E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaAracı Kurum RaporlarıPiyasaların gözü petrol ve Yen'de---

Piyasaların gözü petrol ve Yen'de

Piyasaların gözü petrol ve Yen'de
21 Mart 2011 - 08:56 borsaningundemi.com

Ortadoğu, Libya'da yaşanacak olanlar piyasaları etkileyecek

Dış Piyasalar
HAFTANIN STRATEJİSİ: Ortadoğu risk unsuruna yönelik beklentilerin hızla değiştiği bir haftayı geride bıraktık. Yeni haftaya da, BM’in Libya’ya yönelik askeri müdahale kararının ardından gelecek tepkiler de bunun petrol fiyatlarındaki etkisi ile başlayacağız.
Petrol fiyatlarına ek olarak, piyasaların gündemine önemli bir gösterge daha girdi: Japon Yeni.
Japonya’daki nükleer krizin kontrolden çıkabileceğine yönelik endişelerle geçen hafta tarihi düşük
seviyelerine inen ancak ortak müdahaleyle deprem öncesi seviyelere yaklaşan USD/JPY paritesi, risk algılamasını yansıtması açısından daha fazla mercek altında olacak.
Piyasa oyuncularının Japonya’da yaşanan felaket sonrasında Yen’in durumu ile ilgili olarak ikiye
ayrıldığı gözlenirken; Yen’deki değerlenme baskısının tekrar belirmesi halinde, toparlanma sürecini sekteye uğratacağı endişesiyle piyasalarda satış eğilimine neden olabilir.
Petrol fiyatları ile ilgili olarak ise yeni dengenin hangi bölgede oluşacağı kritik: üç haneli mi iki haneli mi seviyelerde? Bunun cevabını ise temelde üç kritik unsur belirleyecek: Ortadoğu’da politik istikrarın kurulma çabaları, Japonya’daki nükleer krizin boyutu ve küresel ekonomiye etkileri, genel ekonomik verilerden gelen sinyaller. Üç haneli seviyelerin altında ya da hemen üzerinde oluşabilecek yeni denge noktası, ekonomilerin ve piyasaların daha rahat hissedeceği seviyeler olacaktır. Farklı sinyallerin alındığı gelişmiş merkez bankalarının politikaları test edilmeye devam edecek. Birleşme ve satın almaların desteği ise sürecek gibi görünüyor.
Geçen hafta
Japon nükleer krizinin artçı sarsıntıları sert oldu. Japonya’daki en şiddetli deprem ve tsunaminin
ardından nükleer reaktörlerdeki sızıntılarla ilgili artan endişelerle yaşanan krizin boyutu derinleşti. Bir taraftan Japon merkez bankası piyasalara sağladığı likiditeyi artırırken, diğer taraftan Yen’deki hızlı değerlenme karşısında G7 maliye ve merkez bankaları ortak müdahale kararı alarak piyasaları
rahatlatmaya çalıştı. Ortadoğu’da politik istikrarın tekrar kurulmasıyla ilgili devam eden belirsizlik sürecine, Japonya’daki nükleer krizin de eklenmesiyle volatilite göstergelerinde yükselişler gözlendi. VIX endeksi 30 seviyesine yaklaşırken, TED spread de 20’nin üzerinde seyretti.
Böylece, S&P 500 ve DJ endeksleri sırasıyla % 1,9 ve % 1,5’lik kayıplarla 1.279 ve 11.858 puana
inerken; DAX endeksi sigorta şirketlerine yönelik endişelerle % 4,5’lik düşüşle 6.664 puanda kapandı. Fed’den ciddi bir politika değişikliği yok. Fed’in politika faiz oranlarını beklendiği gibi aynı bıraktığı geçen haftaki toplantısında, politika açısından da radikal bir değişiklik içermeyen küçük ifade değişikliklerini tercih ettiğini gördük. Büyümenin daha güçlü olduğu vurgulanmasına karşın, petroldeki artışların geçici olmasının beklendiği söylendi. İstihdam piyasası ile ilgili olarak bir nebze daha iyimser olunmakla birlikte, bu iyileşme sürecinin yavaş gerçekleşeceği öngörüsü korundu.
Mevcut politika çerçevesini oluşturan, tahvil alım programının Haziran sonuna kadar devam etmesi,
düşük faiz ortamının uzunca bir süre korunması ve konut piyasasının zayıf kalması stratejilerinde ise herhangi bir değişiklik yapılmadı.
Faiz toplantısından sonraki günlerde gelen ve beklentilerin altında kalan konut, reel kazanç ve üretim verileri Fed’in yavaş “çıkış” stratejisini desteklerken; yüksek enflasyon ve güçlü Mart verileri soru işaretlerinin oluşmasına neden oldu. Bu rapor güvenilir olduğuna inanılan kaynaklardan yararlanarak oluşturulmuş , yatırımcıların bilgi edinmeleri amacıyla hazırlanmış olup,
burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir . Vadeli İşlem Piyasaları kaldıraç etkisi özelliği ve yüksek fiyat dalgalanmaları nedeniyle risk içermektedir .  Emtialardaki dalgalanmalar arttı. Japonya’da yaşanan doğal felaketin küresel ekonomide yarattığı riskler karşısında emtia fiyatlarında sert hareketler gözlendi. Ham ve brent petrol fiyatları sırasıyla 97
dolar ve 108 dolar civarına kadar gerilerken, altın fiyatlarında kar realizasyonlarının da etkisiyle 1.380
Dolar seviyesine kadar bir düşüş gözlendi.
Öte yandan, Ortadoğu’da tansiyonun tekrar artmasıyla petrol fiyatları 104 dolar ve 117 dolar seviyelerine, altın fiyatları da 1.430 dolara kadar yükseldi. BM’in Libya’ya düzenlediği askeri operasyon sonrası gelişmeler, özellikle petrol fiyatlarındaki dalgalanmaları artırabilecek.
Euro-dolar paritesindeki yükseliş çabası ağır bastı. Bir tarafta Fed ve Avrupa Merkez Bankası’nın
politika sinyallerinin farklılığı, diğer tarafta borç sorunu olan AB ülkelerine gelen not indirimleri ve
öngörülmesi pek mümkün olmayan doğal ve politik risk unsurlarının risk iştahında yarattığı baskı ile, Euro-dolar paritesi 1,39-1,40 bandında sıkıştıktan sonra, haftayı 1,42’ye yakın seviyelerde kapattı. 
Bu hafta
Yen’deki değerlenme devam edecek mi? Japonya’daki nükleer krizin kontrolden çıkabileceğine
yönelik endişelerle geçen hafta tarihi düşük seviyesi olan 76,25’e kadar düşen ancak G-7’nin ortak
müdahalesiyle 81-82 aralığına yükselerek tekrar deprem öncesi seviyelere yaklaşan USD/JPY
paritesinin piyasaların seyri açısından daha kritik bir gösterge haline geldiği izleniyor.
Piyasa oyuncularının, Japonya’da yaşanan felaket sonrasında Yen’in durumu ile ilgili olarak ikiye
ayrıldığı gözlenirken; Yen’de değerlenme baskısının tekrar belirmesi halinde, toparlanma sürecini
sekteye uğratacağı endişesiyle piyasalarda satış eğilimine neden olabilir. Petrol fiyatları hangi tarafta denge bulacak? Piyasalar tarafından takip edilecek diğer önemli bir gösterge de petrol fiyatlarının hangi bölgede denge bulacağı; üç haneli mi iki haneli mi seviyelerde?
Bunun cevabını ise temelde üç kritik unsurun ne yönde gelişme göstereceği ve hangi oranda ağırlık
kazanacağı belirleyecek. Yani, Ortadoğu’da politik istikrarın kurulma çabaları, Japonya’daki nükleer
krizin boyutu ve küresel ekonomiye etkileri, genel ekonomik verilerden gelen sinyaller. Üç haneli
seviyelerin altında ya da hemen üzerinde oluşabilecek yeni denge noktası, ekonomilerin ve piyasaların daha rahat hissedeceği seviyeler olacaktır.
Para politikaları test edilmeye devam edecek. Avrupa’da geçen hafta ılımlı kalan enflasyon
rakamları ve ekonomik aktivitede yavaşlamaya işaret eden ZEW endeksinden sonra, bu hafta
açıklanacak tüketici güveni, satın alma müdürleri ve IFO endeksleri daha kritik durumda. Özellikle, faiz artırımında kararlı tavrını devam ettiren Avrupa Merkez Bankası’nın güvenilirliği açısından.
Fed tarafında da, geçen haftaki yüksek enflasyon ve genelde güçlü Mart verilerinden sonra, bu hafta
açıklanacak yeni konut verileri ve dayanıklı tüketim siparişleri, “yavaş çıkış” stratejisine yönelik
eleştirilerin güç kazanıp kazanmayacağı açısından önemli olacak.
İç Piyasalar
PİYASA GÖRÜŞÜ: Petrol fiyatlarındaki dalgalanmayla, iç piyasaların “ayrışma” davranışının da
dalgalandığını görüyoruz. Para politikasındaki yeni yaklaşımın etkinliğine ilişkin tam bir güven ortamının oluşmamış olması da, petrol fiyatlarının iç dinamikler üzerindeki etkisini daha kırılgan bir hale getiriyor. Bu çerçevede, Merkez Bankası’nın bu haftaki faiz toplantısında - sürpriz bir karar beklememekle birlikte -, gerekmesi durumunda gelecek dönem politikasında değişikliğine baz oluşturabilecek bazı sinyaller verilebileceğini düşünüyoruz.
Özellikle, petrol fiyatlarının neden olduğu riskler karşısında, gerektiğinde faiz artışı gibi geleneksel
yöntemlere dönülebileceği sinyali verilmesi, iç dinamiklerin dış şoklara karşı dayanıklılığını artırabilir. Diğer taraftan, açıklamada herhangi bir değişikliğin olmaması ve önlemlerden de beklenen etkilerin alınamaması halinde, iç piyasaların kırılganlığı artabilir.
Geçen hafta
Petrol fiyatlarındaki dalgalanmayla, “ayrışma” da dalgalandı. Japonya’nın küresel ekonomide
oluşturduğu tehdit karşısında petrol fiyatlarında yaşanan gevşeme, iç piyasaların “olumlu” ayrışmasını ön plana çıkarırken; Ortadoğu’da artan tansiyona bağlı olarak petrol fiyatlarında tekrar gözlenen yükseliş trendi bu sefer de “olumsuz” ayrışmayı tetikledi.
Böylece, hafta içinde 65.000 seviyesine yaklaşan İMKB 100 endeksi, Ortadoğu risk unsuruyla
63.000’in altına inmesine karşın, haftayı % 0,1’lik artışla 63.839 puanda kapadı. Para politikasındaki yeni yaklaşımın etkinliğine ilişkin tam bir güven ortamının oluşmamış olması da, petrol fiyatlarının iç dinamikler üzerindeki etkisini daha kırılgan bir hale getiriyor. 
Bu hafta
TCMB’nin sürpriz karar içermeyen ancak kritik toplantısı.. Merkez Bankası’nın Çarşamba günkü
toplantısında, ne politika faizlerinde ne de munzam karşılık oranlarında bir değişiklik bekliyoruz. Bir
süredir hem Banka’dan hem de ekonomi yönetiminden gelen açıklamalar, para politikasında alınan önlemlerin en azından bu ay sonuna kadar etkilerinin gözleneceği yönünde.
Ancak, önlemlerin etkinliğine yönelik güven veren bir tablonun oluşmaması halinde, gelecek aydan
itibaren yeni önlemlerden belki de politika değişikliğine yönelik öncü sinyallerden bahsedebileceğiz. Daha açık bir ifadeyle, bir taraftan munzam karşılık oranları tekrar artırılabilecek; aynı zamanda özellikle petrol fiyatlarındaki gelişmelere bağlı olarak, global trendden uzak düşmemek ve sermaye hareketlerinde risk oluşturmamak için faiz artırımına zemin hazırlayıcı açıklamalarda bulunulabilecek. Buna yönelik ilk sinyaller de, bu haftaki açıklama notunda yer alabilir. Şöyle ki; geçen ayki faiz kararı sonrasında yayımlanan not şu değerlendirme cümlesiyle sona eriyordu: “Bu değerlendirmeler sonucunda Kurul, fiyat istikrarına ve finansal istikrara ilişkin risklerin azaltılması açısından; düşük düzeyde politika faizi, geniş faiz koridoru ve yüksek zorunlu karşılık oranlarından oluşan politika bileşiminin sıkılaştırıcı yöndeki etkilerinin bir sonraki toplantıya kadar yakından izlenmesinin ve gerekli görüldüğü takdirde aynı doğrultuda ilave tedbirlerin alınmasının uygun olacağını belirtmiştir” Bu şekilde altı çizilen üçlü politika bileşimi ve bir sonraki toplantıya kadar izlenip yeni önlemlerin alınabileceği ifadesi aynen korunmayıp; bunun yerine, para politikasının sıkılaştırıcı yönde olacağı gibi daha genel bir ifade kullanılabilir. Bu şekilde, geleneksel olmayan yöntemlerden, faiz artışı gibi geleneksel yöntemlere dönüşün zemini oluşturulabilir. Ancak, her halükarda seçim öncesinde faiz artış seçeneğini uzakta tutan bir yaklaşımın ağır basacağını düşünüyoruz. Kredi gelişmelerine ve Mart ayı iktisadi faaliyetine ait açıklanacak veriler de, şimdiye kadar alınan önlemlerin etkinliğinin değerlendirilmesi açısından yakından takip edilecek. 
Destek Menkul

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)