E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaPiyasaRockefeller Küresel Başkanı: Wall Street tekellerin elinde---

Rockefeller Küresel Başkanı: Wall Street tekellerin elinde

Rockefeller Küresel Başkanı: Wall Street tekellerin elinde
11 Nisan 2023 - 13:57 borsaningundemi.com

Rockefeller Başkanı Ruchir Sharma ABD borsalarında hükümet müdahalelerinin borsalardaki büyük şirketlerin tekel haline gelmesine hizmet ettiğine dikkat çekti


BORSAGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ

ABD’de geçen ay görülen banka iflasları devletin piyasaya müdahalesine ilişkin tartışmaları da yeniden ateşledi. Zira Silicon Valley Bank (SVB) ve Signature Bank’in iflası piyasalarda oldukça ilginç bir gelişmenin yaşanmasına yol açtı.

Borsagundem.com’un derlediği bilgilere göre, SVB özellikle teknoloji yatırımcılarının çoğunlukla tercih ettiği bir banka olarak biliniyordu. ABD Merkez Bankası’nın bankadaki sigortasız mevduatları da güvence altına aldığını açıklaması ise teknoloji yatırımcılarına güven verdi. Teknoloji ağırlıklı Nasdaq Bileşik Endeksi kararın açıklanması sonrasındaki ilk işlem günü olan 13 Mart tarihinden ay sonuna kadar %9'dan fazla yükseldi.

Rockefeller International’ın Küresel Birimi Yönetim Kurulu Başkanı Ruchir Sharma Financial Times’taki yazısında bu tür hükümet müdahalelerinin kapitalizmin temellerini sarstığı konusunda uyarıyor. Sharma devlet müdahalelerinin yaygınlaştığı 1980’lerde bu yana piyasa liderlerinde değişimin her geçen gün azaldığına ve kurtarılan şirketler yüzünden aynı zamanda yeni şirketlerin de yükselemediğine dikkat çekti. İşte Sharma’nın o yazısı:

“Silicon Valley Bank destanındaki ironi tamamlandı. Kriz, Amerikan teknoloji sektörünün en sevdiği bankada başladı, ancak hükümetin kurtarma hamlesi en çok büyük teknoloji şirketlerine fayda sağladı. Büyük teknoloji hisseleri tarafından desteklenen piyasalar sakinleştikçe yatırımcılar da haliyle rahatladı. Bununla birlikte, kurtarma paketleri üzerine kurulu bir sistemin nereye kadar gidebileceğinin farkında olmaları gerekiyor.

Yirmi yıl önce bile, kapitalizmdeki ani yükseliş ve düşüş döngüleri piyasa liderlerini bozuyordu ve yükselişte olan şirketler için alan sağlıyordu. Bu ‘bozulma’ tabiri halen her yerde kullanılan bir kelime olsa da piyasalardaki dalgalanma sürecinde anlamını kaybediyor. Kriz sonrası kurtarma paketlerinden en fazla yararlananlar hâlâ büyük, köklü şirketler ve kapitalizmin aslında böyle işlemesi beklenmez.

Hükümetlerin 10 Mart’ta SVB’yi kurtarmak için devreye girmesiyle büyük teknoloji hisseleri şimdiye kadarki en güçlü yükselişlerinden birini gerçekleştirdi. Bugün, ilk beş ABD şirketinin tümü teknoloji şirketlerinden oluşuyor ve hep birlikte borsanın yüzde 20'sinden fazlasını temsil ediyorlar. Bu oran on yıl öncekisinin iki katından daha fazla ve 1960'lardan bu yana borsadaki en yüksek yoğunlaşmayı işaret ediyor.

Rekabetçi piyasa dalgalanmalarındaki düşüş, 1980'lerden beri büyüyen kurtarma kültürünün bir yan etkisidir. ABD Merkez Bankası, 1987 çöküşünden sonra piyasayı desteklemek için devreye girdiğinden beri Amerikan borsası çarpıcı bir şekilde büyüdü. Borsa 1980’lerin başında ABD ekonomisinin yarısı kadar büyüklükteyken 2020 sonlarında ekonominin iki katından fazla büyüklüğe ulaştı. Genişleyen bir pazarın daha fazla dalgalanma için imkan sağlaması gerektiği varsayılabilir, ancak hayır, bu Amerika'da değil.

Bir on yıllık dilimden diğerine geçebilen ABD şirketlerinin sayısı, 1990'da sadece üçtü. 2010'ların sonunda ise bu rakam altıya yükseldi ve bu sayı istikrarlı bir şekilde arttı. ABD borsalarında dalgalanmalar zayıflamış olsa da dünyanın büyük bir kısmında nispeten sağlam olmaya devam ediyor. 2010'ların başından sonuna kadar, Japonya'da ilk 10 şirketin sadece ikisi önceki bugün de zirvede. Avrupa'da dört, Çin'de dört ve küresel listede ise sadece iki şirket, Microsoft ve Alphabet iki on yıllık dönem boyunca ilk 10’da kalabildi.

Bugün, ilk beş ABD şirketi, 1980'lerin başından bu yana en büyük marjla sonraki beşten şirketten daha büyük konumda. Pandemi başından bu yana yüzde 35 büyüyen ilk iki şirket bile ilk 10’daki şirketlerin piyasa değerlerinin yarısını oluşturuyor. Şu anda bir numara olan Apple 10. Sırada yer alan UnitedHealth Group’tan yaklaşık altı kat daha büyük. Otuz yıl öncesinde ise, Exxon bir numaraydı, onuncu şirket olan BellSouth’ın ancak iki katından biraz fazla büyüktü.

Büyük teknoloji şirketlerinin yükselişine yönelik rekabetçi açıklamalar, şirketlerin dijital ağların büyüklüğünden sağladığı doğal avantajına yani ihmal edilebilir ek maliyetle müşteri sağlayabilme yetisine dikkat çekiyor. Ancak "ağ etkileri", sadece teknoloji endüstrisinde değil, her dört ABD sektöründen üçünün neden birkaç şirketin elinde konsolide olduğunu açıklayamıyor. Ancak hükümetlerin kurtarma paketlerinden piyasa liderlerinin yararlandığı tezi bu tabloyu açıklayabiliyor.

Geçmişte, özellikle teknoloji sektöründeki bozulmalar oldukça hızlıydı. Bilgisayar çağının her yeni aşamasında, ana bilgisayarlardan PC'lere, internete ve akıllı telefonlara kadar her alanda yeni isimler öne çıkıyordu. Şimdi, teknoloji konusunda AI gibi atılımlara geçiliyor olsa da gündem hâlâ Microsoft ve Alphabet tarafından yönetilen aynı eski isimler etrafında toplanıyor. ABD tekellerinin bu yükselişine, daha küçük ABD şirketlerinin ve start-up'larının düşüşü eşlik etti.

Zirvedeki dalgalanmanın daha fazla olduğu Çin'de, Alibaba ve Tencent gibi internet devlerine yönelik beklentiler, esas olarak hükümet düzenlemelerinin yoğunluğuyla yükseldi ve düştü. Ağ etkilerinden daha fazlası, Pekin yönetimi birincil belirleyici faktördü.

ABD hükümetinin Çin kadar müdahaleci olmadığını, ancak Washington'un bankaları kurtarırken piyasaları bozmadığını düşünüyorsanız, bu haberleri Teksas'ta okumuyorsunuz demektir. Eyaletteki Fort Worth Belediye Başkanı geçenlerde iş dünyası liderlerini endişelendiren "asıl şeyin" şu soru olduğunu söyledi: SVB teknoloji yerine petrol endüstrisine hizmet etmiş olsaydı, hükümet "aynı şekilde adım atar mıydı?"

Kaçınılmaz olarak, kurtarma politikaları sermayenin tahsis edilme şeklini bozuyor ve kararları siyasi ellere kaydırıyor. Piyasalar neyin ekonomik açıdan mantıklı olduğunu anlamaya çalışmayı bırakıyor ve devletin neyi destekleyeceğini tahmin etmeye başlıyor. Ancak krizlerden bitkin düşmüş bir toplum, teşviklerin bu saptırmalarından dolayı giderek daha fazla rahatlamış görünüyor.

Birçok ana akım yorumcu, kurtarmaların doğruluğunu sorgulamak yerine, hükümetlerin neden daha fazlasını yapıp bankaları kamulaştırmadıklarını soruyor. Ticari gayrimenkul gibi diğer sorunlu sektörlerdeki liderler, endüstrilerinin de sistemik riskler oluşturduğunu ve bu nedenle devlet desteğini hak ettiğini iddia ederek fırsat kolluyorlar.

Ama çalkantı, kapitalizmin kalbinde yatıyor. Devletler tüm piyasa liderlerini ayakta tutamaz. Giderek deforme olan bu sistemde hâlâ bir miktar enerji kaldıysa; önümüzdeki yıllarda piyasa liderlerinin kendilerini daha da tepeye oturtmasının değil yeni kazananlar için yol açmasının görülmesi gerekir.”

Ed Yardeni: 'Fed Put' geri döndü

 

JPMorgan'dan "hisse" uyarısı

 

Zayıf hisse fiyatları aktivist yatırımcıların iştahını kabartıyor

 

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)