma ve borç verme faizlerinde yaptığı indirimi ilk anda "Gevşemeye geri mi dönülüyor" şeklinde yorumlayan piyasalarda ilk saatlerde TL'den çıkış bile görüldü. Ancak yapılan ayarlamanın gevşemeye dönüş olmadığını vurgulayan uzmanlar, yaşanan heyecanın yüzde 6,5'lik politika faizinin kafalara çok fazla kazınmış olmasından kaynaklandığını öne sürüyorlar. Uzmanlara göre, yapılan ayarlamanın parasal gevşeme olarak değerlendirilmemesi gerekiyor. Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz da cuma günü ihracatçıların toplantısında yaptığı konuşmada, zorunlu karşılık ve döviz alım miktarlarıyla ilgili çalışmalar yaptıklarını açıkladı. Önce yüzde 7 değişmeli Nisan ayındaki çıkış stratejisinde politika faizinin yüzde 7'de sabitlendiğine dikkat çeken Garanti Bankası Ekonomik Araştırmalar Müdürü Ali İhsan Gelberi, bu faizde değişiklik olmadığı sürece merkezin yeniden kemer gevşetmeye başladığını düşünmenin yanlış olacağını belirtiyor. Referans'a konuşan Gelberi'ye göre gevşeme politikalarından çıkış stratejisine devam edilirse sırada TL-döviz karşılıklarının artırılması ve 3 aylık ihalelerin kaldırılması var. Bu adımların strateji belgesinde belirtildiğini söyleyen Gelberi, "Diğer adımlar da gelirse bu, merkezin parasal sıkılaştırmaya hazırlandığı anlamına gelir; ancak yine de faizin uzun süre sabit kalmasını bekliyorum" dedi. Strateji raporunda vardı Aslında merkez, zaten nisan ayında yayımladığı gevşek politikalardan çıkış stratejisinde iki türlü olasılık üzerinde de durmuştu. Likiditenin daralması ya da genişlemesi halinde gecelik borçlanma ve borç verme faizlerinin düşürülebileceğini ya da artırılabileceğini vurgulamıştı. Üstelik merkez, nisan tarihli bu strateji metninde yapılacak iki türlü ayarlamanın da faiz indirimi ya da artırımı anlamına gelmeyeceği'nin altını özellikle çizmişti. Nitekim perşembe günü yapılan faiz indirimi de bu stratejinin dışında bir şey değildi. Piyasaların ve kamuoyunun gereksiz yere heyecanlandığını düşünen uzmanlara göre, perşembe günü karar sonrası TL'den yaşanan kısa süreli kaçış da Durmuş Yılmaz'ın bu adımının doğru değerlendirilememesinden kaynaklandı. İndirilen eski faiz "Herkesin kafasına yüzde 6,5'lik gösterge faiz kazınmış. Piyasaların bu teknik ayarlamaya verdiği tepki de bunu gösteriyor" diyen Gelberi'ye göre, gecelik borçlanma faizinin indirilmesi bu nedenle politika faizi indirilmiş gibi' bir izlenim yarattı. Oysaki nisan ayından bu yana Merkez Bankası politika faizi olarak bir haftalık repo ihale faiz oranını kullanıyor ve o zamandan bu yana da faiz yüzde 7'de sabit bırakılmış durumda. Nitekim perşembe günü atılan adımda da yüzde 7'lik sabit politika faizine dokunulmadı. Borçlanma faizi oranı yüzde 6,50'den yüzde 6,25'e, borç verme faizi ise yüzde 9'dan yüzde 8,75'e düşürüldü. Merkez de raporunda gecelik faizlerde yapılacak olası değişikliklerin politika faizinin değiştirilmesi anlamına gelmeyeceğine özellikle vurgu yapmıştı. YILMAZ'DAN PİYASALARA ŞİFRELER - Zorunlu karşılık oranlarını daha aktif kullanma konusunu değerlendirmekteyiz. - Teknik faiz indirimi ile bankaların birbirleriyle işlem yapmasını hedefliyoruz. - Rezerv 120 milyar dolara çıksa bile kur ihracatçıların istediği seviyeye gelmeyebilir. - Uluslararası fon akımlarına bakarak Merkez Bankası döviz alım miktarını artırabilir. - Türk Lirası ve döviz üzerinden alınan zorunlu karşılıklarla ilgili çalışmamız var. Strateji raporu sonrası dünya değişti, piyasa karara şaşırdı Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası, 2008'de patlak veren küresel kriz sonrasında dünya çapında izlenen gevşek para politika rüzgarına likidite enjeksiyonu ve faiz indirimleri yoluyla katılan isimlerden olmuştu. Gecelik borç alma faizi yüzde 16,25'lerden son karar ile yüzde 6,25'lere kadar indirilmişti. 2010'un ilk aylarından itibaren ise küresel anlamda bir canlanma başlamış, merkez bankalarının gevşek para politikaları ve hükümetlerin trilyonlarca dolarlık ekonomiyi teşvik paketleri etkisini hissettirmeye başlamıştı. Aynı şekilde nisan ayında TCMB'nin yayımlamış olduğu gevşemeden çıkış stratejisi raporu da dünya çapında böyle iyimser bir hava varken ortaya çıkmıştı. Ancak sonrasında ABD ve Euro Bölgesi'nde başlayan ekonomik yavaşlama ikinci dip tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Uzmanlar da bu şartlar altında piyasaların çıkış stratejisinin uygulamaya geçmesini beklemediklerini ve kararın kendileri için bu sebepten ötürü büyük süpriz olduğunu düşünüyor.REFERANS
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.