E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaYaşam-MagazinSuçlu sadece kolesterol mü?---

Suçlu sadece kolesterol mü?

Suçlu sadece kolesterol mü?
03 Ekim 2016 - 09:27 borsaningundemi.com

Hürriyet yazarı Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, bugünkü yazısında kalp sağlığı ve kolesterol hakkında yazdı. İşte sağlığınız için okumanız gereken o yazı…

Dünya çapında ölüm nedenlerinin en başında kalp ve damar hastalıkları geliyor. Ve konu kalp olunca 'ilk olağan şüpheli' de kolesterol oluyor. Biz de bu hafta masaya bu konuyu yatırıyoruz...

 Kalp ve damar sağlığı önemli bir konu. Yaşamsal sonuçları olabilen son derece tehlikeli hastalıkların çoğu kalbimiz ve damarlarımızla ilgili. İşte bu nedenle konu “kalp sağlığı” olduğunda orada birazcık duracaksınız.

 Ne söylediğinize, ne yazıp çizdiğinize dikkat edeceksiniz.

 Nedeni şu: Yaşı altmışı geçenlerin üçte birinden fazlası damar hastalıklarına ve kalp sorunlarına bağlı problemler nedeniyle hayata veda ediyor. Dünyanın hemen her ülkesinde “ölüm nedenlerinin” en başında mutlaka ama mutlaka kalp ve damar hastalıkları yer alıyor.

 Geçen hafta “kalp sağlığı” bilgilendirme haftasıydı. Biz de bugünkü yazımızı bu konuya ayırdık. Ve tabii ki konu kalp ve damarlarımız olunca masaya her şeyden önce kolesterol sorunu geliyor. Buyurun…

 KALBE NEDEN ÇOK KAN LAZIM?

 Önce bir ayrıntıyı açıklayalım: Kalp sağlığı denince aklınıza sadece kalbin kendini, yani kaslarını, dışını saran zarı ve iç yapısını oluşturan kapakları ve uyarı iletim sistemi gelmesin. Tabiî ki kalbin kası da hasta olabiliyor (miyokardit). Zarı da iltihaplanabiliyor (perikardit). Kapak sistemleri de bozulabiliyor (kalp kapak hastalıkları). Uyarı iletim sistemi de arızalanabiliyor (aritmiler).

 Ama kalp hastalıklarının neredeyse dörtte üçünden fazlası kalbi besleyen damarlardan yani koroner arterlerden bunlardaki kalınlaşıp serleşmeler, plaklar ve pıhtılardan kaynaklanıyor.

 Kalp gece-gündüz çalışan, dakikada ortalama yetmiş kez kasılıp gevşeyen ve bedenimizdeki beş litrelik kanı vücudun her noktasına ulaştırma ve geri toplama görevi üstlenen mükemmel bir yapı. Böyle bir motor, böyle bir emme basma tulumba insanoğlu tarafından da üretilebilir mi bilmiyorum, bana sorarsanız mümkün değil. Bu kadar yoğun çalıştığı için de inanılmaz oranda oksijene ve diğer besin maddelerine ihtiyaç duyuyor. Bu da onun diğer organlara göre daha çok kanlanmasını zorunlu kılıyor. Pratikte de zaten aynen öyle oluyor. Kalbimiz büyüklüğüne oranla en fazla kaslanan organlarımızdan biri. Enerjinin, oksijenin ve besleyici maddelerin çok ama çok önemli bir bölümünü önce kalbimiz sonra da beynimiz tüketiyor.

 NEDEN KALP DAMARLARI?

 Damarlarımızda dolaşan kanın kalitesinden içindeki iyilik ya da kötülüklerden, iyi ve kötü değişimlerden en çok ve önce etkilenen organımız (en çok kanlanan organ olarak) kalbimiz oluyor. Kan şekerimiz yüksek mi seyrediyor? Dikkatsiz, bilinçsiz bir diyabetli miyiz? Bundan en çok ve önce kalp damarları zarar görüyor? Kanımız trigliserid veya zararlı kolesterol LDL mi kaynıyor? Kalp damarları –koroner arterler- diğerlerinden çok daha önce ve fazla plaklarla bozulmaya, duvarlarını kalınlaştırıp elastikiyetlerini kaybetmeye, pıhtılarla tıkanmaya başlıyor. Çöpçü kolesterol HDL çok mu düşük? Ya da insülin direnci nedeniyle kanınızda aşırı insülin birikimi mi var? Bunlardan da ilk zararı koroner arterler görüyor. Devam edelim: Sigara mı içiyorsunuz? Oksitlenen LDL’nizin ilk bozduğu damar yine kalp damarlarınız oluyor. Özetle kanımızdaki sağlıksız gelişmelerden önce ve en çok kalbimiz etkileniyor. Onu ikinci sırada beynimiz izliyor. Tabii bu değişmez bir kural değil ama genelde durum bu. Yaşamı sonlandıran hastalıkların ilk sıralarına da zaten bu nedenle kalp ve beyin damar hastalıkları yerleşiyor. Ölümlerin yaklaşık dörtte üçü “kalpten” ya da “beyinden” oluyor…

 ÇOK BİLİNMEYENLİ BİR SORUN

 Sorun damar sertliğini önleme oldu mu masaya hemen “kolesterol problemi” getirilir.

 Peki bu ne kadar doğru bir yaklaşımdır? Kolesterol meselesine akılcı bir bakış açısı geliştirmek istiyorsanız laf kalabalığını ve lüzumsuz tartışmaları bir tarafa bırakıp sürece başka bir pencereden bakmanız, çok yönlü ve analitik bir bakış açısı geliştirip gelişebilecek zararlara geniş ufuklu bir yaklaşım yapmanız lazım.

 Böyle bir yaklaşım kesinlikle zorunlu. Zira kalp –veya beyin- damarlarımıza zarar verecek olan tek zararlı sadece aşırı kolesterol yükü değil.
Kalp damar hastalıkları çok sayıda değişken faktörün bir araya gelerek oluşturduğu ve bu faktörlerin sayısı arttıkça riskin katlanarak büyüdüğü biyolojik süreçlerin bir sonucu. Mesela sadece kolesterolünüz yüksekse pek korkmayın. Ama hem LDL kolesterolünüz yüksek, hem HDL kolesterolünüz (iyi kolesterol/çöpçü kolesterol) düşükse “bir dakika ne oluyor?” deyin. Sigara içen biriyseniz bu değişimleri çok ama çok daha fazla ciddiye alın ama burada da ön sıraya hemen kolesterol dengesizliğinizi değil, sigara içme sorununuzu yerleştirin.

 Ve lütfen kolesterol hapı ile kolesterolünüzü düşürüp sigaranızı içmeye devam etmeyin! Ya da sigara içmeye, göbek büyütmeye, tembel bir hayatta ısrar edip yüksek tansiyonunuzu ve şekerinizi ciddiye almamaya devam edecekseniz kolesterol hapı yutma zahmetine filan girmeyin! Boşuna gayrettir!

 ÖZETLE: KALP DAMAR SORUNU ÇOK YÖNLÜ YAKLAŞIM İSTER

 Anlatmak istediğim şey şu: Kolesterolsüz bir hayat mümkün değil. Hücrelerimizin dolayısıyla bünyemizin varlığı ve sağlığını önemli ölçüde borçlu olduğumuz moleküllerin en başında kolesterol var. Kolesterol olmadan ürememiz mümkün değil. Neslimiz bile kuruyabiliyor!

 Ne var ki kolesterolün fazlalığı da üzerinde durulması gereken “ne oluyor?” sorusunu aklımıza getirmesi gereken mühim bir değişim ama kalp damar hastalıklarının da –beyin damar hastalıklarının da- tek sebebi kanda LDL kolesterolün artışı değil.

 ÇOKLU RİSK DURUMU

 Kolesterolü (toplam) 300’den yüksek, kötü kolesterolü (LDL) 200’den fazla, iyi kolesterolü (HDL) 40’dan az olan herkesin “bir Dakka, ne oluyor?” demesi lazım.

 Hele bir de trigliseridi yüksek ve/veya kan şekeri/insülini fazla ve/veya göbeği geniş ve/veya sigara tutkusu söz konusu ise… Yani “çoklu bir risk durumu” söz konusu olduğunda… Yoksa tek başına kolesterol yüksekliğine takılıp kalmayın. Ya da sadece kolesterolünüzü düşürüp diğerlerini ciddiye almanın hatasına düşmeyin. Düzenli egzersiz yapan, sağlıklı, fit, formda, keyifli, huzurlu biriyseniz ve kolesterol değerleriniz çok fazla yükselmemişse bence korkmanıza pek gerek yok. Yeter ki sigara içmeyin. Yeter ki hareket edin. Yeter ki insülin direnci tuzağına düşüp göbek büyütmeyin. Yeter ki trigliseridiniz ve kan şekerinizi dikkatle izleyin.

 VE NETİCE: ÇÖZÜM ANALİTİK YAKLAŞIM

 Kalp ve damar sağlığı sorununa ne “Yüksek kolesterol görüldüğü yerde düşürülmeli!” deyip size hemen ilaç önerip diğer risk faktörlerini görmezden gelenlere, ne de “kolesterolünüzü 500’lere yükselse bile mühim değil, keyfinizi bozmayın. İstediğiniz kadar doymuş yağ yiyin ve kanınız tıka basa kolesterol kaynasa da endişe duymayın” diyenlere itibar etmeyin.Sorunun çözümü burada da –sağlığın diğer alanlarında olduğu gibi- kişiye özel bir “risk analizi” yapmak, sonra da “Çoklu ve akılcı çözümler üretmek”ten geçiyor. Benim kanaatim budur.

 ŞEKER-İNSÜLİN DENGENİZ NE DURUMDA

 Kalp damar hastalığı sorununa risk analizi yaparak yaklaşmanın başka daha pek çok detayı var. Mesela mı? Hem kolesterol sorununuz var, hem de kan şekeriniz yüksekse hatta çok şekerinizin yüksek olmasına bile gerek yok; insülin direnci veya gizli şekeri olan biriyseniz de kalbiniz üzerinde çok ama çok daha fazla yoğunlaşın.

BUNLARA DİKKAT

 Bunu kolesterolünüz normal olsa bile yapın. Çünkü yüksek kan şekeri/insülinin varlığı, fazla miktarda LDL ve azalmış HDL ile birlikte olduğunda kalp damar hastası olma ihtimaliniz ikiye değil, yirmi ikiye katlanabilir. Yine aşırı şeker yükü normal düzeydeki kolesterolün bile yapısını bozup onu “damar tıkayan kolesterol” haline çevirebilir. Unutmayın: Kandaki aşırı şeker yoğunluğu kolesterolün yapısını bozup onu “damar tıkayıcı/plak yapıcı” yani “atorejen” bir molekül haline getiriyor. İnsülinin fazlası ise damar duvarının yapısını bozup damar içi yüzeye (endotel) zarar veren iltihabi süreçleri harekete geçiriyor.

 YÜKSEK TRİGLİSERİD VE HİPERTANSİYON PAS GEÇİLMEMELİ

 Bir başka önemli kan yağımız trigliseridi ve de hipertansiyon problemini de lütfen yabana atmayın. Hem kolesterolünüz hem trigliseridiniz yüksekse bu ikili değişimi daha da ciddiye alın. Hele bir de bunlara ek olarak iyi kolesterol HDL’niz düşükse riskinizi ikiye değil, 102’ye katlayın. Unutmayın: Trigliseridi 400’den yüksek olan herkesin kalp riski vardır ve bu risk kolesterol artışı kadar anlamlıdır. Aşırı trigliserid yükü de kolesterolün yapısını bozup plak oluşumunu tetikleyebilen olumsuz bir gelişme.

 YÜKSEKSE DÜŞÜRÜLMELİ

 Kısacası kalp damar hastalıklarını önlemenin ya da tedavi etmenin yolu sadece kolesterol problemini çözmekten geçmiyor.

 Kolesterol seviyelerinizi haplarla 100’ün altına indirseniz bile kan şekeri yüksek, insülini fazla, göbeği büyük, trigliseridi aşırı yüklü veya sigara içen biriyseniz kalp damar hastası olma ihtimaliniz hala çok yüksek olabilir. Hipertansiyon da çok etkili bir diğer risk faktörü. Onu da yüksekse düşürmek makul rakamlara getirmek şart!

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)