E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaGündemŞehitlik tartışması---

Şehitlik tartışması

Şehitlik tartışması
09 Eylül 2014 - 05:27 borsaningundemi.com

Torun Center'daki asansör kazasında ölen işçilerle ilgili şehitlik nitelemesi yapılması muhalefetten tepki gördü

İstanbul’daki asansör kazasında ölen işçilerle ilgili olarak ‘şehitlik’ nitelemesi yapılması tepki çekti. CHP İstanbul Milletvekili, eski müftü İhsan Özkes, ‘şehitlik’ nitelemesini sorumluluktan kaçma, dini ve ölümleri istismar etme olarak niteledi. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural da “Şehitlik bile kullanılıyor” dedi.

Tepkiler şöyle:

DÜPEDÜZ KATLİAM

- İhsan Özkes (CHP İstanbul Milletvekili, eski müftü): Şehitliğin tarifi bellidir. Vatanı için ölen kişiye şehit denir. Bir de hükmen şehitlik vardır ki, 7-8 başlıkta sayılabilir. Deprem gibi doğal afetlerde ölenlere, namusunu korumak için ölenlere, hükmen şehitlik verilebilir. Ölenlerin yakınlarının bir parça teselli bulmak için şehit olduklarını düşünmek iyi gelebilir ama bu hükümeti ve işin sahiplerini sorumluluktan kurtarmaz. Peygamber Efendimizin hadisi vardır; ‘Sebep olan işleyendir’. İhmal ve eksikliklerden dolayı ölümlere sebep oluyorsanız, şehitlik gibi kutsal bir mertebeyi kullanarak bundan kurtulamazsınız. 10 civan insanımız öldü, ekmek parası için. Bu ülkede ekmek parası kazanmak, düğün için para kazanmak bu kadar mı zor? Birileri milyarlar kazanırken, onların üzerinden zengin olan insanların ölmesini nasıl izah edeceksiniz? Gerekli önlemleri alabilecekken almayıp ölüme sebep oluyorsunuz. Namaz kıldın, oruç tuttun diye Müslüman olmazsınız. Çalıştırdığınız insanların can güvenliği ile ilgili önlemleri almaktır Müslümanlık. Aksi düpedüz katletmektir. Siz şehit oldular diye dua edin, bu cinayetten, bu sorumluluktan kurtulabilecek misiniz? Dini duyguları istismar ederek nereye kadar gideceksiniz? Soma’da ölenler şehit, her patlamada ölenler şehit, asansör düştü şehit. Bu konuyu dünyada kapatsanız bile, ahirette yakanıza yapışır, kurtulamazsınız.

İKTİDAR VİCDANI ÖLDÜ

- Akif Hamzaçebi (CHP Grup Başkanvekili): Bu cinayetlerin sorumlusu sadece inşaatı yapan şirket değil, cinayetlere cinayet diyemeyen ve iş kazası diyerek geçiştiren, denetimleri yandaşlarına kaynak aktarma aracına dönüştüren hükümettir. AKP hükümeti ile onlarla beraber iş yürütenlerin, kâr, rant aşkına fukara halkın evlatları kurban edildi. Soma’daki katliamda ‘Ölüm bu işin fıtratında var’ diyerek sorumluluk üstlenmeyen hükümet bu kez de ‘şehit’ söylemine sığınarak aradan sıyrılmaya çalışıyor. Soma’ya imamlar gönderip halkın öfkesini ‘kader’ diye bastırmayı seçen, samimi, temiz dini duygular üzerinden kendisinin sorumluluğunu perdeleme yolunu tercih eden AKP’nin bu iş cinayeti karşısındaki tutumu da değişmemiştir. Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu, adeta bağıra bağıra gelen bu facia karşısında selefini aratmamış ve ‘Bizim için onlar şehit’ demiştir. Bunun ‘Soma şehitleri’ yaklaşımından bir farkı yoktur. İnanç üzerinden sorumluluktan kaçma anlayışının yeni bir örneğidir. İstanbul’da düşen asansör değil, hükümetin aymazlığıdır. Ölen emekçiler değil, bu iktidarın vicdanıdır, insanlığıdır.

İŞİ ÖRTME ÇABASI

- Oktay Vural (MHP Grup Başkanvekili): İş güvenliği ile ilgili önlemler alınmadığı için hayatlarını kaybeden işçilerimizle ilgili sorumluları bulmak iktidarın görevidir. Şehitlik bile araç olarak kullanılmaktadır. Şehitlik mertebesini siyasi iktidarlar değil, Cenab-ı Hak takdir eder. Bu, iş güvenliği zafiyeti nedeniyle ölen insanların ölümlerini ve yakınlarını istismar etmek demektir. Her şeyi kadere ve tevekküle bağlamak, iktidarı ve işin sahiplerini kurtarmaz. Neredeyse ‘Allah herkese böyle bir ölüm nasip etsin’ demedikleri kaldı. Her şeye uhrevi bir yakıştırma yapacaklarına, dünyevi olarak ne yapıyorlar, ne yapılmadı onları konuşsunlar. İşin üstünü örtme ve sorumluların ortaya çıkmasını önleme çabasıdır. Çünkü bu işin sahiplerinin kendileriyle olan yakınlıklarının ve bağın ortaya çıkmasını önlemek istiyorlar. Kendi sorumluluklarını örtmeye çalışıyorlar. Dinimiz de ‘Önce tedbir, sonra tevekkül’ der. 

‘Asansör şehidi’ mi diyeceğiz

Mecidiyeköy’de rezidans inşaatında ölen 10 işçi için kullanılan ‘şehitlik’ kavramı tartışma yarattı. Türkiye Psikiyatri Derneği Medya Koordinatörü Burhanettin Kaya, şehitliğin ölenin yakınlarında yaratacak travmayı anlamlandırmak için önemli bir faktör olduğunu belirtirken, “Ama şehit olmayan birinin şehit gibi gösterilmesi bence onun travmasını küçümsemek, acısıyla alay etmektir” dedi. “Sorumluluğu görünmez kılmak için” bu kavrama sığınıldığını belirten Kaya, “Ne diyeceğiz asansör şehidi mi diyeceğiz” diye sordu. Hürriyet’in, şehitlik kavramının ölenin yakınlarındaki travmaya etkisi sorusuna Kaya şöyle yanıt verdi:

VİCDANİ SORUN

- “Travmanın onarılmasındaki ilk önemli faktör adını doğru koymaktır. Olay dersek normalize ederiz, iş kazası dersek ‘Ne yapalım olur böyle şeyler, oluyor’ anlamına gelir ama cinayet derseniz burada bir sorumlu ve sorumluluk alanı var, onu tanımlamış olursunuz. O bireyin travmayı anlamlandırması, o hesabı kendi içinde kapatmasını hızlandıran bir şey. Şehitlik kutsal bir kavram, bu sözü kullanarak insanların güvencesiz çalışmasını, ihmal edilişini, taşeron sisteminin, kapitalizmin bu vahşi sömürüsünün bir parçası olduğunu çıkartıyorsanız, bu o insanların acısını gerçekten küçümsemektir. Bu aslında kamu vicdanında sorun yaratır. Travmatize olan kişiyi de çok onaracağını sanmıyorum çünkü şehit değil.

ACISIYLA ALAY

Şimdi biz üst geçit şehitleri mi diyeceğiz ya da asansör şehitleri mi? Torunlar Şirketi’nin büyük kar elde etmesi için onurlu bir şekilde büyük yoksunluklarla çalışan işçi kardeşlerimiz şehit oldu mu diyeceğiz, deyince rahatlayacak mıyız, onaracak mıyız, gerçekten onarılacağını mı düşünüyoruz? Aksine o zor koşullarda hayatını sürdüren o insanların, hayatlarını önlerine koyarak yaşamak zorunda olan bu insanların acısıyla dalga geçmek, küçümsemek gibi olur. Bunu hesaba katmak lazım. Bazen bu tür uzgörüşsüz ya da empatisiz, ötekini anlamayan genellemeler travmanın anlamlandırma sürecinde olumsuz faktör olur.”  

Başbakan ‘Şehit’ sözüyle manevi boyuta dikkat çekti

BAŞBAKAN Yardımcısı Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu’nun ardından yaptığı açıklamada şehitlik tartışmalarına değindi. İş kazalarında ölenlerin şehit sayılıp sayılmamasına ilişkin soruyu yanıtlayan Arınç, şehitliğin dini bir kavram olduğunu belirterek şöyle dedi: “Terör olaylarında ya da gazi olduğuna inandığımız kişiler için düzenlemeler yapılmıştır. Şehitlik kavramının neleri kapsadığını hepimiz biliyoruz. Kanunun tanıdığı şehitlik kavramı farklı bir şeydir. Sayın Başbakanımız olayın manevi boyutuna dikkat çekmek için konuşmuştur. Helal rızık peşinde koşan kişilerin şehit sayılabileceğini söylemiştir. Bu işçilerin Sosyal Güvenlik Kurumu’nda hakları bellidir. Ölüm aylıkları bağlanacaktır. Hukukla şehit sayılmaları düşünülmemektedir.”

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)