E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaMakro EkonomiTürkiye'nin sermaye piyasası zayıf---

Türkiye'nin sermaye piyasası zayıf

Türkiye'nin sermaye piyasası zayıf
28 Mart 2013 - 14:16 borsaningundemi.com

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ATO toplantısında önemli açıklamalarda bulundu.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Ankara'da ATO toplantısında konuştu. İşte Babacan'ın açıklamalarından öne çıkanlar başlıklar:
*'Geçen yılın büyümesi yüzde 2 küsur çıkacak. Önümüzdeki hafta tam rakamı TÜİK açıklayacak
*Türkiyenin sermaye piyasası zayıf
*Yeni elektrik, yeni ürün piyasamız hepsi borsa İstanbul çatısı altında toplanıyor
*Başbakan 5 Nisan’da borsa İstanbul’un ilk gongunu çalacak
*Sermaye piyasalarının da en az bankacılık kadar güçlenmesi gerekiyor
*Finans mahkemeleri kuruyoruz
*İstanbul tahkim merkezi, bu da çok çok önemli bir yapı, tasarıyı TBMM'ye gönderdik.
S&P EN GERİDEN GELEN KURULUŞ
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye koştukça kredi derecelendirme kuruluşlarının arkadan yavaş yavaş geldiğini belirterek, ''Bir derecelendirme kuruluşu daha Türkiye'nin kredi notunu yükseltti. Kredi derecelendirme kuruluşları böyle kervan halinde gidiyor'' dedi.
Ankara Ticaret Odası'nın (ATO) aylık olağan meclis toplantısına katılan Babacan, burada yaptığı konuşmada, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard&Poors'un (S&P), Türkiye'nin notunu artırmasını değerlendirdi.
Bir kredi derecelendirme kuruluşunun daha Türkiye'nin kredi notunu yükselttiğini belirten Babacan, ''Zaten o en geriden gelen kuruluştu, bir adım daha ileri gitti. Kredi derecelendirme kuruluşları böyle kervan halinde gidiyor, Türkiye koşuyor, onlar arkadan yavaş yavaş geliyor'' dedi.
Türkiye'nin gerçekleri fark edildikçe, özel sektörüyle, hükümetiyle, Türkiye'de doğru işler yapıldıkça bundan kimsenin kaçamayacağını ve herkesin Türkiye'nin hakkını eninde sonunda teslim edeceğini ifade eden Babacan, şu değerlendirmelerde bulundu:
''Türkiye'ye güvenen, Türkiye'ye yatırım yapan kişilerin, kuruluşların yatırım kompozisyonlarına bakın. Türkiye'nin risk primlerine bakın. Bugün Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi ne faiz ödüyor, ABD Hazinesi ne faiz ödüyor dolar bazında. Bugün Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi ne faiz ödüyor, Alman Hazinesi ne faiz ödüyor avro bazında. Aradaki farklara bakın, tarihi rekor seviyelere inmiş durumda. Kredi temerrüt takas oranı dediğimiz ülkenin belkide en önemli risk göstergelerinden biri olan rakam şu anda Avrupa'daki pek çok ülkeden daha düşük. Yani şu anda AB'ye üye ülkelerin hemen hemen yarısı Türkiye'den daha riskli olarak görülüyor yatırımcılar tarafından. Biz bütün bu göstergelerin inşallah daha da iyileşeceğine inanıyoruz. Kredi derecelendirme kuruluşlarının da er ya da geç, peşimizden yavaş da olsa, ağır aksak da olsa geleceğini inşallah göreceğiz.''
'ESKİSİ KADAR İTİBARI YOK'
Dünyada kredi derecelendirme kuruluşlarının eskisi kadar itibarlı olmadığını da kaydeden Babacan, 2008-2009 öncesinde bu kuruluşların 3A notu verdikleri şirketlerin bir gecede iflas ettiğine dikkati çekti.
Bu kuruluşlara güvenerek yatırım yapanların tazminat davaları açtığını ve kredi derecelendirme kuruluşlarının çok yüksek miktarlarda tazminatlara mahkum olmaya başladıklarını kaydeden Babacan, ''Yatırımcı (ben sana güvendim, yatırım yaptım, beni sen yanılttın) diyor. Şimdi biraz da bunun verdiği endişe ve belki korkuyla aşırı muhafazakar bir turum içerisine girdiler. Ama bunlar da geçecek'' diye konuştu.
G20'de kredi derecelendirme kuruluşlarına olan bağımlılığın azaltılması konusunda bir çalışma başlatıldığını anımsatan Başbakan Yardımcısı, söz konusu çalışmanın gayet iyi ve hızlı gittiğini söyledi. Babacan, ''Sadece Türkiye genelinde değil, dünya genelinde öyle bir mekanizma kuralım ki diyoruz, artık yatırımcılar bu kredi notuna fazla bakmasın, başka şeylere baksın. Dolayısıyla ben öyle inanıyorum ki birkaç yıl sonda dünyada çok daha farklı bir ortam olacak ve bu kuruluşların belki yeri konumu da daha farklı bir yere gelecek.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, tüketim harcaması, ağırlıklı olarak bankadan kredi çekmeye dayanan bir tüketim harcamasıysa oradan gelen büyüme konusunda endişeli olduklarını belirterek, ''Önce üreteceğiz, sonra tüketeceğiz. Önce hak edeceğiz, kazanacağız, sonra harcayacağız'' dedi.
Ankara Ticaret Odası'nın (ATO) aylık olağan meclis toplantısına katılan Babacan, burada yaptığı konuşmada, devlet, hükümet doğruları yaptıktan sonra, iş dünyasında da dinamizm olduktan sonra korkacak bir durum olmadığını söyledi.
Bundan 6-7 ay önce İsveç'in aşağı yukarı tüm büyük şirketlerinin ortağı olan bir aileye konuk olduklarını anlatan Babacan, burada Türkiye'nin neler yaptığına ilişkin, söz konusu şirketlerin yöneticilerine bilgi verdiğini ifade etti. Burada bir yöneticinin kendisine, ''Biz Avrupa'da önemli bir şeyi kaybettik, o heyecan, o ruh, o girişimcilik... Bizim önceki nesillere bakıyoruz, farklıydı ama artık şu anki nesilde bu kalmadı fakat bir de Türkiye'ye bakıyoruz ki o heyecan, o her şeyden önemli'' dediğini anlatan Babacan, Türkiye'yi şu anki durumuna bu heyecanın getirdiğini bildirdi.
İstihdamın 4,7 milyon arttığı Türkiye'de, son 3 yılda devletin bu rakama katkısının sadece 200 bin kadar olduğuna dikkati çeken Babacan, ''Çünkü bu istihdamdaki net artış. Bu 4,7 milyon net artışın içindeki devletin payı yaklaşık 200 bin. 3 yılda biz 200 bin kişi net artış sağladık, 4,5 milyonunu ise Türk özel sektörü sağladı'' diye konuştu.
Ali Babacan, Türk özel sektörünün, bunu ülkedeki güven sayesinde sağladığını söyledi.
ÖNCE ÜRETECEĞİZ, SONRA TÜKETECEĞİZ
Halkın da geleceğine çok güvendiğine ve günlük hayatına, alışverişine aynen devam ettiğine değinen Babacan, şöyle konuştu:
''Ancak burada çekindiğimiz bir konu var, o da şu; tabii ki insanlar günlük ihtiyacını karşılayacak ama tüketim harcaması, ağırlıklı olarak bankadan kredi çekmeye dayanan bir tüketim harcamasıysa biz oradan gelen büyüme konusunda endişeliyiz. Önce üreteceğiz, sonra tüketeceğiz. Önce hak edeceğiz, kazanacağız, sonra harcayacağız. Kredilendirme tabii ki olacaktır. Eğer, bizim bankacılık sistemimiz üretim için kredi veriyorsa ve buradan büyüme geliyorsa burada hiçbir problem yok, eğer bankalarımız ihracat için kredi veriyorsa, burada da sorun yok, sonuna kadar destekliyoruz. Eğer yatırım içinse sonuna kadar destekliyoruz. Vatandaş bir konut alacakmış, bir şey alıyor, bir varlık. Yani duman olup gitmiyor para. Karşılığında bir varlık oluşuyor, buna da varız ama kredi çekip tüketimi artıracak şekilde bir harcama... Bu noktada ölçülü gitmek durumundayız.''
GEÇEN YILIN BÜYÜMESİ YÜZDE 2 KÜSUR ÇIKACAK

Ali Babacan, uyguladıkları politikayla geçen yıl iç tüketimin artmadığını ama bunun yanında ihracatın artış gösterdiğini söyledi.
''Geçen yılın büyümesi yüzde 2 küsur çıkacak. Önümüzdeki hafta tam rakamı TÜİK açıklayacak, bizim beklentimiz bu civarda'' diyen Babacan, bunun hemen hemen tamamının ihracattan, üretimden gelen bir büyüme olduğunu ifade etti. Babacan, bu yıl ise dış taleple iç talebin daha dengeli olacağını bildirdi.
SAĞLIKLI BÜYÜME GÜVEN ORTAMINDA GERÇEKLEŞİYOR

Türkiye'de durum böyleyken, birçok ülkede korkunun çok büyük olduğuna ve güven ortamının tamamen sarsıldığına işaret eden Babacan, ''Ne yapsalar yaramıyor, ne kadar teşvik verirlerse versinler halk korkuyor, harcamıyor. 2009, 2010... Vergileri düşürdüler, harcama çekleri dağıttılar, neler neler yaptılar. Tüm o verdikleri teşvikler borcu artırdı ama büyümeye yaramadı'' dedi. Babacan, sağlıklı bir büyümenin güven ortamında gerçekleştiğini söyledi.
'EŞ KEFALETİ DURUMU ÇÖZÜLECEK'
Babacan, son 1 yıllık dönemde Türkiye'de özellikle yapısal reformlar açısından çok önemli gelişmeler olduğunu, Türk Ticaret Kanunu'nda 80 küsur maddeyi değiştirmek durumunda kaldıklarını ifade etti.
Borçlar Kanunu'nda da bir değişiklik yapıldığını aktaran Babacan, şunları kaydetti:
''Borçlar Kanunu'nda problem nispeten daha azdı, 7-8 maddelik bir değişiklik yaptık ama en son şu anda Meclis'te görüşülen, bu eş kefaleti konusunu hallettik. Biliyorsunuz yeni Medeni Kanunumuz karı kocayı mal, mülk konusunda bazı şartlar altında ortak gibi kabul ediyor. Madem ailenin malı, mülkü ortak, o zaman eşlerden birisi birine kefil olacaksa öbürünün haberi olsun diyor. Bence işin özü doğru, mantık olarak doğru. Çünkü çok aile faciaları da yaşanıyor. Şimdi bu devam edecek ama eğer, adamın kendi şirketiyse, kendi ortağı olduğu şirketse, zaten kendi işiyse o zaman eşin rızası aranmayacak. Bizzat kendi sahip olduğu şirketle ilgili bir kefaletse ki şu anki rahatsızlığın önemli kısmı oradan. O zaman bu gerekmeyecek. Dolayısıyla bu yeni kanunla bu durumu çözüyoruz.
Ayrıca, esnaf kefalet kooperatifleri var biliyorsunuz. Orada kooperatif yapısı var, herkes birbirine kefil oluyor üçlü, beşli gruplar. Dolayısıyla orada da zaten bir kefalet halkası olduğu için risk oldukça düşük. Bir de o tür yapılar içinde olan kefalette de eş rızası aranmayabilir dedik. Genel Kurul'da dün ilk iki bölümü tamamlandı, bugün de inşallah diğer iki bölümü tamamlanacak ve bu gece itibariyle yasalaşmış olacak. Bunu da bu şekilde inşallah çözmüş oluyoruz.''

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

ETİKETLER :
YORUMLAR (4)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • Murat28 Mart 2013 15:24

    Sermaye piyasasının güçlenmesi için bende Borsa İstanbula ilave olarak tamamen farklı ikinci bir borsa kurulmalı. Sadece kobilerin işlem göreceği bu borsada halka arz daha katı kurallara bağlı ama daha ucuz olmalı. spekülatif işlemlere izin verilmemeli. mesela kredili alım satım yapılmamalı, bağımsız denetçileri firmalar değil SPK tarafından atanmalı.

  • 28 Mart 2013 15:22

    vatandaş ,dersini aldı sayın babacan .halka arzların %90ı fi yas ko

  • adanalı28 Mart 2013 14:38

    bir yıl önce mail ile bir şirketi şikayet ettim. mektup yaz dediler mektup yazdım. verilen herkese yazdıkları cevap izliyoruz. telefon ettim. baş denetci. neden bu hisseyi aldın diyor. şikayeti okumuyorlar bile. böyle spk büyürmü.

  • ali tutar28 Mart 2013 14:35

    yeni spk ya tam destek verin. spk içinde borsadaki pislikleri temizlesin bak nasıl güçleniyor. yeni yönetime güveniyorum ama eskilerin kalıntıları temizlenmesi gerekir.