Para piyasaları derin bir ‘Ohhh!’ çekti

Global finansal krizin yükü ülkelerin merkez bankalarına yüklendi. Merkez bankaları görevleri gereği; ülke yönetiminin ekonomik programına uyumlu para politikası programı uyguluyorlar. Ayrıca zaman zaman aldıkları kararlarla bankalar arası piyasayı da düzenliyorlar.
Dünyanın en güçlü ülkesi konumundaki Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nin Merkez Bankası (FED)’in yılbaşından beri her ay bankalar arası piyasadan 85 milyar dolarlık devlet tahvilini geri alarak sisteme para veriyor. Beş yıl süren finansal krizin ABD ekonomisi üzerindeki etkilerinin azalmaya başlamasıyla işsizlik, istihdam, enflasyon, büyüme, makro ekonomik göstergelerde ılımlı bir toparlanma görülünce FED yetkilileri ekonomik toparlanma devam ederse aylık 85 milyar dolarlık tahvil geri alımlarında kesintiye gidebileceğini 22 Mayıs’taki toplantısında gündeme getirdi. Bunu da eylül ayına kadar gelecek aylık ekonomik verilerde iyileşme devam ederse, yapabileceği sinyali vermişti.
FED’in bu ayki Açık Piyasa Komitesi toplantısı hafta içinde yapıldı. Piyasa çevrelerinde söz konusu toplantıda kesinti kararı alınabileceği beklentisi oldukça güçlenmişti. Ancak FED söz konusu toplantıda tam tersi bir karar aldı. FED Başkanı Ben Bernanke, halen devam eden tahvil geri alımlarında kesintiye gidilmesi konusunda “Veriler azaltmayı desteklemiyor.” diyerek, bu konuda yapılan anketlerdeki en düşük beklentisi gerçekleşmiş oldu. Söz konusu kararla bir süredir adeta ‘diken üstünde’ olan gelişmekte olan ülkelerdeki ekonomi yönetimi ve yerli yatırımcılar şimdilik derin bir “Oh!” çekti. FED’in bu kararı özellikle gelişmekte olan piyasalarda bir rahatlatma oluştursa da, piyasa oyuncuları için, spekülatif işlemlere yeni bir zemin hazırlanmış oldu.
FED, yeni bir tarihe kadar tahvil geri alımlarına devam edecek. Ancak, likidite artışının Amerikan ekonomisine beklenen faydayı sağlayamadığı da biliniyor. Görevi 31 Ocak 2014’te sona erecek olan Başkan Bernanke, alınan bu kararla giderayak piyasalarla ters düşmek istememiş de olabilir. Ayrıca, ABD’de bir süreden beri ertelenen ‘bütçe tavanı’ konusu yakında yeniden gündeme gelecek. Bu konuda piyasaların daha fazla bozulması istenmemiş de olabilir. Ancak, FED’in ekim toplantısında olmasa bile, aralık toplantısında tahvil geri alımlarında sınırlama yapılacağı konusu yeniden gündeme gelecek. Bu açıdan bakıldığında özellikle altın fiyatı alıcı getirmeye yönelik spekülatif işlemlere devam edilecek görünüyor. Yatırım araçlarının yönünde en önemli gösterge ABD 10 yıllık tahvil faizlerinin seyri olacak. Nitekim bir süredir satışların etkisiyle yüzde 3’e yaklaşan, ABD 10 yıl vadeli tahvillerin faizi FED kararı sonrası yüzde 2,67’ye kadar gerilerken, altın fiyatı 1318 dolar/onstan 1375 dolar/onsa kadar yükseldiği gözlendi. Dün de ABD 10 yıllık tahvil faizleri yüzde 2,73’e yükselirken, altın 1346 dolar/onsa geriledi.
Bundan böyle ABD’den açıklanacak, işsizlik, istihdam, enflasyon ve büyüme, dış ticaret verileri gibi aylık makro ekonomik göstergeler yakından izlenecek. Söz konusu veriler olumlu geldiğinde, dolar paritesi ve ABD hisse senedi endeksleri ve ABD 10 yıllık tahvil faizleri yükselirken, altın ve diğer kıymetli metaller, emtia ve petrol fiyatları gerileyecek. Anılan veriler olumsuz geldiğinde de, söz konusu yatırım araçları fiyatları mevcut seviyelerinden bir miktar geri çekilecek görünüyor.
Hafta içinde FED toplantısı öncesi yapılan Merkez Bankası (MB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında FED’in alacağı karar görülmek istenmiş olmalı ki, para programında bir değişiklik yapılmadı. Bu iki gelişmeler iç piyasaya da olumlu yansıdı. Dolar bir ay sonra yeniden 2,0000 TL’nin aşağısına geriledi. Dolar açığı olanlar da bir ‘Ohhh!’ çekti.

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.