E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaGündem"PKK yan çizdi"---

"PKK yan çizdi"

PKK yan çizdi
22 Ekim 2014 - 21:59 borsaningundemi.com

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan canlı yayında soruları yanıtladı

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan NTV canlı yayınında soruları yanıtladı.

Akdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

"Kobani'de bir insanlık dramı yaşanıyor. Bu dram karşısında Türkiye pozisyon aldı. PYD bu süreçte çok yanlışlıklar yaptı.

Bunlardan bağımsız olarak insani olarak baktık duruma. 200 bin insanı kabul ettik. Türkiye Kobani konusunda duyarsız kaldı gibi söylemler doğru değil.

Kobani için bir şeyler yapanın başında Türkiye geliyor. Kobani şu anda Suruç'ta. Kobani'de yaşayanların çoğu Suruç'ta yaşıyor şu anda. Gerekli tüm yardımları yaptık.

İnsanları biz kabul ettik, insani yardımı biz yapıyoruz. ÖSO ile PYD birbirini seven değil, birbiriyle mücadele eden gruplar.

Türkiye sınırlarını açmıyor, savunma yapmalarına izin vermiyor gibi açıklamalar yapılıyor. Türkiye yabancı savaşçılar konusunda duyarlılık sergiledi. Geçmeye çalışanlar engellendi. Bir taraftan sınırları açın dendi.

Türkiye göndermeye çalışsa ölüme gönderdiniz denilirdi. Bu konuda yapılan çoğu şeyi Türkiye yaptı. Cumhurbaşkanımız hava saldırısı ilk başladığında inşallah devam eder demişti.

Daha önce koridor tartışması olmuştu. PKK'nın koridordan geçmesi meşru değil demiştik. Ama Peşmergenin durumu farklı. Peşmerge meşru bir yönetimin ve Irak ordusunun bir parçası. Türkiye yasal olarak ne varsa bunların hepsini yapan bir iki ülkeden bir tanesi.

6-7 Ekim olaylarının gerekçesi hiçbir şey olamaz. Hiçbir olay vandalizmi meşrulaştıramaz. Biz başından beri hükümet tutarlı bir tavır sergilemiştir.

Türkiye tavrını değiştirmedi, bu önergeyi biz getirdik ABD getirmedi. Türkiye kaygılarını net bir biçimde ABD'ye iletti. PYD'ye silah aktarımını doğru bulmuyoruz. ABD burada Türkiye'yi üzmeyecek şekilde bir dil kullanıyor.

Silahları IŞİD'e karşı svaşan güçlere yolladıklarını dile getirdiler. Türkiye, IŞİD'le mücadele konusnuda, Suriye'nin geleceğinin görülmesi gerektiğini savunuyor.

Bir örgüt bitirildiğinde sorun çözülmüyor. Sıkıntıları yaşayan biziz. Birileri bizi iknaya çalışmıyor. Biz birilerini iknaya çalışıyoruz. Batılı ülkeler 10 göçmen alalım mı diye düşünüyor. Biz hepsini alıyoruz.

Türkiye'nin uçuşa yasak bölge oluşturulması konusu hala masadadır. Peşmerge meselesi devam eden müzakerelerin konusu değildir. Bu önemli bir hamledir.

Diğer partilerin bunu iyi analiz etmesi gerekir. PYD bundan ne kadar hoşnut? PYD'nin hemen gelsin dediğini sanmıyorum.

Çözüm süreci bütün Kürtlerin Irak, Suriye'deki Kürtlerin sorununu çözme meselesi değil. Etkileri olabilir ama ana unsur gibi görmek yanlıştır. Suriye'deki Kürtler Türkiye'dekilere en yakın olan Kürtlerdir.

Bu nedenle kucağımızı açtık. Gereken ne varsa yaptık, yapmaya da devam edeceğiz. Çok ciddi bir ajitasyon yapıldı. Bunun neticesinde istenmeyen olaylar meydana geldi. Türkiye'nin Kobani'ye sırtını dönmesi söz konusu değildir.

'PKK YAN ÇİZDİ'
Kobani olayı fırsata çevrilmek istendi. Suriye'ye Türkiye'yi nasıl çekeriz diye düşündüler. Örgüt açısından bakıldığında bunun sürecin önüne bir tıkaç olarak konulduğunu düşünüyorum.

Hükümet kararlı bir şekilde süreci sonuca ulaştırmak istiyor. Bunu gören örgüt bunu bir tıkaç olarak, bahane olarak kullandı. Adeta yan çizdiler su kaynattılar. Burada da Kobani'yi bahane olarak kullandılar. şehirleri karıştırdılar, şiddet olayları oldu.

Biz iyi niyetli olarak ne gerekiyorsa yapıyoruz. Birileri Kobani'yi kaldıraç olarak kullanılmak istendi. Bu konu çok köpürtüldü.

Sosyal medya çok gelişti. 1 saatlik sosyal medya trafiğiyle insanlar örgütlenebiliyor. Örgüt Kobani olaylarında aslında yeterli kitleyi harekete geçiremedi. Başbakan 1 Ekim'de Demirtaş'ı kabul etti.

Sürecin rayına oturduğu asayiş problemlerinin çözülmesi kararlaştırıldı ama ne olduysa bir anda oldu. Örgüt şiddeti kaldırısam burada tutunamam anlayışında. Siyasi gücü buradan devşirebiliyorm. Yan çizme işi de buradan çıktı diye düşünüyorum.

Bu noktada da çözüm süreciyle ortaya çıkan sonucu kendileri açısından tatminkar görmeyenler oldu. Kobani'nin bu noktada bir fırsat olarak kullanıldığını düşünüyorum.

Bu olayları kim meydana getirdi, kendi kendine mi oldu? Buna kim sebep oldu? Yol kesme haraç alma gibi eylemler süreci kırılgan hale getirir. Sadece karakol basma değil, bunlar da eylemsizlik kapsamına alınmalı diye söyledik. 

Daha beterini yaptlar. Kobani olaylarında HDP yanlış yapmıştır. Kobani olaylarının fitilini ateşleyenler yanlış yaptı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki kazanımlarını kaybettiler. Devletin kararlı duruşu geri adım attırdı. Öncelikle öz eleştiri yapmalılar. HDP bir takım açıklamalarla hatalarını telafi etmeye çalışıyor.

Sürecin bir noktaya varabilmesinin ön şartı kamu düzenin sağlanmasıdır. Hükümet çözüm sürecinde aynı noktada durmaktadır.

'ÖCALAN TAHRİK ETTİ'
Kobani olaylarında Öcalan'ın rolü olduğunu düşünüyorum. Bazen genel bir gidişat oluyor, Öcalan'da boşa düşmemek için bir pozisyon alıyor. Bu zaman zaman bazı olaylarda yaşandı. Ama son olaylarda böyle olduğu kanaatinde değilim. Öcalan'ın verdiği mesajın, bu olayları tahrik ettiği kanaatindeyim. Yani kardeşi üzerinden verdiği 15 Ekim mesajı, nereden çıktı. 15 Ekim diye bir tarih yok. 

Öcalan'ın bu yaklaşımını HDP farklı bir şekilde araziye aktarmış olabilir. bağlamını koparmış olabilir. Öcalan kontrollü bir gerginlik bekliyordu belki ama bunu araziye yansıması her şeyi yakıp yıkan bütün süreci bitiren çok negatif noktaya getirdi. Çıkmaz sokağa girip duvara çarptı.

'SÜRECE DESTEK VAR'
Çözüm sürecine ciddi bir toplumsal destek var. Kangren olmuş bir sorun. Türkiye'nin birliğini tehdit eden bir sorun. Bu sorunu çözmemiz birliğimiz açısından büyük önem taşıyor. Hükümet toplumun kabul etmeyeceği bir adımı atmaz.

Gelinen noktada bir anlaşma olduğunu biliyoruz ama son olaylar bir kırgınlık meydana getirdi. Bizim için öncelik kamu düzeninin güçlü bir şekilde tesis edilmesidir. Ayrıntıları kamuoyuyla paylaşılmaz ama insanları iğreti edecek bir adım atılmayacaktır.

Bu süreci başlattık ve seçime gittik, toplum güçlü bir şekilde AK Parti'ye destek verdi. Halkın desteğiyle iktidara gelen bir hükümet halka rağmen bir adım atmaz.

HDP'nin açıklamaları yakışıksız. Bu partilerle görüşen bir kişi olamama rağmen kötü sözler söylemek istemem hak etmelerine rağmen. Ahmet Davutoğlu'nun yalan söylemeyeceğini herkes bilir. Sn. Davutoğlu ilk iş olarak süreçle ilgili bir komisyon kurulması kararı aldı. 12 Eylül'de HDP heyeti adaya gitti. 13 Eylül'de HDP yol haritasını görmüştür. Bu konu görüşülmüştür, Kandil'e de aktarılmıştır.

'HDP YOL HARİTASINI BİLİYORDU'
Biz 1 Ekim'de Başbakanımız Demirtaş'ı davet ettiğinde bu konu konuşulmuştur. Biz görmedik, bilmiyoruz demeleri anlamlı değildir. Bizim anlamadığımız, bu konuların konuşulmuş olmasına rağmen olayların durmamasıdır.

Bu onlarca yıllık büyük bir sorun. Bu çözüm süreci bunu sonlandırmaya dönük bir proje. Öcalan'ın silahlar sussun fikirler konuşsun açıklamasını, silahların susması düşüncesinin oluşması açısından önemli bulduk. Silahların bırakılması çok önemli bir noktadır. Bu Türkiye için bir prangadır.

Eylül ayında yol haritası İmralı'ya gösterildi, bunu İmralı ve HDP heyeti biliyordu. bu nedenle HDP'nin açıklamalarını talihsiz olarak görüyorum.

Biz HDP'yi önemsiyoruz. Siyasi aktör süreçte muhataptır. Meclis'te bir takım çalışmalar yapıldı. Siyasi aktör yasal olan aktördür ve güçlendirilmesi gereklidir. Demirtaş'ın adaylığı sürecinde de aynısı söyledim. Bu bir aidiyet meselesidir. Bir devleti hasım olarak görüyorsunuz sonrada en üst makamına aday oluyorsunuz. 

Bundan sonra biz durduğumuz yerde duruyoruz ama böyle bir şeyi bir kez daha kabul edemeyiz. Kamu düzeni bizim için öncelikli konudur. Yüzlerce okulu yaptılar. Kürtlere zulmettiler. Diğer partilerin binalarını yaktılar.

Bölgede dinlediğimiz herkes dert yanıyor. Çözüm süreci orada bir örgürün düzen kurması değildir. 'Çözüm süreci var, güvenliği rafa kaldırın' böyle bir şey düşünülemez.

'EV HAPSİ İSTEMİYOR'
Öcalan'a ev hapsi ya da statü bizim gündemimizde değil. Öcalan'da bunları istiyor değil. Zaman zaman sürecin gerektirdiği şeyler oluyor. TV verildi, doktor ihtiyacı olduğunda gidiyor vs... Şartları iyileştirildi.

Güvenlikte herkesin yetkisi sorumluluğu bellidir. Süreç var diye bazı yerlerde suiistimal edildiğini görüyoruz. Son dönemde yaşanan başka tartışmalar var. Güvenlik ve çözüm süreci bir birini tamamlayan parçalardır.

Örgüt ve bileşenleri AK Parti ve Hüda-Par binalarına saldırdılar, kendilerinden olmayan herkese karşı otoriye kurmaya çalıştılar. Tek tipçi anlayışın terörizme ve cinayete dönüştüğünü gördük.

Siyasi yapılar birbirine düşürülmeye çalışıldı. Bir cezalandırma olacaksa devlet bunun takipçisidir. Cezalandırmayı kendi yapmaya çalışan da suç işlemiş olur. İnsanları sokağa döken anlayış tutmayınca provokatif eylemlere yöneldiler, Bingöl hadisesi gibi. Bir yanlışlık varsa devletin buna el atmasını beklemesi lazım.

AKİL İNSANLAR TOPLANTISI
Akıl tutulması zamanlarında Akil İnsanları dinlemek önemlidir. Hükümet süreci kontrol altına aldı ve tren raya oturdu. Akil İnsanlarla yapılan görüşmelerde bir çok konu aydınlatıldı. Kobani konusu masaya yatırıldı. Hükümet değiştikten sonra, bu toplantının yapılması başlı başına önemlidir.

Akil İnsanların raporlarında önerdiği bir çok husus 30 Eylül'deki demokratikleşme paketinde hayata geçirildi. Bazı Akillerle farklı işler yapılabilir. Daha küçük gruplara farklı işler verilebilir. Bu mekanizmanın hayata geçmiş olaması başlı başına kazanımdır.

İlla hükümetin değerlendirmesi gerekli değil. Arkadaşlarımızın çoğu bunu sosyal sorumluluk projesi olarak görüyor. Burada çok önemli değerlendirmeler yapıldı.

'ALLAH'IN EMRİ DEĞİL, DEĞİŞTİRİRİZ'
Öyle bir şey söyleniyor ki hükümetin uygulaması sanki çok gerilere götürecek. Eski Türkiye'ye artık dönemeyiz. AB standarları gerisine düşmemiz söz konusu değil. Polisin gözaltı yetkisi var mı? Yok. Almanya, İngiltere, Fransa, Danimarka, Estonya gibi bir çok Avrupa ülkesinde gözaltı yetkisi var. 

Gözlatına alma herhangi bir polise verilen bir yetki değil. Yetkili mülki amirlerce alınabilecek bir karar ve 24 saat içinde hakime sunulacak. Yanlış bir şey yapılırsa bedelini de ödeyecek. Burada geliştirilen he adımın tedbiri de alınıyor. 

Keyfiliği önlemek için her türlü tedbir yanında getiriliyor. Türkiye'nin maruz kaldığı tehditlerin olmadığı AB'de bile daha ileri tedbirler var. Oysa bizim nasıl bir bölgede yaşadığımız belli. Biz onların çok çok ilerisinde adım atmışız. Fiiliyatta sorunlar çıkıyor.

Bunların hepsini makul ve meşru adımlar olarak görüyorum. Sıkıntı olabileceğini düşünmüyorum. Bir de şu var; diyelim istenmeyen olaylar oldu, değiştiririz arkadaş.

Şimdi bir takım şeyleri 6 ay önce yapmıştık, sıkıntı yaşandı değiştiriyoruz. Bu Allah'ın emri değil. Neticede demokratik bir ülkede yaşıyoruz. Böyle bir ihtiyaç var ve bunun doğru olduğuna inanıyoruz."

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (1)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)