İran'ın Ankara Büyükelçisi Ali Rıza Bikdeli, nükleer programın sınırlandırılması karşılığı İran'a uygulanan ambargonun hafifletilmesi konusunda ''İran'la anlaşma sadece ve sadece saygı yoluyla olabilir. Asla ve asla yaptırım ve dayatma yoluyla bu mümkün değildir.'' değerlendirmesinde bulundu. Bikdeli, ayrıca Türkiye'nin her zaman için İran'ın yanında olduğunu kaydetti.
Diplomasi Muhabirleri Derneği üyeleri ile kahvaltılı basın
toplantısında bir araya gelen İran Büyükelçisi Bikdeli, gündeme dair soruları cevaplandırdı. Bikdeli'ye BM Güvenlik Konseyi'nin daimi 5 üyesi ve Almanya'nın katılımıyla oluşan 6 ülkenin nükleer programını sınırlandırması karşılığı İran'a uygulanan ambargonun hafifletilmesi konusundaki anlaşma soruldu. Halihazırda dünyada 40'dan fazla ülkenin uranyum zenginleştirmesi ile meşgul olduğunu ifade eden Bikdeli, ''Cenevre'deki sağlanan anlaşmanın siyasi açıdan önemi şudur ki, nükleer görüşmeleri için yeni bir atmosfer yarattı. Bu anlaşmada İran halkının çıkarları kesinlikle önemsenmiştir. Elde edilen anlaşma, İran'ın nükleer sorunun barışçıl şekilde bir an önce çözülmesi için önemli bir yol haritası niteliği taşıyor.'' dedi.
Anlaşma ile İran'ın barışçıl nükleer çalışmalara izin verildiğinin altını çizen Büyükelçi, şunları söyledi: ''İran şunu ispatladı İran halkı ve İran'la anlaşma sadece ve sadece saygı yoluyla olabilir. Asla ve asla yaptırım ve dayatma yoluyla bu mümkün değildir. (Son anlaşma ile) bu bir şekilde ispatlandı. Bu sadece İran halkı için değil, kendi haklarını elde etmek isteyen dünya halkları için de bir kazanım sayılır.''
Süreçte savaştan yana olan kesimlerin de başarısızlığa uğradığını kaydeden Bikdeli, İran'da gelecekte uranyum zenginleştirme merkezlerin hiçbirisinin kapatılmayacağını kaydetti. Nükleer enerjiden barışçıl bir şekilde yararlanmak istediklerini belirten Bikdeli, talep edilen bir takım hususları kabul ettiklerini ifade etti. Anlaşma ile yeni yaptırımların uygulanmayacağını ve var olan yaptırımların bir kısmının kaldırılacağını aktaran Büyükelçi, bir soru üzerine ise İran'a uygulanan yaptırımların gevşetilmesinin Türkiye'ye de çok olumlu yansımasının olacağını belirterek, iki ülke ekonomisinin canlanacağını kaydetti. Yaptırımlarla para transferi ve kıymetli madenler alışverişin zarar gördüğünü ve gelecek aylarda iki ülke arasındaki dış ticaret hacminin artırılmasının öngörüldüğünü aktardı.
''TÜRKİYE ZOR GÜNLERİMİZDE YANIMIZDA OLMUŞTUR''
Günümüz dünyasının çok ciddi gelişmelerle karşı karşıya olduğunu vurgulayan Bikdeli, uluslar arası değişimin başında ise Ortadoğu'da yaşandığına dikkat çekerek ''İran ve Türkiye bölgede İslam ve ekonomi alanda göz ardı edilemeyecek iki ülkedir. İran ve Türkiye arasındaki ilişkiler etki yaratacak kapasiteye sahip ilişkilerdir. Son 11 yıl içinde ilişkilerimizi en iyi şekilde yönettik. İran ve Türkiye,
gerçekten zor sınavları başarı ile geçirdi.'' şeklinde konuştu. Bunun temelinde ise Türk ve İran halklarının dayanışma ve etkileşmesinin yattığını ifade eden Büyükelçi, uluslararası ilişkilerde halkların yaklaşımın belirleyici olduğunu kaydetti. İran ve Türkiye arasındaki ilişkileri iki büyük halkın belirleyici rol oynadığını söyleyen Bikdeli, ''Türkiye bir kez daha ispatladı ki, İran halkı ve devletinin
iyi ve kötü gününün arkadaşıdır. Türkiye bugüne kadar bizim zor günlerimizde de yanımızda olmuştur. Allah'ın izniyle gelecekte birlikte başarılı büyük günlere şahit olacağız.'' şeklinde konuştu.
TÜRKİYE İLE İRAN ARASINDA SURİYE MUTABAKATI
Suriye konusunda İran'la Türkiye'nin arasındaki fikir ayrılıkların en aza indirilmeye çalışıldığından söz eden İran Büyükelçisi Bikdeli, İran ve Türkiye olarak ortak hedef noktasında Suriye'nin güvenliği ve
istikrarı, toprak bütünlüğü ve terörizmle mücadeleyi kararlaştırdıklarını aktardı. Tahran görüşmelerinde uzlaşılan konuları ise şöyle sıraladı: "Suriye'de iç savaşın durdurulması ve ateşkesin sağlanması, Suriyeli mültecilerin ülkelerine dönmeleri, insani yardımda bulunmak, Suriye sorunu için barışçıl çözüm yolunun desteklenmesi."
''SURİYE'NİN GELECEĞİ SANDIKTAN GEÇER''
''Suriye'nin geleceğini belirlemede Suriye halkın elinde olması lazım. Şuna inanıyoruz ki Suriye, 2014 yılı başında barışçıl bir çözüm yoluna ulaşabilir. Tabii ki diplomasinin savaş karşısında zafer elde etmesi bölge ülkeleri için büyük bir kazanım olur.'' diyen İran Büyükelçisi Bikdeli, İran'ın Cenevre-2 Konferansı önkoşulsuz olarak katılmak istediğini belirtti. Bikdeli, Cenevre Konferansı öncesi bölgedeki iki güç odağı olarak nitelendirdiği Türkiye ve İran arasında konunun müzakere edileceğini ve konferansın siyasi çözüm bulmak adına büyük bir fırsat olduğunu söyledi. Tüm dünya ülkelerinin Suriye halkının güvenli bir ortamda kendi geleceğini belirlemeleri için yardımcı olmaları çağrısında bulunan Büyükelçi, Suriye'de seçim sandığının belirleyici olması gerektiğinin altını çizdi.
İran'ın Ankara Büyükelçisi Bikdeli'nin gazetecilerle sohbetinden öne çıkan satır başları şöyle:
İRAN CASUSLARINININ TÜRKİYE'DEKİ FAALİYETLERİ
"Son zamanlarda Batılılar Türkiye'yi şu şekilde suçluyorlar:
Türkiye istihbaratı, İran istihbaratı ile yakın iş birliği içindedir. İki ülke arasındaki çeşitli alanlarda ilişkiler çok doğaldır. Gelişme ve kalkınma sağlanması durumunda iki ülkenin güvenlik ve istihbarat alanlarında da işbirlikleri gelişir. İran ve Türkiye bölgenin iki
büyük ülkesidir. Başkaları çıkıp da 'İran, Türkiye'de casusluk faaliyeti yapıyor' iddiası sorgulanmalı ve bunu yapanların niyetinden şüphe duymamız lazım… Hiç kimse iş birlikteliklerimizden zayıf noktamız olarak ya da karanlık ilişkiler olarak değerlendirip bunları bu şekilde gündeme getirme hakkına sahip değildir."
İRAN'IN TÜRKİYE'DEKİ ALEVİLERE OLAN İLGİSİ
"Biz Türkiye'yi güçlü bir devlet ve halkı ile birlik içinde bir ülke olarak görüyoruz. Bizim Türk halkına karşı ilgi ve bağlarımız vardır. Türk Alevileri de Türk halkının bir kesimidir. Onların da İran halkına karşı ilgi ve bağları vardır. Türkiye'nin diğer halk kesimleri gibi onlar da iki ülke ilişkilerin daha güçlü olması için rol oynamıştır. Biz kardeşçe olan bağlarımızı geliştirmek için Türkiye'nin bütün halk kesiminden yararlanmak istiyoruz. Bunu bir kesim Türkiye'nin iç politikasına müdahale olarak değerlendirebilir. Bu da bizim sorunumuz değildir."
DEVRİM MUHAFIZ KOMUTANI'NIN KANDİL'E GİTTİĞİ İDDİALARI
"Türkiye'de bazı haberler günlük kullanım maksatlı yapılıyor. İran Devrim Muhafız Komutanının altı kez Kandil'e gittiğini iddia edenler yemin ederim ki, ne İran'ı ne Devrim Muhafızlarını tanıyor ve biliyor. İran'ın Türkiye'de Alevi- Sünni çatışmasını geliştirmeye çalıştığı iddiası kesinlikle İran siyasi ile uyumlu değildir. Biz bir Şii ülke olarak, diğer taraftan da kesinlikle İslam birliğinden en fazla karlı çıkan ülke olacağız. İran ve Türkiye arasındaki kardeşçe ilişkiler kesinlikle İslam dünyasında mezheplerin bir arada yaşamasının en bariz örneğidir."
İRAN'IN TÜRKİYE'DEN ALTIN İTHALATI
"Doğal olarak İran ve Türkiye arasındaki altın ticareti tekrar başlayacaktır. Fakat 2012'deki altın ticareti özellikle para transferi sıkıntısından dolayı altına dönmüştü. Dolayısıyla o seviyede altın ticareti yapmamızı gerektirecek bir durumda olmadığımızı düşünüyorum. İran ve Türkiye arasında ticaret yapılacak çok fazla alan var. Onları da canlandırmamız lazım."
SURİYE-TÜRKİYE ARASINDA İRAN'IN ARABULUCULUĞU
"Suriye ve Türkiye arasındaki ilişkilerin düzelmesi bize göre çok önem arz ediyor. Bunun gerçekleşmesi bölgede istikrar adına çok önemlidir. Çeşitli nedenlerden dolayı Suriye ve Türkiye arasındaki ilişkiler özel koşullara girmiştir. İran İslam Cumhuriyeti olarak Türkiye'nin kapasitelerini göz önünde bulundurarak şuna inanıyoruz ki, bu ilişkilerin normalleşmesi kısa süre içinde mümkündür. Ayrıca İran, Türkiye ile Suriye ilişkilerin normalleşmesi için kendi bütün imkanlarını da kullanacaktır."
TÜRKİYE'DEKİ ÇÖZÜM SÜRECİ
"Şunu diyebilirim ki, çözüm sürecin başından itibaren biz her zaman bu süreci desteklemişizdir. Barış süreci, Türkiye'de istikrarı sağlayabileceğinden dolayı İran için önem arz ediyor. Türkiye'nin doğu kesimlerin kalkınmasını sağlayacak ki bu da İran için pozitif bir etki demektir. Bu (Kürt) sorun bölgesel ortak bir sorundur. Bölge ülkeleri ile de uzlaşılması gereken bir konudur."
HİZBULLAH'IN SURİYE'DE SİLAH BIRAKMASI
"Hizbullah, bizim bölgemizde halkın desteğini alan halkçıl bir gruptur. Dolayısıyla bölgemizde barışın ve huzurun sağlanmasında kesinlikle pozitif bir rol oynayacaktır. Biz de İran olarak bölgemizde barışın ve huzurun sağlanması için kendi nüfuzumuzu olabildiğince kullanacağız."
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.