E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaŞirket HaberleriYeni dünya sistemi zor!---

Yeni dünya sistemi zor!

Yeni dünya sistemi zor!
20 Kasım 2010 - 10:55 borsaningundemi.com

Okurlarım birkaç gündür dünya geneliyle meşgul olduğumun herhalde farkındadırlar. Kesin olan bir tek şey var; bundan sonra yeni bir düzen kurulmalı

 Altın para sistemi büyük depresyonda rahmetli olmuştu. Altın ve dolara dayalı Bretton Woods da 1970'lerin başında rahmetli oldu. Şimdi,  Bretton Woods sonrası sistem çözülüyor. Kriz dünyayı yeni bir parasal sistem bulmaya itecek. Ama bu kolay değil.

 

Şu anda birçok gelişmiş ülke sermaye hareketi serbestisinden vazgeçmiyor. Birçok gelişen ülke (Çin ve Hindistan hariç) ise sermaye serbestisini devam ettirip, sürekli girip çıkan sermaye hareketlerine karşı, döviz rezervi biriktirme yoluyla ve banka sistemini reforme ederek ayakta kalıyorlar. Bu gelişen ülkelerin arasında bütçe ve borç durumunu kontrol edebilenleri krizde çabuk toparlandı. Örnek Türkiye!   

 

Parası aşırı değerlenen, ama başka sorunları olmayan gelişenler, mesela Brezilya gibileri ise, sermaye hareketi kontrolleri koymaktalar. Ama Tobin vergisi sermaye giriş miktarını etkilemiyor, çoklukla giren sermayenin tipini değiştiriyor.

 

Türkiye 2001'den sonra, hem Kemal Derviş döneminde hem de 2002 sonrası dönemde banka sistemindeki delikleri tıkadı. Böylece 2008 krizinde finans kesimi sorunu yaşamadı, bütçe ve borç oranları düşük kaldı. Kur patlamadı, faiz delirmedi, döviz kaçmadı, batık kredi pek olmadı. Sadece daralan ihracat nedeniyle reel sektörde kriz yaşandı.

 

Ama ülkenin Merkez Bankası döviz rezervi de neredeyse 80 milyar dolara dayandı. Kamunun borcu da kabaca 80 milyar dolar civarında olduğu için ülkemizdeki kamu kesimi döviz kuru riski taşımıyor. 

Tabii özel kesimde döviz cinsi kredi borcu var. Ülke içinde döviz kredileri yasaklanmış olsa da ülke dışındaki mali kurumlara özel tarafın döviz borcu var. Bu borçların önemli bir kısmı Türk bankalarının yurtdışı iştiraki olan dışarıdaki bankalardan olsa da, gene de kur riski taşıyor. Birçoğunun ihracat kredisi olması ve bir süre sonra döviz karşılığı gerçekleşecek de olsa, kur riski var. Bu nedenle de Türkiye hem banka sisteminde hem de Merkez Bankası'nda yüksek bir döviz rezervi tutma yükünü taşımakta. Ülkemiz hala dünya ve OECD normlarına göre yüksek enflasyon ve yüksek nominal faiz yükü taşıyor. Reel faiz çok düşük olsa da bu böyle. Nominal faizin yüksekliği ülkemizi yurtdışından gelecek ve bankalara, borsaya, kamu kağıtlarına veya gecelik TL borç piyasasına bile, sıcak, soğuk ve ılık, her tür sermaye girişi yaratıyor. Farklı bir ifade ile riskli algılanmamak risk yaratıyor. Hele şimdi QE2 gündeme gelince bu etki daha da artacak.

 

Genele dönersek kısa ve orta vadede dünya parasal sisteminde pek bir değişiklik olamayacak.

Çin sermaye hareketini yasakladığı, kurları dolara endeksli tuttuğu, parası da konvertibl olmadığı sürece, yuan dünya parası olamaz.

 

Euro konvertibl, dalgalı kur sistemine tabi, euro cinsi menkul kıymet piyasası var. Ama Avrupa'da ortak hareket pek yok, bu da risk algılaması ve zayıflık yaratıyor. Avrupa da ABD gibi güç kaybediyor.

Fakat tuhaftır, ABD'nin parası dolar, her şeye rağmen, dünyadaki döviz işlemlerinin yüzde 80 kadarını, uluslararası tutulan döviz rezervlerinin yüzde 60 kadarını, banka mevduatının yüzde 60 ve banka kredilerinin yüzde 50 kadarını, uluslararası borç menkul kıymetlerinin yüzde 50 kadarını oluşturan para birimi. Yani dünya huzursuz ama , 'dolar sisteminde kalmaya ' devam ediyor. Bir 'dünya hükümeti, bir Dünya Merkez Bankası ve bir dünya parası' icat edilmedikçe de doların hakimiyeti en az 20 yıl devam eder.

 

Unutulmamalı ki sterlin 1950'lilerde tahtını dolara bıraktı, çünkü İngiltere sömürgeleri kaybetti ve küçük bir adaya sıkışmak zorunda kaldı. Kaynak dışarıdan gelmekteydi. Artık gelmiyor. Benzer şeyler bugün daha az da olsa Avrupa geneli için de söylenebilir.

Ama ABD ve Rusya ve Çin coğrafya olarak çok büyükler. ABD kaynak ve tüketim açısından dış aleme bağımlı ama biraz geri çekilerek kendi kaynakları ile ayakta kalabilir. Çin ve Rusya'daysa, kaynak bolluğuna rağmen, ideolojik siyaset ekonomik ayak bağı. Çin'de nüfus büyüklüğü, ekonomik şartlar geliştikçe büyük bela olacak, çünkü yükselen hayat standardı daha fazla tüketimi otomatik olarak getirecek. Çin 200 yıl evvel de dünyanın birçok ekonomik alanda en büyüğüydü, ama ideoloji ayağını bağladı, şimdi ise ideoloji ile dünyaya açıklığı bir arada devam ettirmek istiyorlar. Bu sorun olmakta ama bir süre başarılı olur. Bu 'bir süre' ne kadar bunu bilmek de mümkün değil.

 Bu nedenle ABD hegemonyası da 'bir süre' daha devam eder demek pek yanlış sayılmaz. Ama Asya'da APEC kuruldu ve çalışıyor. Doğu birleşirse oyunun şartları değişir!

Yarın ülkemizin cari denge sorununa bakacağız ve bizim para politikasındaki son değişmeleri inceleyeceğiz.

 

Deniz Gökçe/Akşam

 

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)