E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaAracı Kurum RaporlarıPiyasalarda beklentiler (Halk Yatırım)---

Piyasalarda beklentiler (Halk Yatırım)

Piyasalarda beklentiler (Halk Yatırım)
23 Şubat 2012 - 09:24 borsaningundemi.com

Bugün piyasalarda ne bekleniyor? Piyasaları etkileyecek önemli gelişmeler...

Güçlü, Etkili ve Geçici’ Merkez Bankası Politikası Merkez Bankası piyasalar için sürpriz sayılacak bir karar ile gecelik borç verme faiz oranını %12.5’den %11.5’e çekti. Piyasa için bu sürpriz bir karar olsa da, Merkez Bankası’nı ve politikalarını yakından takip edenler için bu gelişme pek de sürpriz olmamalı. Hatırlanacağı üzere Merkez Bankası ABD’nin QE2 olarak nitelendirilen ikinci niceliksel genişlemeye gitmesinin neticesinde politika faizi olan haftalık repo oranlarında bir gerilemeye giderken, gecelik borç verme faiz bandının alt sınırını da %1.5 seviyesine kadar geriletmişti. Burada amaçlanan dolardan kaçışın hızlanacağı bir dönemde liranın değerlenmesi önüne bir set çekerek, giderek genişlemekte olan cari açığın yaratacağı bir finansal istikrarsızlıktan ekonomiyi korumaktı.
Bu hareket, liranın mini-devalüasyonunu harekete geçirirken, Avrupa’da yaşanan ve merkez bankası inisiyatifi dışında cereyan eden Avrupa Borç Krizi’nin patlak vermesi ile liranın değer kaybının tercih edilen noktaların dışına çıkmasına neden olmuştu. Bu da klasik merkez bankacılığının temel sorumluluğu olan fiyat istikrarının ülke ekonomisi için yeniden gündeme gelmesi ile neticelendi. Yani enflasyonda hedeflerin üzerinde bir artış gerçekleşti ve bu artışı tetikleyen kalemlerden en ağırlıklı olanı ise merkez bankasının kontrolü dışında liranın aşırı değer kaybı idi. Merkez Bankası bu noktada Ortodoks diye tabir edebileceğimiz, klasik merkez bankacılığı araçlarından piyasaya borç verme faizinde sert bir düzenlemeye gitti. Her ne kadar politika faizinde bir değişikliğe gitmedi ise de, piyasa dinamikleri çerçevesinde kısa vadede bir şok etkisi yaratacak faiz bandının üst sınırını %9’dan %12.5’e ve alt sınırını da %1.5’den %5’e yükseltti. Merkez Bankası’nın almış olduğu bu karar bir taraftan liranın değer kaybını önleyeceği gibi, diğer taraftan da 1.9 lira seviyesine yükselmiş olan dolar kurundan ticaret kontratların yapılıp, enflasyonu reel ekonomi için kalıcı bir etki yaratmasını da engellemiş oldu. Her iki tedbirin de etkili olduğu liranın 1.74 dolar seviyelerine kadar değer kazanmasında ve en azından Ocak ayı üretici fiyatlarındaki artışın %0.4 ile beklentilerin oldukça altında kalmasından anlaşılmakta.
Merkez Bankası tüm bu tedbirleri alırken, özellikle altını çizdiği bir konu vardı: ‘ek parasal sıkılaştırmanın güçlü, etkili ve geçici olması esastır’. Bir sonraki cümlede ise ‘Uygulamanın süresi enflasyon görünümünü etkileyen ana unsurlardaki düzelmenin hızına bağlı olarak değişebilecektir’. Yani burada merkez bankası ‘geçici’ olarak nitelediği ek parasal sıkılaştırmanın zaman süresini enflasyon görünümünü etkileyecek unsurlara bağlamakta. Bu unsurları öncelikle döviz kuru ve sonrasında da ekonomik aktivitedeki seyir olarak okumak lazım. Bu bağlamda bakıldığında merkez bankasının politika değişikliğine gitmesi kesinlikle sürpriz değil. Ek parasal sıkılaştırma, faizleri %12.5 seviyesine çekerek son derece ‘güçlü’ olduğunu ortaya koydu. Kurumumuzdan Ali İhsan Çamcı’nın son derece değerli çalışması olan APİ stok bilgisi (her sabah günlüklerimizde bulabilirsiniz) piyasada fonlamanın ne kadar maliyetli bir hale geldiğini ilişikteki grafiğinde açıkça ortaya koymakta. Politikanın ‘etkili’ olduğu Dolar kurunun l ra lehine zayıflaması ve yarı yarıya dolar ve eurodan oluşan sepetin ise Temmuz 2011 seviyelerine kadar gerilemesinden anlıyoruz.
Politikanın ‘geçici’ olduğunu da ek parasal sıkılaştırmanın ölçeğinin 100 baz puan aşağıya, yani %11.5’e geri çekmesinden anlaşılıyor. Yine Merkez Bankası kendi ifadesi ile: ‘Olumlu maliyet unsurlarının etkisiyle Şubat ayından itibaren çekirdek enflasyon göstergelerinin aşağı yönlü bir eğilim sergilemesi beklenmektedir’ diyerek, enflasyonda Şubat ayında bir iyileşme sürecinden söz edebileceğimize vurgu ederek, politika değişikliğine gitmesinin gerekçesini de ortaya koymakta.
Son derece şeffaf bir politika izliyor Merkez Bankası. Dış dünyadaki etkiler dünya genelinde tekrar aşırı bir dolar talebini yaratmadığı takdirde ve ekonomide dengelenmenin etkisi ile enflasyonist baskılarda bir düzelmenin devam etmesi sonucunda Merkez Bankası politikasının sürdürülebilir olacağı anlaşılmakta. Yani bundan sonraki Para Politikası Kurulu toplantılarında buna benzer kararların (faiz kanalının daraltılmaya devam etmesi) beklenir. Böyle bir politika bizi, herhangi bir dış etkeni hesaba katmazsak, yaz aylarına doğru faiz koridorunun üst sınırını %9 veya altı seviyelere doğru taşırken, Mayıs ayı sonrası ise endeksleme tekniği gereği düşecek olan enflasyonun getireceği esneklik ile, Merkez Bankasının politika faizinde bile bir düzenlemeye gitme ortamını hazırlayacağı anlaşılmakta. Bu politika başarılı olur ise (dış etkenler müsaade ettiği ölçüde olması kuvvetle muhtemel) %5 seviyelerine gerilemiş enflasyon ve %4.5 seviyesinde bir büyüme, kontrol altında ve finanse edilebilir bir cari açık ve düzgün bir kamu maliyesi Türkiye ekonomisini 2012 yılı için imrenilecek noktalara götürebilir. Buna yatırım yapanlar da eminiz ki oldukça karlı çıkacaktır."

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)