E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaPiyasaPiyasalarda düşük dalgalanma riski---

Piyasalarda düşük dalgalanma riski

Piyasalarda düşük dalgalanma riski
06 Eylül 2017 - 15:09 borsaningundemi.com

Piyasaların son dönem en önemli çıkarımlarından biri çok düşük dalgalanmanın sürdürülebilir olmadığı görüşü. Peki düşük dalgalanma devam edecek mi?

Küresel piyasaları yorumlamak ve kısa vadeli öngörüde bulunmak son dönemde gittikçe zorlaşıyor. Daha önce az görülmüş bir küresel politik belirsizlikten bahsetmeye bile gerek yok. Öngörü ufkumuzu daraltan ekonomik etmenler arasında aşırı düşük faiz seviyeleri geliyor. Birçok ülkede faizin son 500 yılın en düşük seviyesinde olduğu gerçeği oldukça ciddi bir sorun kaynağı olarak duruyor. Halihazırda negatif faizle işlem gören tahvil miktarının 10 trilyon dolar olması da bir diğer sorun. Bu tür dönemlerde faiz artışları piyasaları çok ciddi etkileyebilir. Bu tür bir ortamda küresel risk iştahının arttığı gerçeği de biliniyor. Aşağıda Amerikan borsa endekslerinin dalgalanma beklentisi grafiği var. 30 yıllık ortalama 20'lerde iken son seviyeler 15'lerde. Diğer bir veriyse Amerikan tahvil piyasası oynaklık beklenti endeksi MOVE. Bu endeksin 1990'dan bu yana en düşük seviyelerde olduğunu görebiliyoruz. MOVE'un 27 yıllık ortalaması 96 iken son veri 50'li seviyelere işaret ediyor. İki endeks verisi şu anki risk iştahının hala ne kadar yüksek olduğunu gösteriyor.

DÜŞÜK DALGALANMA DEVAM EDER Mİ?

Literatür ve piyasaların son dönem en önemli çıkarımlarından biri çok düşük dalgalanmanın sürdürülebilir olmadığı görüşü. Düşük dalgalanma seviyelerinde başlayan geri dönüşler, geçmiş dönem seviyelerinin çok üzerine doğru yönlenebiliyor. "Ortalamaya dönüş" (mean reversion) dediğimiz bu olguyu dolar/TL oynaklığı için 2008 ve 2013'te yaşadık. Özetle dalgalanma çok uzun ya da çok düşük seyredemiyor. Birçok küresel yatırım gurusunun son dönem uyarıları bundan kaynaklanıyor.

Özellikle Amerikan ekonomisinin gelişimi şu anda politik olarak ciddi irtifa kaybeden Trump'ın hareket planına bağlı. Ekonomiyi büyütüp enflasyon yaratabilecek bir "Amerikan ekonomisi senaryosu" yerini politik belirsizliklere bırakmış durumda. Bu noktada para politikası sıkılaştırması gerekmeyecek. Sadece Fed'in bilanço küçültme adımları izlenecek. 2019'da ECB'de görev süresi dolan Draghi sonrası AB'nin de faiz politikalarının sıkılaştırılması beklenebilir. Şu aşamada gelişen ülke para birimi ve faizlerine yarayan bu konjonktürün dalga boyu büyüdüğünde gelişen ülkelerin nasıl etkileneceğini kestirmek zor görünüyor.

2019’A YOL HARİTAMIZ

Alman önlemlerle 15 Temmuz sonrası oluşan kaygıların ekonomiye yansıması asgari seviyeye inmiş gibi duruyor. Ancak çok uzun süredir gündemimizde olan büyüme modelindeki tıkanıklıklarla ilgilenmeye iç ve dış politika imkan tanımadı. Dolayısıyla artan büyüme rakamları sevindirici ama büyüme dinamikleri bazı soru işaretleri barındırabilir.

Ekonomide 2019 seçimleri öncesi büyüme dostu bir politika izleneceği ve bu noktada ne gerekiyorsa yapılacağı konusunda bir görüş birliği mevcut. Bu bir yandan olumlu zira bu büyüme oranı, beklentileri kısmen iyileştirirken işsizlikte de belirli bir düşüş sağladı. Ancak büyümeyi yüksek tutma aşamasında küresel dalgayla karşılaşırsak "bu tür bir riske karşı ne yapabiliriz" endişesi yatırımcıların kafasında bir soru işareti oluşturuyor. Bu noktada büyümede bütçe ve kredi genişlemesi araçları zorlanacak gibi duruyor. Bütçedeki genişlemenin 2018'de de devam etmesi faizler üzerinde baskıyı devam ettirecek. Diğer yandan kur ve enflasyon için sıkı tutulan para politikası da, faizlerin üzerinde baskı yaratmaya devam edecek. Kredi büyümesinde yavaşlayan büyüme eğilimini tekrar canlandırmak için de

KGF benzeri ek destekler gerekiyor. Bu da yine enflasyon riskini artırıp TL faizlerin üzerinde baskı yaratacak.

2019 başında yapılacak seçimler için büyümenin hızlanması konusunda ekonomi yönetiminden ciddi destek gelecek. Bu noktada artan büyümenin 2019'a kadar devamı önemli zira sonrasında dünya ekonomisinde önemli değişimler olabilir. Büyümede bütçe açığı, enflasyon ve TL faizlerini artırmadan 2019'a girmenin önünde önemli riskler mevcut. Bu noktada çok stratejik davranılması gerektiği kesin. Özellikle yurtdışı karıştıkça savunma anlayışını devreye koymadığımız durumda 2019 ve sonrası daha ciddi bir maliyet ödenme riski oluşabilir. 


Burak Saltoğlu/Forbes Türkiye Dergisi

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)