E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaGündemTayyip Bey Türkiye'nin De Gaulle'ü olur---

Tayyip Bey Türkiye'nin De Gaulle'ü olur

Tayyip Bey Türkiye'nin De Gaulle'ü olur
03 Ekim 2016 - 05:45 borsaningundemi.com

Gülen'in iadesinin labirente girebileceğini belirten Mesut Yılmaz, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2023'te ülkeyi AB düzeyine çıkarması halinde Türkiye'nin De Gaulle'ü olacağını söyledi

Eski başbakanlardan Mesut Yılmaz, Hürriyet'ten Cansu Çamlıbel'e önemli açıklamalarda bulundu. İşte o röportajdan bazı bölümler: 

BUNDAN SONRA SİLAH TEHDİDİYLE BİLE KİMSE BENİ SİYASETE SOKAMAZ

- Geçen hafta New York’ta ‘Başarısız Darbe Girişiminin Anatomisi’ başlıklı paneli yönettiniz. Davet kimden geldi? Bunu AK Parti’nin değirmenine su taşımak olarak görenler oldu.

Bu paneli düzenleyen Bahçeşehir Üniversitesi’nin Amerika’da kurduğu ‘Global Policy Institute’ isimli düşünce kuruluşu. Bahçeşehir Üniversitesi’nin kurucusu Enver Yücel de benim çok eski dostum. Panelden iki hafta önce beni aradı ve benden bu paneli yönetmemi istedi. Ben de memnuniyetle kabul ettim. 23 Eylül günü de New York’un en itibarlı mekânlarından birisi olan Harvard Club’da bu toplantıyı yaptık. Başkanlık seçimiyle yatıp kalkan Amerikan kamuoyuna Türkiye’deki darbe girişiminin arka planını anlatmayı, daha doğrusu bu konuda yapılan yanlı ve yanlış yayınların etkisini elimizden geldiğince gidermeyi amaçladık. Bunu sadece bir vatandaşlık görevi olarak yaptık. Özellikle medyadan, akademisyenlerden ve düşünce kuruluşlarından iyi bir katılım oldu. Ben zaten daha önce de Almanya ve Avusturya medyasında mülakat yaptım, makaleler yazdım. Onlar beni AK Parti’nin muhaliflerinden diye tanıttılar.

- ‘Ben aktif siyaset defterini kapattım. Bir daha dönmek gibi bir niyetim yok’ diyorsunuz. Ama sizin 15 Temmuz paneliyle gündeme gelmenizi belli çevreler ‘Mesut Yılmaz’ın acaba AK Parti saflarında siyasete dönmeye niyeti mi var?’ diye yorumlayabilir.

Bundan sonra silah tehdidiyle bile kimse beni siyasete sokamaz. Ben 30 sene siyaset yaptım. 12 sene genel başkanlık, 3 defa başbakanlık, muhalefet liderliği, bağımsız milletvekillik yaptım. Siyasetin iyi-kötü bütün yönlerini yaşadım. Bana göre Türkiye’de siyaset yapmak için ben yanlış bir insanım.

GÜLEN’LE ÖZAL’IN ÖLÜMÜNDEN SONRA 3 KEZ GÖRÜŞTÜM HİÇ ETKİLENMEDİM

- 28 Şubat davası için mahkemeye tanık olarak gittiğinizde Fetullah Gülen ile birkaç kez görüştüğünüzü ama kendisinden hiç etkilenmediğinizi anlattınız. Ancak biliyoruz ki başta Ecevit olmak üzere dönem dönem koalisyon kurduğunuz siyasetçilerin Gülen’e büyük teveccühü vardı. Hatta aleyhinde bir hukuki tasarruf olmasın diye çaba gösteriyorlardı. Siz tam da o dönemlerde mi görüştünüz?

Ben Fetullah Gülen’i hayatımda ilk kez rahmetli Özal’ın cenaze töreninde gördüm. Ondan sonraki beş yıl içinde de yanlış hatırlamıyorsam üç kez görüştüm. Görüşmelere ANAP’ta siyaset yapan ve kendisine sempati duyan arkadaşlar aracılık ettiler. Tek amacım önemli bir kitleyi etkileyen ve etkisi giderek artan bir din adamını tanımaktı. Sanıyorum onun açısından da aynı şey söz konusuydu. Çünkü ben 28 Şubat’tan sonraki hükümetin başbakanıydım. Bu görüşmelerde kendisinden hiç etkilenmedim. Onun da benden etkilenmediğini zannediyorum.

ECEVİT HAYATTA OLSA O DA ERDOĞAN GİBİ ‘HATA YAPMIŞIM’ DERDİ

- Sizin o gün görüştüğünüz Gülen profili 15 Temmuz sonrasında tartışılan profille örtüşüyor mu?

İtiraf edeyim ki, gördüğüm o çok mütevazı, çok saygılı, her sözünü tartarak konuşan insanın böyle bir terör örgütüne liderlik yapabileceğini o tarihlerde hiç aklımdan geçirmedim. Beni uyaran hadise bu hareket mensuplarının zaman içinde devletin istihbarat birimlerine aşırı ilgi duymaları ve bu birimlerde görevlendirilen kişilerin Cemaat’e yakınlık söylentileri oldu. Bu konudaki şüphelerimi zaman zaman rahmetli Ecevit’le de paylaştım ve tartıştım. Rahmetli Ecevit Gülen hareketine sempatisini gizlemezdi. Hatta MGK’da cemaatler meselesi gündeme geldiğinde ‘Tüm cemaatleri aynı kefeye koymamak lazım, bunların içinde Türkiye’yi yurtdışında tanıtan, Türkçeyi yaygınlaştırmak için çalışan, eğitim hizmeti sağlayanlar var’ diye konuştuğunu hatırlıyorum. Rahmetli Ecevit’in laiklik konusundaki hassasiyeti herkesin malumudur. Eminim ki, bugün hayatta olsaydı ve 15 Temmuz’u yaşasaydı o da Sayın Cumhurbaşkanımız gibi ‘Ben bu örgütü böyle bilmiyorum, hata yapmışım’ derdi.

KOALİSYON DÖNEMİNDE GÜLEN’E SORUŞTURMA AÇILMASINI SAVUNAN HEP BENDİM

- Sizin Ecevit’le tartışmanızın sebebi neydi?

Ben hükümet olarak bu konuyu sorgulamamız gerektiğini düşünüyordum. Gerekirse bu konuda bir soruşturma açılması gerektiğini savunuyordum. 1996-1999 yılları arasında hep bunu savundum.

- 15 Temmuz’dan sonra eski Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral bir televizyon programında şöyle bir hikâye anlattı: 1998 Eylül’ünde Emniyet’teki Cemaat kadrolarına yönelik bir çalışma yapmak istedim. Mesut Bey ‘Sakın ha, Ecevit bu Cemaat’e meftundur’ dedi...

Ben o programı izledikten sonra Sayın Saral’ı aradım ve meftun kelimesini benim hayatımda belki de hiç kullanmadığımı, benim böyle bir ifadem olmadığını söyledim. Kendisi de bana ‘Efendim haklısınız. Siz bana Ecevit bu konuda hassastır dediniz, ama ben onu böyle anlamlandırdım’ dedi. Önemli olan husus şu: Gülen örgütü o dönemde hem Genelkurmay hem de MİT tarafından zaten sürekli izleniyor. Ama bugün geriye baktığımız zaman görüyoruz ki, bu incelemeyi yapacak birimlere nüfuz ettikleri için bu incelemelerden hiçbir sonuç çıkmamış. Nuh Mete Yüksel’in Gülen aleyhine açtığı davayı hatırlayın. O davada delil yetersizliğinden beraat kararı çıktı. Bugün gün ışığına çıkan gerçeklerin çoğu zaten o davanın iddianamesinde de vardı. Eğer yargınız ele geçirilmişse siz hukuk devletinde polis raporuyla nasıl sonuç alacaksınız?
- Cevdet Saral o yayında size ithafen şunu da söyledi; ‘Ecevit sizin cemaat aleyhine bir soruşturma yaptığınızı öğrenirse hükümet yıkılır’.
Doğru değil. Ecevit bu konuda hassastır, bu soruşturma sağlıklı yürümez, siyaset olarak da bize zarar verir dedim.

‘CIA DARBENİN ARKASINDA OLSAYDI BAŞARILI OLURDU’ DEDİLER

- AK Parti iktidarı 15 Temmuz darbe kalkışması Washington’da planlanmış gibi açıklamalar yaptı. ABD aktif bir şekilde bu planın içinde yer aldı mı sizce?

Panel için Amerika’ya gittiğimde önemli görevlerde bulunmuş şu anda danışmanlık yapan birisine ‘Bu işin arkasında CIA olabilir mi?’ diye sordum. ‘Eğer öyle olsaydı başarısız olmazdı’ dedi ve bana bir darbenin başarılı olması için öncelikle iletişim sistemlerinin nasıl çökertilebileceğini anlattı. Doğrusu ben de işin söylendiği kadar basit olmadığını düşünüyorum. Amerika’nın zamanında komünizme karşı öngörülen herkesin bildiği bir yeşil kuşak projesi vardı, sonra bu ılımlı İslam projesine dönüştü. Bu politikalar kapsamındaki taşeronlardan birisi de bu örgüt olabilir. Ama bu politikalar her zaman yönetimin resmi politikası değildir. Çeşitli düşünce kuruluşlarında, istihbarat örgütlerinde bu politikalarla ilgili sürekli senaryolar üretilir. Eğer seçilen yönetim bunları benimserse uygular, isterse kısmen veya değiştirerek uygular, isterse rafa kaldırır.

Zaman zaman Amerika’da CIA ile FBI, Dışişleri Bakanlığı ile Pentagon sanki ayrı iki devletmiş gibi birbirleriyle mücadeleye girerler. Hatırladığım kadarıyla Gülen’in yeşil kart meselesi de böyle bir mücadeleye neden olmuştur. O zaman Türkiye’deki Gülen sempatizanlarının da referansıyla mahkeme yeşil kart kararını vermiştir. FBI buna sonuna kadar karşı çıkmıştır ama CIA bunu uluslararası perspektifle desteklemiştir.

- Neden böylesi bir uluslararası proje için daha önce yurtdışıyla pek de bağlantısı olmayan bir vaizi tercih etmiş olabilirler? Gülen teşkilatına yüklenen uluslararası misyon nedir?

O hikâyenin bütün detaylarına vakıf değiliz. Onlar bunu sıfırdan mı alıp eğittiler yoksa gücünü gördükten sonra üstüne mi oturdular, bunları daha bilmiyoruz. Ama benim iddiam bunların arkasında yabancı odaklar var. Bu ABD demek değildir.

GÜLEN’İN İADESİNİN AMERİKAN YARGISINDA LABİRENTE GİRECEĞİNDEN ENDİŞELİYİM

- Türkiye’nin bugün ABD’den öncelikli beklentisi Fetullah Gülen’i iade etmesi, onu yapmıyorsa bile en azından tutuklayıp bir an önce yargılaması. Bu yönde hızlı bir gelişme olabileceğine inanıyor musunuz?

Bu yönde hızlı bir gelişme olmasını ister misiniz deseydiniz cevabı çok kolaydı. Tabii ki isterim. Ama çok fazla umudum yok. Gerek bu örgütün yapısal özelliği, gerekse bunun arkasındaki güçlerin kendilerini kamufle maharetinden dolayı yargının bu konuda bir karar vermek için ihtiyaç duyacağı somut delillere ulaşılabileceğinden ciddi kuşkum var. Şu ana kadar Türkiye’de delil diye ifade ettiğimiz şeylerin önemli bir bölümü sanık ifadeleridir. Sanık ifadelerinin baskı altında alındığı argümanı Batı’da her zaman rağbet gören bir argümandır. Bence en önemlisi Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın ifadesidir. Darbeciler eğer onu Fetullah Hoca ile görüştürmek istiyorlarsa bu o bağlantının en somut delilidir. Ama bu bir mahkeme kararı için yeterli delil olur mu olmaz mı o ayrı konu. Bence bu mesele Türkiye’de bile yargısal karara bağlanması uzun zaman gerektirecek bir konudur. Amerikan yargısında ben bunun bir labirente gireceğinden korkuyorum.

TAYYİP BEY BUNU BAŞARIRSA TÜRKİYE’NİN DE GAULLE’Ü OLUR

- Biraz başa dönersek... 15 Temmuz bir fırsattır dediniz. Ne için fırsattır?

25 gün sonra Cumhuriyet’in kuruluşunun yıldönümü. 100. yıldönümüne varmamıza 7 yıl kalıyor. Türkiye’nin artık şu darbe girişiminin izlerini temizleyip, sorumluları ortaya çıkarıp, senaryosunu çözüp yoluna bakması lazım. Türkiye’nin önünde artık ne kendisini içeriden işgal etmiş olan bir cemaatin lekesi var ne üzerinde ordunun vesayeti iddialarını haklı çıkaracak bir zafiyeti var. Türkiye’de şu anda yüzde 50 oy almış meşru olarak seçilmiş bir iktidar var. Yani AB ölçeğinde bir demokrasiye ulaşmamızın önünde yapısal bir siyasal engel kalmadı.

Ben Tayyip Erdoğan gibi bu darbe teşebbüsünü milat kabul ettiğimi söylemişsem eğer, onun yerinde olsam bunun arkasından atacağım adım Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni 2023 yılına artık içi tam demokrasiyle doldurulmuş bir ülke olarak taşımak olur. Atatürk’ün gösterdiği çağdaş uygarlık düzeyini ben AB düzeyi olarak görüyorum. Rahmetli Özal Anavatan Partisi’ni kurduğumuzda genel merkezin açılışında deftere ‘Size göstereceğim en önemli hedef AB üyeliğidir. Bizi bu yoldan vazgeçirmek için çok tertipler yapacaklar ama bundan asla vazgeçmeyin. Vasiyetim budur’ diye yazmıştı. Biz bu hedeften hiç vazgeçmemeliyiz. AB benim için Türkiye’yi demokrasiye dönüştürmenin yoludur. Biz 2023’te AB düzeyine çıkalım, onlar bizi referandumda kabul etmeyip rahmetli Erbakan’ı haklı çıkarsınlar. Demokratik bir İslam ülkesini sırf dininden dolayı AB’ye kabul etmemiş olsunlar. Kendi çok kültürlü medeniyet prensipleriyle ters düşsünler. Bunu başaracak Tayyip Erdoğan Türkiye’nin De Gaulle’ü gibi olur. Ama Tayyip Bey öbür yola girerse neler olacağını düşünmek bile istemiyorum.

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (9)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • vatansever03 Ekim 2016 17:48

    aaa tansu hanimla birlikte gelseydiniz bari,,,

  • vatansever03 Ekim 2016 16:58

    aaaaaa sen yasiyormudun be ,,,,umarim yakindir sela

  • vatansever03 Ekim 2016 16:58

    Bu Ulke yeterince cekti sizin gibilerinin yuzunden

  • vatansever03 Ekim 2016 16:56

    gene biryerlerde bir cikar pesinde,,,,,,

  • vatansever03 Ekim 2016 16:54

    Umarim bir an evvel TC kendi rotasini giderde avrupa sacmaliginin onunde dilenci olmaktan kurtulur

  • money talks 03 Ekim 2016 15:12

    ihale ve para güzel şey maksat çoluk çocuğun ekmek parası çıksın

  • akbaba03 Ekim 2016 11:41

    memleket sizlerden cok cekti o güzelm emlak bankasaı türk ticaret bankssını batırıdınz kimse oy vermez

  • Yakup03 Ekim 2016 11:00

    Kardeşim Tayyip bey öbür yola girerse kötü olur diyorsun da öbür yolu söylemiyorsun, AB demokrasisini hedef ve örnek gösteriyorsun da iki yüzlü AB'nin kendine müslüman demokrasisini söylemiyorsun, onlar işlerine gelince darbecilerle birlikte olurlar, biz şuan AB demokrasisinin çok üstündeyiz zaten, bak darbecilere halkına zulmedenlere ne pahasına olursa olsun karşı çıkıyoruz, muhalefetin, basının sınırsız hakaret özgürlüğü olan bir ülkeyiz daha ne olsun...

  • HİLAL03 Ekim 2016 08:42

    Türkiye niye bu hallere geldi demekten kendimi alamıyorum, bu ülkede başbakanlık yapmışsın bizler nerelerde hata yaptıkda ülke bu hallere geldi diye düşüneceğine Cumhurbaşkanına methiyeler düzüyor ya AKP YE KATILACAK YADA BİRYERDEN İHALE ALACAK HAYRA ALAMET DEĞİL.