Türkiye’de geçen hafta başlayan ve iki bakanın oğlu ve Halk Bankası Genel Müdürü dahil çok sayıda kişinin tutuklanmasıyla devam eden rüşvet operasyonu sonrası Başbakan Erdoğan ve Ak Parti çevrelerinin ABD’yi suçlaması üzerine Obama Yönetimi sessizliğini bozdu. Ve Washington’dan şimdiye kadar bu konuda hiçbir açıklama gelmeyince ABD’nin Ankara’daki Büyükelçisi Frank Ricciardone’nin operasyonun arkasındaki isim olarak sunulup hedef haline getirilmesi sonrası, ABD’nin buna izin vermeyeceği belirtildi.
Hürriyet'in Washington Temsilcisi Tolga Tanış'ın yazısına göre, üst düzey bir Amerikan Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, “Biz tansiyonu yükseltmek istemiyoruz. Bunun sonuçları olur” diye konuştu.
BİR SÜRE İZLEYECEĞİZ Özellikle hafta sonu hükümete yakın dört gazetenin birden Ricciardone’yi hedef alan sözleri sonrası bir durum değerlendirmesi yaptıklarını belirten ve Ricciardone’nin Twitter mesajlarını beraber hazırladıklarını aktaran yetkili, hem Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Namık Tan hem de Ankara’daki Türk yetkililer nezdinde Ricciardone ve ABD’ye yönelik suçlamalardan duyulan rahatsızlığın Ankara’ya aktarıldığını belirtti.
Bu yapılan özel görüşmelerin içeriğini açıklamayacağını belirten yetkili, sonrasında Başbakan ve Türk Hükümeti’nin bu konudaki tonunu yumuşatmış olmasını ise bir süre daha takip edeceklerini belirtti. Yetkili, bunun ne kadar bir süreye işaret ettiğini ise belirtmedi.
Üst düzey yetkili, “Biz tansiyonu yükseltmek istemiyoruz. Bunun sonuçları olur” diyerek ikili ilişkilerin bundan göreceğe zarara da vurgu yaptı. Yetkili, ilişkilerin ne şekilde etkileneceğini açıklamadı. Ancak birçok alanda devam eden Türk-Amerikan işbirliğinin yanı sıra, bu tür açıklamalar yüzünden Türkiye’de oluşacak anti-Amerikancı havanın da Yönetimin en büyük kaygılarından biri olduğunu belirtti.
*
17 Aralık 2013, Salı sabahı başlayan rüşvet operasyonun ardından bu işin arkasında ABD ve İsrail’in olduğu iddiası, önce Nisan’da Amerikan Kongresi’nden 47 milletvekilinin yazdığı bir mektuba dayandırıldı.
Operasyonun olduğu gün konuşulmaya başlanan bu iddiaya göre Halk Bankası’nın İran’a uygulanan yaptırımların aşılmasında kullanılması Washington’ı rahatsız etmiş ve Amerikalılar da Halk Bankası’nın cezalandırılmasını sağlamıştı.
İlk olarak Twitter’da yayılan bu iddia, AK Parti’ye yakın medya tarafından da sahiplenildi. Ve hem gazetelerde hem de TV tartışma programlarında, AK Parti’ye yakın çevreler için bu iddia genel kabul gören görüş haline geldi.
*
Washington’da bunun üzerine bir durum değerlendirmesi yapıldı.
Ve Hürriyet’e bilgi veren üst düzey Amerikan Dışişleri yetkilisinin aktardığı şekilde, Yönetim, krizi Ankara’daki Büyükelçilik üzerinden yönetme kararı aldı.
Nitekim 18 Aralık Çarşamba günü, yani polisin baskınlarından bir gün sonra, Washington’daki günlük basın toplantısında operasyonlarla ilgili değerlendirmesi sorulan ABD Dışişleri Sözcüsü Marie Harf da konuyu geçiştirmeyi tercih etti.
“Ne düşünüyorsunuz” denilince Harf, aynen şöyle dedi:
“Yolsuzluk iddiaları üzerine Türkiye’deki bireylerin gözaltılarıyla ilgili haberleri gördük. Daha fazla bilgi için sizi Türk Hükümeti’ne yönlendiririm.”
Ancak yine de eklemeyi ihmal etmedi:
“Elbette konuyu yakından takip ediyoruz. Özel olarak bu olaylarla ilgili özel bir yorumumuz yok. Elbette Türkiye'nin yargı sisteminde şeffaflık, zamanlılık ve adalet için en yüksek standartları karşılamasını beklediğimizi tekrarlamak isteriz."
*
Harf geçiştirdi
Fakat Hürriyet’e bilgi veren, Yönetim’e yakın bir Türkiye uzmanının aktardığı şekilde, Türk hükümetinin suçlamalar dolayısıyla üzerinde oluşacak baskıyı azaltmak için ABD’yi hedef seçeceği tahmin ediliyordu.
O yüzden Harf, öğlen toplantısında soruyu geçiştirse de…
Akşam saatlerinin yaşandığı Türkiye’de ise Ankara Büyükelçiliği bir toplantı tertip etti.
Ve Büyükelçilikten üst düzey bir yetkili, Türkiye’deki bazı gazetecilere isim vermeden açıklama yaptı.
Ve operasyon sonrası AK Parti yanlısı çevreler ve Twitter’da bu olayların arkasında Amerika’nın parmağı olduğunu dile getiren görüşlere karşı aynen şunları söyledi:
“Zaman zaman Türkiye’deki gelişmelerin ardında ABD’nin olduğu komploları dile getiriliyor. Biz ne bir siyasi partiye ne iktidara ne de cemaatlere destek veriyoruz. Kimse bizi hükümet-cemaat tartışmalarında olduğu gibi aile kavgasının içine çekmesin” dedi.
*
Büyükelçilik yetkilisinin “Bizi içine çekmeyin” derken”, bir yandan da aynı konuşmada, “Kargo uçaklarıyla, bavullarla, milyonlarca dolar, tonlarca altın taşınıyorsa eğer bunun gümrük yetkililerinden, devletten habersiz olması mümkün değildir” demesi işi daha da körükledi.
Ve ertesi gün, 19 Aralık’ta, tam da olayların üzerine, önceden planlanmış bir ziyaret için Türkiye’ye gelen konunun birinci derece muhatabı, İran ambargosunun uygulanmasından sorumlu Amerikan Hazine Bakanlığı Müsteşarı David Cohen’ın ziyareti yangına benzin döktü.
Operasyonlarda Amerikan parmağı olduğu teorisi zirve yaptı.
Bunun üzerine Amerikan tarafından konuyla ilgili bir açıklama daha geldi.
Ve Cohen Ankara’ya uğramadan direct İstanbul’a geçip burada finans temsilcileriyle buluşurken, 19 Aralık’ta CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve beraberindekilerle, önceden planlanmış bir program çerçevesinde Kılıçdaroğlu’nun Washington ziyaretini görüşmek için bir araya gelen Ricciardone, ilk kez dışarıya kendi adıyla bir mesaj gönderdi.
Ve yemekte Türk Hükümeti’ne rüşvet operasyonu için “Gezi olaylarında olduğu gibi sorumluların dışarıda aranması gerçeklerin ortaya çıkmasını engelleyecek bir yaklaşım olur” dediği aktarıldı.
*
Ankara’da Ricciardone durumu sakinleştirmeye çalışırken Washington ise sessiz kalma kararını devam ettirdi.
Zira Ricciardone’nin yemeğinin ertesi günü, 20 Aralık’taki günlük basın toplantısında konuşmama sırası bu sefer diğer Dışişleri Sözcüsü Jen Psaki’ye geçti.
Ve tıpkı Harf gibi, bu konuda bilgi almak isteyenleri Türk Hükümeti’ne yönlendiren bu sefer Psaki oldu.
*
Olmadı.
Washington’ın sesiz kalma kararı, gürültüyü dindirmeye yetmedi.
Ve iş, en sonunda Hükümete yakın dört gazete, Star, Yeni Şafak, Akşam ve Akit’in 21 Aralık’ta aynı gün manşetten Amerikan Büyükelçisi Frank Ricciardone’yi hedef almasına kadar vardı.
Washington susunca, önümüzdeki yıl ortasında görev süresini tamamlayarak Ankara’dan ayrılacak olan Ricciardone de giderayak “Çirkin Amerikalı” haline geldi.
Gazeteler, Ricciardone’nin, operasyonun başladığı 17 Aralık günü Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin büyükelçilerine bir yemek verdiğini ve burada yaptığı konuşmada da, “İran’a uyguladığımız ambargoyu Halk Bankası ile kaldırdılar. Bunu engellemek için harekete geçtik. Bugünden sonra İmparatorluğun çöküşünü izleyeceksiniz” dediğini iddia etti.
*
Aynı gün dört gazetenin birden işlediği haberin ardından, Ricciardone iddialara derhal yanıt verdi.
Ve ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nin resmi Twitter adresi (https://twitter.com/USEmbassyTurkey/status/414319902296530945) üzerinden kendi adıyla dört Tweet mesajı attı.
Açıklamasında da şunları söyledi:
“ABD'nin, devam eden yolsuzluk operasyonuyla hiçbir şekilde ilgisi yoktur. ABD ve Türkiye arasındaki dostluk ve işbirliği iki ülke için de hayati öneme sahiptir. Hiç kimse ABD-Türkiye ilişkilerini asılsız iddialarla tehlikeye atmamalıdır. Böyle bir toplantı yapılmadığı gibi, haberlerde ortaya atılan iddiaların tümü tamamen yalan ve iftiradır.”
*
Ancak bu da yetmedi.
Ve ABD’ye yönelik suçlamalar Başbakan Erdoğan seviyesine kadar yükseldi.
Erdoğan aynı gün Samsun’da havalimanında kendisini bekleyenelere yaptığı bir konuşmada, Ricciardone’yi ilk kez doğrudan hedef aldı.
Başbakan da aynen şunları söyledi:
“Büyükelçiler bazı provokatif eylemlerin içine giriyorlar. Onlara sesleniyorum: İşinizi yapın. Biz sizleri ülkemizde tutmaya da mecbur değiliz. Eğer sizin büyükelçilerimiz de bu tür oyunların içine giriyorlarsa bize haber verin. Siz göndermeyin biz alırız...”
*
Washington artan tansiyonun ardından şimdi hiç olmadığı kadar endişeli.
Ricciardone’nin iddiaları yalanlamasının ardından Türk Dışişleri’nin yaptığı “Bizim için yeterli” açıklaması ve AK Parti adına konuyu değerlendiren Sözcü Hüseyin Çelik’in “Beyana itibar etmek durumundayız” sözleri şimdilik gerilimi biraz olsun azaltmış görünüyor.
Erdoğan’ın ertesi gün Giresun’da yaptığı miting konuşmasında “Uluslararası örgütler bu işin içinde. Bu oyunu beraber bozacağız” deyip bu sefer ABD’yi doğrudan suçlamaması da olumlu bir işaret olarak algılandı.
Ancak Hürriyet’e konuşan Amerikan Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, bu durumu bir süre daha izlemeye devam edeceklerini söyledi.
Yetkili, “Biz tansiyonu yükseltmek istemiyoruz. Bunun sonuçları olur” dedi.
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.