BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, İmralı'da cumartesi günü görüştükleri Abdullah Öcalan'ın koşullarının en kısa sürede iyileştirilmesi gerektiğini belirtirken, adaya ilk getirildiği dönemde konulduğu yere nakledileceğini anlattı.
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, PKK çizgisinde yayın yaptığı gerekçesiyle Danimarka'da mahkemenin yayın lisansını iptal kararı aldığı Nuçe TV'nin sorularını dün gece telefonla yanıtladı.
Demirtaş, bu noktada Öcalan'ın inisiyatifi ile başladığını belirttiği 'Demokratik çözüm' sürecinde rolünün rolünün belirleyici konuma gelmesi gerektiğini söyledi. Demirtaş, 'İkinci aşama' olarak nitelendirilen 'ateşkes' ve PKK'nın silahlı gruplarının sınırların dışına çekilmesinin tamamlanmasından sonraki demokratikleşme, yasal anayasal değişikliklerin gerçekleşeceği döneme yaklaşıldığını anlatırken şöyle dedi:
"Sayın Öcalan'ın içinde bulunduğu koşulların değişmesi, dünya ile doğrudan temas kurabilmesi, düşüncelerini, sürece dair önerilerini doğrudan iletebilmesi, bu sürecin karakterini, gidişatını belirleyecektir. Öcalan birinci aşamada konumunun ağırlıklı olarak araçsal düzeyde ele alındığını, gençlerin ölümünün durması diyalog, müzakere döneminin başlaması için en azından bunun katlanabilir olduğunu ifade ediyordu. Bu sürecin ilerleyebilmesi için artık sürece doğrudan müdahale imkanlarının; aydın, yazar, medya mensupları, akil insanların , oluşmuş olan komisyonların yine KCK yetkililerinin İmralı ile doğrudan temasının artık önünün açılması gerekir. Sayın Öcalan bu konuyu açıkça ifade etti; 'Artık konumum stratejik olarak ele alınmalıdır. Çünkü 100 yıllık tarihsel bir sorunu bitiriyoruz. 40 yılı çatışma, savaşla geçmiş bir meselenin barışını gerçekleştiriyoruz.' Bu kadar köklü ve büyük bir çözüm projesinde bu tür basit şeylere takılıp da süreç ilerlemezse gerçekten de yazık olur. Kendisinin bu konudaki yaklaşımı son derece fedakar ve özverilidir. Kendi kişisel durumundan öte sürecin selameti, doğru işleyebilmesi açısından bu tür değişikliklerin olması gerektiğini belirtiyor. Biz de katılıyoruz."
Demirtaş, 'Kürt halk önderi' olarak nitelendirdiği Abdullah Öcalan'ın KCK, halk, bölgesel siyaset dengeleri üzerindeki etkisi göz önüne alındığında 12 metrekarelik bir hücrede iletişim olanakları kısıtlı halde tutmanın süreci ilerletme, devlet ve kendisi açısından artık imkansız hale geldiğini söyledi.
1 EYLÜL - 15 EKİM ARASI ÖNEMLİ BDP Genel Başkanı, hazırlanacak demokratikleşme, reform paketinin mutlaka katılımcı yöntemle uzlaşma çerçevesinde ortaya çıkması gerektiğini, tek taraflı, dayatma ile yapılacak reformların süreci ilerletme şansının çok az olacağını ifade ederken, "Sayın başbakanın yaptığı açıklamalardan daha çok paketi önce görmek istiyoruz. Kaygıları, bu aşamada yapmak istedikleri nedir, bunlar beklentileri ne kadar karşılar sürecin önünü ne kadar açar şimdi paket ortaya çıkmadan peşin olarak bunları konuşmak yanıltıcı olur. Kürt halkının istekleri bellidir, bu talepler er veya geç hayata geçmeden, gerçekleşmeden Kürt sorununun çözümünün nihai olarak gerçekleştiğini söylemek mümkün olmaz" diye konuştu.
Demirtaş, süreci ilerletecek kadar adımlar atılması halinde tıkanma ile karşı karşıya kalmadan önümüzdeki adımların neler olabileceğini tartışma fırsatı bulabileceklerini bildirirken, şöyle konuştu:
"En azından bu tartışma zemini yakalanmıştır. Geçmişe kıyasla daha güçlü tartışma zemini vardır. Daha önce taleplere kulakları tıkalı bir hükümet yerine şu anda en azından ikinci aşama için bir hazırlık yapan, hazırlığını kamuoyu ile paylaşacağını deklare eden, süreci ilerletme isteğini ortaya koyan bir hükümet var. Ssürecin ilerleme ihtimali var, fakat paketin içeriğinin tümden zayıf olması gerçekten sürecin önünü açabilecek düzeyde, nitelikte hazırlıklar yapılmaması da büyük bir handikap yaratır.
Bu handikapın ortaya çıkmaması için elimizden geleni yapıyoruz. İkinci aşamada birinci aşamanın ciddiyet ve ağırlığına denk bir yaklaşım görmek ve bu beklenti içinde olmak elbette ki hakkımızdır.Siyasette 24 saatte her şey değişebilir bizler sürecin önünü tıkayabilecek her şeyden kaçındık bugüne kadar hükümetin de böylesi bir yaklaşımı ele almasını bekliyoruz. Öcalan, elindeki kısıtlı imkanlara rağmen Başbakan'ın bütün açıklamaları takip etmiş gelişmeleri izlemeye çalışıyor. Önümüzdeki 1 Eylül, 15 Ekim tarihinin önemli olduğunu, hükümetin yaklaşımının görülmesi için biraz daha zamanın geçmesi gerektiğini belirtiyor. Sayın başbakan bu açıklamaları yapmış olsa da, tartışmalar sonucu bazı şeyler değişebilir. Çünkü siyasi mücadelenin amacı budur. Hükümet şunu net olarak biliyor; Kürt tarafı müzakere sürecinde oyalama ve zamana yayma taktiğini görürse bu sürecin ilerlemesi bakımından ciddi handikaplar sorunlar yaratabilir. 1 Eylül'den sonra bütün bu konuları net olarak konuşabilmek mümkün olur. Bizler taleplerimizi hedr yerde alanlarda dile getirmeye devam ediyoruz. Sayın Öcalan'ın bu konudaki duruşu, ısrarı kararı bizim için çok değerlidir. Sürecin ilerlemesi konusunda devlet yetkilileri ile yaptığı görüşmelerde bir mutabakat sağlıyor, gerçekten de barışa inanarak, barışın gerekliliğine artık kaçınılmaz olduğuna inancı ile bu süreci sürdürüyor."
"14 YIL ÖNCEKİ YERE ALINACAK" Demirtaş, bir soru üzerine Abdullah Öcalan'ın hayati bir ciddiyet yaratacak derecede sağlık sorunu olmadığını ifade ederken şöyle dedi;
"65 yaşına gelmiş, 15 yılını neredeyse hücrede geçirmiş, rutubetli bir ada ortamında hiçbir insanın sağlık durumu iyidir diyemeyiz. Orada bulunduğu her an her saniye sağlık riskinin artarak devam etmesi demektir. Bu kadar ciddi bir süreci yürüten ciddi bir muhatabın o koşullarda tutulması elbette süreci sıkıntıya sokabilir. Kendisi bunun üzerinde duruyor. Zor koşullara dayanma iradesi çok güçlüdür. Gerçekten de onun oradaki kararlı duruşunu iradesini gördükçe bizler de o zorlu koşullarda nasıl bir müzakere yürütüldüğünü daha iyi anlıyoruz. Bu ada koşullarının değişmesi konusunda hükümetin bazı adımları vardı. Özellikle içinde bulunduğu dar hücrenin değiştirilmesi konusunda zannediyorum bu konuda ilerleme olacak. En azından getirildiği zaman konulduğu yere alınacak. Bu belki orada üst solunum yolu sorunu yaşayan sayın Öcalan'ın kısmen nefes almasını sağlayabilir ama kalıcı sağlık sorunlarının çözülmesi ada koşullarında mümkün değil, imkansızdır. Konumunu stratejik ele alma hem siyasi durumunu hem sağlık durumu ile ilgili doğrudan bağlantılıdır."
Programa telefonla bağlanan Türkiye'de görüşmelerde bulunan PKK'nın Suriye'deki kolu konumundaki PYD'nin lideri Salih Müslim de, Türkiye'deki temasları hakkında bilgi verdi.
Müslim, Suriye'de çok vahşi saldırılarla karşı karşıya olduklarını, görüşmelerde insani yardımların ulaştırılması konusunu görüştüklerini, İran'dan sonra Türkiye'ye de yönetim projelerini anlatmaya çalıştıklarını ifade etti. Müslim, karşılarında görüşebilecekleri, muhatap alabilecekleri isim, güç bulunmadığı için geçici de olsa ateşkes ilanı için görüşme yapamadıklarını, Suriye'nin bir parçası olduklarını, komşu ülkelerle görüşmeye devam edeceklerini bildirdi.
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.