E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaŞirket HaberleriTürkler'e darbe vurma taktiği---

Türkler'e darbe vurma taktiği

Türkler'e darbe vurma taktiği
25 Haziran 2012 - 16:55 borsaningundemi.com

Türk şirketlerine küresel saldırı... Dev'ler, 'dev'leşecek Türkler'e nasıl bir tuzak kuruyor?

Türk markaları küresel saldırı altında!
Günümüzde milletleri zenginliğe götüren yarışı ülkeler, şirketleri üzerinden yapıyor.
Yarış markalar arenasında cereyan ediyor. Kore'nin 1990'ların başında orta gelirli bir ülke seviyesinden günümüzde zengin ülkeler seviyesine geçebilmesi 1990'lı yıllarda dünya ligine kazandırdığı ondan fazla küresel marka sayesinde oldu. Yoksa bugün açık ve net bir şekilde Malezya'nın başına geldiği gibi, araba geri kayacak ve o seviyede patinaj yapacaktı. Mahathir Muhammed döneminde Malezya marka çıkararak küresel rekabette öne geçme çabalarını sürdüremedi. Açıkçası bu sıkıntı çok yaygın. Dünya Bankası'nın verilerine göre 1970'li yıllarda dünyada orta gelir seviyesine sahip olan yaklaşık 125 ülkeden bugün ancak sadece 15 kadarı orta gelir tuzağından (OGT) kurtularak zengin ülkeler ligine girebildi. Geri kalanlar, eski yerinde patinaj yapmakla meşgul.
Nitekim bu gerçekten yola çıkan MÜSİAD, geçen hafta yayınladığı 2012 Ekonomi Raporu'nun kapak konusunu buna ayırarak Türkiye'yi bekleyen bu orta gelir tuzağı riskine dikkat çekiyor. OGT, bir ülkenin yaptığı hamlelerle yakaladığı orta gelir seviyesini geride bırakarak, zengin ülkeler ligine girip orada kalıcı olmasının, ancak yeni ve başka bir ekonomik kurgu ile mümkün olacağını ifade eder. Dünkü model miadını doldurmuş, yeni bir kıvam gerekmektedir.
Başkan Nail Olpak'ın en kritik tespiti de şu: 'Türkiye belki 2023 yılında 500 milyar dolar ihracat yapmış olacak ancak mevcut modelde kalınması halinde buna mukabil vereceği cari açığı kimseler kestiremez. Dünyanın zengin ülkeleri arasına da giremez.' Haksız mı? Ekonominin yüzde 9,1 ve 8,5 büyüdüğü 2010 ve 2011 yıllarında net dış ticaretin büyümeyi aşağı çektiği biliniyor. Bunun anlamı elbette ve kesinlikle 'ihracattan vazgeçmek' değil, işi doğru yapmaktır.
Türkiye'yi kişi başına 3 bin dolar bandından 10 bin Dolar bandının üzerine çıkartan eldeki mevcut modelin ömrü bitti. Mevcut paydaşlar, aktörler, iş modeli, iş ahlakı, beşeri sermaye stoku, emek piyasası yapısı, finansman imkânları, ulusal tasarrufları, üretim modeli ve bilhassa yabancı sermaye stratejileri ile Türkiye ne zengin ülkeler ligine girebilir ne de 2023 yılında dünyadaki ilk on ekonomi arasında yer alabilir.
Türkiye'nin 2006 yılından beri patinaj yaptığını görmemek mümkün değildir. Türkiye'yi zenginler ligine taşıyacak yol, yüksek katma değer odaklı markalaşan şirketlerimizden geçiyor. Türkiye çok dinamik bir pazar, umut vaat eden bir demografik yapıya sahip ve hızla artan alım gücüyle dünyanın gözünü kamaştırıyor. Son yıllarda derinleşen istikrar ve güven ortamında bizde de markalaşma, küresel hareketler ve şirketler çıkarma yolunda bir kıpırdama var. Ancak tehlike tam da burada başlıyor. İktisadi dinamizmin hızla Doğu'ya kaydığı bu aşamada şirket avcıları da pusuya yatmış fırsat kolluyorlar. Çok matah bir şeymiş gibi daha başını yeni yeni kaldıran geleceği parlak ve sağlam girişimcilik hikâyeleri, satın alma ve birleşmeler ile elden çıkıyor. Yabancılar ne istersen iki katını verip alıyor. Bazıları sahibi olduğu bu şirketler üzerinden iç piyasada yoluna devam ederken, bazıları da o şirketi kapatıp kendi şirketine katıyor.
Peki, acaba neden 'satıp kurtulmak' istiyoruz? Sermaye birikimi ve derinliğini sağlayamamış, beşeri kaynak eksik, teknolojimiz ve işletmecilik kabiliyetimiz zayıf da ondan.
Bir örnek olarak son yıllarda Turkcell'in düşürüldüğü durumu ekonomi editörü Turhan Bozkurt'un kaleminden detaylı okuyorsunuz. Turkcell, Türkiye'nin adeta hafızası ve yapacakları konusunda da hayalini ifade ediyor. Kamusal değeri, özel değerinin çok ötesinde. Bize rağmen dünyada Türk bayrağını dalgalandıran bu kurum prangalarından kurtarılarak yeniden koşmaya başlamalı.
Başını kaldıran Türk şirketlerini kapatarak Türkiye'yi bu orta gelir seviyesinde boğmaya, açık pazar haline getirmeye odaklı mevcut küresel oyun bozulmalıdır. Türkiye'nin ekonomi idaresi daha aktif olmalı. Hatta, Rekabet Kurulu başta olmak üzere teyakkuzda olunmalıdır. (İBRAHİM ÖZTÜRK/ZAMAN)

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

ETİKETLER :
YORUMLAR (3)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • SIMAÇ26 Haziran 2012 00:56

    TCELL BU DARLIKTA KARINI ARTTIRIYOR..BİRDE SORUNLARI DÜZELTSE NELER OLUR BYEE

  • CAMIŞ26 Haziran 2012 00:53

    YABANCILARDAKİ ZEKA OLANIN ÜZARİNDE ÇALIŞIYOR BİZİM Kİ FARKLI BİZ ŞİRKETİ KURARIZ SATARIZ ONLARDA SEFASINI SÜRER

  • Fatih Ekmen25 Haziran 2012 17:11

    İbrahim beyin görüşlerine katılıyorum.Bu görüşlere göre ekonomik politikalarımızı gözden geçirmeliyiz.