Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye ve ABD arasındaki model ortaklığın sonsuza kadar süreceğini ve sorunların çözümünde uluslararası toplumun en temel değerlerinden biri olacağını söyledi.
Davutoğlu, ABD'nin başkenti Washington'daki temasları çerçevesinde ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile baş başa ve heyetler arası görüşmeler yaptı. İki Bakan görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Basın toplantısında, Kerry ile birçok farklı ortamda çok kez bir araya geldiklerini belirterek bazı zamanlarda her hafta telefon görüşmesi yaptıklarını söyleyen Davutoğlu, Kerry'nin Ortadoğu barış sürecinden İran'la angajmana kadar uzanan konularda çok aktif ve dinamik bir diplomasi izlediğine işaret etti. Davutoğlu, Kerry'ye hitaben, "Bölgemize kaç defa geldiniz artık bilmiyorum. Tarihteki en hızlı hareket eden ABD dışişleri bakanısınız" esprisini yaptı.
Davutoğlu, basın toplantısındaki açıklamasına, orta batı ABD'deki hortum felaketinde yaşamını yitirenler için başsağlığı dileyerek başladı.
Kerry ile görüşmelerinde birçok konuyu ele alma fırsatı bulduklarını bildiren Davutoğlu, Yukarı Karabağ, Kıbrıs gibi "donmuş" meselelerden, Suriye gibi bugünün devam eden krizlerine, ABD ve Türkiye'nin çok geniş yelpazede daima birlikte çalıştığını kaydetti.
Davutoğlu, Türkiye ve ABD olarak çok geniş çaplı bir ortaklığa sahip olduklarını, ABD Başkanı Barack Obama'nın da bu ortaklığı, "model ortaklık" olarak tanımladığını ifade etti.
GENİŞ KAPSAMLI STRATEJİK İŞBİRLİĞİ
Bakan Davutoğlu, Türkiye ve ABD arasındaki model ortaklığın sonsuza kadar süreceğini ve sorunların çözümünde uluslararası toplumun en temel değerlerinden biri olacağını söyledi.
ABD ile AB arasında müzakereleri süren Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması (TTIP) sürecine değinen Davutoğlu, Türk Amerikan ilişkilerini sadece güvenlik temelli stratejik işbirliği olarak değil, aynı zamanda hem iki ülke hem de küresel toplum için ekonomik refah ve demokrasi alanında da işbirliği olarak gördüklerini aktardı. Davutoğlu, bu kapsamda özellikle Ortadoğu'daki gelişmeler dahil olmak üzere önlerinde birçok zorlukların da bulunduğuna işaret etti.
Suriye konusunda Londra'da mükemmel bir toplantı yapıldığını ve 11 ülkenin bir çerçeve üzerinde anlaştığını ifade eden Davutoğlu, Türkiye ile ABD olarak Suriye'deki bu vahşete son vermek, Suriye'deki krizin mağdurlarına yardım etmek ve Cenevre 2'de diplomasinin mümkün olmasını sağlamak için ellerinden gelen her şeyi yapacaklarını Kerry ile görüşmesinde tekrar teyit ettiklerini dile getirdi.
Davutoğlu, Londra'daki toplantıda mutabık kalındığı üzere Cenevre 2 sürecinin ucu açık bir süreç olmaması gerektiğini belirtirken, bu sürecin tam idari yetkilere sahip bir geçici yönetim yapısının oluşturulduğu bir siyasi geçişe uzanacak bir süreç olacağını vurguladı.
Bu kapsamda, özellikle de sürece katılmaları bağlamında Suriye Ulusal Koalisyonu ile çalışmaları gerektiğini anlatan Davutoğlu, Cenevre 2 sürecine ABD ve Türkiye'nin ortak ve etkili çabaları sonucunda gelindiğini bildirdi. Davutoğlu, "Bu bir başarıdır. Bu başarı ekiplerimizin ortak çabalarının sonucudur" ifadesini kullandı.
CENEVRE 2 BİRAN ÖNCE YAPILMALI
Şimdi de Cenevre 2 Konferansı'nın bir an önce yapılmasına odaklanmak gerektiğini belirten Davutoğlu, bu süreçteki bir gün kaybının bile çok sayıda yaşama mal olduğuna ve kimyasal silah kullanımı, şehirlere füze saldırıları gibi birçok suçlar işleyen Beşşar Esed'in şimdi de aç bırakma politikası izlediğine dikkati çekti.
Davutoğlu, Suriye'de başkent Şam ve ülkenin birçok yerinde insanların hastalık ve açlık yüzünden hayatlarını kaybetmekte olduğunu kaydederek "Bu insanlığa karşı suçu sona erdirmek uluslararası toplumun sorumluluğudur, hepimizin sorumluluğudur" değerlendirmesinde bulundu. Bakan Davutoğlu, ABD ve Türkiye'nin de bu konuda atılacak adımlar konusunda yakın istişarelere devam edeceğini dile getirdi.
İRAN İLE ANGAJMAN POLİTİKASINDAN MEMNUNİYET
Görüşmede ayrıca İran'ın nükleer programıyla ilgili meseleyi konuştuklarını ifade eden Davutoğlu, Türkiye olarak bölgede hiçbir ülkenin nükleer silah edinmesini istemediklerinin altını çizerken, barışçıl nükleer enerjiye erişimden de yana olduklarını kaydetti.
Davutoğlu, bu kapsamda P5+1 ülkeleriyle İran arasındaki müzakereleri Türkiye olarak her zaman desteklediklerini, bu noktada Obama'nın İran ile angajman politikasından memnuniyet duyduklarını söyledi.
Bakan Davutoğlu, "Eğer bu süreçte başarılı olunursa bu, bölgede tansiyonu azaltacak büyük bir haber olur. Diğer konuları da olumlu yönde etkileyecektir. Sizi temin ederim ki Türkiye olarak bu süreci destekliyoruz. Türkiye'den bir şey beklendiği durumda, tansiyonu azaltmak için Türkiye elinden geleni yapacaktır" diye konuştu.
Ortadoğu barış sürecinde de Kerry'ye tam destek ve başarı dileklerini ileten Davutoğlu, Türkiye'nin Ortadoğu'daki her türlü barış girişiminde katkı sağlamaya ve ABD ile birlikte çalışmaya hazır olduğunu vurguladı.
MEZHEPSEL VE ETNİK BARIŞ STRATEJİSİ
Irak konusuna da değinen Davutoğlu, Irak'ın Türkiye'nin en önemli komşularından biri olduğunu, kendisinin Irak'a geçen hafta yaptığı ziyaretin çok başarılı geçtiğini belirtti. Davutoğlu, Irak ziyaretinin sadece iki ülke arasındaki ilişkileri olumlu yönde geliştirme bağlamında değil, aynı zamanda Irak ve bölge halkına, Türkiye'nin mezhepsel gerilimleri önlemek için elinden gelen her şeyi yapacağı mesajını verme adına başarılı olduğunu anlattı.
Irak'ta sadece Başbakan Nuri el-Maliki değil, Şii ve Sünni liderlerle de bir araya geldiğini hatırlatan Davutoğlu, bölgede mezhepsel ve etnik gerilimleri önlemek için ABD ve diğer müttefiklerin birlikte çalışması gerektiğini, Türkiye'nin de Irak'taki tüm taraflarla mükemmel ilişkilere sahip olmaya devam edeceğini kaydetti.
Davutoğlu, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesud Barzani'nin Diyarbakır ziyaretini de anımsatarak, "Bu, Türkiye'nin Irak'ta ve bölgede mezhepsel ve etnik barış stratejisine sahip olduğunu göstermektedir. Irak ile ilişkilerimiz güçleniyor. ABD ve Türkiye olarak Irak ve bölgenin istikrarı için çalışmaya devam edeceğiz" dedi.
Yukarı Karabağ ve Kıbrıs konularına da değinen Davutoğlu, Yukarı Karabağ'daki donmuş ihtilafın kısa zamanda çözülmesini ve bunun da Kafkas bölgesine barış getirmesini umduklarını ifade etti. Davutoğlu, Türkiye ve ABD'nin bu konuya aynı açıdan bakmasından memnuniyet duyduğunu aktararak Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan arasındaki görüşmelerin başarılı olmasını diledi.
Kerry, bir soru üzerine, ABD-Türkiye ilişkilerinde her unsurun güven üzerine kurulu bulunduğunu, Türkiye’nin NATO müttefiki olduğunu, ABD’nin Türkiye’yi Suriye ile sınır meseleleri konusunda desteklediğini, ABD olarak Türkiye ile aşırı derecede yakın, günlük bazda çalıştıklarını ve Suriye konusunda koordinasyon içinde olduklarını, istihbarat konularında işbirliği yaptıklarını bildirdi.
Bölge ve Suriye'deki zorluklarla ilgili Davutoğlu ile düzenli olarak görüştüklerini, bazı haftalar defalarca telefonda konuştuklarını ve düzenli istişare içinde olduklarını ifade eden Kerry, şunları söyledi:
"Eğer İsrail ve Türkiye ilişkileri, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın buraya ziyareti, Başkan Barack Obama'nın açıklamasına bakarsanız, Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin güçlü olduğu görülür. Kimse buna mani olmayı deneyemez ve bu ilişkilerin sağlamlığını sorgulayamaz. AB üyeliği konusunda Türkiye ile birlikte çalışıyoruz. AB üyelikleri görmek isteriz. Uzun süredir destekliyoruz. Gerçekten angaje olduğumuz birçok konu var. Tarafsız gözlemci bu ilişkilere bakarsa ‘Wow, gerçekten birlikte çalışıyorlar ve karşılıklı çıkarları var’ der. Ülkeleri ortak değer ve çıkarlar bir araya getirir. Bazı dönemlerde anlaşmazlıklar olabilir, bu normaldir. Dostların, birbirlerinin konuları ele alma şekline saygı gösterdikleri müddetçe anlaşmazlıkları olabilir. Bu ilişkilerin ilerlemesi konusuna güvenim tam. Türkiye’nin birçok konuda bizimle birlikte çalışmasından minnettarız."
Davutoğlu da ABD ile Türkiye ilişkilerinde, "sinyaller" veya "karmaşık sinyaller" gibi şeylerin olmadığını, doğrudan görüşme kanallarını kullandıklarını bildirerek iki ülke liderleri arasındaki üst düzey konuşmaların sıklığına değindi. Davutoğlu, "Eşim bile sana telefonla ulaşmak daha kolay demeye başladı" esprisinde bulundu.
TÜRKİYE'Yİ TEHDİT EDİYOR
Davutoğlu, bir soru üzerine, Türkiye’nin en uzun sınırı olması nedeniyle Suriye’deki krizden en fazla etkilenen ülke olduğunu hatırlattı.
İnsanlık trejedisi olarak 800 binden fazla sığınmacının Türkiye’ye geldiğini ifade eden Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Onlar bizim misafirlerimiz, elimizden gelen her şeyi yaparız. Bu bir insanlık sorumluluğu. Bu konuda 2 milyar dolar harcadık. Türk halkı kalplerini, kapılarını bu insanlara açtı ve kardeşleri olarak kucak açtı. İnsanlık açısından bu politikamıza devam edeceğiz. Ama aynı zamanda, bu insanlık meselesiyle birlikte, Türkiye’nin Suriye sınırı da kötü etkilendi. Çünkü, sınırın diğer tarafında kamu otoritesi olmaması nedeniyle, son 1,5 yıldır Türkiye’nin ulusal güvenliğine yönelik tehdit arttı. Suriye bizim için önemli ama birinci önceliğimiz Türkiye’nin ulusal güvenliği ve Suriye’deki durum Türkiye’nin ulusal güvenliğini her gün tehdit ediyor."
Suriye uçaklarının sınıra yakın yerleri bombaladığını, her gün daha çok sığınmacının Türkiye’ye geldiğini anlatan Davutoğlu, sınırın diğer tarafında bir otoriteninin bulunmamasının aşırılık yanlıları için iktidar boşluğu yarattığına değindi. Davutoğlu, "Şimdi iki türlü tehdit var bizim ulusal güvenliğimiz için. Birincisi, Suriye rejiminin kendisi, ikincisi aşırılık grupları" değerlendirmesini yaptı.
Bu nedenle krizin en kısa zamanda çözülmesi gerektiğini vurgulayan Davutoğlu, bu krizi sona erdirmenin uluslararası toplumun sorumluluğu olduğunu bildirdi.
IRAK ZİYARETİNDE 3 KRİTİK MESAJ
Davutoğlu, Irak'a düzenlediği ziyaret sırasında "yeni bir sayfa" açtıkları yönündeki sözleri hatırlatılarak, "Türkiye bu yeni sayfada ne görmek istiyor?" sorusunun yöneltilmesi üzerine, Irak ziyaretinin çok başarılı geçtiğini, öncesindeki çok sayıda diplomatik görüşme ve ziyaretle de bunun zemininin hazırlandığını dile getirdi.
Irak ziyaretinde 3 kritik mesaj verdiğini ifade eden Davutoğlu, birincisinin, Türkiye'nin Irak'la mükemmel ikili ilişkilere, işbirliğine ve ekonomik entegrasyona sahip olmak istediğini belirtti. Irak Başbakanı Nuri el-Maliki’nin, aralık sonu veya ocak başında Türkiye’ye gelmesinin ve üst düzey Stratejik İşbirliği Konseyi mekanizması çerçevesinde iki ülkenin bakanlarının bir araya geleceği toplantının yapılmasının öngörüldüğünü aktaran Davutoğlu, ikinci mesajının ise 'Türkiye’nin Irak’ta etnik ve mezhepsel barışı desteklediği' olduğunu kaydetti. Davutoğlu, "Irak’taki seçim sürecini destekliyoruz. Türkiye, Irak’taki tüm gruplara karşı eşit mesafede duruyor. Aynı mesajların ABD tarafından paylaşıldığını görmekten de memnuniyet duyuyorum. Tüm Iraklı gruplara aynı mesajı vereceğiz" dedi.
Davutoğlu, üçüncü mesajının ise bölgeye yönelik bir mesaj olduğunu belirterek, "O da şudur ki biz mezhepsel gerilimler istemiyoruz" ifadesini kullandı.
Davutoğlu, Washington’dan sonra Tahran ve Stb Petersburg’a gideceğini söyledi.
ÇİN FÜZESİNDE NİHAİ KARAR VERİLMEDİ
Davutoğlu, Kerry ile görüşmesi sonrası Türk basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Görüşmede Türkiye’nin füze savunma sistemi ihalesinin gündeme gelip gelmediğinin sorulması üzerine Davutoğlu, konunun yemek esnasında konuşulduğunu söyledi. Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Herhangi bir rahatsızlık ifadesi şeklinde değil kesinlikle, Türkiye’nin bu konuda objektif kriterlerini, haklı beklentilerini bir kez daha aktardık. Onlar da kanaatlerini paylaştılar. Amerikan şirketinin de Avrupa şirketinin bu Türkiye’nin en başından bu proje konusundaki beklentilerini bildiklerini ve bunları karşılamaları halinde... Tabii ki nihai kararın verilmediğini bir kez daha vurguladık. Onlar da bu konuda çalışmaya devam edeceklerini söylediler. Herhangi bir rahatsızlık konusu veya görüş ayrılığı şeklinde bir fikir teatisi söz konusu değil."
Davutoğlu, sabah saatlerinde görüştüğü Savunma Bakanı Chuck Hagel ile ise görüşmede ağırlıklı olarak Suriye’deki güvenlik risklerinin ele alındığını belirtti.
"Özellikle Suriye’deki güvenlik riskleri en ağırlıklı üzerinde durduğumuz konuydu" değerlendirmesinde bulunan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çünkü son dönemde Suriye’de rejimin baskılarının artması ve meşru muhalefetin alanının daraltılması yönünde hem rejimden hem de diğer gruplardan gelen baskılar ve bunların doğurduğu güvenlik riskleri söz konusuydu. Bu güvenlik risklerini ele aldık. Esas konu o. Daha geniş bir perspektifle bölgedeki güvenlik sorunlarını, Afganistan’dan çekilme konusunu ele aldık. NATO’nun Afganistan’dan çekilme takvimi sonrasında yapılacaklar hususlar, Türkiye’nin üçlü Türkiye-Afganistan-Pakistan mekanizması, bunlar hakkındaki konuları paylaştık. Afganistan’dan Suriye’ye kadar olan alandaki güvenlik risklerini ele aldık. İran angajmanı ve nükleer konuyu da ele aldık."
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.