E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaŞirket HaberleriYaşar Holding'de çifte hedef---

Yaşar Holding'de çifte hedef

Yaşar Holding'de çifte hedef
02 Haziran 2016 - 17:42 borsaningundemi.com

Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Selim Yaşar, yüzde 15 büyüme ve 200 milyon TL yatırım hedeflerini anlattı…

Selim Yaşar, 2000 yılı Nisan ayındaki Yaşar Holding Genel Kurulu'nda Ya­şar Holding'deki görevlerinin tama­mından ayrıldı. Bundan sonra grupla ilişkisi sadece hissedar olarak devam etti. ESİAD, EBSO, İzmir Kalkınma Platformu ve İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde yönetim rolleri üstlendi. Kendi girişimlerini hayata geçirdi. Ara­dan 14 yıl geçtikten sonra gruba babası Selçuk Yaşar'ın davetiyle geri döndü. 2015'in Nisan ayında ise Yaşar Holding Yönetim Kurulu Baş­kanı oldu. Selim Yaşar, aslında bugüne kadar aile ilişkileri hakkında yanlış anlaşılmaların ol­duğunu düşünüyor ve "Babamın bana güveni önceden de tamdı, şimdi de tamdır" diyen Ya­şar, şöyle devam ediyor:

"Boya, kimya ve içecek grubunu 8 yıl yönet­tim. 8 yıl boyunca 11 şirketi idare ettim. 11'i de kârdaydı. Babam bana bir gün olsun 'Bu işi ne­den böyle yapıyorsun' demedi. Hepsi başarılıy­dı. Biz aynı düşüncede olan insanlarız, milliyet­çiyiz, milli markaları, dürüst çalışmayı severiz. Devlet ihalesi peşinde koşmayız."

Selim Yaşar, grubun 2015'te elde ettiği yüzde 10'luk büyümeyi 2016 yılında da tekrarlayaca­ğını hatta yüzde 15'e çıkarabileceğini söylüyor. 2016 Haziran'ı itibarıyla hayata geçecek pek çok yeniliğin haberini veren Yaşar, ürün çeşitlerini 600'den 660'a taşıyacaklarını, zeytin gibi yeni kategorilere gireceklerini, dondurulmuş ürün ve diğer ürün kategorileri de çeşitlendireceklerini belirtiyor. Enerji, tarım, boya ve gıdada 20l6'da toplam 200 milyon TL yatırım yapacaklarını söz­lerine ekliyor.

Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Se­lim Yaşar'ın Capitalden Özlem Aydın Ayvacı’nın sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

-14 yıl yönetimden ayrı kaldıktan sonra yö­netim kurulu başkanı olarak gruba döndünüz. Bu süreçte neler yaşandı?

-Evet, gruptan 2000 Nisan'ında gerçekleşen genel kurulda ayrıldım. 14 yıl yönetimden ayrı kaldım ama Yaşar Holding'de ortaklığım devam etti. Geçen yıl nisan ayındaki genel kurulda ba­bam Selçuk Yaşar'ın isteği üzerine yönetim ku­rulu başkanlığını üstlendim. Yaşar Holding'de eş ortaklarız. Babam, iki kız kardeşim ve ben. Rahmetli dedem Durmuş Yaşar kurmuş, babam ve amcam ikinci kuşak, biz üçüncü kuşağız.

-Şu an iş bölümünü nasıl yapıyorsunuz?

-İdil Hanım; Pınar Süt Yönetim Kurulu Baş­kanı; Feyhan Hanım Pınar Et'in yönetim kurulu başkanı; ben DYO'nun ve Pınar ürünlerini da­ğıtan dağıtım şirketinin yönetim kurulu başka­nıyım. Gayet işbirliği içinde çalışıyoruz. Zaten tek kişinin vakti yetmiyor, dolayısıyla onların da şirketlere sahip çıkmasıyla el birliğiyle güç bir­liği yapmış oluyoruz. Kardeşlerimle uyumlu bir şekilde çalışıyoruz.

-Bu 14 yıl içinde grubu izlediniz mi? Yön­lendirmeleriniz oldu mu?

-Hissedar olarak evet. .

-Gruptan uzak kaldığınız dönemde neler yaptınız?

-Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) başkan­lığı yaptım, Odalar Birliği'yle meşgul oldum. Ege Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (ESİAD) 8 kurucusundan biriyim. Sanayi Odası'yla bera­ber üniversite-sanayi işbirliği konseyini kurduk. Onun başkanlığını yaptım. 6-7 yıl Karşıyaka Be­lediye Meclisine girdim. Beş yıl İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Vekilliği yaptım.

Bu arada 4 şirket kurdum. Biri İzmir Tekno Park A.Ş. Bu şirketi EBSO'da sanayicilerle birlik­te kurduk. Orada 32 tane proje geliştirdik. Ufak bir inşaat şirketim, bir danışmanlık şirketim, bir de gıda şirketim var. Yabancı yatırımcılara Türkiye'ye yatırım yapmaları konusunda da­nışmanlık veriyorum. Bu arada İzmir Kalkınma Platformu'nun başkanlığını yürütüyorum.

-Hangi konularda danışmanlık veriyorsu­nuz?

-Türkiye'nin yenilenebilir enerji konusunda çok büyük potansiyeli var. Biyogaz çok büyük fırsatlar sunuyor. Öyle bir potansiyel ki bu, 5'inci bölge teşviği verilse ve biyogaz yatırımları ya­panlar bu teşvikten faydalandırılsa Türkiye'nin Rusya'dan ithal ettiği doğalgazın 4'te 1'i yenile­nebilir enerji olarak Türkiye'den karşılanır.

-Grupta enerji yatırımları gündeminizde mi?

-Yaşar Holding'de 15 megavatlık enerji santralimiz var. Daha yeni bir toptan alım sa­tım şirketi kurduk, onun lisansıyla uğraşıyoruz. Hazirana kadar lisansını alacağız. Yenilenebilir enerjide 3 tane fizibilite yaptık, 3 tane biyogaz tesisi kuracağız. Küçük bir bölüm ama biyogazı ve yenilenebilir enerjiyi önemsiyoruz.

-Biyogaz tesisi kurmak için ne kadar yatı­rım gerekiyor?

-Bir çiftlik, 1 milyon Euro'nun altında bir yatırım gerektiriyor. Beşinci Bölge teşviği uygu­landığı taktirde Türkiye'de tahminen 5.OO0-6.O0O biyogaz tesisi yapılır.

-Gündeminizde başka hangi yatırımlar var?

-Hindide lideriz. 150'ye yakın hindi çiftliği­miz var. Kesinlikle GDO yemi kullanılmaz. Hin­di 4 ayda yetişir. Türkiye'ye yeni bir hindi türü getirdik. Hindi şişlik, hindi tandıır, hindi döner ve hindi but çeşitleri çıkaracağız. Donuk hindi­nin yanı sıra taze hindi alanına da gireceğiz.

Türkiye'de tavukta da kırmız ette de maale­sef ürün çeşitliliği yok. Bu protein kaynaklarını çeşitlendirmek ve seçim şansı sunmak lazım. Gelecekte et, türleriyle satılacak. Angus bonfilesi veya limuzin köftesi gibi etiketler göreceksiniz.

-Türkiye'de kırmızı et fiyatları yüksek. Bu çeşitliliğin et fiyatlarına etkisi ne olur?

-Çeşitlilik, seçenek sunmayı sağlayacak. Türkiye'de hayvan kütlesinin pahalı olmasının bir tek sebebi var. Türkiye'de yem çok paha­lı. Yem hammaddelerinin yüzde 50'si dışarıdan alınıyor. Bizim meralarımız kuzu merasıdır, yani kısa ot yetişir. Büyükbaşların beslenmesi için daha uzun ot gerekir. Meralarımızın yeniden to­humlanması gerekiyor. Ege Bölgesi'nin iklimine uygun yem bitkileri yetiştirmek için bir AR-GE çalışması yapıyoruz. Buraya bir Kazak profesör getirdik, şimdi 2 tane Çinli profesör getiriyoruz. Bunlar Gobi Çölü'nü yeşillendiren profesörler. Kurak iklime dayanıklı yem bitkisi konusunda AR-GE yapıyoruz ve önemli aşamalardan geç­tik. Bu konuda bildiğimiz her şeyi paylaşmaya hazırız.

-Siz de babanız Selçuk Bey gibi toprağa, çiftliklerinize çok bağlısınız değil mi?

-Tabii rahmetli dedem çiftliği 19ö3'te almış. Yedi yaşında orada ata binerdim. 60 yaşındayım, çiftlikte büyümüş insanlarız. Biz toprakla haşir neşiriz. Bakmayın sanayiciyiz ama biz ekeriz. Domates de ekeriz, biber de ekeriz, tadından da anlarız. Ören'de, Manisa'da ve Seferihisar'da olmak üzere 3 çiftliğimiz var. Bu işler hem ge­riye doğru hem ileriye doğru entegre olmadan yapılmaz. Örneğin biz balık yemini de üretiriz balık çiftliğimiz var ve balığımızı ihraç da ederiz. Şimdi kulaklarına etiket asmak üzereyiz. Artık markalı balık çıkaracağız. Tarımı olması gerekti­ği gibi yapıyoruz.

-Boyada ve gıda dışı diğer sektörlerde gün­deminizde neler var?

-Mobilya, sanayi ve inşaat boyalarında Türkiye'de lideriz. Rakiplerimiz, izolasyon sa­tışlarında bizden daha güçlü. Mürekkep bo­yalarının çoğunluk hisselerini sattık. Teknoloji gerekiyordu o konuda, rakipler daha güçlüydü. Japon Toyo'ya sattık. Teknolojik bakımdan yeterli olmadığımız alanlarda AR-GE yapamıyorsak o alandan çıkarız. Gıda, içecek, inşaat, mobilya ve sanayi boyalarında teknolojik bakımdan ta­mamen yeterliyiz.

-Şu anda grubun gelirlerinin sektörel dağı­lımı nasıl? Değişim olur mu?

-Grubun gelirlerinin yüzde 70-75'i gıda ve içecekten geliyor. Temizlik kağıdı, satışlarımızın yüzde 3'ünü oluşturuyor. Geri kalanını da boya.

-2015 yılı ciro ve ihracat rakamları açısın­dan nasıl geçti?

-2015 yılı iyi geçti, çift haneli büyümemize devam ettik. Yüzde 10 gibi büyümemiz var.
Ciromuz 4,3 milyar TL'ye ulaştı. İhracatımız aşağı yukarı 100 milyon dolar civarında. Dubai ve Almanya'da şirketlerimiz var. Aşağı yukarı 50 milyon dolar da onların cirosu... 2015'te toplam yurtdışı gelirlerimiz 138 milyon Dolar oldu.

-İhracatta en büyük pazarlarınız nereler? En çok hangi ürünleri ihraç ediyorsunuz?

En büyük iki pazarımız Ortadoğu ve Avru­pa. Aşağı yukarı her bir bölgeye 50 milyon dolar civarında ihracat yapıyoruz. Labne, balık, temiz­lik kağıdının yan ham hali, boya, su. işlenmiş hindi en önemli ihraç kalemlerimiz.

-Geçen yıl İdil Hanım, İngiltere ve Rusya'ya giriyoruz demişti. Sonra Rusya'yla yaşanan geliş­meler bu planları nasıl etkiledi?

-Rusya'ya her ay 1 milyon dolarlık mal gönderiyorduk. Üç-dört ay gönderdik sonra kriz oldu. Krizde bir malı gönderiyorduk 'Şimdi gümrükte problem çıkarırlar' dediler. Onu he­men Gürcistan'a verdik. Ruslar biraz yumuşasın diye bekliyoruz ama Rusya'da ürünlerimiz çok iyi satılıyordu. Rusya'da boya fabrikamız da var. Orada da satışlar düştü.

-Peki, 2016 yılı nasıl gidiyor?

-2016'da daha da büyüyoruz, ürün yelpa­zemizi daha da çeşitlendiriyoruz. Yüzde 10-15 büyüme hedefi koyduk. İnşallah bir kere daha bu hedefe ulaşacağız. Nisan sonu itibarıyla büt­çe paralelinde gidiyoruz. Hedeften sapma yok.

-Hangi alanlarda ürün çeşitliliğine gidiyor­sunuz?

-Dondurulmuş gıdada yeni ürünlerimiz ola­cak. Ayrıca, yeni peynir çeşitleri çıkarıyoruz. Ev dışı gıda pazarında daha hızlı büyümek istiyo­ruz. Lokanta, otel, okul gibi ev dışı tüketime yö­nelik ürün gamımız da büyüyecek. Çok yakında bu pazara yönelik zeytin çeşitlerimiz çıkacak. Yine bu pazara yönelik ikinci bir şemsiye marka yaratıyoruz. Nar'ca markası altında 15 yeni ürü­nümüz olacak.

-Turizmde yaşanan ve yaşanacak kayıplar sizi nasıl etkiliyor?

-Tabii bizi de etkileyecektir. Bilhassa temmuz-ağustos rakamlarını çok etkileyecek. Buna rağmen telafi için planlar ortaya koyuyoruz.

-Ev dışı pazarda büyüme potansiyelini nasıl görüyorsunuz?

-Şu anda ev dışı gıda pazarında gıda ve içecek satışlarımızın yüzde 23'ünü gerçekleştiri­yoruz. Bunu yüzde 40'a getirmek istiyoruz.

-Gıdada hangi alanlarda lidersiniz?

-Uzun ömürlü süt pazarında yüzde 31,3 pay ile, sade süt pazarında yüzde 29, light sütte yüzde 64,1, zenginleştirilmiş çocuk sütünde yüz­de 75,5, sürülebilir peynir pazarında yüzde 36,2, labnede yüzde 48,6, krem peynir pazarında yüz­de 19,8 ile ciro pazar payı liderliğimiz 2015'te de sürdü.
Pınar Et'te ise toplam şarküteri pazarında yüzde 23,7 pazar payıyla lideriz. Sucukta, yüz­de 14,8, salamda yüzde 45,4, sosiste yüzde 41,9 pazar payıyla lideriz. Dondurulmuş et ürünle­ri kategorisinde yüzde 56,5 ciro pazar payı ile tüketicilerin en çok tercih ettiği marka okluk. Dondurulmuş unlu ürünler kategorisinde yüzde 22,1 ile ikinciyiz. Dondurulmuş deniz ürünleri kategorisinde ise yüzde 39,9 ciro payı ile lider­liği sürdürüyoruz.

-İhracatta hedefler nasıl?

-İhracatımızı dolar bazında yüzde 2-3 artır­mayı planlıyoruz.

-Satın alma ve ortaklık fırsatlarına bakış açı­cınız nasıl?

-Fırsatları izlemeye devam ediyoruz. Boya­da mevcut liderliğimizi devam ettirmek, gıdada ise büyüme hedefimiz var. Gıdada ürün çeşitlen­dirmesi yaparak büyüyeceğiz.

-600 kadar çeşit var demiştiniz. Bunu önü­müzdeki dönemde kaça çıkaracaksınız?

-Bir yılda 660 çeşide ulaşırız. Dondurul­muş gıdada paçanga böreği, içli köfte ve soğan halkasını, bitkisel kremayı haziranda ev dışı tüketim pazarına sunmuş olacağız. Her zaman gıdada yenilikçi ürünlerle sektörde yeni katego­riler yaratıyoruz. Rakipler de bizi izliyor. Şim­di üzerinde çalıştığımız kahvaltıyla ilgili 4 yeni ürün var. Laktozsuz ürünlerde ele lideriz, şimdi laktozsuz ayran çıkarmayı planlıyoruz.

-Önümüzdeki dönem için ne kadar yatırım yapmayı planlıyorsunuz?

-2015'te 158 milyon TL yatırım yapmıştık. 2015 kriz yılıydı ama 20l6'da 200 milyon TL ci­varında yatırımımız olur.

-İş dışında neler yaparsınız?

-Avcılığımız var, balık avlarız. Çok kitap okurum. Arkeoloji ve tarih ilgi alanım. Şimdi Batman tarafında bir kazı yapılıyor, yeraltındaki şehrin 13 bin yıllık olduğunu söylüyorlar. Yani Göbeklitepe'den de eski bir yerleşim yeri bulun­du. Bu beni çok heyecanlandırıyor.

YASAR HOLDİNGİN YENİ RAKAMLARI

1-2015'te yüzde 10 büyüdük ve ciromuz 4.3 milyar TL'ye ulaştı.

2- Bu yıl için yüzde 10-15 oranında büyüme hedefi koyduk, mutlaka yakalarız.

3- Cironun yüzde 70-75'i gıda ve içecek, yüzde 3'ü temizlik kağıdı, kalanı ise boya.

4- Uzun ömürlü sütte yüzde 31,3, şarküteri pazarında yüzde 23,7 ile pazar lideriyiz.

5- Hindide de lideriz, 150 çiftliğimiz var. Bu alanda yeni ürünler çıkaracağız.

6- Dondurulmuş gıdada özellikle ev dışı alana yönelik yeni ürünlerimiz olacak.

7- Mobilya, sanayi ve inşaat boyalarında lideriz. Bunu sürdüreceğiz.

8- Enerjide 15 megavatlık enerji santralimiz var. Yeni yatırımlar yapacağız.

GIDA TÜKETİMİNDE YENİ TRENDLER

1- Dışarıda yemek alışkanlığının artması ev dışı gıda pazarını büyütüyor.

2- Dondurulmuş ve pratik ürünlere ilgi giderek artıyor. Normalde fırına gidip alınabilecek ürünü buzdolabından çıkarıp 5-10 dakikada sofraya koyabiliyorsunuz.

3- İnsanlar eskiden uzak yerlerden alışveriş yapardı. Haftada bir alırlar ve çok alırlardı. Nielsen'e göre şimdi tüketiciler evlerine en yakın yerlerden alıyorlar ama bir defa değil de üç defada alıyorlar.

4- Artık alışveriş sepeti küçüldü ama sıklığı arttı. İnsanlar artık büyük marketlere gitmiyor. Bu biraz da güvenlik sebebiyle olabilir.

5- Ayrıca buzdolaplarının dondurucu kısmı büyüyor. Beyaz eşya şirketleri de tüketici tercihlerini dikkate alarak dondurucu kısmını büyütüyor.

6- Dondurulmuş ürünler konusunda Avrupa'nın çok gerisindeyiz ama büyüme potansiyeli çok yüksek.

"BABAM GİBİ YAŞARIM"

HAFTA SONLARI BİRLİKTEYİZ
Babamla hafta sonları buluşuyoruz. Cumartesi günleri balık çiftliğini konuşuyoruz. Pazar günü de inek çiftliğini, zeytin yağ üretimini konuşuyoruz. Ondan sonra babam çiftliklerle ilgileniyor, daha çok da balık ve büyükbaş çiftliklerle ilgileniyor. Hafta sonlarımızı baş başa geçiriyoruz. İşten de ülke gündeminden de konuşuruz.

İŞLERE KARIŞMAZ
Babam bugün işlere hiç karışmıyor. Babamın bana güveni önceden de tamdı şimdi de tamdır. Boya, kimya ve içecek grubunu aşağı yukarı 8 yıl yönettim. 8 yıl boyunca 11 şirketi idare ettim. 1 Ti de kârdaydı. Babam bana bir gün olsun, "Bu işi neden böyle yapıyorsun" demedi. Tüm işler başarılıydı.

AYNI DÜŞÜNCEDEYİZ
Biz aynı düşüncede olan insanlarız, milliyetçiyiz, milli markaları severiz. Yabancı ortakları da ancak teknoloji getirecekse azınlık olarak kabul edebiliriz. Dürüst çalışmayı severiz. Devlet ihalesi peşinde koşmayız. Mütevazıyız, benim yatım katım yoktur. Benden çok daha az parası olan insanların Boğaz'daki yatlarını görüyorum ama benim sosyete merakım yok. Aileme, evime ve işime bağlıyım. Akşam oldu mu evime giderim, ne içkim ne sigaram ne de kumarım var. Babam gibi yaşarım. Babam da böyledir.

İSTANBUL'UN PROJELERİNE İMRENİYORUZ
Sivil toplum örgütlerindeki görevlerim devam etmiyor ama ilişkilerim devam ediyor. Bilhassa İzmir'in kalkınması konusu çok önemli. Binali Yıldırım İzmir'i çok sever. Kendisi iki defa İzmir'den belediye başkan adayı oldu ve yüzde 36 da oy aldı. İzmir için güzel projeleri vardı. Açıkçası İstanbul'un projelerine imreniyoruz.

BİNALİ BEY BAŞBAKAN OLDUĞUNDA
İzmir muhalefette kaldığı için yatırım alamıyor. Bunlar büyük projeler, belediyelerin bütçesi yetmiyor, devlet yatırımı gerekiyor, inşallah Binali Bey İzmir'e yatırım yapar diye düşünüyoruz.

MUHALEFETİN BEDELİ
İzmir'in İstanbul'un gerisinde kalmasının nedeninin siyasi olduğunu düşünüyorum. İzmir'e teşvik yok, Manisa'ya var. İkincisi İzmir'in altyapı ihtiyaçları var. Muhalefette kalan şehir olarak çok fazla yatırım alamadık.

ANLAŞMAZLIK NEDEN DEĞİL
İzmirli aileler İçindeki birtakım anlaşmazlıkların İzmir'in yeterince büyüyememesinde bir etken olduğu söyleniyor ama ben buna katılmıyorum. Aile içinde yönetim önce birinde sonra öbüründe olur. Mesela İnci Holding sürekli başkanını değiştiriyor. Bu şirketler ailelerin değil ülkenin şirketleri. Devamlılık esastır. Biz sadece onlara liderlik yapıyoruz, yönlendiriyoruz.

SIKINTI YÖNETİCİLERDE
Yöneticiler kolay yetişmiyor. Burada bir sıkıntı var. Pek çok yönetici çok uzun bir süre aynı işi yapıyor. Halbuki bir yöneticinin rotasyona girmesi, kariyer planlaması yapması lazım. Aynı işi 6 ya da 7 yıldan fazla yapmamak gerekiyor. Yöneticilerin değişik konularda yetişmesi lazım ki o şirkette ileride üst kademe yönetici olabilsin.

GİRİŞİMCİLİK SINIRI
Aile anayasamız yok ama şöyle bir anlayış var; Yaşar Holding'de yapılan işlerle ilgili olarak herhangi bir işe dışarıda ilgi duymayız, ortak olmayız. Bu konuda hassasız. Aile kültürümüz, aile görgümüz var ama oturup da 3 kardeş bir şeyler yazıp ona imza atmadık.

ÖNCE DIŞARIDA ÇALIŞMA
Aileden gençlerimizi işe alıyoruz, genç çocuklarımızın belli bir süre çalışmaları lazım. Mesela ben 1981 'de Amerika'dan mezun olunca ilk Danimarka'da 2 yıl çalıştım. İdil'in kızı şu anda İngiltere'de çalışıyor. Bir iki yılı geçmemek kaydıyla aile bireylerinin önce dışarıda çalışmasında büyük fayda olduğunu düşünüyorum.

20 YIL PROFESYONEL
GİBİ Bir de grupta aile üyelerinin 20 yıl profesyonel olarak çalışıp sonra yönetim kuruluna girme prensibimiz var. Aile bireyi profesyonel olarak çalışıyorsa kimseye patronluk hissettirmemen. Hissedar olsa dahi çocuklarımız en alt kademeden işe başlıyor. Ben de aşağıdan geldim. 1983-1984 yıllarında İstanbul'daki bir şirketimizde 2 yıl ihracat müdürlüğü yaptım

BU YÜZDEN AYRILDIM
Benim işten ayrılışım da profesyonel ligden ayrılışım oldu. 2000 yılında o sırada Otak İnşaat'ın basındaydım. 30 milyon dolar ciro yapıyorduk, her yerde şantiyelerimiz vardı. Mc Kinsey uzmanları şirketlerin başına profesyonellerin geçmesi gerektiği yönünde fikir verdi.

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)