E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaGündemTahliyelerden son ne dediler---

Tahliyelerden son ne dediler

Tahliyelerden son ne dediler
11 Mart 2014 - 04:34 borsaningundemi.com

Ergenekon davası sanıkları tahliye kararının ardından cezaevi dışında yakınlarının coşkusuyla karşılandı, tahliye ile ilgili açıklamalar yaptı

Ergenekon sanıklarının art arda tahliyeleri dün günboyu sürdü. Tahliye edilen sanıkları cezaevi dışında bekleyen yakınları kucakladı. Yakınlarıyla hasret gideren sanıklar tahliyelerle iglili açıklamalar da yaptı. İşte o açıklamalar:

"DEVLETİN BİZE ÖZÜR BORCU VAR"

HASAN IĞSIZ
: Bugün özgürlüğümün çalınmasının üzerinden 2 yıl 7 ay geçti. Normal olarak özgürlüğümün bana verildiği bugün çok mutlu olmam gerekir. Ama size şunu aktarmak istiyorum; biraz önce 2 yıl 7 ayımı paylaştığım koğuş arkadaşlarımı geride bırakarak onların yanından ayrıldım. Arkadaşlarımız Balyoz'dan yargılanan bilinçli arkadaşlarımız. Deniz Kuvvetleri'ne uzun yıllar hizmet etmiş çok başarılı arkadaşlarımız. Ben kendimin suç işlemediğini nasıl biliyorsam, onların da suçsuz olduğunu biliyorum. Bu yüzden onları geride bırakmak bana çok zor geldi. Hiç tanımadığımız, bilmediğimiz insanlarla birlikte yargılandık. Ama duruşmalar sırasında bu insanları yakınen tanıma imkanına sahip olduk. Ortak özelliklerinin Atatürkçü düşünce sistemini benimsemiş, ülkesine ve milletine yürekten bağlı onurlu insanlar olduğunu gördük. Onların davasına baktığımızda bizden farklı olmadığını gördük. Hepsinde imzasız ihbar mektupları, gizli tanıklar, sahte belgeler... İnsanlar yıllarca haksızlığa isyan ettiler, seslerini duyurmaya çalıştılar. Fakat maalesef bunda başarılı olamadılar. Devlet seyirci kaldı. Sonunda devlet bütün olanların bir senaryonun parçası olduğunun farkına vardı. Yargıyla ilgili olarak yapılması gerekenler tabii ki yapılacaktır. Ama ben sizlere şunu ifade etmek istiyorum: Devletin bizlere ve ailelerimize bir özür borcu var. İnsanlar çok büyük sıkıntılar çektiler. Ailelerimiz çok büyük sıkıntılar çektiler. Ama eğer bir gün Türkiye'de gerçek bir demokrasinin oluşmasında eğer bizim yaşadıklarımız bir ibret vakası olarak katkı sağlarsa, hiç değilse cezaevinde boşu boşuna yatmamış oluruz"

"KININDAN ÇIKMIŞ BİR KILIÇ GİBİYİZ"

DOĞU PERİNÇEK: Bizleri Ergenekon'a hapsettiler, Türkiye'yi bölmek için. Ve şimdi Ergenekon'dan çıkıyoruz. Türkiye'yi birleştireceğiz. Bizi Ergenekon'a hapsettiler, Cumhuriyet'i yıkmak için, Türkiye'yi şeyhler, müritler, dervişler, meczuplar, cemaatler ülkesi haline getirmek için. Şimdi Ergenekon'dan çıkıyoruz. Cemaatlerin, tarikatların kökünü kazıyacağız. Cumhuriyet'i ayağa kaldıracağız. Bizi tahliye ettiren onlardır. Türk halkının fedaileri, öncüleri. Şu anda Ergenekon'dan çıktığımız yerdeyiz. Kınından çıkmış bir kılıç gibiyiz. Görevlere hazırız. Bir, Türkiye'yi böldürmeyeceğiz. Ülkeyi birleştireceğiz. İki, Cumhuriyet'i yıktırmayacağız. Ergenekon bizlerin şahıslarını hedef alan bir tertip değil; hedef Atatürk devrimiydi. Toplumumuzun çağdaş yaşama özlemleriydi. Ve bu hedefe ulaşmak için iki kurumu hedef aldılar. Türk Silahlı Kuvvetleri ve İşçi Partisi. Gazi olduk, bize bir şey olmadı. Ergenekon'dan gazi olarak çıkıyoruz. Türk Ordusu ve İşçi Partisi olarak Ergenekon'dan gazi olarak çıkıyoruz. Ama bizi hedef alanları görüyorsunuz. Çürüdüler, dağılıyorlar. Onların, Türkiye'yi bölenlerin hükümetini yıkacağız. Buradan ilan ediyorum, Türkiye'yi bölenlerin iktidarını yıkacağız. Türkiye'yi birleştirenlerin iktidarını kuracağız. Tayyip Erdoğan'ların, Abdullah Gül'lerin, Fethullah Gülen'lerin iktidarını, hepsini birden yıkacağız. Kınından çıkmış bir kılıç gibiyiz. Hazırız. Görevlere hazırız. Göreceksiniz, Türkiye'miz aydınlıklara, feraha ilerleyecektir. Koşullar çok güzel. Suriye'yi bölemediler. Irak'ı bölemediler. İran dimdik ayakta. Ukrayna'da amaçlarına ulaşamadılar, berbat olacaklar.

 "YAŞASIN CUMHURİYET"

YALÇIN KÜÇÜK: Yaşasın cumhuriyet, yaşasın emekçi cumhuriyet, yaşasın aydın cumhuriyet, kahrolsun cumhuriyet düşmanları" oldu. Küçük, "İlker Paşa hazretleri çıktı. Çıkarken, kin ve nefret duymadığını söyledi. Doğrudur. Tuncay Özkan arkadaşımda çıktı bugün öğleden sonra, akşam üzeri. Kin ve nefret duymadığını söyledi. Doğrudur. Ancak bir gün 32. Gün'de bir oturumda Erol Mütercimler, 'Ordu iktidara gelecekmiş. Gelirlerse 25 yıl çıkmaz' dedi. Benim öyle bir niyetim yok, tavsiyem de yok, orada da söyledim. Ama bunların cumhuriyete verdikleri tahribatı 30 yılda tamir edemeyiz. Cumhuriyet tahrip olmuştur. Cumhuriyeti tahrip edenlerle, cumhuriyeti yeniden kurmak üzere savaşa devam edeceğiz. Bunları yapanlar, bunların karşılığını görecekler 1. 2 biz neyiz. Bizi kimse çıkartmıyor. Bizleri, Türkiye Cumhuriyeti'ni tahrip ettiklerini, yok ettiklerini düşündükleri  için bizleri sembol olarak, o cumhuriyet olarak hapse attılar. Ama şimdi kendileri eriyorlar.  Bizleri burada tutacak güçleri yok. Biz onun için dışarıya çıkıyoruz. Bizi kimse çıkartmıyor. Cumhuriyete yaptıkları zararları taşıyamaz oldular. Bunun için buradayız. Bu cumhuriyete verdikleri tahribatı yeninceye kadar çalışacağız. Cumhuriyeti yeniden yapacağız. Bu Gezi Parkı'nın olduğu yer, bir kışlaydı, Topçu Kışlası, o kışladan 31 Mart çıktı. 31 Mart'tan önce Türkiye'de meşruti krallık kuruldu. Bundan sonra meşruti demokrasi, şartlı demokrasi kurmak zorundayız. Öyle al oy, bilmem neyi, kulların demokrasisi olmaz. Aydınların demokrasisi olacak. Kurulların demokrasisi olacak. Dört tane yüksek komutanla, dört tane Bakanlar Kurulu üyesi yan yana gelecek, eşit haklarla güvenlik meselelerini kuracak. Dört tane plancıyla, iktisatçıyla, yüksek görevliyle, dört tane Bakanlar kurulu üyesi gelecek, ekonomiyi yapacaklar. Şartlı. Bunlara olmaz, yüzde 34'le gelip de bir gece 40 kanun çıkartarak... Ona demokrasi denmez. Büyük kurtarıcının dediği gibi 'Büyük Türk milletine hiç kimse mazlum rolünü vermemelidir'. Türk milleti mazlumiyeti kabul etmez. Yaşasın o Türk milleti, Türkiye Cumhuriyeti yaşasın ve Kürt ve Türk emekçilerinin birlikte olacağı bir cumhuriyet kuracağız. Yaşasın Türkiye'nin Kürt ve Türk emekçileri, yaşasın yeni büyük cumhuriyetimiz. 30 yıl bunun için mücadele edeceğiz. Bunun için savaşacağız.

"SİLAH ARKADAŞLARIMI SELAMLIYORUM"

MEHMET ALİ ÇELEBİ:
Silivri'de, Hasdal'da, Sincan'da, Mamak'ta, Maltepe'de, Hadımköy'de, Şirinyer'de nöbet tutan silah arkadaşlarımı buradan selamlıyorum. Ne hissediyorsun diyorsanız, cephede silah arkadaşlarını bırakmak zorunda kalan bir askerin huzursuz ruh halindeyim. Çünkü henüz adalete doymadık. Adalet hala kan ağlıyor. Silah arkadaşlarım, komutanlarım, eve dönüş yolundaki adımlarına kavuşmadıkça, bugün benim elde etmiş olduğum özgürlüğün hiçbir anlamı yoktur. Ergenekonmuş, Balyozmuş, Poyrazköymüş, Amirallere Suikastmiş, Askeri Casuslukmuş; bunların hepsi yalanın doğruya büyüklük taslaması. Hepsi illüzyon, kamuoyunda söylenegelen adlarıyla, kumpas davalar. Yani hiçlik; ama emin olun hiçlik hiç bu kadar tehlikeli olmamıştı. Hiçlik hiç bu kadar zamanımızı çalmamıştı. Hiçlik hiç bu kadar insanı mağdur etmemişti. Bunların hepsi hukuk adı altında yapıldı. Oysa hukuk insanca adilane yaşamı temin etsin diye var. Zulmün yardakçısı olsun diye değil. Tüm komutanlarımın silah arkadaşlarımın irade beyanı şudur. 'Bizler karşımızda ölüm, elimiz vicdanımızda torunlarımızın yarın inceleyeceği tarihe ait mesuliyetler gözümüzün önünde. Yolumuzu Mustafa Kemal Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti için yaşam nöbeti çizen sözleri ve direktifleri çerçevesinde çiziyoruz.' Herkes bilsin ki; buradaki komutanlarım nöbetlerine devam etmektedirler. Mustafa Kemal'i her zamanda, her mekanda, her koşulda savunacağız, ona siper olacağız. Mustafa Kemal Atatürk şu an yükseklerdedir. Ama bacakları hala duyarlıdır. Yere değdirmese de bizim gibi şerefli Türk subaylarının, şerefli Türk aydınlarının, onurlu Türk gençliğinin başlarına basa basa, omuzlarına basa basa ileri atıyor adımlarını. Yürüyecek, yürüteceğiz onu. O bu topraklarda hiç kaybetmedi, yine kazanacak. 

"HESAP SORACAĞIZ"

MERDAN YANARDAĞ:
Bu kumpası ve komployu kuranlar sadece suçlanan 'cemaat' ya da 'paralel devlet' dedikleri güç değildir. Suç ortakları hala daha hükümeti işgal etmektedirler. Tahliye olan arkadaşlar 'Hiçbir şekilde kin duymadık, intikam beslemeyeceğiz' dediler. Elbette kin ve intikam bizden uzak ama bir şeyin altını özellikle çizerek belirtmek istiyorum ki bunlardan hesap soracağız.

"BU İŞ BİTMEDİ"

ALAETTİN SEVİM: 
Bu akşam aileme kavuştuğum için mutluyum. Aynı zamanda, içeride bıraktığım arkadaşlarımla ilgili büyük bir hüzün var. Bugün biz özgür kalmış olabiliriz ama bu davalar henüz bitmedi. Hatta çok da başlangıç aşamasında olduğunu söyleyebiliriz. Bugün için Ergenekon konuşuluyor. Hala Ergenekondan bırakılmamış arkadaşlarımız var. Yarın umarım ki bir başka arkadaşımın Albay Suat Selvi'nin de tahliyesi için burada oluruz. Balyoz ve diğer davaların da unutulmaması lazım. Burada bir tek şey söylemek istiyorum. Ben onu çok önemli buluyorum. Kim ne derse desin ben, bu davaların merkezinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle de, özellikle 'Balyoz Davası'nda adaletin yerini bulması çok önemli benim için. Bu mahkemelerin ne dediğinin bizi cezalandıran bize ceza veren mahkemelerin ne dediğinin benim için hiçbir önemi yok. Bunu tekrar tekrar söylemek istiyorum. Benim için önemli olan ve benim yüreğimi acıtan değişik zamanlarda yapılan anketlerde hala milletimizin bir kısmının 'Ergenekon, Balyoz Davaları'na inandığın dair sonuçlar çıkıyor. Buradaki insanların, buradaki subayların ve benim yüreğimizi acıtan bu.

"TÜRK DEVLETİNİ ÇÖKERTMEK İSTEDİLER"

KEMAL KERİNÇSİZ: 2006 yılında başlayan Oslo görüşmeleri ile hemen akabinde 2007 yılında Mayıs ayında başlayan Ergenekon süreci, bilahare esas 2 hedefe yönelmiştir. Aslında hedef Türk devletini çökermektir, bitirmektir. Bütün kurumlarıyla beraber tasfiye etmektir. Ama bunların en başında, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni yeniden NATO'ya kopmaz zincirlerle bağlamaktır. Bu başarılmış mıdır? Evet, maalesef yeniden Türk devleti, Türk Silahlı Kuvvetleri, 2000'li yılların öncesinde Avrasya politikalarından vazgeçirilmiş ve kopmaz bağlarla NATO'ya, ABD'ye bağlanmak durumunda kalmıştır. Tertibin ikinci amacı, federasyon yolunun açılmasıdır. Maalesef o da, 2006 yılından itibaren Oslo görüşmeleri ile beraber, işte gelinen bu noktada, federasyon bağıra bağıra gelmiştir. Kürt devletinin temelleri fiilen atılmak üzeredir. Artık bu noktadan sonra Ergenekon tertibinin yürütülmesinde lüzum da kalmamıştır, gerek de kalmamıştır. Çünkü amaçlarına ulaşılmıştır. Bu davanın önemli ölçüde hukuk dışılığını ortaya koyan bütün Türk hukukçularına çok teşekkür ediyorum. Bugün 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin çıkışı açık bir anayasa ihlalidir. Bizler 312. maddeden suçlandık. Oysa 13. Ağır Ceza Mahkemesi anayasayı ihlal suçu işlemiştir, yasama organına karşı suç oluşturmuştur. Onun unsurları içerisinde cebir ve şiddet de vardır. Hukuka aykırılık da vardır. 

"DİMDİK AYAKTAYIM"

SEDAT PEKER: 
Bildiğiniz üzere 10 yıldır cezaevindeyim. Bu 10 sene süre zarfında ülkemizde pozitif yönde olan gelişmeleri, değişmeleri takip edebildim. Kendimle ilgili hissiyatım bu gelişmelere ve değişmelere uyum sağlayabileceğim, ayak uydurabileceğim yönündedir. Takdir edersiniz ki 10 yıl içinde birçok yeni ülkeler kuruldu, birçok ülkeler de yıkıldı. Gördüğünüz üzere ben hâlâ hem ruhen, hem bedenen hayattayım ve dimdik ayaktayım. Bundan sonra mücadelemize, hayat yaşamımıza, ülkemizdeki pozitif olan gelişmelerle beraber uyum sağlayarak devam edeceğiz.

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)