E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaŞirket HaberleriTÜRKİYE'DE FAİZ YÜKSEK Mİ?---

TÜRKİYE'DE FAİZ YÜKSEK Mİ?

TÜRKİYE'DE FAİZ YÜKSEK Mİ?
10 Eylül 2010 - 02:24 borsaningundemi.com

Ekonomi basınında son günlerin tartışması Türkiye'de faizlerin hala yüksek olduğu şeklinde.

Türkiye'de faiz (artık) yüksek değil!... Bu görüş ortaya konurken de (1) diğer ülkelerdeki faizlerle kıyas yapılıyor, (2) mevcut reel faiz düzeyinin daha da düşmesi gerektiği ve hatta negatif olması gerektiği iddia ediliyor. Üstelik yüksek olduğu iddia edilen faiz, tanımı gereği ekonomideki en düşük, Merkez Bankası'nın bankalardan (teminat karşılığında) gecelik borçlanmaya ödediği ve son 2 yılda yarıdan fazla gerileyerek yıllık % 6,5'a indirilen "borç alma" faizi. Bu faiz banka dışı kesime hitap etmediği için çok anlamlı olmayabilir ama tahvil, mevduat, kredi faizlerinin temelinde hep bu var. Bu faiz düşmeden diğer faiz türlerinin düşmesi çok zor. Gerçekten de ilk bakışta Türkiye'nin bu "en düşük faizi" başka ülkelerle kıyaslandığında yüksek. Gecelik faiz bugünlerde gelişmiş ülkelerde sıfıra yakın. Gelişmekte olan ülkelere bakıldığında da Türkiye'nin faizi yine yukarıda. Dünyanın her bölgesinden 16 tane önemli gelişmekte olan ülkenin gecelik faizlerinin ortalaması % 4,1 ve Türkiye % 6,5 ile bunların üzerinde (Grafik 1). Ama önemli olan reel faiz Yukarıda bahsettiğim faizler hep nominal ve gerçek getiriyi (alım gücünü) ya da borçlanma maliyetini göstermiyorlar. Örneğin % 10 faiz getirisi olan bir yatırım vade sonunda enflasyon % 10 artmışsa aslında tüketimin artabilmesini sağlayamıyor. Ancak eskisi kadar mal tüketilebiliyor. Benzer şekilde bir şirket % 10 faizle kredi kullanmışsa ve sonrasında bu krediyi kullanarak ürettiği malları enflasyon sayesinde % 10 daha pahalıya satabiliyorsa aslında kredisi bedavaya geliyor. O nedenle nominal faizden enflasyonu çıkarıp bakmak, yani reel faizi dikkate almak gerekiyor. Bu faiz bir anlamda merkez bankalarının ekonomiyi yönetirken kullandıkları bir joystick. Merkez bankaları bu joystickle oynayarak ekonomik aktiviteyi, enflasyonu ve piyasalardaki risk iştahını yönetmeye çalışıyorlar. Türkiye'de neredeyse TL kadar döviz de kullanıldığı için TL faizinin joystick kabiliyeti çok değil ama yine de önemli. Reel faizi bulurken nominal faizden çıkartılan ise enflasyonun kendisi değil, beklentisi. Çünkü faiz ileriki döneme hitap ederken açıklanan enflasyon geçmişe ait. Bugün Türkiye'de en çok referans alınan enflasyon beklentisi Merkez Bankası'nın yaptığı "Beklenti Anketi". En son ankete göre sonraki 12 aya yönelik enflasyon beklentisi % 7,2. Bu durumda Türkiye'de aslında "negatif" yani enflasyon beklentisinin altında bir gecelik faiz düzeyi var. Acaba nominal faize bakıp da Türkiye'nin altında dediğimiz ülkelerde reel faiz nasıl? Birçoğunda pozitif ve yüksek (Grafik 2). Hiç de şaşırtıcı değil çünkü iktisada giriş öğrencileri dahi bilirler ki ekonomilerde çok anormal koşullar yoksa faiz enflasyon beklentilerine yakın seyreder; reel faiz düşük tek hanelerde ve pozitif olur. Enflasyon beklentisi yüksekse faiz de yüksektir ya da tersi. Anormal koşulların başında ise ekonominin potansiyelin çok altında olması veya çok hızlı büyüyor olması ile bir kriz ortamı yaşıyor olması gelir. Çünkü öyle durumlarda gerçek enflasyon yüksek olsa bile beklenti düşük olabilir (ya da tersi). O nedenle aslında Türkiye'deki negatif reel faiz bugün birçok ülkeden aslında daha düşük. Yani iddia edilenin tam tersi. Üstelik Türkiye ekonomisi halen bu ülkelerin birçoğundan daha hızlı büyüyor ve bir kriz ortamında değil. Yani aslında Türkiye ekonomisinin reel faizi bu ülkelerdekinden yüksek olması gerekirken hepsinden daha düşük. Nedeni de Merkez Bankası'nın basiretli ve vizyonlu para politikası uygulaması. Ekonomisinin geleceğini düşünerek risk aldığı için. Reel faiz ile döviz bazında faiz Türkiye'de faizin yüksek olduğu değerlendirmelerinde yapılan bir başka hata TL'nin döviz bazındaki getirisinin reel faiz olarak adlandırılması. Tek bir reel faiz vardır o da TL faizinin enflasyon beklentisinden net halidir. Nominal TL faizinin belli bir dönemde başka bir para birimi bazında getirisi reel faiz değildir çünkü o para biriminin de bir enflasyonu vardır. O hesaba katılmadığı sürece döviz bazındaki getiri ile, reel faiz ile karıştırılmamalıdır. TL'nin daha ziyade yerel yatırımcıları ilgilendiren reel faizi düşük iken TL reel ve hatta nominal olarak güçleniyorsa (yani kur değişimi enflasyonun altında veya negatif oluyorsa) elbette döviz bazında getirisi çok yüksek olabilir. Yabancı sermayeye gereğinden yüksek bir getiri verildiği düşünülebilir. Ama kur rejimi değiştirilmedikçe bunda yapılacak bir şey yoktur. Merkez Bankası döviz bazında getiriye değil reel faize bakmak zorundadır. Bu istenmiyorsa devreye hükümet girmek durumundadır. Ya kur rejimi değiştirilir ve Merkez Bankası'ndan TL'nin en az enflasyon kadar değer kaybetmesinin sağlanması istenir. Ya da sermaye kontrolleri ile bu yüksek döviz bazındaki getiriden faydalanmak için gelmeye çalışan yabancı sermayenin istediği gibi gelip gitmesi engellenir (Örneğin spekülatif yabancı sermayeye vergi getirilerek). Sonuç 1. Türkiye'de faiz yüksek değildir. Çünkü asıl önemli olan reel faiz birçok ülkedekinden daha düşüktür. 2008 öncesinde % 10-15'lere kadar çıkan reel faiz bugün düşük olması bir yana negatiftir. Üstelik bu durum benzer ülkelerden farklı olarak ekonomide bir kriz ortamı olmadığı ve ekonomi potansiyeline yakın büyüdüğü halde böyledir. 2. Nominal bakıldığında bile daha 2 yıl öncesine kadar benzer ülkelerin ortalamasından 10 puan yukarıda olan TL politika faizi bugün sadece 2 puan kadar yukarıdadır. Enflasyon da bu ülkelerin ortalamasına inmedikçe farkın daha da kapanması pek mümkün değildir. 3. Döviz bazında faiz biraz yüksektir ve yurtdışı kaynak transferinin azalması için daha düşük olmasının arzu edilmesi doğaldır. Ama Türkiye'de bugün uygulanmakta olan para politikası bunu dikkate alamaz. Alması için hükümetin devreye girmesi gerekir. 4. Merkez Bankası gecelik borç alma faizi yerine belki daha anlamlı olan kredi faizlerinin yüksek olduğu iddia edilebilir. Ama Türkiye gibi kredi talebinin canlı olduğu bir ekonomide kredi faizi ile fonlama maliyeti farkının cansız ekonomilere göre yüksek olması da son derece normaldir. Ayrıca bu iddiada bile hakkaniyetli davranılmalı ve bankaların üzerindeki vergiler, sektörel yükler ve aldıkları riskler düşünülerek hesap yapılmalıdır. O zaman kredi faizlerinin de o kadar yüksek olmadığı görülecektir. 5. TL faizinin asıl sorunu artık yüksekliği değil vadesinin kısalığıdır. saruhan özel-zaman

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)