E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaPiyasaPiyasadaki dalgalanma yabancılara yaradı---

Piyasadaki dalgalanma yabancılara yaradı

Piyasadaki dalgalanma yabancılara yaradı
03 Temmuz 2014 - 11:43 borsaningundemi.com

SPYD Başkanı Arif Ünver, Moody’s'in geçtiğimiz gün, Irak'ta yaşanan krizin Türkiye'ye etkilerini konu alan raporunu değerlendirdi

Sermaye Piyasası Yatırımcıları Derneği (SPYD) Başkanı Arif Ünver,  Türkiye'ye paradan para kazanma amacı ile giriş çıkışlar yapanlara "yabancı yatırımcı" yerine "yabancı spekülatörler" demenin daha uygun olacağını belirterek, "Hal böyle olunca finansal piyasalarda oluşan dalgalanmalar yabancı katılımcıların ekmeğine yağ sürüyor" dedi.

Ünver, Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s'in geçtiğimiz gün, Irak'ta yaşanan krizin Türkiye’nin kredi değerlendirmesi üzerinde negatif baskı oluşturabileceğine yönelik açıklaması hakkında AA muhabirine açıklamalarda bulundu.

Arif Ünver, Moody's'in Türkiye'nin pozitif olarak algılanabilecek yönlerinden olan, ekonomik krizlere karşı bağışıklık sisteminin güçlülüğü, bankacılık sisteminin sağlıklı yapısı ve genç nüfusundan kaynaklanan dinamik yapısına değinmeden, salt potansiyel olumsuzluklara değinerek olası olumsuz ekonomik tabloya atıfta bulunmasının, özellikle yerli piyasa katılımcıları tarafından samimiyetsiz karşılandığını söyledi.

Objektif değerlendirmeden çok, sübjektif bir yaklaşımla olası olumsuzluklara işaret edilmesinin, algı yönetimine örnek teşkil edecek nitelikte olduğunu ifade eden Ünver, "Moody's negatife odaklanmış bir vaziyette, olumlu parametreleri göz ardı ederek, ağustos ayında 'olumsuza oynamış' bir görüntü sergiliyor. Neticede Moody's, somutları görmezden gelerek soyutlar üzerine bir senaryo geliştirip olduğu gibi değil de görmek istediği gibi bir tabloyu öne çıkarmıştır" diye konuştu.

Dünya Bankası ve uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'ye yönelik pozitif açıklamalar söz konusu olduğunda geriden geldiklerini, revize halinde olduklarını dile getiren Ünver, bu kuruluşların 2008 global kriz döneminde yaşanan birtakım örnekler dolayısıyla özellikle yerli piyasa katılımcıları tarafında itibarlarını ciddi manada yitirdiklerini kaydetti.

Ünver, bu algının yerli yatırımcı tarafında pek de değişmediğine işaret ederek, şunları anlattı:

"Ülkemizin yumuşak karnı olan fonlanma ihtiyacı maalesef ülkemizi finansman açısından dışa bağımlı yapıyor. Yabancı yatırımcı olarak adlandırdığımız grup,  ülkemize paradan para kazanma amacı ile giriş çıkışlar yapıyor, bu açıdan baktığımızda 'yabancı yatırımcı' kavramı yerine 'yabancı spekülatörler' demek daha uygun olacaktır. Hal böyle olunca finansal piyasalarda oluşan dalgalanmalar yabancı katılımcıların ekmeğine yağ sürüyor. Bu durumdan kurtulmak için, yurt içinde bankacılık sisteminde park etmiş olan yerli bireysel/kurumsalların birikimlerinin atıl yapıdan kurtulup verimli hale getirilmesi için sermaye piyasası bacağının aktifleştirilmesi, yumuşak karnımız olan dışa bağlı fonlanma konusuna çare olabilecektir. Uluslararası siyasette ekonominin bir silah gibi devreye alınması hususu günümüzün önemli realitelerindendir."

Bu kuruluşlar tarafından Türkiye'ye dair olumlu gelişmelerin gecikmeli olarak, olumsuz gelişmelerin ise adeta insanların gözüne sokar gibi derhal masaya getirilmesinin uluslararası siyasetin ekonomik yansımaları olarak değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yapan Ünver, "En nihayetinde bu kurum ve kuruluşların açıklamalarının finansal piyasalarda meydana getirdiği dalgalanmalar yabancı spekülatörlerin geçim kaynağını oluşturmaktadır. Sonuçta ülke olarak bizim bu kurulu düzenden kurtulmamız için mevcut ekonomik modelimizde revizyona giderek bir güncelleme yapılması elzem olmuştur, aksi takdirde aynı sahneleri yaşamaya devam ederiz" diye konuştu.

Ünver ayrıca, cumhurbaşkanlığı seçiminde AK Parti'nin adayının açıklanmasının da piyasalarda kısmi bir rahatlamaya yol açacağını dile getirerek, esas rahatlamanın cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası başbakanlık makamı ve siyasetin yol haritasının netleşmesi ile olacağını, siyasi açıdan her şeyin netleşerek piyasaların gündeminden tam anlamıyla çıkmasının ise 2015 Genel Seçimleri ile mümkün olabileceğini söyledi.

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (4)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • BORSALAR BİTMEDEN??03 Temmuz 2014 14:23

    BEYLER ARTIK BU KADAR RİSKLİ OLMUŞSA BAŞINIZA BİR ÇOK ŞİRKETTEN ZARARLAR GELMİŞSE NAKİDE GEÇİN ARTIK VE PARANIZI EMLAK,İŞ VEYA BAŞKA YATIRIM KONULARINDA DEĞERLENDİRİN.SONUÇTA 2.PAZARDIR BORSALAR VE ZARAR İHTİMALİ BÜYÜKTÜR FİYAT HAREKETLERİNDEN.GELMEKTE OLAN ABD FAİZ YÜKSELTİMİ PARASAL GENİŞLEMENİN BİTİŞİ DÜNYA BORSALARIN ÇÖKÜŞÜNE NEDEN OLABİLİR DİKKAT EDİN ARTIK.

  • ali03 Temmuz 2014 13:16

    emre kardeş yetim hakkını devletin kendisi yiyor bak ödediğin elektirik faturasına hırsız calıyor dürüst vatandaş ödüyor borsadaki şirketlerde aynı yani balık baştan kokmuş anlıcan

  • Demirdokum magduru03 Temmuz 2014 12:59

    Demirdöküm borsanın ilk şirketlerinden. Vehbi Koç'un göz bebeği idi. 2007 yılında Alman Vaillant firmasına satışından önce sürekli kar eden, temettü veren, bedelsiz pay veren bir şirketti. Satın almadan sonraki 5,77 € (güncel kurla 16,75 TL) çağrı neticesinde Vaillant'ın şirketteki hissesi %96 seviyesine ulaştı. Ne olduysa Vaillant'a satışından sonra oldu. Vaillant önce şirketin Avrupa'ya olan ihracatını sınırlandırarak büyümesini durdurdu. Sonra sürekli anlaşılmaz bir biçimde şüpheli alacaklar kalemi ile bilançolarda zarar gösterdi. 6 yıl içerisinde yalnızca İngiltere'deki "Heatline" marka isim hakkını sattığı 2012 yılında çok cüzi miktarda bir kar bildirdiler. Öyle ki çıkarılmış sermayesi 54 milyon TL olan Demirdöküm'ün 2014 ilk çeyrek bilançosundaki birikmiş şüpheli alacak kalemi 110 milyon TL seviyesine ulaştı; Yani sermayesinin 2 katı şüpheli alacak zararı yazdı şirket. Bu rakam ciro içerisinde anormal bir oran. Son 3 yıldır Antalya'dan kalkıp bizzat şirketin İstanbul'daki genel kuruluna katılıyorum. İlk kez bu sene yöneticileri ne yaptığını bilir ve bu seneki performanstan umutlu gördüm. İlk çeyrek bilançodaki %50 ciro artışı gayet güzeldi. Seneye iyi bir başlangıç yaptıklarını söylüyorlardı. Ekte şirket hissesinin borsa endeksi ile karşılaştırmalı grafiğini gönderiyorum. Göreceğiniz gibi hisse üzerine son 3 senedir inanılmaz bir baskı uygulandı. Borsa endeksi rekorlar kırarken biz Demirdöküm (TUDDF) yatırımcısı olarak hep mağdur olduk ve sabrettik. Her zaman arkasında bir Alman devinin olduğunu teknolojisi ve Türkiye'deki büyük pazar payı, marka bilinirliği ile toparladığında eski parlak günlerine döneceğinden emindim. Şirkete defalarca yarın ileride şirket kar etmeye başladığında bizi ve borsaya açıklığı angarya görüp borsadan çıkıp çıkmayı düşünüp düşünmeyeceğini sordum ve her defasında Vaillant büyük şirket, öyle bir düşüncesi yok, olsa da zaten sadece 2 milyon lot var dolaşımda hisse başına 10-15 ne olursa ödeyip satın alır borsadan çıkar şeklinde yanıt aldım. Çok ilgili bir yatırımcıyım, araştırırım, sürekli şirketten bilgi talep ederim. Kendimi şirketin ortağı olarak görür hatta şirket için projeler, fikirler üretir ve bunları şirkete iletirim. Hisse grafiğinden gördüğünüz gibi şirket son 5 yılın en dip seviyesinden yeni yürürlüğe giren tebliği kullanarak yıllarca hisseye, şirkete güvenmiş yatırımcının elinden, 300 lot gibi traji-komik bir hisse alımı yaparak hisselerini gasp etmeye çalışmakta dün gönderdiği haber ile. SPK bu tebliği çıkarırken nasıl olurda böyle ard niyetlerin olabileceğini göz önünde bulundurmaz? Hakim ortak istediği fiyata hisseyi indirip bir ay orada tutarak borsadan hisseleri çekebilir mi yani? Şirket bu hareketiyle kanımca son 3 senedir hisse fiyatının düşmesinin kendi manipulasyonu olduğunu itiraf etmiş bulunmakta. Türkiye'de yatırımcının hakkını koruması gereken kurum olan SPK böyle birşeye nasıl izin verir? Borsa Gündem olarak sesimiz olmanızı arz ederim.

  • Emre03 Temmuz 2014 12:05

    Artog Kervn alyağ clkho son zamanları en buyuk vurgunları. hileli ticari ilişkiler, soyguncu şirket birleştirmeleri, yalan bildirmler, extreme tahta oyunları falan.... yetiminin hakkını yedirmeyen devlet nerde?