AYSUN GÖKSU-BORSAGUNDEM.COM Piyasalarda olağanüstü bir dönem yaşanıyor⦠Ekonomide ikinci dip tartışmaları sürüyor. ABD başta olmak üzere gelişmiş ülkeler, ekonomileri ayağa kaldırmak için yeni destek paketleri hazırlıyor. Japonya sıkıntıları çözmekte zorlanıyor. Avrupa ise tasarruflarını kaybetmekten korkuyor. Piyasalar ise kaygısız⦠Özellikle de borsalar aşırı iyimser, tüm olumsuzluklar göz ardı ediliyor. İMKB ise referandum sonrası oluşan iyimser havanın etkisiyle 65 bin puana dayanarak tüm zamanların rekorunu kırdı. Türkiye nispeten dünyadan daha iyi; büyüme rakamları beklentilerin üzerinde geldi, yakında not artırımı yapılacağı konuşuluyor. Ancak sürekli yükselen bir borsa olur mu? Tabii ki olmaz! O zaman bu yükseliş trendi nerede noktalanacak? Önümüzdeki dönemde yabancılar nasıl bir strateji izleyecek? İMKBnin yeni uygulamaları piyasaları nasıl etkiler? Olası düzeltme haraketinde endeks hangi seviyeye kadar geriler? Piyasalardaki son gelişmeleri Global Menkul Araştırma ve Uluslararası Pazarlamadan sorumlu Genel Müdürü Yardımcısı Emre Yiğit ile konuştuk. Yiğit, üç hafta içerisinde parayı iki katına çıkarmak isteyenlere de özel bir öneride bulundu. BORSAGUNDEM.COM: Son yaşanan siyasi gelişmeleri yabancı yatırımcılar nasıl algıladı, referandum sonrası nasıl bir strateji izledi? Bu herkesin korkusu, sadece yabancıların değil. Referandum sonucunda hayır çıkmış olsaydı, hükümetin 2011 yılı seçimleriyle ilgili kendi içinde tereddütler doğabileceği düşünülürdü. Ve bu tereddütler sonucu hükümetin harcamaları artırması, bütçe dengesini bozması gibi korkular vardı. Referandum sonucu böyle gelince yabancılarda da yerlilerde de genel kanaat böyle bir şeyin gerçekleşmeyeceği. Yani hükümetin kendini köşeye sıkışmış hissetmeyeceği. Dolayısıyla piyasalar tarafından genel olarak olumlu değerlendirildi. Tabi yine de seçimlere kadar Başbakanın dediğine göre rahat bir sekiz-dokuz ayımız var. Bu dönem içerisinde nasıl gelişmeler göreceğiz bilemem. Onun için muhakkak seçim öncesinde de yine bir süre durgunluk olabilir piyasalarda. Ama yine nispeten rahat görünüyor yabancılar açısından da bizim açımızdan da. BORSAGUNDEM.COM: Yabancılar en çok hangi yatırım araçlarına yönlendiler? Referandum sonucu herhangi bir sektörü öne çıkaracak şekilde değildi. Türkiyenin riski düştü diye değerlendirmiş olabilirler. Bu durumda sektör seçerek yatırım yapmazsınız, Türkiyeye yatırım yaparsınız. Öncesinde sahip olduğunuz hisselerin belki daha fazlasını alırsınız. Veya daha yüksek bir fiyattan satmaya karar verirsiniz. Yalnız şunu görüyoruz borsada yaklaşık yüzde 10 gibi bir artış var referandum öncesine göre. Hisse senetlerinde biraz alım var. Satışta da biraz tereddüt var. Bu sebepten dolayı endeks yükseliyor. Bonoda böyle bir şey göremiyoruz. Bono fiyatlarında herhangi bir artış yok bir ay öncesine göre. Normalde hisse senetleri ve bonoya olan ilginin hemen hemen aynı seyretmesi beklenir. Bu şöyle bir sonuca ulaşmamıza sebebiyet veriyor. Ya bonoya alım gelecek, ikinci piyasa faizleri bayağı düşecek Türkiyede ya da hisse senedinde bir kar realizasyonuna gireceğiz yakın bir süre içerisinde. Ben ikincisini düşünüyorum. Bir süre daha belki borsada olumlu hava devam edebilir. Ekonomik olarak da bunu destekleyen birçok sebep var. İkinci çeyrek büyüme rakamları herkesin tahminlerinden daha kuvvetli geldi. Bunların karlara etkisinin olabileceğini bekliyoruz. Ama kimse hisse senedini sadece ve sadece ülkeyi beğendiği için almaz. Bir haber beklentisi, kar beklentisi, hareket beklentisi olması gerekir. Dolayısıyla bir süre sonra kar satışı muhakkak gelecektir. Birde bu yıl dünya ekonomisinde endişeler mevcut. Bu parazit gibi bir şeydir. Trend üç aşağı beş yukarı bellidir. Sıkıntılı bir iki yıl geçireceğiz ama büyük bir paniğe kapılacak bir durum yok. Bu arada insanlar ya haber yaratmak için ya kar amaçlı önemsiz durumlara takılıyorlar. BORSAGUNDEM.COM: Endeksin 54-55 bin aralığında seyrettiği dönemde öngördüğünüz yılsonu hedefinin 62 bin 500 olduğunu söylemiştiniz. Yaşanan rekorlar sonrasında hedefinizde bir değişiklik oldu mu? Hayır, hedefimizde bir değişikliğe gitmiyoruz. Makro göstergelerin iyi olduğu ve çok iyi olacağı konusunda artık bir konsensüs sağlandı. Daha üç ay önce Türkiyede büyümenin çok düşük olabileceğinden bahsediliyordu. Şimdi herkes neredeyse yüzde 8lik bir büyüme bekleme aşamasına geldi. Bütçe iyi, enflasyon daha iyi, politika açısından bir sıkıntı görünmüyor. Makro ekonomi açısından da bir sıkıntımız yok. Bu sene boyunca hisse senedi fiyatları yükselmeye devam etti, karlar da iyi gitti. Borsayı ikiye bölmemiz gerekiyor. Bir tanesi finansal sektör ki zaten borsanın da yüzde 99u bankalardan ibaret. Bir de sanayi şirketleri. Sanayi şirketlerinde karların artması için kapasite kullanım oranlarının daha da yükselmesi gerekir. Bunun olabilmesi muhtemelen 2011i bulur. Bankalarda ise bilindiği gibi faiz inerken bono fiyatları yükseliyor ve bankalar buradan hayli kar ediyor. Ve bu mutlu dönem ikinci çeyrek sonu itibariyle bitti. Şimdi faizlerde bir artış beklememekle beraber tahvil portföylerinden gelen aşırı karı beklemiyoruz. Birde ekonomi güçlendikçe bankaların kredi verme isteği artıyor. Dolayısıyla burada rekabet oluşmaya başladı. Kredi faizlerinde mevduatta olmayan şekilde bir düşüş beklememeliyiz. Çok büyük bir düşüş olmayacak. Fakat artık Türkiyede bankacılık kar marjları yüzde olarak değil baz puan olarak hesaplandığında bankacılık sektörünün üçüncü çeyrek ve dördüncü çeyrek kar marjlarının iyi gelmesini beklememek gerekiyor. Sonra yine her şey normale döner. 2011 yılı gayet güzel olur. Ama bankacılık sektörü birkaç açıdan borsamız için çok önemli. Çünkü borsamızın değerinin yaklaşık yüzde 40ı bankalardan oluşuyor. İkincisi bunlar çok büyük kurumlar olduklarından göze çarpan barometreli hisselerdir. Dolayısıyla onların karlılıklarında bir aksama olursa bu genel olarak borsanın ruh halini bozabilir. Mesela, borsada Garanti Bankasının yüzde 25 hissenin satılmasıyla ilgili alıcı bulunduğu yönünde bilgiler dolaşıyordu. Bununla beraber Garanti Bankasının fiyatı yükseldi ve beraberinde borsa yükseldi. Aslında borsanın yükselmesi için hiçbir neden yoktu. Onun için bundan sonraki gidişat biraz karışık görünebilir. Borsanın sürekli çıkabilmesi için her şeyin insanların beklediğinden daha iyi gelmesi gerekir. Sadece büyüme ve karlılıkla olamaz. Aynı zamanda yurtdışındaki durumunda beklenenden çok daha iyi olması gerekir. Bu konuda nispeten umutluyum. Ama gelecek altı ay içerisinden muhakkak başka sorunlarla karşılaşacağız. Dolayısıyla bu aşamada biraz daha temkinli olmakta fayda var. Altı ay öncesine kadar insanlara rahatlıkla hisse senedi almalarını söylüyordum. Bu aşamada o kadar tereddütsüz söyleyemem. Tabiî ki ucuz hisseler var. Fakat genel olarak borsa makul bir seviyede. Dünyada bütün hisse sendi yatırımcıları bu işin teorisini öğrendi. Ama teori düzgün işlemiş olsaydı borsa krizleri olmazdı. Teori sakat, hasta, yaralı ve çok da faydalı değil. Ben analist olarak çalışmaya başladığım dönemlerde Finansal İktisatı çok beğenmiştim ve üç yıl boyunca Bu benim kutsal kitabımdır diyerek dolaştım. Sonra biraz kafam karışmaya başladı. Şimdi hiç inanmıyorum. Borsanın içerisinde birde psikoloji var. Sadece rakamlara dayalı değil. Dolayısıyla 64-65 bin seviyeleri şu anda makul olabilir, iki hafta sonra 90 bine de çıkabilir, 30 bine de inebilir. Nasıl borsa 2002 yılı başlarında 22 binlere düştü ise aynı şekilde borsa çok daha hızlı yükselebilir. Nasıl son 1,5 yıldır neredeyse aralıksız bir yükseliş görüyoruz borsamızda, uzun süren bir düşüşte görebiliriz. BORSAGUNDEM.COM: Yükselişin ardından kar realizasyonları bekleniyor. Hangi seviyeye kadar geri çekilme bekliyorsunuz? Endeksin 55 binin altına düşmesi zor. Yarın 70 binin üzerine çıksa kesinlikle sattırma yönünde telkinde bulunurum. Ama bizim borsamızın normalde her ay yüzde 1,2 civarında çıkması gerekir. Neden diye sorarsanız borsa genelinde trendin olmaması gerekir. Neden? Çünkü sermaye getirisi borsada yüzde 17, 18, 20 seviyelerinde. Dönemden döneme tabiî ki değişiyor ama ortalama bu seviyelerde. İşin sonunda uzun vadeli büyüme bu sermaye getirisi üzerinden yapılır. Bu arada tabiî ki endeks iner veya çıkar. Çıkması veya inmesinin nedeni beklenmedik iyi veya kötü bir haber olabilir. Beklenmedik iyi veya kötü haberi maalesef öngöremiyorum. Dolayısıyla bu aşamada sadece kar realizasyonu diyebilirim. Türkiyede uzun vadeli yatırımlarda yüzde 20nin altında getiriye kimse yatırım yapmıyor. Bu da tesadüfen şirketlerin özkaynak karlılıklarıyla da örtüşüyor. Dolayısıyla eninde sonunda borsa belirli bir yerde dengeleniyor. Ama tabi bu arada müthiş yükselebilir. Müthişte düşebilir. Neden 70in üzerine çıkarsa sattırırım diyorum? Bu herkesin beklediği yüzde 20 getirinin olma ihtimalinin çok düştüğünü gösterir. Dolayısıyla satılması gerekir. Dediğim gibi yarın borsa 70 bine çıkarsa müşterilerime satmasını öneririm. Ama borsa 70 bine Ocak ayında çıkarsa ki çıkacağını zannetmiyorum, o zaman 70 bin makul bir seviye olur. Çünkü trendin devamı olarak yukarı olması gerekir borsada. BORSAGUNDEM.COM: Ülkede ekonomik göstergeler toparlanma sürecine girdiğimizi gösteriyor. Bu krizden tamamen çıktığımızı mı gösteriyor yoksa çıkma aşamasında mıyız? Her resesyondan çıkıldığında sorulur. Şöyle bir durum var. İki yıl önce belirli bir noktada başlamış, aşağı inmiş, sonra da yukarı çıkılmaya başlamışsınız. Henüz ilk başladığınız noktaya yeni ulaşmışsınız. Tabi bu arada hayli yıpranmışsınız. Psikolojik olarak kendinizi yüzeye çıkmış hissetmezsiniz. Ta ki başlangıç noktasının üzerine çıkıp ve onun üstünde artık büyümeye başlayıncaya kadar. İkinci çeyrek sonu itibariyle o başlangıç noktasının zerine çıkmış gibi görünüyoruz. Biz aslında bunu üçüncü çeyrek sonunda bekliyorduk. Beklediğimizden hızlı gerçekleşti. Dolayısıyla bu aşamadan sonra insanlar krizden çıktıklarını düşünmeye başlayabilirler. Bu bence psikolojik bir şeydir. Rakamlar bir şey söylüyor, insanlar başka bir şey söylüyor. Ama şu da var. Her şey borsa veya makro verilerden ibaret değil. Birçok insan işsiz kaldı, birçok insan borçlanmak zorunda kaldı, birikimler harcandı. Dolayısıyla onların yaşadıkları da düşünülürse 1-2 sene daha alır. Çünkü ekonomimizin yüzde 5 küçüldüğü dönemlerde büyük kitlelerin haklı olarak psikolojilerin uzun süre üstesinden gelemeyecek şekilde bozulur. Büyük buhran sırasında çocukluk geçirmiş insanlara bakarsanız onların harcama, tasarruf vs. kararlarına onlardan önceki ve sonraki nesillere göre çok farklılar. Tasarruf ediyorlar harcamaları kısıyorlar. Uzun zaman geçmiş olmasına rağmen. Bu büyük buhran değildi tabi ama insanlarda psikolojik etkinin düzelmesi 1-2 seneyi alır. Ama genel olarak bence ekonominin normalleştiğini hissediyoruz. Normale çıktığı kanaatine de bence çok yakın sürede varırız. BORSAGUNDEM.COM: Yatırımcılara önerebileceğiniz bir sektör var mı? Endeks 1,5 sene önce 22 binden 64 bine çıkmış. Hemen hemen bütün sektörler bundan payını aldı. Bir sektörde, ekonomi tamamen canlanmaya başladığında etkisi hemen hissedilmez ama sektör genelinde şu çok cazip görünüyor demek zor. Araştırma bölümümüzün analizlerine göre bütün sektörlerde genel bir olumlu beklenti var. Ama özellikle şu sektör çok cazip demek çok doğru değil. Hiçbir zaman hiçbir sektör topyekûn cazip olmamıştır. Çok uzun vadeli olarak hayat sigortasını tavsiye ederim. Hayat sigortasında özel emeklilik fonlarının devreye girmesinden sonra çok büyük bir şekilde senede yüzde 20-30-40 civarında büyümeye başladı. Böyle bir büyüme çok sektörde yok artık. Şu anda faaliyet gösteren bir hayat sigortası şirketini on yıl önceki durumuyla mukayese ederseniz gündüz ve gece gibi büyük bir ayrım görürsünüz. Dolayısıyla bu rahat tavsiye edebileceğimiz bir sektör ve tavsiyede ediyoruz. Bu demek değil ki gelecek üç ay içerisinde hayat sigortası şirketlerinin hisselerinin diğerlerine nazaran daha yükselecek. 1990 yılından beri borsadayım. Şimdiye kadar bana kimse en riskli hisseniz hangisidir diye sormadı. Herkes bana en yüksek getiriyi veya en kötü getiriyi hangisi sağlayacak diye sordu. Halbuki bu iş hem risk hem getiri açısından değerlendirilebilir. Benim açımdan en düzgün oranı sağlayan hayat sigortasıdır. Dolayısıyla benim tavsiyem odur. BORSAGUNDEM.COM: İMKB ve SPK yönetiminin son dönemde aldığı bazı kararlar var. Birincisi tek kademe uygulaması, ikincisi ise işlemlerde aracı kurum isminin görünmemesi. Bu iki karar piyasada çokça tartışıldı. Siz nasıl yorumluyorsunuz? Türkiye borsası bu uygulamalardan nasıl etkilenir? Bizim tahminlerimiz şunlar: İlk olarak, işlem hacminde bir düşüş olacak. Çünkü borsada bazı aracı kurumlar aynı gün içerisinde aynı fiyattan müthiş alımlar ve müthiş satışlar yapıyorlar. Bunun tek amacı işlem hacminde çok iyi olduğumuzu insanlara kanıtlamak olabilir. Tabi ki böyle bir şey yoktur. Bunun azalmasını bekliyoruz. İkinci olarak, derinliği görerek derin olmayan derinlikte gösteriyor olabilirsiniz. Dolayısıyla bu manipülatif sebepler borsada bulunan insanların işini biraz zorlaştıracak. Yan etkisi tabiî ki işlem hacminin düşmesidir diye tahmin ediyoruz ama olmayabilir de. Ama iyi bir şey midir? Fark etmez. Borsadaki işlem hacmimiz sabun köpüğü gibi işlem hacmidir. Suni işlem hacmi azalacak. Gerçeği hiç etkilenmez. Yalnız şöyle bir sıkıntımız var. Müşteriler emirlerini farklı yöntemlerle veriyorlar. Mesela bazısı Bana şu fiyattan al der. Keşke bütün müşterilerimiz böyle olsa. Bu fiyata gelindiğinde alırız. Gelmediği takdirde almayız. Fakat fon yöneticileri arasında adet şudur; günlük ortalama fiyattan alınmalı. Derinliği gördüğünüz takdirde ortalamayı tutturamazsınız. Ama ortalamaya yakın bir şey tutturmanız mümkündür. Dolayısıyla bu açıdan yabancı yatırımcılar için biraz sıkıntı yaratacak. Daha doğrusu öncelikle aracı kurumlar için sonrada yabancı yatırımcılar için sıkıntı yaratacak. Çünkü bunu onlara izah etmek biraz zor olacak. Buna karşın emir iptali diye bir şey geldi. Bunun olmaması tuhaftı. Fakat derinlik varken emir iptali de sakıncalı olabilir. Genel olarak değerlendirdiğimizde bu manipülasyonla mücadeleyi kolaylaştıracak bir yöntemdir. Sıkıntı yaratacak bir durum bulunmamaktadır. BORSAGUNDEM.COM: Aracı kurumların isminin görünmesini nasıl karşılıyorsunuz? Türev piyasalarda aracı kurum ismi görünmüyor. Kurumun ismini görmeniz hiç gerekmez. Neden? Bütün kurumlar aynı işi yapıyor. Her gün denetleniyorlar. Bence aracı kurumlarının isminin bilinmediği sistem daha iyidir. Bazı müşterilerimiz (yerli veya yabancı) bize emir verdiklerinde paranın bizden geçtiğini sanıyorlar. Siz bana yabancı yatırımcı olarak emir verdiğinizde benim tek işim o emri borsaya iletmektir. Para fonunun bankasından başka bir yere aktarılıyor. Ona da aracılık ediyorum ama para benden geçmiyor. Hisse Senedi de Takas Bankta bir hesaptan başka bir hesaba geçiyor. Dolayısıyla hangi aracı kurumun işlem yaptığı önemli değil. Yirmi yıl önceki durum farklıydı. Takas Bank yoktu. Hisse Senetleri aracı kurumların kasalarında muhafaza edilirdi. O zamanlarda sistemi suiistimal etmek çok daha kolaydı. Şimdi ise öyle bir şey yok. Bir sorun olduğunda Takas Bank sorumlu olur, aracı kurumlar değil. Sonuç olarak bir sorun olacağını zannetmiyorum. BORSAGUNDEM.COM: Yabancı yatırımcının bu düzenlemelere yaklaşımı ne şekilde olur? Yabancı yatırımcı sayısı artar mı? Dünya genelinde uluslararası yatırım yapabilecek yaklaşık 500 şirket var. Bunlardan 300ü zaten Türkiye borsasında işlem yapıyor. Zamanla sayısı artacaktır. Ama 300den 302ye çıktığını kimse hissetmez. Ne olursa olsun bu sayı 350ye çıkmaz. Türkiyede ne kadar olumlu gelişme olursa olsun bu sayı en fazla 310a çıkar. Neden? İlk olarak, bazı fonlar gelişmekte olan ülkelere hiç yatırım yapmıyorlar. Yatırım yapan fonların ise büyük çoğunluğu zaten Türkiyede yatırım yapmış durumda. Dolayısıyla yeni fon kurulacak veya kurulu bir fon gelişmekte olan piyasalara yatırım yapma kararı alacak. Bu sadece Türkiye ile alakalı bir durum değil. Gelişmekte olan piyasalarda diğer ülkelere yatırım yapan fon yöneticilerinin kötü olduğunu düşünürseniz ne yaparsınız? Bütün gelişmekte olan piyasalar departmanınızı kapatırsınız. Orada Türkiyeyi ayrı tutalım demezsiniz. Gelişmekte olan Ülkerler arasındaki ağırlığımızda yüzde 1,5 civarında. Dolayısıyla bu bizimle ilgili bir durum değil. Türkiyeye yeni fon şirketinin gelmesi çok zordur. Şu anda Türkiyeye yatırım yapmış fonların daha fazla yatırım yapma ihtimali de o kadar yüksek değil. Neden? Çünkü zaten herkes aldı. Borsanın ileriye dönük olarak performansının istenildiği kadar iyi olamayacağını düşünmemin sebeplerinden bir tanesi budur. Herkesin Türkiyedeki yatırımları gösterge ağırlığa nazaran benim görebildiğim kadarıyla fazladır. Daha da artabilir ama bu çok sınırlı olur. Daha muhtemeli düşmesidir. Çünkü borsa çok çıktığı zaman yatırım yapmazsınız ve yapılmaması gerekir de. Çok düşmüş borsa da var. Türk borsası en iyi performansı gösteren borsalardan bir tanesidir. Büyükler arasında muhtemelen en iyisi. Dolayısıyla insanlar geride kalmış başka borsalara bakabilirler. Bu yüzden hayır, çok fazla yeni yatırımcı geleceğini sanmıyorum. Ancak aksi de olabilir. Çünkü bu işlemler gündelik işlem yapan yabancı yatırımcıları da sıkacaktır. Dolayısıyla Türkiyeye yatırım yapan yabancı yatırımcı sayısı azalabilir bunun sonucu olarak. Kötü bir şey midir? Hayır değildir. Çünkü yabancı veya Türk olması bizi ilgilendirmiyor. Sabun köpüğünü daha büyük göstermek dışında hiçbir faydaları olduğu kanaatinde değilim. Yatırımcı değil onlar. Kısa vadeli spekülatörlerdir. Borsaya veya Türkiyeye bir faydaları yoktur. BORSAGUNDEM.COM: Çift dip tartışmaları devam ederken altın fiyatları rekor kırıyor. FED son açıklamasında işlerin yolunda gitmediğini gerektiğinde müdahale edebileceğini söyledi. Buna rağmen borsalarda yükseliş devam ediyor. ABD ekonomisi tüm müdahalelere rağmen beklenilen büyüme rakamlarına ulaşamadı. Böyle bir tabloda borsalar neden yükseliyor? FED piyasalara para pompalamaya devam edecek diye algılandı. Para pompalamaya devam ettiği sürece bu para bir yere gitmek mecburiyetindedir ve Hisse Senedi piyasasına da girecektir. Dolayısıyla Hisse Senedi fiyatı yükselecektir. Bu kesinlikle sağlıklı değildir. Dolayısıyla FED in alacağı önlemler, geçmişte aldıklarıyla aynı olmayabilir ve borsaya etkisi de aynı olmayabilir diye düşünüyoruz. Yoksa şöyle bir durum olacak; bırakın sene sonunda 65-70 bin seviyelerini 150 bine çıkarız. Amerikada da çıkar. Sonra aniden başka bir krize gireriz. Ben FED in açıklamalarını şöyle değerlendiriyorum; Gerektiği takdirde merak etmeyin kısa sürede ekonominin tekrar resesyona girmesine izin vermeyeceğiz. Bu da bence yeterlidir. Şu anda Amerikada herkes şaşırmış vaziyette. Normalde Amerika resesyona girer ve çabuk çıkar. Şimdi girdi ve yavaş çıkıyor. Ama böyle olması zaten beklenmeliydi. Gelişmekte olan piyasalar son kırk yılda büyümelerini hem öz sermayeye hem de borca dayadılar. Herkesin borcu var. Borçlanmak kötü bir şey değildir. Ama bu iş o kadar olağanlaştı ki gelecek nesillerden bugüne para aktarmaya döndü. Amerikada şu anda herkes borcunu ödüyor. Bu böyle olunca tüketim istendiği gibi gitmiyor. Sorun sadece ekonomideki büyümenin sağlıksızlığı değildir. Bunu telafi etmek için hükümetler borç aldı. Bunun altından kalkıp kalkamayacakları merak konusu. Dünyadaki büyük ekonomilerin borç yükü dünya savaşları sonrası haricinde hiç bu kadar yüksek olmadı. Gereksiz yere birikmiş bir borcun üzerine gerekli bir borç bindi. Sonra herkes korkmaya başladı. Türkiyenin bu açıdan fazla sıkıntısı yoktur. Bence ne yapılması gerekir? Tamamen Türkiyenin 1990lı yıllarda uyguladığı politikaları uygulaması gerekir. Yani Merkez Bankasının borcu alması değil direk hazineleri finanse etmesi gerekiyor. Çünkü dünyada biraz enflasyona ihtiyaç var. Bu da ancak böyle sağlanır. Enflasyonu yükseltmek zor değildir ama nerede durdurulabileceği iyi kestirilmelidir. BORSAGUNDEM.COM: Bu günlerde altında borsa yükselince altın düşer ezberini bozacak trend gözleniyor. Yani borsanın yükselişiyle birlikte altın hemen her gün rekor seviyeye ulaşıyor. Bunu nasıl yorumluyorsunuz? Bir balon içinde olduğumuzun teyididir bu. Bütün varlık fiyatları aynı anda artmaya başlarsa burada bir tuhaflık olabilir. Veya şöyle değerlendirilebilir; tek tip yatırımcı yoktur. Herkesin değerlendirmesi farklıdır. Altına ve hisse senedine yatırım yapan yatırımcı kitlesi farklı olabilir. İleriye dönük düşünceleri farklı olabilir. Altın ve hisse senedini anlarımda, altın ve bono fiyatları da iyi gidiyor. Altın paranın değersizleşmesi önlenmek için alınır. Ama aynı anda faizler düşüyor, bono fiyatları yükseliyor ve altın da yükseliyor. Demek ki bazı insanlar enflasyon olmayacağını düşünüyor. Altının ve borsanın aynı anda yükselmesi mümkündür. Aslında altın çok riskli bir yatırım aracıdır. 2000 dolara da ulaşabilir ama bu fiyatta kalabileceğini zannetmiyorum. Dolayısıyla arada birçok insan zarar görecek. Altın, miktarı az olduğundan çok değerlidir. BORSAGUNDEM.COM: Varlık fiyatlarının artmasıyla birlikte bir balon içerisinde olduğumuzu söylediniz. Varlık fiyatlarının aynı anda artması nereye kadar sürecek, balon nerede patlar ya da patlayacak mı? Balonu yakından takip etmek gerekir. Çünkü balonun patlayacağını yarım saniye önceden görebiliriz. Veya balon çok şişirildikten sonra tuhaf sesler çıkarır. Bu sesleri duyduktan bir süre sonrada patlar. Henüz tuhaf sesler yok ortada. Balon şişmeye devam edebilir. Hatta şişeceğini varsayıyoruz. Bu balon patlamak mecburiyetinde değil. Hafif indirilebilirde. Aşırı şişip birden patlayacağını zannetmiyorum. BORSAGUNDEM.COM: Türkiye ekonomisi için öngörüleriniz neler? Yılsonu için yüzde 6-7 civarındaki büyüme tahmininizde bir revize oldu mu? 2011 yılı için tahmininiz nedir? Büyümenin yüzde 7 civarında olması daha muhtemel görünüyor. Ama dördüncü çeyrekte ne olacağı belli olmaz. Muhtemelen yukarı doğru revize edeceğiz. BORSAGUNDEM.COM: Son dönemde Merkez Bankasının kura müdahale ederek yukarı çekmesi için baskı yapılıyor. Her ne kadar Merkez Banaksı direnmeye çalışsa da özellikle ihracatçılar cephesinden gelen baskılara yanıt vermeye çalışıyor. Faizleri indirmesi de sürpriz oldu. Merkez Bankasının son dönemdeki para politikasını ve kurlarla ilgili kararlarını nasıl yorumluyorsunuz? Merkez Bankasının yapması gereken rezerv oranlarıyla hareket etmemektir. Dolayısıyla dövizdeki karşılık oranının yükseltilmesi bence iyi bir karardı. Kur, enflasyon ve faiz⦠Ekonomik politikalarda hangi şekilde kullanırsanız kullanın bunların ikisini sabitleyebilirsiniz. Tabi şanslıysanız. Merkez Bankası faizi düşük tutmak istiyor. Amaç kuru değersiz hale getirmekse Türkiyede faizlerin yüzde 2lere düşürülmesi gerekiyor. Dolayısıyla bu iş o kadar kolay değil. Merkez Bankası döviz almaya başladığı takdirde bunu gören yabancı yatırımcılar hiç sıkıntı çekmeden bono alma ihtimalleri artıyor. Dolayısıyla MB, TL basıp döviz almakla kalır. Kur da oynamayabilir. 2003-2007 yılları arasından MB müthiş döviz aldı. Kur çok fazla oynamadı. O yüzden bu iş MBın müdahalesiyle olmuyor. Küçük bir etki yapabilir ama ihracatçıların sıkıntısını gidermez. Çünkü ihracatçıların esas sıkıntısı TLnin kuvvetli olmasından değil euronun zayıf olmasından kaynaklanıyor. İhracatçılar MB ndan euronun değerini yükseltmesini istiyor. Bu da MB nın yapabileceği bir şey değildir. Dünya genelinde bir yıl içerisinde doların değerini düşürecek düzenlemeler planlanıyor. Ama buna katkımız bizim çok sınırlı olur. TL, dolar karşısında değil euro karşısında aşırı değerlidir. Kendi geliştirdiğim bir teori var, Jöle Teorisi⦠Şöyle anlatabilirim; Dört köşe bir kapta jöle yaptınız ve ters çevirip kabından çıkardınız. İlk soğuk olduğu dönemde, titreyen bir masanın üzerinde iki elinizle jöleyi sabit tutmaya çalışıyorsunuz. Sadece iki tarafını tutuyorsunuz ve diğer tarafların eriyip akmasını engellemeye çalışıyorsunuz. Bir yeri engellerken diğer kısımlar eriyecektir. Bir yolunu bulup etrafını çevirdiğiniz takdirde yukarısı titremeye başlayacaktır. Serbest piyasa ekonomisi de jöleye çok benziyor. Neye müdahale ederseniz bunun başka bir yere mutlaka etkisi oluyor. Kuru sabit tutabilmek için tek yapabileceğimiz konvertibiliteyi kaldırmaktır. İhracatçılar bence haklılar. Devlet kura biraz daha müdahale etmeliydi. Bu aşamadan sonra kurda ne olur diye sorarsanız, TLnin gelecek 4-5 ay içerisinde değer kaybetmesini bekleyebiliriz. Ama müthiş bir değer kaybı olacağını sanmıyorum. Bir de kredi not artırımına değinmek istiyorum. Bizim kredi notu dediğimiz, yabancı para birimi bazlı devlet borcu notudur. Bizim bütçemiz çok iyi. Ama cari açığımız büyürken bizim kendimizi yurtdışından para alarak finanse etme durumuna düşmüşken kredi notumuzun birden bire, iki kademe yükseleceğini sanmıyorum. Evet, yükselmesi muhtemeldir. Yükselmesi de gerekir. Ama iç borç sorunumuzun olmaması, dış borç sorunumuzun giderek kötüleşmediği anlamına gelmiyor. Şimdi herkes yurtdışından borçlanıyor. Devlet on yıldır dış borçlarını azaltıyor. Evet, her yıl borçlanıyor ama borçlandığı miktar her sene ödediğinden biraz daha az. Bunları göz önünde bulundurarak kredi notu artışındaki hızın umulduğu kadar hızlı olmayabileceğini düşünüyorum. BORSAGUNDEM.COM: Tek iktidar beklentisi kredi notu artırımını etkiler mi? Moodys in bana son söylediğini aktarayım size. Bu hükûmetin ekonomik programının ne olduğunu biliyoruz ve gördük. Başkalarınınkini bilmiyoruz. Evet, tabiî ki etkiler. BORSAGUNDEM.COM: Yatırımcılara hangi yatırım araçlarını önerebilirsiniz? Ben tavsiyesinde bulunurken öncelikle müşterime Siz ne bekliyorsunuz? Amacınız nedir? diye sorarım. Amaç üç hafta içerisinde parayı iki katına çıkarmak ise Vegasa bir uçak bileti tavsiye edebilirim. Ama diyorsa ki belirli bir miktar param var ve onu unutabilirim o zaman beklentiye göre tavsiyelerde bulunurum. Müşterin beklentisi çok önemlidir. Uzun vadeli olarak hayat sigortasını öneriyorum.
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.