Turkcell'de yönetim değişiyor mu?

Son bir yılda üçü olağanüstü biri olağan dördüncü genel kurul bu. Asıl işine odaklanması gereken bir şirketin elini kolunu bizzat yabancı ortakları bağlıyor. Sebep ne? Yönetim kurulu başkanı Colin Williams'ın değişmesini istiyor İsveç-Finlandiya ortaklığındaki TeliaSonera (TS). Yanına da Mehmet Emin Karamehmet'in ihtilaflı ortağı Rus Alfa'yı alarak yönetimde kontrolü ele geçirmek istediklerini açık açık ifade ediyorlar. Ne ilginçtir ki Nisan 2010'da Williams'ın da dahil olduğu 7 üyeyi 3 yıllığına seçen ve altına imza atanlar arasında TS ile Alfa da var.
Ne oldu da bu iki grup genel kurula abone yaptığı Turkcell'i bitmeyen bir kavganın ortasına itti. Sorunun cevabı, TS Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO'su Lars Nyberg'in analistlere 12 Kasım 2009'da yaptığı sunumun satır aralarında saklı. Nyberg'in tartışmaların alevlendiği şubat ayında Zaman'a verdiği demeçte 'Rus ortaklarıyla anlaştıklarını ve Turkcell'de kontrolü ele geçirmeye kararlı olduklarını' belirttiğini hatırlatıp sunuma dönelim. Zira sunumun ardından bugüne kadar olup bitenleri şöyle bir düşündüğümüzde ittifakın ilk adımının alenen 12 Kasım 2009'da atıldığı anlaşılıyor.
Sunuma göre yüzde 42'si Turkcell'in elinde bulunan Fintur şirketinin tamamı TS'ye geçecek. Fintur şirketi çatısı altında Kazakistan'da 10 milyon, Azerbaycan'da 4 milyon, Gürcistan'da 2 milyon ve Moldova'da 1 milyon olmak üzere toplam 17 milyon abone var. Dünyanın dikkat kesildiği bir coğrafyada GSM gibi kritik bir sektörde lider konuma gelmiş Turkcell, İskandinav-Rus dayanışması ile Anadolu yarımadasına geri gönderilecek. Rusya'nın nüfuz alanındaki 4 ülkeden Turkcell çıktığında sahada TS değil Alfa'nın adamları aktif olacak. Boşluğu Ruslar dolduracak. Rusya'daki Megafon ile Fintur'un başka bir şirket adıyla birleştirileceği de aynı sunumda yazıyor çünkü. Ayrıntılarına girmiyorum. Ancak planı gerçekleştirebilirlerse Turkcell, sadece Türkiye'de faaliyet gösteren, bunu da Stockholm'ün çizdiği sınırlar içinde yapabilen güdük bir şirket olarak yola devam edecek. Turkcell'in 24 Afrika ülkesinde GSM lisansı alma girişimi de Kuzey ittifakının vetosuna takılmıştı.
Şimdiki güç savaşının merkez üssü İstanbul Odakule'deki Turkcell genel müdürlüğü. Rusya'da benzer bir girişimde bulunan, ancak Rus Yüksek Mahkemesi'nden vize alamayan iki ortak Turkcell'in son genel kurulunda bir adım öne geçti. Ortak hareket ederek kanuni denetçi atanmasını sağladılar. Denetçi marifeti ile yönetim kuruluna hiç gelmemiş bir maddeyi 12 Ekim'de yapılacak genel kurulun gündemine ilave ettirdiler. Yönetim kurulu başkanı Williams'ın 'bu yönetim üç yıllığına hepinizin imzaları ile seçilmiştir' diyerek geri çevirdiği üyeliklerin azli ve yerine yenilerinin seçilmesi maddesi genel kurulda müzakere edilecek. Ticaret hukuku uzmanlarına göre yönetime sunulmadan böyle bir yöntemle kurul gündemin belirlenmesi Türk Ticaret Kanunu'na aykırı. Aynı gerekçe ile Çukurova, yürütmenin durdurulması talebiyle ticaret mahkemesine müracaat etti. Genel kurula kadar mahkemeden bir tedbir kararı çıkmaması halinde hukuki açıdan tartışmalı bir yöntemle Turkcell'i etkisizleştirme planında bir sonraki safhaya geçilecek.
DİYARBAKIR'DAKİ CALL CENTER
Yerli-yabancı sermaye ayrımı hassas bir alan. 2008 krizinden sonra en liberal ülkeler bile finans iletişim gibi belli sektörler için bazı sınırlamaları yasal çerçeveye kavuşturdu. Türkiye'de de 'kırmızı kitapçık' diye bilinen Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nde önemli değişiklikler yapıldı ve siber güvenlik ulusal güvenliğin olmazsa olmazları arasına girdi. Turkcell'in bu açıdan nasıl bir değer ifade ettiğini anlatmaya gerek var mı? Alman vakıflarının terörün finansmanına bilerek ya da bilmeyerek katkı sağladığı tartışılıyor. Turkcell Diyarbakır'da, Erzurum'da iki bin gence call center vasıtasıyla iş veriyor. Süreyya Ciliv 6 ilde daha call center açacaklarının müjdesine veriyor. Gönül köprüsü ile doğudaki gençleri batıya, batıdaki akranlarını da doğuya taşıyor. Süreyya Bey'in "Turkcell Türkiye'nin şirketi olarak kalmalı." sözleri çok mu hamaset kokuyor gerçekten?
Turkcell için 'telekomünikasyondaki son kale' nitelemesi yaparken Nyber'in dili mi sürçtü, itirafta mı bulundu bilinmez ama milli savaş gemisini rüya olmaktan çıkaran, yerli otoyu stratejik hedef olarak belirleyen yeni Türkiye, meseleye bir de bu gözle bakmalı. Günün sonunda Karamehmet hissesine düşen payı alıp gidebilir. Karamehmet ya da başka bir Mehmet, Turkcell'in yarınlarında mutlaka söz sahibi olmalı. Hele hele İsveç ve Finlandiya devletlerinin TeliaSonera'nın ortağı olduğu düşünüldüğünde bir değil, iki yabancı devletin Türkiye'de Turkcell'i çeşitli taktiklerle ele geçirmek istemesi başka soruları da gündeme getiriyor.
Sahi TS-Alfa ittifakı, ne oldu da üç yıllığına seçilen üyelerin süre dolmadan değişmesini istiyor? Tapusu Hazine Müsteşarlığı'na ait bir şirketle ilgili kararlar sadece hissedarları mı bağlar? Malın sahibinin hükmü yok mudur?
Turhan Bozkurt/Zaman

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.