Başbakan Yardımcısı Ali Babacan yeni Orta Vadeli Ekonomik Programı (OVP) açıkladı. Babacan'ın Başbakanlık Yeni Bina'da düzenlediği basın toplantısına, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz ile Maliye Bakanı Mehmet Şimşek katıldı. Toplantının sonunda soru cevap bölümünde bakanlara sorulan “Türkiye sınırındaki risklerin ekonomik hedefleri nasıl etkileyeceği” sorusuna çifte yanıt geldi. Maliye Bakanı Şimşek, “Gelecek yıl askeri harcamalarda özel bir artış öngörmüyoruz" derken, Başbakan Yardımcısı Babacan, "Savunma Sanayi Fonu'nda zaten ciddi bir rezerv var. Ne zaman nerede ne gerekiyorsa yapılır” dedi.
Bakan Şimşek 2015 yılı bütçesine ilişkin "2015 yılında da eğitim en büyük harcama kalemimiz olmaya devam edecek. Bunu sağlık, daha sonra da sosyal güvenlik takip edecek. Savunma, güvenlik harcamalarında özel bir artış öngörmüyoruz, öngörmedik" dedi. Şimşek ayrıca, 2015 yılı için 8.74 milyar liralık özelleştirme geliri ve kamuya 74 bin yeni personel alımı öngördüklerini ifade etti.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesin ülkedeki huzur ve istikrara sahip çıkması gerektiğini belirterek, "Bu, Türkiye'nin tümü için önemli, aynı zamanda her bir coğrafi bölgesi açısından önemli" dedi.
"OVP hedeflerinde turizm gelirlerinin önemli bir yer tuttuğu ancak Irak'a ihracatın azalacağı yönündeki öngörüleriniz var. Türkiye sınırlarında artan mülteci sayısına paralel artan harcamalardan OVP nasıl etkilenir?" şeklindeki soru üzerine Babacan, Türkiye'nin geçen yıl da bu yıl da ihracat rakamlarını zor bir konjonktürde gerçekleştirdiğini söyledi.
Geçen yılki yüzde 4,1'lik büyüme ile bu yılın için öngörülen yüzde 3,3'lük büyümenin zor şartlarda gerçekleştiğine dikkati çeken Babacan, "Bunlara rağmen çok şükür elde ettiğimiz sonuçlar, oldukça iyi sonuçlar. Bütün bu şartlarda Avrupa'nın en hızlı büyüyen ekonomisi olmak kolay değil. Kaldı ki finansman ve ticaret kanalıyla bizim en çok bağlı olduğumuz coğrafya Avrupa" diye konuştu.
Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında, güvenlik toplantısının bugün yapılacağını, kendisinin de iştirak edeceğini anımsatan Babacan, şunları kaydetti:
"O toplantıda kuşkusuz bu son gelişmeler ele alınacak, değerlendirilecek ve gerekli açıklamalar o toplantıdan sonra da yapılacak. Bizim Türkiye olarak öncelikle ülkemizin huzur ve istikrarının kıymetini bilmemiz gerekiyor. Hele hele kendi vatandaşlarımızın, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesin, ülkedeki huzur ve istikrarın sahibi olması lazım, huzur ve istikrara sahip çıkması lazım. Bu, Türkiye'nin tümü için önemli, aynı zamanda her bir coğrafi bölgesi açısından önemli. Biz ülke olarak, tüm vatandaşlarımız olarak kendi huzurumuza ve istikrarımıza ne kadar sahip olursak, yine bundan hep beraber istifade edeceğiz kuşkusuz."
Türkiye'de Irak ve Suriye'den 1,5 milyonu aşan misafir bulunduğunu, bu insanlar için "mülteci" tanımı yerine "kardeşlerimiz" ifadesini kullandıklarını belirten Babacan, önce insan perspektifiyle hareket ettiklerini vurguladı.
"Üçüncü büyük insani yardım yapan ülkesiyiz" Babacan, "Sınırdaki mülteci sayısının arttığı, IŞİD ile mücadele konusunda Türkiye'nin atacağı adımlar kapsamında bütçeden ne kadar kaynak aktarılacağı" yönündeki soruya şu yanıtı verdi:
"Biz şu anda dünyanın üçüncü büyük insani yardım yapan ülkesiyiz. ABD, İngiltere, arkasından Türkiye. Dünyanın 16. büyük ekonomisiyiz ama insani yardımlarda 3. büyük ülkesiyiz. Kalkınma yardımlarımızın tümü, dış yardımlar, geçen yıl itibarıyla 3,5 milyar dolara ulaştı. Öte yandan, merkezi yönetim bütçemiz çok şükür hedeflediğimizden, milli gelirimizin binde 5'i kadar daha iyi bir sonuçta bitiyor bu sene. Bu kabaca 8-9 milyar gibi bir rakam. 9 milyar daha iyi bir noktadayız, bu kadar harcama yapmamıza rağmen. Allah bereketini veriyor. Gerçekten iyi niyetli, insan odaklı yaklaştığınızda 'bunlar komşumuz, kardeşimizdir" diye kapılarınızı açtığınızda bir şekilde yönetiliyor. Bütçe büyüklüğü gelecek yıl 472,9 milyar lira. İyi yönetirseniz bu büyük bir bütçe. Bize sığınan, yardım isteyen kardeşlerimize bir şekilde bu bütçenin içerisinden desteği buluruz, veririz."
Güvenlik meselelerinin direkt bütçeye etkisinin ihmal edilebilir seviyede olduğunu ancak dolaylı olarak makro ekonomik koşullara etkisine daha çok dikkat edilmesi gerektiğine işaret eden Babacan, Suriye, Irak'taki problemlere ilk günden itibaren belirli bir bakış açısı geliştirdiklerini söyledi. Babacan, "Türkiye, uluslararası hukuk karşısında her zaman doğruları yapan bir ülke. Ne yaparsak yapalım, dostlarımızla, müttefiklerimizle, bölge ülkeleriyle beraber yapıyoruz. Ne yaparsak yapalım, yaptığımız her iş ortak aklın ürünü oluyor. Bu işle ilgilenen, güvenlik ya da başka amaçlı yaklaşımı olan ülkelerle beraber hareket ediyoruz. Türkiye hiçbir zaman tek başına hiçbir konuda hareket etmiyor. Dış politikada ortak akıl oluşturuyoruz, O ortak akıl içerisinde yerimizi alarak hareket ediyoruz. Bütün bu zor şartlarda Türkiye'nin makro ekonomik açıdan olan bitenden en az şekilde etkilenmesini beraberinde getiriyor" değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin bütün bu zor şartlara rağmen ihracatının arttığını vurgulayan Babacan, doğruların yapılması halinde ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerin son derece sınırlı olacağına yönelik inancını dile getirdi.
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.