İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 24 Kasım 2010’da düzenlediği ihaleyle Beşiktaş İlçesi’ndeki Swissotel arazisinin, üzerindeki otel ile birlikte; ihalenin tek katılımcısı, aynı zamanda otelin işletmecisi ve arazinin 2032’ye kadar kullanım hakkına sahip olan Fiba Holding bünyesindeki Anadolu Japan Turizm AŞ’ye 421 milyon TL karşılığında satılmasına karar vermişti. Habertürk'ün haberine göre, bunun üzerine dönemin CHP’li İBB meclis üyeleri Hakkı Sağlam, Tuncer Özyavuz ve Serdar Bayraktar kararın iptali için İstanbul 7. İdare Mahkemesi’nde dava açmıştı. Mahkeme, satış kararını “ihalede açıklık ve rekabet şartlarının sağlanmasının mümkün olmadığı” gerekçesiyle 2012’de iptal etti. 2013’te Danıştay tarafından onanan iptal kararına karşı geçtiğimiz yıl yapılan “karar düzeltme” itirazı da geçen ay reddedildi. Böylece satış kararının iptali kesinleşmiş oldu.
Öte yandan satış kararının iptal olması şu anda Swissotel’in durumunu etkilemiyor çünkü üzerinde bulunduğu arazinin kullanım hakkı zaten 2032 yılına kadar oteli işleten Anadolu Japan Turizm AŞ’de. Söz konusu arazi üzerinde 1989 yılında 43 yıl süre ile Anadolu Japan Turizm AŞ adına tescil edilmiş olan kullanım hakkı, arazinin mülkiyeti hariç tüm haklarından yararlanmaya olanak sağlıyor. Yani Fiba Holding, 2005 yılında Anadolu Japan Turizm AŞ’yi bünyesine kattığı için oteli 2032 yılına kadar işletme hakkına sahip. İBB’nin bu süreyi beklemeden 2010’da ihaleye çıkması, kaynak yaratma gereksinimiyle açıklanıyor. Bu arada, yap-işlet-devret modeliyle inşa edilen Swissotel, her yıl cirosunun yüzde yedisini İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne işletme bedeli olarak ödüyor.
‘BAŞKA ŞİRKET 21 YIL TEK ÇİVİ ÇAKAMAZ’ Satış kararının iptali için dava açanlardan Serdar Bayraktar “kamunun zarara uğratılması endişesiyle” bu davayı açtıklarını belirtiyor: “2032’ye kadar üzerinde kullanım hakkı olan bir arazi satışa çıkarılırsa, tek alıcı, kullanım hakkına sahip şirket olur. Bir başka şirketin, 21 yıl boyunca tek çivi çakamayacağı, üzerindeki tesisten istifade edemeyeceği bir araziyle ilgilenmeyeceği açıktır. İstanbul’un merkezinde bu kadar değerli bir arazi, gerçek değerinden çok düşük fiyata verilmiş olur. Bu şartlarda satışın sağlıklı olmayacağı fikrini beyan etmemize rağmen satış yapıldı, biz de dava yoluna başvurduk.”
Davacılardan Hakkı Sağlam ise fiyatın oldukça düşük olduğunu söylüyor: “Karayolları arazisi 2007’de 800 milyon dolara satılmışken, konumu çok daha değerli olan bu arazinin ihalede verilen bedelin en az 10 katı değerde olması gerekir.” Belediye tarafından muhammen bedeli 420 milyon TL olarak belirlenen arazi, bu bedelin 1 milyon TL üzerine satılmıştı.
Fiba Holding Baş Hukuk Müşaviri Kerem Moralı, iptal gerekçesine katılmadığını şöyle anlatıyor: “Daha önce de ihalelere çıkıldı ancak katılım olmadığı için ertelendi. Bu ihalede de bir tek biz teklif verdik. Başka şirketlerin katılmaması fiyatın yüksekliğiyle alakalıdır. Ayrıca bu arazinin otel dışında herhangi bir kullanım olanağı da yoktur.” Davalı İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Danıştay’a yaptığı başvuruda, üzerinde üst hakkı bulunan bir taşınmazın satılmasına hiçbir engel bulunmadığı, ihale aşamasında usul kurallarına tamamen uygun hareket edildiği ve ihaleye tek isteklinin katılması durumunda ihalenin yapılamayacağına ilişkin herhangi bir kural bulunmadığı belirtilmiş, ayrıca söz konusu isteklinin, satılan taşınmaz üzerinde üst hakkına sahip olmasının rekabeti engelleyici bir husus teşkil etmeyeceği savunulmuştu. Şimdi, iptal edilen satışın bedeli 421 milyon TL’nin İBB tarafından ne şekilde geri ödeneceği...
SAVUNMA: İBB’NİN 600 MİLYON TL’LİK FAİZ YÜKÜ VAR İBB’nin Danıştay’a yaptığı başvurudaki savunmasında bir detay dikkat çekici. 2013 tarihli Danıştay kararında yer alan ifadelere göre, 2010’daki satış kararının belediyenin finansman ihtiyacı için verildiği ifade ediliyor, belediyenin yıllık 600 milyon TL faiz yükümlülüğü olduğu belirtildi.
ARAZİ YENİDEN SATIŞA ÇIKABİLİR Fiba Holding Baş Hukuk Müşaviri Moralı, iptal kararının satışa onay veren belediye encümeni kararına yönelik olduğunu, satış işleminin iptali ve tapu kaydı için de ayrı davalar açılması gerektiğini savunurken, davacılardan hukukçu Tuncer Özyavuz başka hiçbir dava açmaya gerek olmadan satış işleminin kendiliğinden iptal olmuş olacağını ileri sürüyor. Moralı’ya göre, satış iptal olsa bile söz konusu arazi için tekrar ihaleye çıkılmasının önünde de hiçbir hukuki engel yok. Özyavuz böyle bir ihaleye çıkılmasının “görevin kötüye kullanılması” olacağını savunurken, davacılardan Hakkı Sağlam bunun “yargı kararını etkisiz kılmak anlamına geleceği ve suç teşkil edeceği” görüşünde. Yeniden ihale durumunda tekrar dava yoluna başvuracaklarını belirten Sağlam, arazinin bu şartlarda satılmasının, yap-işlet-devret modeliyle yapılan başka tesisler için benzer uygulamaların önünü açacağına işaret ediyor. Moralı ise yeni bir ihalenin gündeme gelmesi durumunda arazi ile yeniden ilgileneceklerini sözlerine ekliyor.
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.