Suriye’nin kuzeyinde Kürtler’in yoğun olarak yaşadığı ve Rojava olarak adlandırılan bölgede bugün bir Kurucu Meclis oluşturulduğu ilan edildi. Böylece Rojava’nın siyasal yapısının yeniden şekillenmesi doğrultusunda önemli bir sürece girildi.
Siyasi partilerin, demokratik kitle örgütlerinin ve aşiretlerin temsilcilerinin katılımıyla Kamışlı kentinde yapılan toplantıda oluşturulan 82 üyeli Kurucu Meclis’in önümüzdeki aylarda geçici yönetim ilan edeceği belirtiliyor.
Bunun da Rojava’da fiili olarak özerkliğe geçileceği anlamı taşıdığı düşünülüyor.
Bölgeyi yakından izleyen uzmanlar, Kurucu Meclis'te PYD (Demokratik Birlik Partisi) ile birlikte pek çok Kürt oluşumun da yer aldığın, yalnızca KDP'ye (Kürdistan Demokrat Partisi) yakın bazı oluşumların katılmadığını belirtiyor.
Çeşitli etnik gruplar yer alıyor
BBC Türkçe’ye konuşan, Rojava bölgesinde çalışan bağımsız gazeteci Barzan İso, Kurucu Meclis’te birçok farklı etnik grubun, aşiretin, partinin ve demokratik kitle örgütünün bulunduğunu belirtiyor.
İso mecliste Kürt, Arap, Çeçen, Hıristiyan temsilcilerin bulunduğunu söylüyor.
Barzan İso, meclisin önündeki çalışmalar arasında geçici yönetimin ilanı çalışmaları ve seçim hazırlıklarının bulunduğunu belirtiyor.
Bu seçimlere hangi partilerinin katılacağı ise henüz belli değil.
Şam nasıl bakıyor?
Suriye'de Kürtler pek çok kronikleşmiş sorun yaşıyordu. 2011'de başlayan isyanla birlikte Kürtlerin de muhalefete katılacağı ve ayaklanacağı tahminleri yapılıyordu.
Bu tahminler kısmen gerçekleşti; Kürtler isyana katıldı ancak Suriye yönetimine de kapıyı kapatmadı. Bu ‘her kesime kapıyı açık bırakan’ politika, Kürtlerin hem SUK gibi oluşumlar içinde yer almasını sağladı hem de ülkenin tamamını kontrol etmekte zorlanan Suriye ordusuna yeni bir cephe açmaması nedeniyle uzun vadeli siyasi kazanımların kapısını araladı.
Zaman zaman Kürt silahlı gruplar ile Suriye ordusu arasında çatışmalar yaşansa da El Kaide uzantılı örgütlerin PYD'nin silahlı kolu olduğu söylenen YPG'yi hedef alan saldırılarına kadar Kürtler silahlı oluşumlarını ‘savunma’ çerçevesinde yapılandırdı.
Bu saldırılardan sonra da Esad yönetimi ile Kürtlerin çizgisi 'ortak düşman El Kaide'ye karşı mücadelede birleşti. Hatta Esad, ‘Kürt gençlerin El Kaide'ye karşı mücadelesini’ övdüğünü söyledi.
Bütün bunlara karşın Suriye Kürtleri konusu Şam'da herkesin konuştuğu sırlar arasında. Kürtlerin izledikleri siyaset çerçevesinde siyasi kazanımlarının olacağı bir özerklik anlayışından bahsediliyor. Yine ülkedeki en önemli petrol bölgelerinde bulunan Kürtlerle ‘barış-uzlaşı yapılması zorunluluğu’, Rusya-İran-Irak petrol ve doğalgazının Suriye üzerinden Akdeniz'e aktarılması projelerinde de önem kazanıyor. Ancak özerkliğin çerçevesinin neleri kapsadığı henüz netleşmiş değil.
Son olarak Suriye Kürtlerinin Irak Kürt Yönetimi ve Türkiye ile yaşadıkları sorunlar göz önüne alındığında ilan edileceği belirtilen geçici yönetimin Suriye açısından dış politik bir yönü de bulunuyor. Şam yönetiminin geçici yönetimi desteklemese de ses çıkarmaması olasılık dahilinde.
İso toplantıya Suriye Ulusal Kürt Konseyi’nden sadece iki partinin katıldığını belirtiyor.
Suriye Ulusal Kürt Konseyi, üzerinde Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi lideri Mesut Barzani'nin önemli etkisinin olduğu iddia edilen bir yapılanma.
Kurucu Meclis’in Rojava bölgesini uluslararası alanda da temsil edeceği, Cenevre gibi toplantılara bu meclis adına gidileceği belirtiliyor.
Kanton modeli hedefi
Barzan İso, Kurucu Meclis içinde İsviçre’den esinlenilerek bir kanton modelinin örnek alındığını aktarıyor.
Buna göre kantonların kendi içlerinde belli bir özerklik hedeflendiği söyleniyor.
İso "Bu modele göre kantonların geçici yönetimde yer alması ve oydaşmacı bir demokrasi kurulması hedefleniyor" diyor.
Bu model kapsamında Afrin, Kobani ve Cizire kantonlarının kurulmasının tartışıldığı belirtiliyor.
‘Özerklik yolunda önemli bir adım’
BBC Türkçe’ye konuşan, Nuçe TV’den gazeteci Amed Dicle, Kurucu Meclis’i "Rojava devriminde önemli bir aşama" olarak yorumluyor.
"Kürtler, Şam’a bağlı bir özerk bölge sistemi istiyorlar. Rojava’yı oradaki diğer halklarla beraber idare etmek istiyorlar" diyen Dicle, son Kurucu Meclis adımını şöyle yorumluyor: "Bu, dünyaya 'Biz kendi irademizi ortaya koyuyoruz, yolumuza devam ediyoruz' mesajıdır. 'Suriye’deki belirsizliğin geçmesini beklemiyoruz, biz burada geçici bir yönetim kuruyoruz' deniyor.”
Amed bu son gelişmenin bölgedeki Kürt siyasi aktörler açısından da önemli olduğunu belirtiyor.
"Özellikle KDP’ye yakın partiler bu sürece dahil olmadı ama diğer partiler dahil oldu. Belirli partiler bunun içerisine girmemiş olabilir ama Rojava’daki halkın büyük bir kısmını temsil eden yapılar bu meclisin içerisinde yer aldılar. Bazıları orada sadece PYD’yi muhatap olarak gösteriyorlardı ama PYD artık orada faaliyet yürüten siyasi bir yapıdır ve oranın artık siyasal bir muhatabı vardır, artık Kurucu Meclis vardır.”
Amed, Kurucu Meclis’in yasa hazırlamak, seçimlere gitmek gibi hedefleri düşünüldüğünde gerçek anlamda geçici yönetimin oluşmasının altı ay alabileceğini söylüyor.
Ankara'nın tavrı merak konusu
Kurucu Meclis'in oluşturulmasıyla ilgili Türkiye'den gün içinde herhangi bir açıklama yapılmadı. Türk Dışişleri Bakanlığı yetkilileri daha önce yaptıkları açıklamalarda 'Suriye'nin kuzeyinde olası bir özerk yönetimin kabul edilemez olduğunu' söylemişlerdi.
Yetkililer, 'eğitim ve sağlık gibi günlük ihtiyaçları karşılamak üzere oluşturulan geçici yönetimlerin ise anlaşılır olduğunu' belirtmişlerdi.
PKK'ya yakın olduğu belirtilen PYD başta olmak üzere bazı Kürt gruplar Türkiye’yi, Rojava’da Kürt gruplarla çatışan radikal İslamcı grupları desteklemekle suçluyor.
PYD Eş Başkanı Salih Müslim geçen hafta, bu grupların eskisi gibi Türkiye üzerinden bölgeye girerek kendilerine saldırmadığını söylemişti.
Suriye Kürt Yüksek Konseyi yetkilileri de geçen ay Türkiye’de Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’yla görüşmüşlerdi. Görüşmenin olumlu geçtiği belirtilmişti.
Türkiye’nin, bölgede Mesut Barzani’nin KDP’si ile KCK arasında yaşanan gerilim sürecinde, Barzani yönetimiyle yakın iletişim içinde hareket ettiği iddia ediliyor.
Kurucu Meclis'in oluşturulmasını Türkiye kadar; Suriye yönetimi, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi ve uluslararası diplomasinin nasıl karşılayacağı merak konusu.
Zira olası bir özerlik kuruluşunun yalnızca Suriye değil Orta Doğu’daki siyasi dengeler açısından da önemli olacağı düşünülüyor.
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.