Süleymah Şah Saygı Karakolu’nda görev yapan 44 bordo bereli Türkiye’ye getirildi. Operasyon sırasında meydana gelen kazada sonucu karakolda görev yapan 1 asker şehit oldu....
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Ecdadımızın emaneti Süleyman Şah’ın naaşı Suriye içindeki yeni mekanına geçici olarak nakledilmek üzere ülkemize getirilmiştir. Süleyman Şahın naaşının nakledileceği Suriye Eşmesinde bir bölge ordumuz tarafından kontrol altına alınmış bayrağımız göndere çekilmiştir" denildi. Peki Süleyman Şah kimdir? işte o detaylar...
Süleyman Şah veya Süleyman Şah Kaya Alpoğlu (1178 - 1227, Fırat), Kaya Alp'in (Kutalmış) oğlu, Ertuğrul Gazi'nin babası, Osman Gazi'nin dedesidir. Oğuzların Kayı boyundandır. Doğum yeri ve tarihi hakkında kesin bilgiler yoktur.
12. yüzyılın sonlarında doğduğu ve Kayı boyunun reisi olduğu bilinir. Moğol hükümdarı Cengiz Han'ın Orta Asya'daki istilâsı üzerine, 13. yüzyılda Türkistan'dan batıya doğru göç etmeye karar vermiştir. Türkistan'dan 50.000 kişiyle Kuzey Kafkasya üzerinden Doğu Anadolu'ya gelerek, 1214'te Erzincan ve Ahlat taraflarına yerleşti. Aynı boya mensup bazı aşiretler de Diyarbakır, Mardin ve Urfa'ya yerleştiler. Dikkat edilmesi gereken bir husus, Süleyman Şah'ın, Anadolu Selçuklu Devleti'nin kurucusu olan Kutalmışoğlu Süleyman Şah ile karıştırılmaması gerekliliğidir.
Süleyman Şah Kayı boyu'ndan birkaç bey ile Caber'e giderken Fırat Nehri'nde boğuldu. Ölümünden sonra Caber Kalesi'nin dibindeki bir kümbete gömüldü. Mezarın bulunduğu bölge, I. Dünya Savaşı sonrasında Suriye Osmanlı Devletinden ayrılınca, Fransız Suriye Mandası sınırları içerisinde kalmıştır.
Ancak Türkiye Cumhuriyetinin Fransa ile yaptığı Ankara Antlaşması ve Lozan Antlaşması'na göre kale ve türbe Türkiye'nin toprağı sayılmıştır. 1938'de Türbe yanına Jandarma Karakolu İnşaa edilmiş. Toprağın ve Türbenin korumasını Türk Askeri yapmaya başlamıştır.
1973 yılında Suriye Hükümeti Tabka Barajı'nın yapımının bitirileceğini ve türbenin Esed Baraj Gölü'nün suları altında kalacağını bildirmiştir. Bu yüzden türbe ve karakol Halep İline bağlı Karakozak Köyündeki 10.096 m²'lik yeni yerine taşınmıştır.
4 OĞLU VARDI Süleyman Şah'ın Sungur Tekin, Gündoğdu, Dündar Bey ve Ertuğrul Bey adında dört oğlu vardı. Sungur Tekin ve Gündoğdu, kabileleriyle birlikte eski yurtlarına döndü. Dündar Bey ve Ertuğrul Gazi, 400 çadırlık aile efradıyla beraber yeni bir yurt aramak için Pasin ovası ile Sürmeliçukur yöresine gittiler.
İlk Medreseyi Kuran Devlet Adamı Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan paşalardan biri olan Süleyman Şah -ki bazı kaynaklarda Süleyman Paşa olarakta geçer-, tarihte bilinen ilk Osmanlı Medresesini açarak imparatorluğun temel eğitim biriminin oluşmasında rol oynayan devlet adamıdır. 1332 yılında İznik'te açtırdığı medrese, avlulu medreselerin ilk örneği olup binada 11 hücre, 1 dershane ve 19 kubbe bulunmaktadır.
Osmanlı Devleti’nin 2'nci padişahı Orhan Gazi ile Nilüfer Hatun’un oğlu olarak dünyaya gelen ve babasından önce vefat ettiği için padişah olamayan Süleyman Şah, kuruluş döneminde gerçekleşen ve büyük öneme sahip fetihlere katkısı nedeni ile tarihe “Rumeli Fatihi” olarak geçmiştir. Kumandası altında bulunan Osmanlı ordusu Rumeli’ye geçmiş, ilk defa bu ordular vasıtasıyla Balkanlarda birçok bölge fethedilmiş ve kalıcı hâkimiyet sağlanmıştır.
İyi bir eğitimi takiben ilk defa Gerede’de yönetici olarak hizmete başlayan, İznik ve İzmit’in fetihlerinde bulunan Şehzade Süleyman’a fetihlerini takiben Göynük ve Mudurnu tarafları tımar olarak verilmiştir. Karesi (Balıkesir) fethine katılarak Karesi Sancakbeyi olan Süleyman Şah, Bizans İmparatoru’nun Selanik’i kuşatması nedeniyle Orhan Gazi’den yardım istemesi sonucunda, 1346 yılında ordusuyla ilk defa Rumeli topraklarına geçerek Selanik’in kuşatmadan kurtarılmasında önemli başarılar göstermiştir. Süleyman Şah’ın 1352 yılında Sırplar ve Bulgarlarla Dimetoka’da yapılan savaşlarda gösterdiği başarılar sonucunda Bizanslılar tarafından Çimpe (Çimbi) kalesi üs olarak verilmiş, bu kaleye üstlenen askerlerle Osmanlılar, Balkanlara yerleşmeye başlamıştır.
Ankara’nın alınmasıyla neticelenen sefere katılmasını takiben tekrar Rumeli’ye dönen Süleyman Şah, bir taraftan Bizanslılara yardım etmiş, diğer taraftan da bölgeyi tanımak amacıyla Balkan içlerine yaptığı akınlar sırasında yanında bulunan ünlü beylerin de teşvikiyle Rumeli’de yerleşme için önemli faaliyetler gerçekleştirmiştir.
Rumeli Fatihi Bazı liman şehirlerini de fethederek Balkanlardaki durumu sağlama alan ve Bolayır’ı üs olarak kullanmaya başlayan Süleyman Şah; bir yandan komutanları ile Keşan, Malkara ve İpsala’yı almak için seferler yaparken, diğer taraftan da Gelibolu Kalesi'ni kuşatarak kaledekileri teslim olmaya zorlamıştır. Osmanlı fetihlerinden etkilenen Gelibolu tekfurunun kaleyi teslim etmesini takiben, devletin sınırlarının genişlemesine engel teşkil eden yerel beyleri de etkisiz hale getirmiş ve Rumeli’de kalıcı olunmasına yönelik faaliyetler gerçekleştirmiştir.
Yeni bir devrin başlaması olarak anılan Rumeli'nin fethi; yalnız Osmanlı tarihinde değil, Bizans tarihinde de bir dönüm noktasıdır. Şanlı devlete Rumeli topraklarını armağan eden, 1357 yılında 41 yaşında vefat eden ve fethettiği Bolayır'a defnedilen Süleyman Şah; kahramanlığı, cesareti, cömertliği ile dikkatleri üzerine toplamış, fetihlerde hep ön saflarda bulunmuş ismi şiirlerde ve marşlarda devamlı anılmıştır.
Rumeli fethine atfen aşağıdaki mısralar günümüze dek söylenegelmiştir:
"Şehzade Sultan Süleyman hem vezir hem şahımız,
Geçtiler Rumeli’ye sal ile arttı şanımız.”
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.