PIYASALARDA GELISMELER/BEKLENTILER(MEKSA YATIRIM) "Finansal Dejavu Sürüyor... Geçtigimiz haftalarda Avrupa Birligi ve IMFnin ortaklasa sagladigi 750 milyarAvroluk yardim paketinin ardindan, söz konusu paketin yeterli olup olmayacagina tartisilmaya baslanmasinin üzerinden çok geçmeden piyasalar bu kez Almanya kaynakli haber ile sarsildi. Almanya Finansal Denetleme Kurumundan (BaFin)yapilan açiklamada, 31.03.2011e kadar Euro Bölgesi borçlari ve bazi finansalkuruluslarin hisselerinin çiplak açiga satisinin yasaklandigi belirtildi.Açiklamada, kararla, Avrupanin içinde bulundugu borç krizi sirasinda finansalistikrarin desteklenmesinin amaçlandigi kaydedildi. Avrupa açisindan oldukça ciddi büyüklükte olan destek paketi sonrasi yaptigimizyorumda söz konusu gelismenin piyasalar açisindan finansal dejavu oldugu,global krizin derinlestigi dönemlerdekine benzer yeni önlemlerin yenidenkarsimiza çikabilecegi yönündeydi. Nitekim çok geçmeden kriz döneminin birbaska uygulamasi daha gündeme geldi. Almanyada açiklanan karar söz konusukarar sonrasinda da piyasalar satis baskisi altinda kaldi. Almanya kaynakli uygulama sonrasi piyasalar daha olumsuz gelismelere yönelikolarak mi bu tip bir önlem alindigini tartisilmaya baslanirken, ayni zamandabenzer bir uygulamanin ABDde de gündeme geldigi ve basarisizlikla sonuçlandigigerçegi karsisinda piyasalarda baski bir miktar daha artti. Gerçektende ayniuygulama ABDde SEC tarafindan 17 Eylül 2008 19 sirket hissesi bazindauygulanmaya baslanmis ancak kan kaybina engel olunamamisti. Ancak kriz sartlarinin oldukça güçlü oldugu 2008-2009 dönemi ile günümüzarasinda oldukça büyük bir fark olduguda göz ardi edilmemelidir. Mayis ayinagirerken yaptigimiz yorumda finansal piyasalar açisindan genelde sancili geçenMayis döneminin bu kez geçtigimiz yil oldugu gibi istatistiki anlamda bir kez dahaistisna yaratabilecegini bunun da sebebinin varolan yüksek likidite oldugunubelirtmistik. Üstelik piyasalar tam da yüksek likiditenin çikis stratejileriyle çekilmeyebaslanacagi bir dönemde önce Avrupa Birligi ve IMF ortakliginda yeni bir destekpaketiyle destekleniyor, ardindan ABDnin bölgeye swap hattiyla dolar likiditesisaglamasi gündeme geliyor. Dolayisiyla güven bunalimina dönüsmeyen mevcutriskli ortamda yüksek likidite halen piyasalar açisindan önemli bir destekleyiciunsur olarak varligini sürdürüyor. Yüksek likidite ortami içerisinde test edilen mayis etkisinin bir anda ortadankalkmasini da beklemiyoruz. Piyasalarin yilin ilk dört ayinda bardagin dolu kisminabakma egilimleri içerisinde göz ardi edilen risklerin, mayis ayi ile birlikte karlarinrealize edilmesi tercihi sonrasinda daha fazla dikkat çeker hale gelmesi nedeniyleilerleyen haftalarda da finansal dejavu sürecinin devam edecegini ve Avrupaninfarkli noktalarindan piyasalari baski altina alabilecek yeni gelismelerin yasanmasiihtimalini yüksek buluyoruz. Ancak söz konusu sorunlar 2008-2009da oldugu gibi güvem bunaliminadönüsmedigi sürece yüksek likidite potasinda eriyip kaybolmaya devam edebilir.Avrupa kaynakli sorunlarin global piyasalar açisindan oldugu kadar Türkiyeaçisindan da makro ve mikro anlamda etkileri, söz konusu risklerin takibinigerektirmektedir. TÜIKin açiklamis oldugu Ocak-Mart 2010 verilerine göre toplam ülke ihracatinin%47.9u Avrupa Birligi ülkelerine, %9.3ü ise birlik disi Avrupa ülkelerinegerçeklesmektedir. Her ne kadar Yunanistan ve Portekiz gibi ihracatimizinoldukça zayif oldugu bölgelerde baslayan sorunlar Türkiye açisindan ciddi kaygiyaratmasa da, ilerleyen dönemlerde daha güçlü ekonomilere risklerin siçramayabaslamasi Türkiye açisindan makro resimdeki renklerin tonunun farklilasmasinaneden olabilir. Özelliklede toplam ihracat içerisinde %10luk paya sahip Almanya, %6.7lik payasahip Italya, %6.3lük paya sahip Fransa ve %5.8lik paya sahip Ingilteredekiolasi finansal riskler dolayli bir sekilde Tür ekonomisi açisindan da risk potansiyelisebebi olabilir. Buna karsin Avrupa su asamada gecikmeli de olsa ekonomik risklere önlemalmaya çalisiyor ve henüz gelismeler güven bunalimi asamasina geçebilmis degil.Bu paralelde bütçe disiplini koruyan Türkiye için seçim öncesi dönemdebekledigimiz not artirimi geçerliligini halen koruyor. Özelliklede Avrupaliekonomilerin mevcut durumu karsisinda ilerleyen aylarda daha fazla piyasayatirimcisinin Türkiyeye yönelik not artirimi için simdi degilse ne zamansorusunu sormaya baslayacagini düsünüyoruz. Mevcut durum itibariyle bazi sirketlerin yatirim yapilabilir kategorindeki sirketdegerlemelerine ulasmis olmasi bu faktörün fiyatlanmaya baslandigini vepiyasanin kredi derecelendirme kuruluslarindan önce hareket ettiginin birgöstergesi. Önümüzdeki aylarda majör bir makroekonomik degisiminyasanmadigi yatirim ortami içerisinde daha fazla sirketin bu tablo içerisinde yeralmasi sürpriz sayilmamalidir. Daha kisa vadeli temel ve teknik faktörlere bakmak istersek öncelikli olarakTCMBnin çikis stratejileri bazinda ikinci adimi atmis olmasi dikkat çekiyor.TCMBPara Politikasi Kurulu 14 Nisan 2010 tarihinde açiklanan "Para Politikasi ÇikisStratejisi" kapsaminda teknik faiz ayarlamasi sürecinin ilk adiminin atilmasi içingerekli kosullarin olustugunu ve para politikasi açisindan bundan böyle politikafaiz orani niteligi kazanacak olan bir hafta vadeli repo ihale faiz orani gecelikislemler için ilan edilen borçlanma faiz oraninin 50 baz puan üzerinde, %7 olarakbelirlendigini açikladi. Kurul, küresel ekonomiye iliskin belirsizlikler nedeniylepolitika faiz oranlarinin bir süre daha mevcut düzeylerde tutulmasi ve uzun süredüsük düzeylerde seyretmesi gerekebilecegini teyid ettigini belirtmistir.Son toplantida alinan gecelik gösterge faizlerde degisiklige gidilmemis olunmasibuna karsilik politika faizi olarak artik bir haftalik repo faizinin kabul edilecekolunmasi çikis stratejilerinde ikinci adima isaret etmektedir. Gecelik borç almafaizinin %6.5 sabit birakilmasinin ardindan haftalik repo faizinin %7 olarakbelirlenmis olmasi ve bundan sonraki dönemde politika faizinin haftalik repo faiziolarak kabul edilecek olmasi, teknik anlamda bir faiz artisina isaret etse de,mevcut durumda haftalik repo piyasasinda faizlerin %7 seviyesinde islemgörmesi nedeniyle faiz oranlari açisindan degisime neden olabilecek bir faktörkonumunda degildir. Öte yandan toplanti sonrasi yapilan kisa açiklama içerisinde önceki açiklamalaragöre temel anlamda büyük farkliliklar bulunmadigini görüyoruz. Mevcut faizoranlarinin bir düre daha bu seviyelerde degistirilmeyecegi yönündeki egiliminkorundugu görülürken, iç talebe iliskin degerlendirme kademeli artistanistikrarli artisa yükseltilmistir. Genel itibariyle TCMBnin, ekonomik aktiviteyeiliskin iyimser bakis açisini artirmakla birlikte politikalarinda halen sahinpozisyondan uzak oldugunu ve piyasa dostu yol haritasi izledigini düsünüyoruz. Almanyada alinan önlemlerin Avrupa geneline yayilip yayilmayacagi, Avrupadadiger ülkelerin bu konuda destek verip vermeyecegi ve alinan önlemlerinAvrupaya yönelik spekülasyonlari önleyip önlemeyecegi kisa vade adina belirsizlikyaratan gelismeler. Söz konusu belirsizlikler paralelinde Türk Lirasinin dolarkarsisinda Türk piyasalarinin kapali oldugu dönemde yaklasik %2.5 degerkaybettigi görülüyor. Hisse marketinde de benzer bir görüntüyle açilis yapilmasinive islemlerin açilis sonrasinda 55.500-56.000 araliginda olusmasini bekliyoruz.Sali günü yakalanan olumlu ivmenin yeniden geri dönebilmesi adina ise islemlerinyeniden 56.000 seviyesi üzerinde gerçeklesmesi gerektigini düsünüyoruz." ******
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.