SİYASAL ÇALKANTI-BORSA İSTANBUL FED konuşarak geçirdiğimiz 2013 yılını tamamen içsel faktörlere ve siyasal çalkantıya odaklanarak tamamlıyoruz.
Mayıs ayından bugüne gerek Türkiye gerek diğer ülke finans piyasaları FED’i konuştu, FED’den korktu. ABD Merkez Bankasının ayağını gazdan çekmesi durumunda neler yaşanabileceği tartışıldı.
Haftalardır FED faktörünün fiyatların içinde olduğunu, FED’in korkulan adımı atmasının bir türbülans yaratmayacağını aksine beklenen kötü haber geldi algısı ile bir rahatlamaya neden olmasını beklediğimizi ifade ettik. 18 Aralık’ta korkulan vaka gerçekleşti ve FED varlık alımlarını 10 milyar dolar azaltacağını açıkladı.
Bu açıklamayı takiben borsalara satış gelmedi aksine aslan payı gelişmiş ülkelerde olmak üzere hisse piyasaları ortalama % 3 yukarı gitti ve 2013 yılı rekor seviyelerde tamamlanıyor.
Ancak Borsa İstanbul bu harekete katılamadı ve yaşanan siyasal çalkantı ve tetiklediği riskler Türk hisse piyasasında 18 Aralık sonrasında % 11, Aralık ayının bütününde % 16 değer kaybı yaşanmasına neden oldu.
Hal böyle olunca da bizim FED sonrası kabus yaşanmaz aksine rahatlama olur ve hisse piyasaları dünya genelinde ailece yukarı gider öngörümüz Türkiye cephesinde fena bir hezimete uğradı.
Uzun zamandır Borsa İstanbul için 70.000 puanın çok ucuz hisse senedi değerlerini içerdiğini savunuyor, FED sonrası süreçte endeksin normal değerleri içerdiğini düşündüğümüz ( 2013 yılı için ) 85.000 puana yönelmesini beklediğimizi aktarıyorduk.
Öngöremediğimiz siyasal çalkantı hisse fiyatlarının yurt dışına paralel bir seyirle normal düzeylere yönelmek yerine aşırı ucuz bulduğumuz seviyelere savrulmasına neden oldu ve BIST 100 endeksi geçen haftayı 63.885 seviyesinde tamamladı.
Siyasal çalkantı & Türkiye Piyasaları Yurtiçinde yaşanan ve hisse senedi fiyatlarının sıra dışı değerlere gerilemesine neden olan bu sürecin ne şekilde gelişeceği bir erken seçime neden olup olmayacağı, iktidar partisinden toplu istifalar olup olmayacağı, tansiyonun hangi aşamada düşeceği hangi aşamada yeniden yükselebileceği hem öngörülebilir olmaktan uzak hem de bizim ihtisasımız değil.
Bugüne kadar Suriye faktörü dahil piyasalarda şok etkisi yaratan hemen her başlığı derinlemesine irdeledik ve okurlar ile ne yönde gelişmelere gebe olabilecekleri BIST 100’de ne ölçüde geri çekilmelere neden olabilecekleri hakkındaki tahminlerimizi paylaştık.
Aslında bugün pusulada 2014 yılında piyasalar başlığını kullanarak önümüzdeki yıla yönelik tahminlerimizi paylaşmayı hedefliyorduk. Yoğun sisli bir yolda araba kullanmayı çağrıştıran güncel şartlar nedeni ile bu değerlendirmeyi daha sağlıklı bir biçimde yapmak üzere şubat ayına bırakıyoruz.
Bugün yanıt aranan sorular üzerinden giderek yurtiçinde yaşanan çalkantının ne tür sonuçlar doğurabileceğine ilişkin görüşlerimizi paylaşacağız.
Siyasal çalkantı Türkiye ekonomisini nasıl etkileyecek ? Finansal piyasalar ile reel ekonomi arasındaki ilişki bir insan bedeninden örneklemek gerekirse kalp ve beyin gibidir. Kalbin çalışmasında görülebilecek tekleme nasıl beyne sirayet ediyorsa, finansal piyasalarda artan tansiyon da dönüp beyinde hasar yaratabilir.
Burada kritik olan kalp atışlarındaki olağandışı halin süresidir. Eğer kısa süreli bir çarpıntı veya tekleme ise beyinde hasar oluşturmaz, bir tehlike işareti veya anlık bir heyecan olarak kalır. Ancak kalpte yaşanabilecek uzun süreli bir teklemenin beyni vurması ve kalıcı hasara neden olması kaçınılmazdır.
Finansal piyasalarda 1-3 hafta süreli çalkantılar geçici kalp sorunlarına benzetilebilir. Ancak geride kalan haftayı çağrıştıran yüksek gerilimin 6-8 haftayı bulan bir ömre sahip olması meseleyi geçici olmaktan çıkarır ve reel ekonomiye güçlü biçimde tesir eder, hasara neden olur.
Bu bakıma önümüzdeki haftalarda yeni, önemli ve uzun süreli siyasal çalkantıların yaşanıp yaşanmayacağı sorusunun yanıtı 2014 yılında Türkiye ekonomisinin nasıl bir seyir izleyeceği sorusunun yanıtına güçlü şekilde ışık tutacaktır.
Ekonomik kriz riski var mı ? Kestirmeden yanıtlayalım kesinlikle beklemiyoruz. Borcu az olanın derdi de riski de az olur kuralından hareket ile siyasal çalkantı sürse ve derinleşse de biz Türkiye ekonomisinin riskinin 2014 yılında sınırlı bir resesyon yaşamaktan öte olmadığını düşünüyor,
İflaslar, toplu işten çıkarmalar, sert ekonomik daralma, döviz kurlarında aşırı sıçramalar ( yüzde 40-60 oranında ) yaşanmasını beklemiyoruz.
Ya cari açık diyecektir, ihtiyatlı kesim. Evet Türkiye’ye yabancı sermaye girişi yavaşlar veya tersine dönerse ekonomi yönetimi cari açığı finanse etmek için farklı bir yöntem uygulamak zorunda kalacaktır bu doğru.
Ancak alternatif finansman yöntemleri konusunda biz ekonomi yönetiminin elini güçlü buluyor, zor geçebilecek bir yılın görece daha yüksek dış borçlanma ile atlatılabileceğini düşünüyoruz.
2014 yılında resesyon riski var mı ? Evet ne yazık ki yaşanan siyasal çalkantı Türkiye ekonomisinin 2014 yılında ( veya sadece ilk yarısında ) bir durgunluk veya resesyona girmesine neden olabilir.
Sürecin uzaması gerek tüketici gerek reel kesim aktörlerinin davranış ve stratejilerinde güçlü etki gösterme riski taşıyor.
Düşünün bir firma sahibisiniz ve personel arayışındasınız. Piyasalardaki ve siyasal - sosyal düzendeki çalkantı 6-8 hafta daha sürerse ihtiyaç duyduğunuz personeli aramaya devam eder miydiniz ?
Şu anda reel ekonomide aktörler duralım görelim eğilimindeler. Süreç uzarsa durduk gördük, korktuk diyerek defansif eğilimlere yönelebilirler.
Bu elbette dünyanın sonu değil, ancak yurtdışındaki pozitif havaya rağmen iç talep kaynaklı bir resesyonu beraberinde getirebilir ve Borsa İstanbul için de 2014 yılının ilk yarısının kayıp hanesine yazılmasına neden olur.
Türkiye’nin en büyük şansı bu kırılgan dönemin yurtdışında büyümenin görece güç kazanacağı bir periyoda denk gelmesidir. Dünya ekonomisinde bir durgunluk veya resesyon yaşanıyor olsaydı yurtiçi riskler daha sert bir resesyona neden olabilirdi.
Yabancı yatırımcılar ne yapacak ? Söz konusu riskler ve belirsizlik geçen hafta yerli yatırımcıların panik satışlarına neden olurken, yabancı yatırımcılar cuma gününe kadar Noel nedeni ile BIST’deki fiyatlamaya pek katılamadı.
Temel endişe eyvah yabancılar da gelecek ve panik halinde satarak Borsa İstanbul’un yerle bir olmasına neden olacak biçimindeyse de, cuma günü gerçekleşen işlemlerde yabancılar özellikle de bankacılık endeksinde belirgin biçimde alıcı tarafta saf tuttular.
Bu kesin bir bilgi olmamakla ve resmi sonuçlar yarınki takas verileri ile anlaşılacak olsa da, gün sonunda açıklanan işlemci bilgileri yabancı yatırımcıların oluşan çalkantıyı bir alım fırsatı olarak değerlendirdiğine işaret ediyor.
Yabancı yatırımcıların Türkiye hayranı olduğu düşünülmemeli. Yurtdışında talepli bir seyir sürerken ve hemen her borsa geride kalan 2 haftada % 5 ‘i bulan yükselişlere imza atmışken BIST’de dolar bazında % 25’i bulan iskonto şartlar kötü olsa da fiyatlar aşırı ucuz algısı ile alıma yönelmelerine neden oldu.
7 ay önce Alman Dax endeksi 8.300, Hindistan Bombay endeksi 20.000 puanda seyrederken BIST 100 90.000 puanın üzerindeydi. Şimdi Alman DAX endeksi 9.600, Hindistan Bombay endeksi 21.000 puanda seyrederken BIST 100 endeks haftayı 64.000 puanın altında tamamladı.
Türk Lirasının bu dönemde euro’ya karşı % 24 kaybı da hesaba katıldığında Borsa İstanbul cari fiyatlar ile DAX’a karşı 7 ay öncesi ile karşılaştırıldığında % 52 iskonto kazanmış durumda.
Yukarıdaki grafikte görülebileceği üzere bu oran 1998 ve 2001 krizleri biryana bırakılırsa son 22 yılda 2,2 ile 4,7 arasında gerçekleşen dalgalanma bandının dibine denk geliyor. ( Geçen haftanın kapanışları ile BIST 100 euro bazında DAX’ın 2,25 katı değerle işlem gördü )
Bu grafiğin bize verdiği diğer bir bilgi orta - uzun vadede ( 2 yıl ve üzeri ) DAX endeksi yatay dahi kalsa Borsa İstanbul’un yurtiçi şartlar normalde döndüğünde % 100 değer artışı kazanma potansiyeline sahip olduğudur.
Bu değerlendirme en kötü geride kaldı Borsa İstanbul artık düşmez ve pupa yelken yükselir görüşünde olduğumuzu düşündürmesin.
2014 yılı ılımlı da olsa bir resesyona sahne olursa BIST yaşanan siyasal çalkantının faturasını özellikle de yılın ilk yarısında yukarı yönlü ataklara sınırlı katılım göstererek ödeyebilir.
Şartların en kötü olduğu yerde fiyatlar en iyi seviyededir. Yurtiçi şartlarda en kötüyü gördük mü biz de bilmiyor, bu nedenle aşırı ucuz bulduğumuz Borsa İstanbul’un daha da ucuzlamayacağını iddia edemiyoruz.
Yurtiçi piyasalarda bu hafta nasıl geçer ? Bu hafta yurtdışında özellikle de ABD cephesinde borsa endekslerinde ılımlı bir geri esneme yaşanabilir. Ancak son 2 haftada % 25 iskonto kazanan Borsa İstanbul üzerinde bu durumun etkisinin sıfır olacağını düşünüyor, yurtiçi piyasalara lokal faktörlerin yön vereceğini tahmin ediyoruz.
Hafta sonunda siyasal tansiyon görece düştü ve düşük kalmaya devam edeceğe benziyor. Her ne kadar ateşli mitingler sert açıklamalar devam edebilecekse de meclis aritmetiğinde dengeleri değiştirecek düzeyde milletvekili istifaları yaşanmadıkça, tansiyonu arttıracak adli vakalar manşetlerde ön plana çıkmadıkça yurtiçi piyasaların bir toparlanma eğilimi göstermesi olasılığını daha yüksek görüyoruz.
Geçen haftayı 63.885 puan seviyesinde tamamlayan BIST 100 endeksinde hafta içinde etkili olabilecek direnç seviyesinin 68.500, haftaya 2,15 seviyesinde başlayan USD/TRL ‘de ise alıcıların yeniden devreye girebileceği destek seviyesinin 2,08-2,09 bandı olduğunu düşünüyoruz.
Strateji Öncelikle tüm yatırımcıların vade tercih & beklentisini belirlemesi gerektiğini düşünüyoruz. Sisli yolda araba kullanmayı çağrıştıran güncel yurtiçi koşullar kısa vadeyi öngörülebilir olmaktan çıkardı.
Her yıl öz-sermayesinin % 15‘i kadar kar eden ve bu sayede öz-sermayesini yükselten şirket hisselerinin bu değerlenmeyi gecikerek de olsa aynı oranda fiyatlarına yansıtması bu işin temeli ve doğası gereğidir
Güncel değerler itibarı ile biz Borsa İstanbul’da hisse senedi fiyatlarını aşırı ucuz buluyor, siyasal şartların normalleşmesi ile birlikte hisse senedi değerlerinin de en azından normal düzeylere ( 2014 sonu için BIST 100 adına 95.000, 2015 sonu için 110.000 ) yükselmesini bekliyoruz.
Ancak içeride siyasal çalkantının derinleşmesi ve 2014 yılının resesyona sahne olması durumunda hisse senedi fiyatlarının normal sayılabilecek düzeylere yükselmesinin 2015 yılına ertelenebileceğini de kabul etmek gerekiyor.
Aşağı yönlü risklere ilişkin olarak biz siyasal çalkantı derinleşse ve resesyon olasılığı kuvvetlense dahi 2014 ilk yarısı içinde BIST 100 endeksinde 58.000 puanın altına sarkma yaşanmasını beklemiyoruz.
Bu senaryoda temel sorunun gelişen ülkeler adına güçlü pozitif performansa sahne olmasını beklediğimiz 2014 yılında BIST 100 endeksinin 72.000 barajında zorlanıp 79.000 puanın üzerine çıkamama riski ile karşılaşması olacağını,
Başka bir deyişle 2014 yılına yönelik olarak negatif senaryoda dahi aşağı yönlü marjın % 10 ile kısıtlı olduğunu, esas riskin yukarı yönlü ataklara güçlü katılım gösterilememesi olacağını düşünüyoruz.
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.