Perşembe gecesi oynanan dramatik Hamburg maçından sonra, Mecidiyeköy'deki küçük bir pubta elemle oturan Galatasaraylıları bir sürpirz bekliyordu. Maç günleri başka takım seyircilerinin "önünden bile geçmeye cesaret edemediği" bu 'kalecik'in kapısından içeri, iki grup halinde yaklaşık 10 Hamburg taraftarı girdi ve biralarını söyleyip sohbete başladı. İlk şaşkınlıktan sonra masalar birleşti ve 50'li yaşlarındaki Hamburg taraftarı Dietmar, keskin bir gerçeği şaşırtıcı bir sadelikle dile getirdi: "En az bir saat geçti üstünden hala ne kadar üzgünsünüz. Çok uzun sevinip, çok uzun üzülüyorsunuz. Sevinmek neyse de üzülürken yorar bu sizi!" Dietmar haklı; ona tercüme yapan arkadaşı "Hamburglu Serhat"ın, bu pratik aklı aktardığı gençlerin pek çoğu günlerce yaşayacaklar üzüntüyü. Ama bu kez, Galatasaray'a gönül verenler için "üzüntülü" değilse bile "düşünceli" kalmak için daha çok neden var. "Felaketler asla yalnız gelmez"... Fransızların kendi romantik üsluplarıyla dile getirdikleri bu söz, küçük bir aforizma olmaktan çıkıp sıkıntı verici bir gerçeğe dönüşüyor Galatasaray için. UEFA kupasından elenmek sportif bir başarısızlıktan ibaret kalabilseydi, kısa bir üzüntü kürüyle olanlar unutulabilirdi. Ama sezon başında 29 milyon euro harcanarak oluşturulmuş "tarihin en pahalı Galatasaray"ı, bundan sonra ligde de işlerin pek parlak gitmeyebileceği düşünülürse, "tarihin en başarısız" Galatasaray kadrolarından biri olmaya aday şimdi. Kadıköy'de UEFA finali oynamak düşü ve hedefinin örttüğü ağır mali tablo, bu hedefin ortadan kalkmasıyla daha açık görülecek ve daha da ağırlaşacak. UEFA Aslında UEFA kupasında yola devam etmenin hatta final oynayıp kupa kazanmanın bile sıra dışı bir maddi getirisi yok. Kupayı 2007'de kazanan Sevilla toplam 6,2 milyon euro gelir elde ettiğini açıkladı. 2008'de Zenit'in de 8 milyon euro civarında bir kazancı olduğu tahmin ediliyor. Galatasaray'ın final hedefinden koparak yaklaşık 8-10 milyon euroluk bir gelir hedefinden de koptuğu söylenebilir. Bu rakam, Galatasaray'ın bugünkü toplam borcunun yanında oldukça küçük. 28 Şubat'taki Yıllık Olağan Mali Genel Kurul Toplantısı'nda, kulüp ve şirketlerinin borç-alacak farkının 241,8 milyon TL (yaklaşık 160 milyon dolar) olduğu açıklandı. Aynı toplantıda 2009 yılı gelirleri 104 milyon, giderleri ise 82 milyon TL olarak öngörüldü. Yani mevcut borç, yıllık gelirin yaklaşık 2 buçuk katı. Hal böyle olunca Galatasaray'ın kasasına girecek her kuruş önem kazanıyor. Ama daha önemlisi özellikle krizin büyüttüğü nakit akışı sorunu. Galatasaray 2005'te ödemelerini düzenli yapamadığı için Ribery'yi kaybetti ve aynı kabusu bir daha görmek istemiyor. Sportif açıdan açıkça yanlış olan ama maddi bir zorunluluk olarak kapıya dayanan, stoper Meira'nın satışı da anlık bir nakit akışı sağladığı için gerçekleşti. Nakit akışını çevirebilmek için "futbolcu satmak"tan başka elinde bir seçenek kalmıyor gibi Galatasaray'ın. Mevcut pahalı yıldızların -belki de zarar etme pahasına- elden çıkarılması ve Arda gibi gözbebeklerinin planlanandan önce ihraç edilmesi gerekebilir. Bu durum önümüzdeki senenin olası gelirleri açısından önemsenen kombine kart ve bilet satışlarını, hatta forma vs. ürün satışlarını da olumsuz etkileyecek. Kart ve bilet satışları demişken, bir de stad sorunu var Galatasaray'ın... STAD VE YAYIN GELİRLERİ Galatasaray 29 Ekim 2009'da resmen açmayı planladığı stad için bu yılın ilk aylarından başlayarak ön ödemeli loca ve kombine satışları yapacaktı. Ortalama 100 bin dolardan satılması planlanan 150 locanın 15 milyon dolarlık bir gelir yaratacağı hesaplanmıştı. Ama biraz gerçekçi olunursa Galatasaray'ın 2010-2011 sezonundan önce "Türk Telekom Arena"da oynaması olanaksız görünüyor. Dolayısıyla kombine satışları da stadın isim hakkından sağlanacak gelir de ertelenmiş oluyor. Şampiyon unvanına ve bunca yıldız oyuncuya rağmen sezon başında Ali Sami Yen için sadece 10 bin kombine bilet satabildi Galatasaray. Sportif başarısızlık ve pek çok yıldız oyuncunun zorunlu olarak elden çıkarılacak olması, bilet satış fiyatlarını da satış sayısını da etkileyecek. Bir başka önemli gelir kaynağı olan sponsorluk ve yayın anlaşmalarında da Galatasaray geleceğe dönük gelirlerini kemirmiş durumda. Futbol Federasyonu'ndan sezon başında 2008-2009 sezonu naklen yayın hakları ile ilgili olarak 9 milyon TL, Türk Telekom'la yapılan sponsorluk anlaşmasından 2009-2010 sezonuna istinaden 7 milyon dolar avans alındı. 2012-2013 sezonundan başlayarak 2017-2018 sezonuna kadar Avrupa Kupası maçlarının yayını için de Doğan TV Holding'den 15 milyon dolar avans alındı. Gelecek dönem gelirlerini güncel nakit akışını sağlayabilmek için kullanan Galatasaray, borç döngüsünden yüklüce bir kredi ile kurtulabilirdi ve hatta bu krediyi de bulmuştu. Ama bu kez de küresel kriz... KREDİ VE BİRLEŞME SORUNU Galatasaray geçtiğimiz yaz başında, 70 milyon doları bulan banka borçlarından kurtulmak ve Sportif A.Ş.-Futbol A.Ş. birleşmesini gerçekleştirmek için Goldman Sachs'la 150 milyon dolarlık bir kredi anlaşması imzalamıştı. Karşılığında Riva arazisinin ipotek edilmesi nedeniyle genel kurullarda tartışmalara neden olsa da imzalar atılmıştı; ama krizle birlikte Goldman'ın batışı bu girişimi sabote etti. Aslında küresel krizin vurduğu ilk kurumlardan biri oldu Galatasaray. Kulübün başında bir de birleşme sorunu var. Halka açık olan Galatasaray Sportif A.Ş.'nin yüzde 62,93'ü Futbol A.Ş.'ye ait. Sportif A.Ş. yalnızca gelirleri olan bir şirket ve giderler Futbol A.Ş.'de. Böyle olunca Galatasaray borsada yalnızca gelirleri olan bir şirketi aracılığıyla temettü dağıtıyor ve giderler yatırımcıya yansımıyor. Bunu aşmanın yolu Futbol A.Ş. ile Sportif A.Ş.'nin birleşmesi. Bunun için gerekli olan çağrının 80-100 milyon dolarlık finansmanı bulunamadı. Bu durum her yıl 20 milyon dolar civarındaki kar rakamının kulüp dışına çıkmasına neden oluyor. Bu arada Sportif A.Ş.'nin borsadaki ortağı QVT, birleşmeyi önlemek için kulüp aleyhine dava açtı. Genel Kurulun ilgili kararlarının iptali için açılan dava ilk Hamburg maçının olduğu 11 Mart'ta görüldü. Mahkeme davanın kabul edilmesine ve genel kurul kararlarının iptaline karar verdi. Bu iç karartıcı mali tabloda, aslında 10 yıl geriye giden bir sürecin izleri var. 1996-2000 arasında 4 kez şampiyon olan, UEFA ve Avrupa Süper Kupasını kazanan takım da oldukça yüksek maliyetliydi. UEFA'yı kazanacak o kadro için sadece gelirleri olan bir şirket yapılandırılıp halka açıldı ve 25 milyon dolar harcamayla iki Avrupa kupası kazanıldı. 25 milyona iki Avrupa kupası oldukça iyi bir alışveriş. Ama giderden arındırılmış gelirlerin yüzde 37'sinin hepten elden çıkarılması, o 25 milyonluk maliyeti ödemesi bitmeyen bir faturaya çevirdi. Şimdi şirketleri birleştirmek, rutin ödemeleri sürdürmek ve böylelikle ayakta kalmak için kaynaklara ihtiyacı var Galatasaray'ın. Şampiyonlar Ligi'nden sonra UEFA'dan da elenerek, elinin altındaki bir kaynağı itmiş oldu Galatasaray. Şimdi geçmiş kötü günlerdeki gibi bir sabır zamanı bekliyor belki de Galatasaraylıları. Perşembe gecesi şok içindeki tribünlerden belli belirsiz yükselen bir şarkının aradığı teselliye ihtiyaç var: Bir günde kral olmadık, bir günde tahttan inmeyiz... Kimbilir, yorgana göre uzatılmış bir ayak, kendi özkaynaklarından yeni Arda'lar kazandıracaktır Galatasaray'a belki. HAKKI ÖZDAL/REFERANS
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.