Sermaye Piyasası Yatırımcıları Derneği (SPYD), sermaye piyasalarında son derece aktif bir kurum. Başındaki isim ise yine piyasanın yakından tanıdığı bir isim olan Arif Ünver. Sermaye piyasalarının tabanının genişlemesi ve halka biraz daha indirebilmek adına birçok çalışma yaptıklarını ifade eden Ünver, aynı zamanda yatırımcıları bilinçlendirmek için Önemli girişimleri olduğunun altını çiziyor. Türkiye'nin hedeflerine ulaşabilmesi mutlaka ve mutlaka sermaye piyasalarına ihtiyacı olduğunu vurgulayan Ünver’e göre Türkiye'deki genç İşsizlik sorunun ilacı da sermaye piyasaları... Ünver’in sermaye piyasalarında yatırım yapacak olanlara da önemli uyarılan var. Öncelikle risk getiri tercihleri belirlenmeli ve uygun finansal ürünler tanınmalı. Kimse kısa vadede büyük kazançlar peşinde koşmamalı. Çünkü bu arzu ciddi zararlar yaratma potansiyeline sahip. Ayrıca hayatınızda hiç görmediğiniz bilmediğiniz insanların sosyal paylaşım ortamlarındaki önerilerinden uzak durun...
-Türkiye için sermaye piyasalarının genişlemesi neden önemli? -Türkiye'de bankacılık üzerine inşa edilen ekonomik sistem gelir dağılımında adaletsizlik yaratıyor ve bu durum ülkeler açısından en tehlikeli zehir. Gelir adaletsizliğinin panzehiri ise sermaye piyasalarının sağlıklı bir şekilde gelişimi. Ülkemiz özelinde var olan genç işsizlik sorunun İlacı da sermaye piyasaları. Kurumlar finans ihtiyacını bankalardan borçla değil de, özkaynak modeli ile sermaye piyasalarından sağlar ise istihdam, gelir dağılımdaki adaletsizlik başta olmak üzere birçok ekonomik sorun hal yoluna girecek. Açıkçası sermaye piyasası çörek otu gibidir; birçok ekonomik derde devadır, Anadolu topraklarında var olan eski bir paylaşımcı açılıma "imece sistemine" çok benzer. Ülkemiz bankacılık sisteminde park etmiş 1 trilyon TL civarı mevduat var, vadeli vadesiz, TL, yabancı para cinsinden, kamu. Özel, bireysel ve kurumsal olarak. Bu kaynağın üçte biri sermaye piyasalarına kaydın la bilirse Türkiye şahlanır, birkaç level birden atlar ve elbette bireylerin güçlenmesi ülkemizin her açıdan menfaatine olur Derin bir konudur, hep söylenir ya; yapısal çözüm yapısal çözüm diye. işte size yapısal çözüm. Elbette bu işler çok kolay değil, zaman İster, meşakkatlidir, elinizi taşın altına koymanız lazım. Bence bu doğrultuda elini taşın altına koyanı ülkemiz altın harflerle tarihine yazacaktır. ABD'de hane halkının yaklaşık yüzde 52'sinde hisse senedi var ve etkisi net: ABD ekonomisinde ortaya çıkan pastadan hane halkı Önemli oranda pay alıyor. Bizde İse hane halkının yüzde l'inde bile hisse senedi yok. Ama bu kadar önemli bir mevzunun devreye alınabilmesi için öncelikle sevk ve idarenin en üstünün bu mevzuları iyi kavraması lazım. Yani önce hane halkına değil en üst yapıya finansal okuryazarlık şart…
-Peki, bu finansal okuryazarlık nasıl geliştirilebilir? -Finansal okuryazarlık mevzusu gerçekten çok önemli fakat herkesin dilinde olmasına rağmen ilgili kavramın anlamını ortaya koyabilen olmadı. Dolayısıyla herkes kendi çıkartan doğrultusunda İlgili kavramı tanımlıyor ve ilerliyor.
Ülkemizde ortalama eğitim seviyesi 2010 OECD verilerine göre ortalama 6,5 yıl, bu gerçekten bağımsız bir finansal okuryazarlık açılımı olamaz, olsa da amaca hizmet etmez. Dolayısıyla ülkemizde finansal okuryazarlık kavramı yerine bilinçli tüketici gibi "bilinçli yatırımcı" kavramı öne çıkmalı. En nihayetinde finansal ürünleri tüketme potansiyeli olan insanlardan bahsediyorsak, insanların bu finansal ürünleri tanımaları önem arz ediyor. İnsanların risk getiri tercihlerine göre doğru finansal ürünleri bilinçli olarak tüketmeleri, insanları bilinçli yatırımcı yapar. Finansal okuryazarlık başka bir şey; kişinin finansa dair konulan öğrenerek ilgili alanda bilgi sahibi olmaları akademik bir konu. Ama ülkemizde ortalama eğitim seviyesi orta 2'den terk. Bu profilde liseyi bitirmeden finansı yazıp okumak çok fazla gerçekçi değil. Fakat bu finansal okuryazarlığın ders olarak koyulması da gündemde..
Öyle de, çok gerçekçi değil, ilkokulda olsa olsa tasarruf bilinci dersleri olabilir. İlkokul öğrencisi ABC'yi yeni öğrenmiş, finansal okuryazar nasıl olur? Neticede sonuç odaklı işler yapacaksak kavramları ortaya koyarken altını doldurmak lazım. Aksi takdirde her zamanki gibi ses çıkartırız, iş değil. İlkokul çağına ‘’tasarruf bilinci’’ halka ise ‘’bilinçli yatırımcı’’ eğitimleri verilirse netice alırız. İlgili eğitimleri objektif verecek, kar amacı gütmeyen kuruluşların gerçekleştirilmesi hususu da çok önemli. Aksi takdirde bankaların ve yatırım kuruluşlarının pazarlama faaliyetlerinin adı finansal okuryazarlık eğitimleri olur ve amaçtan uzaklaşır.
-Peki, Türkiye'de sermaye piyasaları bilinci nasıl geliştirilebilir? -Önce ülkemizi sevk ve idare edenlerin konunun önemini kavraması şart. Ama niceliksel olarak değil olayın ruhunu nitelikli bir şekilde kavramaları şart, aksi takdirde sermaye piyasalarının ülkemiz ekonomisi içerisinde olması gereken yere gelmesi çok zor. Siyasi mecra konuya eğilmeden^ anlamadan sermaye piyasası bilinci halka sirayet edemez, sıkıştığı dar alanda patinaj yapmaya devam eder. Biz de para politikaları orjinli bir Türkiye olmaya devam ederiz. Eğitim şart ama,, yukarıdan aşağıya… Birkaç tane siyasinin konuya hakim olması ile olacak iş değil bu. Siyasi partilerin programlarına sermaye piyasası kavramı girmeli, ekonomik reçetelerinde satır aralarında değil, ayrı başlıklar ile yer almalı.
-Yatınm yapmak isteyenlere temel önerileriniz neler? -Sermaye piyasalarında yatırım yapmak İsteyenler, risk getiri tercihlerini belirlemeden ve bu neticeye uygun finansal ürünleri tanımadan bu işlere girmesinler. Aksi halde zarar görme olasılıktan yüksek olur ve bu olası zarar ile piyasaya dair etraflarında da negatif algıya sebep olabilirler. Hem kendilerine hem de topyekun piyasaya zarar verebilirler. Sermaye piyasalarında yatırımcı olmak İle spekülatör olmak hep biriyle karıştırılır, Özellikle de ülkemizde. Siz sadece fiyat farklılıklarından kazanç sağlamak amacında iseniz siz zaten yatırımcı değilsiniz, paranızın büyüklüğüne göre spekülatör veya spekülatörcüksünüz. Sermaye piyasalarında gerçek yatırımcı dönemsel getiriye odaklıdır, fiyat farklılığı kazançtan ikinci sırada gelir, örneğin siz hisse senedi aldığınızda '3'ten alayım 5’e satayım'a odaklanırsanız, hisse senedi alarak ortak olan ve kâr payı alabilme hesaplan İle gerçek yatırımcı olan profil kimliğinden uzaklaşırsanız. Hisse senedi almak, bir firmaya ortak olmaktır, dolayısıyla ortak olmak için konuya hakim olmak lazım, mali tablo bilmek lazım ve daha başkaca bilgi donanımların ihtiyaç vardır. Türev piyasalarda işlem yapmanın asli amacı da riskten kaçınma olmalıdır. Yoksa kaldıracın cazibesi spekülatörlüğe soyunursunuz. Kur, emtia riski taşıyan firmalar, bu risklerini optimum kaldıraçla hedge (riskten kaçınma) amacı taşıyarak türev piyasalarda bulunursa, piyasa uzak ürünleri de amaca hizmet etmiş olur. Aksi takdirde bireylerin şansını denediği alan olmaktan öte bir şey olmaz- Tasarruf sahiplerine finansal ürünlerin tek tek ortaya çıkış amaçlan iyi anlatılmalı ki mekanizmalar amaca hizmet etsin. Bilinç çok önemli, her alanda olduğu gibi yatırım bilinçli olacak, yoksa sadece yatırımcı değil sistemde zarar görüyor, gelişemiyor.
-Toplumda borsa genelde kumar gibi algılanıyor. Sizce bu algı nasıl değişir? -Borsa = kumar algısı maalesef toplumun geniş kesimlerinde mevcut. Bu algının oluşmasındaki en önemli sebep tasarruf sahiplerinin bilinç düzeylerinin son derece düşük olmasından kaynaklanıyor. Tasarruf sahipleri genellikle kısa vadede büyük kazançlar peşinde. Gerçek yatınmcı kavramları ve bunun gereklilikleri için yeterli analitik bilgiyle hareket etmediğinden zararlarla karşılaşıp para kaybediyorlar. Tabii hal böyle olunca kumar deyip işin İçinden çıkmak işin kolayı olabiliyor. Tasarruf sahibi hisse senedini alırken ortaklık bilinci olmadığından aslında ucuz mu pahalı mı gibi İşlere bakmıyor. Aslında bakacak bilgisi de yok, maalesef rastgele alıyor satıyor. Aslında kendileri kumar oynuyor ama sonra sisteme kızıyorlar. İstisnalar yok mu? Var elbette; siz bilinçlisiniz hesap kitap yapıyor bir hisse alıyorsunuz ve ardından hoop ilgili firma faaliyetlerine devam ettiği halde borsa dışında kalıyor. İşte bu noktadan bakıp da kumar diyenlere söyleyecek sözüm yok. Geçmiş dönemde cereyan eden bu hadiseler piyasamızın gelişimine çok darbe vurdu ve önünde engel teşkil etmeye devam ediyor. Gri alanlardan birisidir, çözümü yok değil aslında. Bu noktada ilgili makamlara önemli önerilerimiz oldu ama henüz bir yol alamadık. Kumar algısının değişmesi için yatırımcı aldığı ürünü tanıyacak ve muhakeme yeteneği gelişmiş olacak, kara düzen alım satım yapmayacak. Ek olarak geçmişte gerçekten mağduriyetler yaşatan konuların telafisi de şart. Yoksa bir güven sorunu hep devam edecektir.
-Hisse senedi alacak olanların neleri bilmesi gerekiyor? -Hisse senedi alıyorsanız, ortak olduğunuzu unutmadan yapmanız gerekenler var; mali analiz bileceksiniz…. Ucuz mu pahalı mı? Firmayı yönetim kuruluna kadar inceleyeceksiniz, en nihayetinde "at sahibine göre kişner" atasözümüzü unutmayalım. Firma kârlı mı? Geçmişine bakarak geleceğe dair öngörüler ortaya koymalısınız ve eğer kârlı bir firma ise sizinle paylaşıyor mu? Veya yatırım mı yapıyor? Yoksa kâr edip hem kar payı vermiyor hem de yatırım yapmıyor mu? Bunlar önemli kriterler. Bütün bunları aşacak bilgi donanımınız yoksa profesyonel danışmanlarınızı çok iyi seçerek yolunuza devam edeceksiniz. Profesyonel danışmanlık hizmeti atmadan ilgili danışmanların geçmişini iyi analiz edin, test edin, başarılı danışmanlar bulmaya çalışın. En nihayetinde para kolay kazanılmıyor, bir televizyon alırken gösterdiğiniz özeni tasarruflarınız için de gösterin.
-Peki, ideal bir portföy dağılımı nasıl olmalı? -İdeal portföy oluştururken kendi profilinizi tespit etmeniz çok önemli. Gönlünüzden geçenle realiteleriniz birbirinden farklı olabilir. Son derece gerçekçi olarak kararlarınızı verin. Örneğin aylık sabit bir ücretle çalışıyorsanız, risk iştahınız düşük tutun ve orta uzun vadeli getiriler sağlayacak yatırım ürünlerini tercih edin. Gelirinizin bir kısmı ile 5-10 yıllık süreçleri göze alabileceğiniz dönemsel getirişi olan, örneğin temettü getirişi sağlayan hisse senetlerini tercih edin. Gelirinizi sağladığınız asli işinizi ve özel hayatınızı sekteye uğratacak spekülatif ürünlerden uzak durun. Potansiyel kazanç ne kadar yüksek ise risk de bir o kadar yüksek olacaktır. Türev ürünler hedge amacı ile doğmuş ürünlerdir, ilgili piyasalarda işlem yaparken risk düzeyinin çok yüksek olduğunu unutmayın. Tasarruflarınızın küçük olması sizi riskli ürünlere yöneltmesin, aceleci olmayın ve küçük birikimlerinize uzun zaman tanıyın. Kısa vadede büyük kazanç arzusu ciddi zararlar yaratma potansiyeline sahiptir. Hayatınızda hiç görmediğiniz bilmediğiniz insanların sosyal paylaşım ortamlarındaki önerilerinden uzak durun. Kendi yaşınız gelir düzeyiniz vb gibi realiteleriniz ile örtüşen yatırım araçlarına yönelin, dolayısıyla finansal ürünleri tüketecek bilince sahip olun. Olmaz ise profesyonel yardım alın.
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.