E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaGündemYatırımcı güçlü güven ortamı ister---

Yatırımcı güçlü güven ortamı ister

Yatırımcı güçlü güven ortamı ister
05 Ocak 2015 - 06:57 borsaningundemi.com

Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz yatırım için teşvikin tek başına yetmeyeceğini, güven ortamının yaratılması gerektiğini kaydetti

Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Başbakan Davutoğlu tarafından açıklanan eylem planının uygulanmasında taahhütlerini yerine getirmeyenlerin, siyasi ve bürokratların, siyasi yaptırımlarla karşı karşıya kalacaklarını söyledi. Dünya'nın haberine göre, çözüm sürecinin başarıya ulaşmasının şart olduğunu söyleyen Yılmaz, aksi takdirde teşvik politikalarının kağıt üzerinde kalacağını bildirdi. Yüksek teknolojili üretimde kamu alımlarını önemli bir enstrüman olarak kullanacaklarını belirten Yılmaz, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de istihdamın sanayiden daha rahat alanlara kayması yönünde bir eğilim olduğunu, bu eğilimi kırmaya çalıştıklarını bildirdi. Ankara Sohbetleri’nde yılın ilk konuğu olan Cevdet Yılmaz, Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak ve Ankara Haber Müdürümüz Hüseyin Gökçe’nin sorularını cevaplandırdı. 

Başbakan tarafından açıklanan eylem planlarının uygulama sonuçlarının kamuoyuna duyurulması ne ifade ediyor? 

Bugüne kadar hazırlanmış en kapsamlı eylem planı, aslında bu cesaret isteyen bir şey. Bu eylemleri ortaya koymak, takvimi netleştirmek aynı zamanda hesap verebilirliğin zemini oluşturuyor. Bu eylemleri artık herkes takip edecek. İlk uygulama sonuçlarını da nisan ayında paylaşacağız. Sonraki dönemleri de periyodik biçimde izleyip raporlayacağız. Yakında bu paketlerin resmi hali YPK kararı olarak yayınlanacak , aynı kararda bunların izleme mekanizmasını da resmileştirmiş olacağız. 

Peki uygulayıcı kuruluşlara herhangi bir yaptırım olacak mı? 

Bu işlerin siyasi yaptırımı olur, hukuki yaptırım olmaz. Gerek bürokrasi gerekse siyasi kademeye siyasi bir yaptırımı olur. Sonuçta bu bir taahhüt. Bazen elinizde olmadan bir şeyi yapamayabilirsiniz. Bunun da izah edilmesi gerekir. İşte bunun zemini oluşacak. Biz bazen performans ölçüsü diyoruz ama bunu neye göre ölçeceksiniz? Bunu önceden ilan etmemiz lazım. Hem yapanlar teşvik edilsin, marifet iltifata tabidir. İşini yeterince yapamayanlara da ikaz niteliğinde olacak, yeniden dikkatler çekilmiş olacak. Bir sonraki dönem yapılamayan işler hızlanacak iki yönlü faydası var. Bunlar hesap sorma bilincine de zeminin oluşturan süreçler. Dolayısıyla aslında kalkınmış bir toplumun emareleri bunlar. Kurallı çalışan, kendisini kriterlerle ortaya koyan, hesap vermeye hazır olan toplumlar, aynı zamanda kalkınmış gelişmiş toplumların oluyor. 

Asgari ücret %6 artırıldı, bu durum yaklaşan seçimlere bağlandı, rakama işçi tarafından olduğu gibi işveren tarafından da eleştiriler geldi… 

Olaya seçim açısından bakmayın, bir defa asgari ücretin mali etkisi negatif değil pozitif olur. Asgari ücret arttığı zaman hem prim geliri artar hem de vergi gelirleri artar, büyümeye de katkısı olur. Kamu açısından bakarsanız mali yönden daha fazla gelir demektir. Daha rahatlatıcı bir şeydir. Toplam ekonomi açısından tartışabilirsiniz. Özel sektörün rekabet gücü açısından getiri, götürüsünü tartışabilirsiniz ama asgari ücret kamu açısından olumsuz değil, olumlu etki olur. Özellikle gelişmiş bölgelerimizde aslında asgari ücretle bile çalışan bulmak çok kolay değil. Fiili olarak baktığınız zaman, ekonomik aktivitenin yoğun olduğu bölgelerde zaten asgari ücretten daha yüksek ücret ödeniyor. Asgari ücretten yüksek maaş olsa da bazı kesimler asgari ücretten bunu gösteriyor. Bu anlamda bir etkisi olacak. Yoksa rekabet gücüne düşünüldüğü kadar yansıyacağını tahmin etmiyorum. Ekonomik canlılık anlamında da fayda getirecektir. Çünkü asgari ücrette harcama eğilimi biraz daha fazladır. 

Sanayide çalışmayı teşvik eder mi? 

Sanayiye daha fazla teşvik verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Birtakım teşvik politikalarımızla bunu yapmaya çalışıyoruz. Birçok bölgede işveren primini almıyoruz. 6’ncı Bölge’de ikisini de kamu olarak üstleniyoruz. Burada ciddi katkı sağlıyoruz. Kamu olarak üretken yatırımları rahatlatmaya gayret ediyoruz. Gençleri sanayiye çekebilmek bir taraftan ücretlerle bir taraftan da mesleki eğitimle ilgili. OSB’lerde meslek liselerine teşvik getirip, öğrenci başına bütçeden doğrudan kaynak veriyoruz. Sanayi ile iç içe eğitim görmesini sağlıyoruz. Bu bir taraftan mesleki beceriler geliştiriyor, diğer taraftan da gelecekte sanayide çalışma ortamını hazırlamış oluyoruz. Mesleki eğitimde gerek İŞKUR gerekse diğer programlarda giderek daha fazla uygulama boyutunu ön plana çıkarmak istiyoruz. Aslında üniversite seviyesinde bile belirli dönemleri okulda., belirli dönemde işyerinde geçiren müfredatı tartışıyoruz. 

TOBB Üniversitesi bunu uyguluyor… 

Evet TOBB Üniversitesi gibi güzel uygulamalar var. Bunu yaygınlaştırmamız lazım. Müfredatları uygulamaya yönelik güçlendirdikçe etkisi artacaktır. Bütün dünyada sanayiden daha rahat alanlara eğilim var biz bunu kırmaya çalışıyoruz. Sanayi çok önemli, küresel kriz de bize gösterdi ki imalat sanayi güçlü olmayan, üretim altyapısı güçlü olmayan ülkeler konjonktürel dalgalanmalardan daha kolay etkileniyorlar. 

Bizim bunu devam ettirmemiz, sanayiye daha fazla vurgu yapmamız lazım. Dönüşüm programlarında bunun altını çiziyoruz zaten. Bir taraftan eğitim politikalarıyla beceriyi geliştirme, teşvik politikalarıyla sanayiyi destekliyoruz. Teknoloji, Ar- Ge, üniversite sanayi işbirliği politikalarımız var. Ancak burada katma değeri daha yüksek sanayi vurguluyoruz. Böyle bir sanayi aynı zamanda daha fazla ücret ödeme gücü olur. Şimdi orta gelir tuzağından bahsediliyor. Ülkeler sanayileşmede iki tür rekabetle karşı karşıya. Bir taraftan ücret düzeyi düşük ülkelerde rekabet, bir taraftan da teknolojisi yüksek ülkelerle teknoloji rekabet baskısı altında kalıyorlar. Türkiye gibi ülkeler her iki unsurla aynı anda mücadele etmek durumdalar. Bunun yolu düşük ücret değil, artık daha ileri teknoloji, katma değer üretmeliyiz. Bunu yaptığımızda ücretler de daha yüksek olacak, ancak rekabet gücümüzü de bozmadan bunu başaracağız. Her anlamda yatırım ortamını geliştirmekten geçiyor. 

Yeni teşvik enstrümanı öngörüyor musunuz?

Yürürlükteki teşvik sistemimiz oldukça cömert ve etkili. Teşvik konusunda bazı tartışmalar yapıyoruz. Daha tekil mesele çıktığı zaman yeniden bakılabiliyor, ilaveler yapılabiliyor. Teşvik sistemimiz geliştirmeye açık, ana aksları sağlam, sektörel, bölgesel, stratejik boyutu var. Yapı olarak düzgün bir mimarisi var. ufak tefek her zaman değişiklikler olabilir. 

Kamu alımları yoluyla üretim ve teknolojinin desteği ayrı bir mekanizma, kamu alımlarını yerli üretimi ve teknolojiyi artıran enstrüman olarak kullanmayı düşünüyoruz. Savunma sanayide başarıya ulaştık, aynı mantığı değişik sektörlerde görmek istiyoruz. Burada ürün bazında model geliştirmemiz gerekiyor. Genel geçer kurallar koymak olmaz. Genel teşvik sistemimizin dışında bir enstrüman. Genel teşvik sisteminde ise teknoloji yüksek ürünleri nasıl daha fazla destekleriz onu tartışıyoruz. 

Bunlar peyderpey sonuçlanıyor. Fatih Projesi’nde belli hazırlıklar yapılıyor. Sağlık alanında belli bir yere getirmiş durumdayız. Somut ürünler tarif edilmiş durumda, hazırlıklar proje bazlı sürüyor. İçinden geçtiğimiz küresel ortamda yatırımlarla ilgili desteklerin bir süre daha üst düzeyde korunmasından yanayım.

Son dönemlerde çok tartışılan çözüm sürecinin bölgeye ekonomik getirisi? 

Çözüm süreci ile ekonomi arasında güçlü ilişki var. Çatışma olması, ekonomiye zarar verir. Ekonomik aktivitenin yavaşladığı ortamda, çözüm süreci zarar görür. Tersi de olumlu yönden etki yapar. Bir kısır döngü oluşabileceği gibi bereketli döngü de oluşabilir. Çözüm süreciyle huzur ortamının pekişmesi ekonomik aktiviteye yansır, ekonomik gelişme ise sürecinin sürdürülebilirliğini güçlendirir. 

Sürecin ruhuna aykırı olaylar oldu ama ekonomik açıdan başarılı bir dönem oldu. Geçmişte hiç bir yatırımcının gitmediği illere kuyruk olmaya başladılar, OSB’lerde yer bulunmamaya başladı. Sürecin adı bile yetti bazı faaliyetleri canlandırmaya. En büyük teşvik aslında çözüm sürecidir. Çözüm süreci olmazsa, teşvik politikaları kağıt üzerinde kalmaya mahkumdur. Yoksa istediğiniz kadar teşvik verin, güven tesis edilmemişse özel sektörün yatırım yapması çok zor. Kamu olarak biz üzerimize düşeni yapıyoruz.. Özel sektörün de yatırım yapması için teşvik yetmez, güven ortamının güçlenmesi lazım. 

İslam ülkeleriyle ilişkilerimiz, sermaye çekme anlamında özel çalışmalar var mı? 

Kalkınma Bakanlığı olarak İSEDAK’ın sekreteryasını yürütüyoruz. BM’den sonraki en geniş organizasyon. Her yıl İSEDAK ülkesi üyeler 250 milyar dolar dış ticaret fazlası veriyor. Türkiye olarak daha fazla sermayeyi cezbetmeye ihtiyacımız var. Bu anlamda İstanbul Finans Merkezi projesi çok önemli. Bu aslında bir Türkiye projesi. Sadece İslam ülkeleri değil, çevredeki bir çok ülke için. İki aşamalı hedefimiz var. Öncelikle İstanbul’u bölgesel finans, uzun vadede ise küresel finans merkezine dönüştürmeyi arzuluyoruz. Türkiye her zaman için cazibe odağı. Bize daha çok Avrupa ağırlıklı sermaye geliyor. Bunların bir kısmı dolanarak gelen sermaye, yani ilk kaynağını bilemiyoruz. Dolayısıyla burada önemli olan bütün dünya için cazip hale gelmek. Bunu başardığımızda İslam ülkelerinden de daha fazla sermaye geliyor. 

İran ile ilişkiler nasıl sürecek? 

İran Tercihli Ticaret Anlaşması imzaladık. Bu çok önemli bir gelişme. Bölgenin en büyük iki pazarı Türkiye ve İran. Türkiye, İran’ın Batı’ya, İran da Türkiye’nin Doğu’ya açılan kapısı. Sınır kapısı sayısının mutlaka artırılması gerekiyor. Taşımacılık sektöründe ise mühür krizi çözülmüş olmakla birlikte devam eden sorunlar var, müzakerelerimiz sürüyor.

"Bölgesel projeler için de eylem planımız var"

GAP’ın bir eylem planı vardı, bunu güncelledik. DAP, KOP ve DOKAP için de yeni eylem planları hazırladık. Dört bölgemizle ilgili kapsamlı eylem planları Yüksek Planlama Kurulu onayına sunulmuş durumda. Bölge idareleri yerelde, biz merkezde çalıştık, katılımcı şekilde çalışmalar toparlandı. Esas mesele kamu yatırımlarını daha sistematik yürütme, bir taraftan da şehirleşme başta olmak üzere yeni meseleleri daha fazla ön plana çıkaran anlayış içinde yapıyoruz. Her bölgenin kendine özgü öne çıkan unsurları var. Doğu Karadeniz’de turizm ön plana çıkıyor. Doğu Anadolu’da hayvancılık, KOP’ta ise çevresel meseleler işin odağında. Hepsinde kurumsal kapasiteyi geliştirme, KOBİ’lerin gelişmesini sağlama, sosyal boyutu ihmal etmeme, bütün bunlar bütüncül eylem planları içinde yer alıyor.

"Büyüme 2014'te %3 civarında olur, 2015 için %4 hedefini koruyoruz"
Ekonomide 2014’te arzu edilen performans yakalanamadı…. Seçimi, Fed kararları ve Rusya krizini de göz önünde bulundurarak, ne bekliyorsunuz? 


Gelecek yıl için yüzde 4’lük büyüme tahminini koruyoruz. Bu yıl da yüzde 3 büyüme bekliyoruz. Türkiye ekonomisi 20 çeyrektir aralıksız büyüyor. Büyümeyi neredeyse tamamen ihracat odaklı sağlıyoruz. Cari açıkta ciddi iyileşme sağlandı. Dengelerin yerine oturma sürecinin güçlü yaşandığı yıl oldu. Geleceğe dönük büyüme perspektifini güçlendiriyor. Cari açığın makul seviyeye gelmesi sevindirici. Petrol fiyatlarında da iyi yönde sürpriz var. Eksileri de var ama artıları daha fazla. Her sene petrol ve enerjiye 60 milyar dolar ödeyen bir ülkeyiz. Yani yüzde 4’ü başarılabilir büyüme olarak görüyoruz. Kamu yatırımları devam edecek ama özel sektör harcama ve yatırımlarıyla büyümeye devam edeceğiz, dış talebin de büyümeye katkı vermesini bekliyoruz. Ancak yüzde 4’ü yeterli bulmuyoruz. Sonraki yıllar içinde bunu yüzde 5’e çıkacağı yönünde taahhüdümüz var. Bölgesel ve uluslararası konjonktürün getirdiği, dış talebin daralması, jeopolitik gelişmeler sonucu bu noktadayız. Daha elverişli uluslararası ortamda daha hızlı büyüme bekleyebiliriz. İstihdam açısından geçmişe göre daha istihdam dostu büyüme sağlıyoruz. Son dört yılın performansına bakın, yüzde 5.5 büyüme sağlamışız. İstihdamda da 5-6 milyon rakamına ulaşmışız. Geçmişte istihdam üretmeyen büyümeden şikayet ederdik. Geçmişe göre daha fazla aktif işgücü politikalarını kullanıyor. Genç ve kadınlara yönelik, araştırmacılara yönelik ciddi istihdam teşviklerimiz var. Bilgi toplumu stratejimiz var. Büyümeyi ve istihdamı yine odağa koyduk. Bütün politikalarımızda istihdamı gözetiyoruz, geçmişte yüzde 4’le üretemediğimiz istihdamı şimdi fazlasıyla yürütüyoruz.

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)