E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaMakro EkonomiResesyondan kaçınmak mümkün mü? İşte aşılması gereken 3 zorluk...---

Resesyondan kaçınmak mümkün mü? İşte aşılması gereken 3 zorluk...

Resesyondan kaçınmak mümkün mü? İşte aşılması gereken 3 zorluk...
08 Mayıs 2023 - 14:13 borsaningundemi.com

Fed Başkanı Jerome Powell, ABD ekonomisinin resesyondan kaçınabileceğini düşünüyor ancak bankacılık krizi, siyasi çekişmeler ve hatta hava durumu bile aleyhine gözüküyor.

BORSAGUNDEM.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ

ABD ekonomisinde resesyon olasılığı hiç olmadığı kadar yüksek sesle dillendiriliyor ancak Fed Başkanı Jerome Powell, bir yumuşak iniş ihtimalinin hala mümkün olduğunu belirtiyor.

Borsagundem.com’un derlediği bilgilere göre, yatırımcılar ise Fed Başkanı Jerome Powell’ın görüşünü fazla iyimser buluyor ve bankacılık krizini, siyasi çekişmeleri ve hatta hava durumunu bile  bunun bir kanıtı olarak görüyor.

Üç zorluk

Bloomberg’de yer alan analize göre, Fed Başkanı Powell, Amerikan iş gücü piyasalarının yerçekimine meydan okuyan gücü, geçen Cuma yayınlanan ve geçen ay büyük bir artış gösteren istihdam verilerinde tekrar sergileniyor ve bir yumuşak bir iniş ihtimali için yolu yumuşatıyor. Powell’a göre bu durum, bir yıldan biraz fazla bir sürede artan faiz oranlarının yüzde 5 - 5,25 bandına gelmesine rağmen böyle. Fed Başkanı geçen hafta faizleri art arda 10. kez yükselttikten sonra gazetecilere verdiği demeçte, “Bu sefer gerçekten farklı olabilir” diyerek bu görüşünün arkasında duruyor.

Yine de, idare edilemeyecek kadar sıcak olan bir iş gücü piyasası, Fed'in enflasyonu bastırmak için oranları daha uzun süre yüksek tutmak zorunda kalacağı anlamına geliyor. Resesyon risklerinin bu kadar yüksek olmasının nedenini de bu oluşturuyor. Ancak, Powell'ın tahmininin gerçekleşmesi için ABD ekonomisinin, tümü bu yılın ikinci yarısında bir gerilemeye işaret eden üç büyük engeli aşması gerekiyor.

Yaklaşan kredi sıkışıklığı: Fed sıkılaştırması ve banka iflaslarının birleşik etkisiyle hareket eden ve giderek büyüme riski taşıyan krizin, muhtemelen küçük işletmeleri ve özellikle de ticari gayrimenkulleri sert bir şekilde vurması bekleniyor.

Washington’daki borç tavanı çıkmazı: Şu anda doruk noktasına ulaşan siyasi ayrılık ve bölünme, yoğun bir mali stres dönemi riskini artırıyor. ABD hükümeti temerrüde düşerse, ekonomiye ve piyasalara vurulacak darbenin 2008 çöküşüne rakip olabileceği tahmin ediliyor.

İklim şartları: Hava durumu alarm veriyor ve dünya çapında emtia arzını bozacak, fiyatları yükseltecek ve Fed'in enflasyona odaklanmasını sağlayacak aşırı koşulların oluşabileceğini öngörüyor.

Bu üç kriter ekonomiyi bir çöküşe sürüklerse, Başkan Powell ve meslektaşlarının bu konuda yapabileceği fazla bir şey olmayabileceği düşünülüyor. Faiz indirimleri, durgunlukla mücadelenin ana aracı olsa da Fed'in enflasyonu hedefe döndürmek için hala mücadele ederken bunları devreye sokması oldukça zor gözüküyor.

Kırk yılın en hızlı parasal sıkılaştırmasının bir bedeli olması zaten bekleniyordu. Fed geçen yıl Mart ayından bu yana faiz oranlarını sıfıra yakın seviyelerden yüzde 5 - 5,25 bandına yükseltti. Yakın tarihte bu tür bir politikanın resesyona yol açmadığı herhangi bir örnek bulunmuyor. Teksas Üniversitesi'nde ekonomi profesörü olan Dr James Galbraith, “Yaklaşık 50 yılda Fed'in çoğunlukla makroekonomik politikadan sorumlu olduğuna dair iyi bir 'yumuşak iniş' örneği olduğuna inanmıyorum ve mevcut durumun neden farklı olması gerektiğini anlamıyorum” diyor.

Resesyon bir yan etki değil

Daha yüksek faiz oranlarının küçülen bir ekonomiye yol açacağı açık bir dinamik olarak öne çıkıyor. Borçlanma maliyetleri yükseldikçe ve varlık fiyatları düştükçe harcamalar yavaşlıyor ve işletmeler istihdamı azaltıyor. Merkez bankaları için, işsizlikteki bu artış ve bunun sonucunda ücretlerde yaşanan düşüş, enflasyonu hedefe geri getiren mekanizma olarak öne çıkıyor.

Diğer bir deyişle resesyon, enflasyonu dizginleme girişimlerinin tesadüfi bir yan etkisi olarak değil, asıl olayın kendisi olarak öne çıkıyor. Bu nedenle, geçen yıl Fed faiz artırımlarına yeni başladığında bile, Bloomberg Economics 2023'ün ikinci yarısında bir gerileme öngörüyordu.

Faiz artırım sürecinin ardında ise bankacılık korkusu geldi. Silicon Valley Bank (SVB) ile başlayan iflas dalgası bir bakıma sürpriz olmadı. Fed faiz artırdıkça neyin kırılacağını kimse tam olarak bilmiyordu ama herkes bir şeylerin kırılacağından şüpheleniyordu. Ancak Fed yetkilileri bir seçim yapabilselerdi, muhtemelen enflasyonu düşürmek için tercih ettikleri mekanizma olarak çökmekte olan bölgesel bankaları seçmezlerdi.

Banka iflasları, kredileri frenlemede yüksek faiz oranlarının etkisini artırıyor. Geçen yıl bile, Fed'in tercih ettiği barometrelerin başında gelen Kıdemli Kredi Yetkilileri Anketi, borç verme standartlarının sıkılaştığını ve bu eğilimin ancak SVB'den sonra hızlanacağını gösterdi. Tipik olarak, kredilerdeki yavaşlama, bankaların temkinli davranmasının ardından bir gecikmeyle devam eder. Bu da ikinci yarıdaki gerilemenin kesin olarak belirlenmesi için makul bir neden olarak öne çıkıyor.

Ayrıca bankacılık sistemindeki stres de çığ gibi büyüyor. SVB'nin aşırı aykırı bir örnek olduğuna dair ilk güvenceler, bulaşma yayıldıkça artık hedefin dışında görünüyor. Birlikte ele alındığında, 2023'teki banka iflasları, varlık büyüklüğü açısından şimdiden 2008'dekilerle rekabet ediyor.

Borç tavanı fiyaskosu

Bu arada Washington'da, borç tavanı çıkmazı, geçmiş dönemlerden daha tehlikeli görünen bir krize doğru tırmanıyor. Hazine Bakanı Janet Yellen, 1 Mayıs'ta ABD milletvekillerine sert bir uyarı gönderdi ve Bakanlığının borç limiti içinde kalmak için özel muhasebe manevraları kullanma yeteneğinin Haziran başında tükenebileceğini belirtti.

Başkan Joe Biden ve Meclis Başkanı Kevin McCarthy, 9 Mayıs'ta borç tavanı görüşmelerine katılacak ancak bir çözüm beklentisi öngörülmüyor. McCarthy, tavanı yükseltme karşılığında kapsamlı harcama kesintileri uygulayacak bir Cumhuriyetçi Yasa Tasarısını çoktan kabul ederken Demokratlar ise bunu reddetti.

En iyi senaryoda, bir anlaşmadan önce artan bir piyasa stresi dönemi olması bekleniyor. En kötü ihtimalde ise temerrüdün küresel finansal sistemini uçuruma ve ABD ekonomisini de derin bir düşüşe sürüklemesi bekleniyor.

Büyümedeki yavaşlamanın artmasının ise yapışkan enflasyonun Fed'in yanıt verme alanını sınırlayanı tahmin ediliyor. Başkan Powell geçen hafta gazetecilere verdiği demeçte, fiyatların Fed'in istediğinden çok daha hızlı artma ihtimalinde faiz oranlarının düşürülmesi uygun olmaz ve biz de oranları düşürmeyeceğiz dedi. Piyasalar ise bu cümleleri haklı olarak ‘durgunluk vurursa, parasal teşvikle kurtarmaya gitmemizi beklemeyin’ şeklinde yorumladı.

Mart ayında yüzde 5 olan temel tüketici fiyatları enflasyon oranı, geçen yaz yüzde 9'un üzerindeki zirveden keskin bir düşüş yaşadı. Ancak bu işin kolay kısmıydı; sorunsuz tedarik zincirleri ve düşen enerji maliyetlerinin Fed'in işini kolaylaştırdığı, en zor meselelerin ise hala çözüm beklediği düşünülüyor.

Bloomberg Economics, artan ücretlerin ve mal ve enerjiden gelen dezenflasyonist dürtünün sona ermesinin, çekirdek enflasyonu bu yılın sonunda yüzde 4 civarında tutacağını tahmin ediyor.

Hava şartları

ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi, hava sistemindeki aşılıkların Mayıs ve Temmuz ayları arasında gelişip sonbaharda yüzde 80'e çıkması ihtimalini yüzde 62 olarak öngörüyor. Bazı modellerin tahmin ettiği gibi, güçlü bir El Nino’nun enflasyonu artıracağı tahmine diliyor.

Bu senaryoda, fırtınalar ve seller Kaliforniya ve Güney'i vurarak gıda ve enerji üretimine zarar veriyor. Küresel olarak, Asya'nın bazı bölgelerinde kuraklık ve Güney Amerika ve Afrika'da şiddetli yağmurlar hasadı vurması bekleniyor.

Uluslararası Para Fonu (IMF), güçlü El Nino'nun emtia fiyat enflasyonuna yüzde 4 puan ekleyebileceğini söylüyor. Bunun da Fed’in faiz indirimleri için zaten oldukça küçük olan alanını sıfıra kadar daraltması bekleniyor.

Elbette yumuşak bir iniş mümkün ve bazı olumlu işaretler de yok değil. Temmuz 2022'de Fed Başkanı Christopher Waller, boş pozisyonların azalması ancak işsizliğin sabit kalmasıyla birlikte iş gücü piyasasındaki bir değişimin nispeten ağrısız bir enflasyon düşüşünü sağlayabileceğini savunmuştu. O zamandan beri, boş pozisyonlar gerçekten azalırken, işsizlik oranları ise düşük kalmaya devam ediyor.

Yuvarlanan durgunluk

Başka sonuçlar da mümkün gözüküyor. Bunlardan biri de ‘yuvarlanan durgunluk’, yani sektörlerin birbiri ardına darbe aldığı, ancak ekonominin bir bütün olarak küçülmediği resesyon olasılığı olarak öne çıkıyor.

Harvard'da profesör olan Dr. Karen Dynan, “En iyi tahminim, ekonomik büyümenin önümüzdeki aylarda durgun olacağı yönünde. Bir bataklığın içindeyiz” şeklinde konuşuyor. Bu iyi bir haber olmasa da tam bir durgunluğun önlendiği anlamına geliyor.

Yine de, yumuşak iniş veya dalgalı durgunluğu temel durum haline getirmek zor gözüküyor. Bloomberg Economics'in resesyon olasılık modelinden elde edilen son okuma, Temmuz ayında başlayacak bir gerilemenin neredeyse kesin olduğunu gösteriyor. Ancak yine de son birkaç yıldan alınacak bir ders varsa, o da neredeyse hiçbir şeyin kesin olmadığı. Ancak, bir durgunluğun gerçekleşmesinin, gerçekleşmemesinden daha muhtemel olduğu şeklindeki temel senaryo hala geçerliliğini koruyor.

Bankacılık endişeleri resesyon endişelerini akla getiriyor

 

Wall Street’in resesyon tercihi Buffett hisseleri

 

Resesyon korkuları yerini stagflasyona bırakıyor

 

ABD'de yaklaşan resesyonun etkileri ne kadar sürecek?

 

Resesyon yıl ortasında

 

JPMorgan: Hafif bir durgunluk bile borsalarda çöküşe neden olabilir

 

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)