Cumhurbaşkanlığı seçimleri tamamlandı. Aday Recep Tayyip Erdoğan Türkiye'nin 12. Cumhurbaşkanı oldu. Halkın oylarıyla Köşk'e çıkacak olan Erdoğan sonrası gözler ekonomi yönetimine çevrildi.
Habertürk yazarı Abdurrahman Yıldırım konuyu köşesine taşıdı. İşte o yazı: Başbakan Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmesiyle siyasette taşlar yerinden oynayacak. Gözler yeni başbakanın kim olacağında ve ekonomi yönetiminin devam edip etmeyeceğinde. Genel seçimlere kadar yaşanacak ara siyasi dönemde ekonomi ve piyasalar tutunacak dal arayacak.
Ülkeyi 12 yıl süreyle başbakan olarak yöneten Recep Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanı seçilmesiyle bugünden itibaren yeni bir dönem başlıyor. AK Parti'de üç dönemden fazla seçilememe kuralı birleşen bu seçimle siyasette taşlar yerinden oynuyor. Artık gözler yeni başbakanın kim olacağına çevrilecek. Yeni hükümette kim bakan olarak kalacak, kim gidecek? Ekonomi yönetimi değişecek mi? Bu soruların yanıtını önümüzdeki günlerde alacağız.
Bu dönem, cumhurbaşkanının ilk kez seçimle gelmesinin, başkanlık sistemini istemesinin ve sistem üzerinde daha fazla söz sahibi olmasının da etkesiyle yeni bir dönem olmaya aday . Yeni cumhurbaşkanı ile başbakan ve hükümet arasında yeni bir denge kurulacak. Bu dengenin nerede oluşacağının yanıtını zaman içinde alacağız ama genel seçimler bu konuda mihenk taşını oluşturacak.
-Bu açıdan genel seçimlere yeni başkanı ve yeni başbakanı ile girecek AK Parti'nin alacağı oy oranı da, siyaseti ve Türkiye'yi şekillendirme açısından belirleyici rol oynayacak. Eğer anayasayı değiştirecek veya değişikliği referanduma götürecek bir Meclis çoğunluğu alınırsa siyasetteki taşlar ancak o zaman yerine oturacak.
-Üstelik bu dönemin dış kaynaklı ciddi iki belirsizliği bulunuyor. Biri içinde bulunduğumuz coğrafyada ortaya çıkan çatışmaların artık ihracatımızı gerileten bir aşamaya gelmesi. Durumun kısa sürede düzeleceğine yönelik bir beklenti de maalesef yok.
-İkinci gelişme ise FED'in faiz artırım sürecinin adını koymaya hazırlanması. Bu konuda gelecek ilk ciddi sinyal veya açıklamayla faizlerin artması beklenmeyecek, olası bütün gelişmeler önceden fiyatlanacak. Bu da küresel likiditenin anavatanına dönmesi ve Türkiye'nin cari açığını fonladığı havuzun çekilmesi anlamına gelecek.
-Hem dışarıdaki zorluklara hazırlık, hem de belli bir tıkanmışlığın aşılması için, ekonomide rota değişikliğinin de siyasetteki değişim süreciyle yürümesi gerekiyor. Yani değişecek olan sadece siyaset değil aynı zamanda ekonomi de, belki ekonomi yönetimi de.
-Bu sırada ise piyasaların ve ekonominin tutunacak dal arayışına girmesi gayet doğal. İstikrarı korumak ve dalgalara kapılıp gitmemek için bir çipa arayacaklar. Kurum ve kuruluşlar devrede değil, ekonomi yönetimi de değişecekse o zaman geriye Erdoğan'ın kendisi kalıyor. Neyi doğru yaparsa ekonomiye yarayacak, neyi yanlış yaparsa da ekonomiyi ve piyasaları yaralayacak.
SONUÇ: "Yeni sistemler yeni problemleri beraberinde getirir." Murphy
EKONOMİ GÜÇLÜ DOKUNUŞ İSTİYOR
1-JEOPOLİTİK RİSK YÜKSELİYOR: Çünkü bölgemizde jeopolitik riskler yüksek. Güneyde Irak'ta IŞİD'e ABD müdahalesi, Suriye, İsrail'in Gazze'ye saldırısı, kuzeyimizde Ukrayna-Rusya gerginliği tırmanıyor ve küresel etkisini de göstermeye başladı. Aynı zamanda bu ülkeler ihracat ve iş yaptığımız ülkeler. Güneyimizdeki 4 ülkeye geçen yıl 20 milyar dolar ihracat olmuş. İhracatımızın aksaması dış açığı olumsuz etkilendiği gibi, üretim ve büyüme oranı da aşağıya çekiyor.
2-RUSYA AB'Yİ DE VURUR: Özellikle kuzeyimizdeki gerginliğinin daha artıp Rusya'nın Ukrayna'ya müdahalesine dönüşmesi ise en riskli durum. Batanın ekonomik yaptırımlarını artırarak ambargoya dönüştürmesi Rusya'ya ihracatı ve oradaki Türklerin aldığı işleri de olumsuz etkilemeye aday. Daha da önemlisi bu durumun Avrupa ekonomilerini vurması. Avrupa pazarının kısmi canlanması şu anda ihracatımızı ayakta tutan en önemli faktör. Canlanmadaki kayıp Türkiye ihracatını düşürür.
3-FED'İN FAİZ HAMLESİ: Önümüzdeki dönemde şüphesiz ki ekonomiyi ve piyasaları en çok etkileyecek konuların başında FED'in faiz artırım sürecini na zaman başlatacağı olacak. Bu konudaki ilk ciddi sinyaller veya programın açıklanması küresel çapta sermaye hareketlerinin yönünü değiştirecek. Sermaye gelişmekte olan ülkelerde gelişmiş ve özellikle de faiz artıracak olan ABD'ye doğru dönecek. Türkiye için hem küresel likidite daralacak hem dış kaynak maliyetleri artacak. Bu da piyasalardan büyümeye ve cari açığa kadar bir dizi ekonomik gelişmeyi tetikleyecek.
4-DIŞ KAYNAK İHTİYACI: Türkiye olarak önümüzdeki bir yılda 200 milyar dolardan fazla dış kaynağa ihtiyacımız var. Değişmekte ve zorlaşmakta olan küresel koşullarda bu finansmanı sağlamak için de ekonominin güçlü dokunuşa, yakın ilgiye ihtiyacı var.
5-ENFLASYON DA BİR SORUN: Cari açığımızın yüksek olması yanına bir de enflasyonun tek haneli rakamların tavanına ulaşması eklendi. Şimdilik gidiş bıçak sırtı. Enflasyonun çift haneli rakamlara taşması, durumu daha zorlaştıracak, bildiğimiz tahribatları yapacak. Bu gidişiyle enflasyonun yeni bir yaklaşım ve hamleyle aşağı çekilmesi gereği açık. Bunun gerekleri de, genel seçimler öncesinde yerine getirilebilmeli. Seçimlerin sonrasını beklemek geç olabilir.
6-YENİ HİKAYE GEREĞİ: Hem içeride hem dışarıdaki yatırımcıları harekete geçirmek ve yeni yatırımlar başlatabilmek Türkiye'nin yeni bir hikaye anlatabilmesine bağlı. Siyasetteki ara dönem veya geçiş sürecinin buna ne ölçüde el vereceği de bizzat Recep Tayyip Erdoğan'a bağlı. Geçiş sürecini sadece siyasetten ibaret alır ve ekonomiye gerekli ilgiyi gösteremez ve desteği veremezse mevcut kan kayıpları da sürer. Yeni döneme kadar yeni bir başarı hikayesi de ortaya çıkmaz.
7-G-20 FIRSATINI KULLANMAK: Ülkeyi yöneten liderin ekonomi güçlü tutması gereğini aralık ayından itibaren Türkiye'nin G-20 Başkanlığı devralacak olması da artırıyor. 2015 yılında G-20 Başkanlığı'nı ve aktivitelerini ne ölçüde etkili kullanırsak ve başarılı olursak yeni fırsatları da yakalarız. G 20 toplantılar ile Türkiye kendini dünyaya tanıtma imkanını yakaladı.
8-REFORMLAR BEKLİYOR: Artan bölgesel jeopolitik risklere rağmen sanayi yatırımlarının canlanması, yerli ve yabancı yatırımcıların harekete geçebilmesi aynı zamanda bekleyen bazı reformların yapılmasına da bağlı.
9-KREDİ NOTU İÇİN DE ÇABA: Seçimin arifesinde Moody's Türkiye için kredi değerlendirmesinde bulunacaktı. Bunu yapmadı. Seçim öncesiyle çıkıştığından muhtemelen bugüne kaldı. Bu kez not kırılmamış olabilir. Ama aynı değerlendirme aralıkta da yapılacak. Türkiye'nin not liginden düşmemesi için de ekonomiye özel bir ilgi gerekiyor.
10-BÜTÇE VE 2015'E HAZIRLIK: Eylül ayı ile birlikte bütçe 2015 Programı'nın hazırlıkları başlayacak. Ekim ayı ortasında da Meclis'e sunulacak ve aralık sonuna kadar da yasallaştırılacak. Türkiye'nin mevcut konjonktür ve gelişmelere karşı verebileceği en iyi cevap bu programla olabilir. Eğer Bütçe'yi ve 2015 hedeflerini, üç yıllık Orta Vadeli Programı iyi hazırlar, yapılması gerekenlere yer verebilirse bu ara süreci o kadar az hasarla atlatmış olacak. Bunun için de özel bir ilgi gerekli.
SİYASİ GÜNDEM DE YOĞUN
-YENİ BAŞBAKAN, YENİ KABİNE: Cumhurbaşkanlığı seçimi ertesinde siyasi gündemin ilk sırasını yeni başbakanın kim olacağı olacağı alacak. Bu konuda Recep Tayyip Erdoğan'ın tercihi belirleyici. Hemen ardından yeni bakanlar kurulu üyeleri gelecek. Üç dönem sonra seçilememe kuralına takılacak milletvekillerinin yeni kabinede yer alıp almayacağına da şimdi karar verilebilir. Bu durumda bakanlar kurulu üyelerinin çoğunun değişmesi gerekecek.
-EKONOMİ YÖNETİMİ: Ekonomi ve piyasaların en çok ilgilendiren ise ekonomi yönetiminin ne olacağı. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın yerinde kalıp kalmayacağı, kalmayacaksa yerine kimin geleceği, yeni bakanın da ekonomi politikalarında değişikliğe gidip gitmeyeceği piyasalar açasından ve yabancı portföy yatırımcıları açısından belirleyici. Geçen hafta piyasaların tansiyonunun çıktığı bir günde Başbakan Erdoğan "Cumhurbaşkanı seçilirsem ekonomi politikalarında herhangi bir sapma olmayacak" açıklamasını yapmıştı.
-GENEL SEÇİMLER: Normal zamanında yapılırsa genel seçimler Haziran 2015'te. Bu döneme kadar yeni başbakanın, yeni hükümetin, hükümet ile cumhurbaşkanının çalışmasının sonucu sandıkça seçim tercihlerine yansıyabilir. İktidar patisinin ve Cumhurbaşkanı'nın hedefi Anayasa'yı değiştirecek çoğunluğa ya da değişikliği referanduma götürecek rahat bir meclis çoğunluğuna ulaşmak. Bu durumda yeni anayasa yapılacak ve başkanlık sistemine geçilmesi hedeflenecek.
-DIŞ POLİTİK GÜNDEM: İçeride butün bu siyasi faaliyetler sürerken dış politik gündem ve diplomasinin de bu dönemde etkili biçimde kullanılması gerekiyor. Acak bu sayede Türkiye'yi çerveleyen ve ihracatını olumsuz etkileyen çerberden nisbeten kurtulunabilinir.
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.