E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaPiyasaPiyasanın gözü ekonomi yönetiminde---

Piyasanın gözü ekonomi yönetiminde

Piyasanın gözü ekonomi yönetiminde
22 Kasım 2015 - 08:20 borsaningundemi.com

Zaman Gazetesi ekonomi yazarı Seli Işıklar'ın piyasa analizi içeren bugünkü yazısı

1 Kasım genel seçimlerinin ardından beş bin puanlık yükselişle 84 bin 354 puana kadar yükselen Borsa dört bin puanı üç haftada geri vererek 80 bin sınırına geriledi.
Yeni hükümetin ekonomi bakanlıklarında piyasayı rahatlatacak isimlerin üstünün çizildiği söylentileri piyasalarda endişe oluşturdu. 18 Kasım'da açıklanması beklenen kabinenin hâlâ
açıklanmamış olması piyasalarda kuşku uyandırdı. Teknik olarak 79 bin 500 puan seviyesinde bulunan boşluğun belki de bu sebeple test edilmesi söz konusu olabilir.
Piyasalar yeni hükümetin ekonomiye dönük politikaları konusunda biraz endişeli. Merkez Bankası faiz politikası ve enflasyon konusunda nasıl bir anlayışa sahip ekonomi yönetimi gelecek? Piyasada bu büyük bir soru işareti ve belirsizlik ön planda.
Şunun çok açık bir şekilde altını çizmekte fayda var: 2001 yılından 2013 yılına kadar Türkiye, Rusya, Çin, Hindistan, Brezilya ve benzeri ülke para birimleri Amerikan Doları ve Euro karşısında aşırı değerli bir noktaya ulaştı. Yerel para birimlerindeki aşırı değerlenmeye karşılık petrol, altın ve gıda fiyatlarında dolar bazında 7-8 kat yükselişler yaşandı. Petrol 25 dolardan 147 dolara kadar çıktı. Altının ons fiyatı ise 250 dolar seviyesinden 1.900 dolara kadar, yani tam 7 kat yükseldi. Gıda fiyatlarında aşırı oynaklıklar yaşandı. Elbette bu noktada petrol ve doğalgaz üreten ülkeler, ürünlerini Türkiye gibi petrole ve doğalgaza bağımlı ülkelere acımasız fiyatlarla satmaya devam etti.

13 yıllık bol para serüveninde Türkiye bir yandan hızla büyüyerek  GSYH'sini 200 milyar dolardan 800 milyar dolara yükseltirken, borcunu ve cari açığını da bir o kadar büyütmek zorunda kaldı. Yıllık ortalama 85 milyar dolar dış ticaret açığı verdi. Sıcak paraya bağımlı bir ekonomi haline gelen Türkiye artık yol ayrımında. 2002-2007 yılları arasında sürdürülen güven ve istikrara dayalı modeli benimseyen Türkiye, sonrasında devletçi ve kırılgan modele döndü. Şimdi basireti bağlanmamış bir Türkiye'nin hızlı bir şekilde dinamik, özgürlükçü, bilimsel, ahlaki normları benimseyen bir demokrasi ve ekonomi modeli anlayışına dönmesi olmazsa olmazı.

Piyasalar 1 Kasım sonrası neden patinaj yaparak geri geldi? Bunun iyi anlaşılması gerekir. Düşük politika faizi konusunda siyasilerin baskı kurması döviz fiyatlarının yükselmesine sebep olmaktan ve piyasaların bozulmasından başka bir şey getirmedi şu ana kadar. 2013 yılında politika faizinin yüzde 4,5 seviyesine gerilemesinde etken, ülke notunun ‘yatırım yapılabilir' kategorisine yükselmesiydi. Henüz Amerikan Merkez Bankası FED sıkılaştırma politikasına geçmemişti ve para bolluğu had safhadaydı. Farz-ı muhal TCMB'nin faizleri bir anda yüzde 4,5 seviyesine çekmesi halinde doların 4 lirayı görmesi ve piyasalarda dengelerin bir anda altüst olması söz konusu olabilir. Bu nedenle yeni hükümetin para politikalarına bakış açısı ve ekonomi yönetimine getireceği isimler başta döviz fiyatları, faizler ve Borsa'nın geleceği açısından son derece önemli.

Euro düşüşte
2015 yılında hızlı yükseliş yaşayan döviz fiyatları eylül ayı ortasından bu yana bir düzeltme yaşamakta. Eylül ortasında 3,45 seviyesinde olan Euro 3,01 liraya kadar düşerek yaklaşık yüzde 15 geriledi. Avrupa'nın içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik zayıflama, parasal genişlemenin sürdürüleceğinin anlaşılması Euro'ya darbe vurdu. Euro'da iki destek noktası dikkatle takip edilmeli. Birinci destek noktası 3 lira. Bu önemli destek 16 Aralık FED toplantısına kadar aşağı yönde kırılmaz ve muhtemelen alım gelebilir. İkinci senaryoda 2,87 lirada bulunan ve bana göre bir alım fırsatı olan seviyeye kadar ikinci gerileme dalgası yaşanabilir. Gelişmekte olan ülkelerin para birimleri iki yıldan beri FED faiz artış süreci ile başlayan büyük kayıpları sonrası bir süredir toparlanıyor. Ancak FED büyük olasılıkla 16 Aralık'ta faiz artıracak ve bu nedenle bu iyimserlik çok uzun sürmeyebilir. Faiz artışından sonra ise mega spekülatörlerin 2016 projeksiyonları belirgin bir hâl alana kadar beklentilerin tersi bir süreç bizi bekliyor.

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)