E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaYaşam-MagazinTaş atan Marlon Brando---

Taş atan Marlon Brando

Taş atan Marlon Brando
25 Ağustos 2012 - 11:52 borsaningundemi.com

Mardin'de bir mitingde polise taşa atan 15 yaşındaki Barış, köyüne gelen sinemacılardan teklif alınca hayatı değişti

Mardinli Uğur Barış henüz 15 yaşında köye gelen film ekibi tarafından keşfedildi, 'Kırık Midyeler'de parmak ısırtan bir performans gösterdi. Çekimler bittiğinde, o cezaevinin yolunu tuttu. 4 ay sonra çıktı, galaya yetişti, hayatı değişti. Eleştirmenlerin 'Küçük Marlon Brando'su, 'Abiler, ablalar alkışladı. Her şey değişti' diyor.
İşte Mardin'in bir köyünde, at arabası sırtında keşfedilen 'taş atan çocuk' Uğur Barış Mehmetoğlu'nun (15) başrole uzanan öyküsü:
'Aslında bizler iyi çocuklarız. Sadece bizim oralarda durumlar biraz farklı. Siyaset, ben ve arkadaşlarım için oyun gibi...' Bu sözler Uğur Barış'a ait. Hikayesinin de ana fikri gibi.
Uğur, Mardin Nusaybinli. Kendi ifadesiyle 'çocukluğu misket değil, mermi kovanları' toplayarak geçmiş. Çevresindekilere göre fazla asi, zaptedilemez. 7 ağabeyi ve 5 ablası var. 15 yaşına kadar köyünden dışarı hiç adım atmamış. Taa ki, bir film ekibinin yolu uzaklardaki o köye düşene kadar.
OKULDAN KAÇMIŞTI
Onu keşfeden Yönetmen Seyfettin Tokmak oldu. Mardin'den, İstanbul 'a oradan da Almanya 'ya gitmek için yola çıkan iki çocuğun hayallerini anlatan 'Kırık Midyeler' için oyuncu arayan Tokmak, Uğur'u görür görmez kararını verdi. Tokmak, 'At arabasının üzerinde, okuldan kaçtığı her halinden belli, eğreti bir kravatla keşfettim onu' diyor. Ve o tesadüfle Uğur için İstanbul yolu açıldı. Yaşadıkları inanılmazdı.
MARTIYLA GÜVERCİNİN FARKI NE?
Yönetmen Tokmak, Uğur Barış'ın ilk günlerini şöyle anlatıyor: ' İstanbul 'a getirdiğimizde yüzündeki şaşkınlık inanılmaz anlamlar taşıyordu. Denizi ilk gördüğünde uzun bir süre martıların güvercinlerden farkını anlamaya çalıştı. Geçen zaman diliminde benimle hiç konuşmadı. Türkçe konuşmayacağını ancak Kürtçe konuşabileceğini, Kürtçe öğrenmem gerektiğini söylüyordu.'
"HAPİSTEYKEN ÇOK ÜZÜLMÜŞTÜM"
İstanbul 'daki çekimler bittikten sonra Uğur Barış için hayatının en zor dönemi başladı. 2011 yılının Ekim ayında, katıldığı bir mitingde polise taş attığı gerekçesiyle tutuklandı. Cezaeviyle de tanışmış oldu. 4 ay boyunca hapiste kaldı. Sancılı günlerdi. Uğur, 'İçerideyken en büyük üzüntüm filmi izleyemeyeceğimi düşünmek oldu. Taşı zarar vermek için atmamıştım çocuk aklı işte' diyor.
"OKULA MAYIN BİLE GETİRMİŞTİM"
Küçük oyuncunun sözleri düşündürücü: 'Ben küçükken bilye yerine boş kovan biriktirirdim. Okulla aram pek iyi değildi. Bir keresinde Suriye sınırında bulduğumuz patlamamış mayını arkadaşlarımla okul bahçesine getirmiştik. Müdürümüz bize hep kızardı. Aslında bizler iyi çocuklarız. Sadece bizim oralarda durumlar biraz farklı... Siyaset ben ve arkadaşlarım için bir oyun gibi...'
"HİÇBİR ŞEY ESKİSİ GİBİ DEĞİL"
Uğur, filmin galasına 2 hafta kala tutuksuz yargılanmak üzere tahliye oldu. Sonrasında yaşadıkları ise hayata bakışını, beklentilerini baştan aşağı değiştirdi: 'Filmi izleyebileceğimi öğrenince çok heyecanlandım. Cezaevinden çıkıp galaya gittiğimde yönetmenimiz beni sahneye çağırdı. Ablalar, ağabeyler alkışladılar hep. O günden sonra artık hiçbir şey eskisi gibi değil.'
"ATMIYORUM, ATTIRMIYORUM"
Uğur Barış, 'Şimdi arkadaşlarıma da anlatıyorum, 'O eski oyunları artık oynamayalım, babanıza değil bana inanın, bu işlere bulaşmayalım' diyorum. Çocukken birilerinin bizi burada unuttuğunu zannederdim. Ama artık umutlarım, hayallerim var. Oyuncu olmak istiyorum. En beğendiğim oyuncu Şevket Çoruh. Belki bir gün onun gibi olurum' diyor.
ÖDÜLLERİ TOPLADI
Kırık Midyeler'de, Almanya 'daki akrabalarının yanına gidebilmek umuduyla İstanbul 'a çalışmaya giden Mardinli çocuklar Hakim ve Faysal'ın hikayesi anlatılıyor. Faysal bulaşıkçılık, ele-avuca sığmayan Hakim (Uğur Barış Mehmetoğlu) midyecilik yapmanın yollarını arar. Para biriktirmeye çalışan, Kumkapı'da göçmenlerin kaldığı virane bir pansiyonda yaşayan çocuklara, Afrikalı Babatunde de yardım edecektir. Kalp hastası kızının tedavisi için Türkiye 'ye gelen ve aynı pansiyonda kalan Medina ise çocukları uzaktan uzağa kollamaktadır. Pansiyon sahibi Cevat'ın ise çocuklarla ilgili başka karanlık planları vardır. Ancak Medina'nın aniden kaybolmasıyla planlar altüst olur.
- FESTİVALLER: İstanbul Film Festivali, Saraybosna Film Festivali, Zürih Film Festivali, Open Doek ( Belçika ), Schlinger Çocuk Filmleri Festivali, Castellinaria Film Festivali, Montpellier Film Festivali'ne katıldı.
- ÖDÜL ve DESTEKLER: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yapım Desteği, EAVE (Avrupa Bağımsız Yapımcılar Birliği) Bursu, İsveç Film Enstitüsü Yapım Desteği, Saraybosna Film Festivali - Arte/ZDF Ödülü, Cinelink - The Post Republic Ödülü...
"ELEŞTİRMENLER ONU EFSANEYE BENZETİYOR"
Yönetmen Seyfettin Tokmak, Uğur Barış'ın oyunculuk açısından hak ettiği yeri zamanla bulacağına inanıyor. Tokmak, 'Uğur için yurtdışından aldığımız tepkiler inanılmaz. Film eleştirmenleri tarafından 'Küçük Marlon Brando' olarak gösteriliyor. Uğur'un, canlandırdığı 'Hakim' karakteri gibi pes etmeden hayallerinin peşinde koşacağına inanıyorum. Zaten bu ülkenin, doğusunda yoksulluğa, savaş ortamında yaşamaya mahkum edilmiş çocuklarının fırsat verildiğinde ne kadar yetenekli olduklarını gösteren en önemli ipucu Uğur' diye konuştu.
'A LETTER TO THE KİNG'DE DE OYNADI
Uğur Barış Mehmetoğlu, ilk filmi 'Kırık Midyeler'de gösterdiği başarılı performansla dikkatleri üzerine çekti. Ve ardından Norveçli yönetmen Hisham Zaman'ın 'A letter to the king' isimli fiminde de oynadı. (Akşam)

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)