SERAP SÜRMELİ – BORSAGUNDEM.COM – ÖZEL HABER Borsacıların vermekte nazlandığı portföy listesini ‘gümm’ diye masaya koyuyor. Hem de ‘seç, beğen, al’ cinsinden. Üstelik doktor elinden çıkmış bir reçete gibi. Yanlarında ‘alış’ dozları yazılmış. Şaşırdınız değil mi! O kadar zamandır tanırım Murat’ı ama beni bile ters köşeye yatırdı.
İlk merhabayı hatırlıyorum da bende daha çok bir akademisyen havası yaratmıştı. Boylu, yakışıklı. Elazığ esmeri. Güler yüzlü. Suskun değil, konuşkan. Biraz daha tanıdıkça öne çıktı, üstünde sanki bir gazeteci kıvraklığı vardı. Sorgulayan. Ama onun tercihi açıktı, Sermaye Piyasaları. Dili renkli, beyni zehir gibi çalışan…
Kısa zamanda yakalanan zirve Ankara’dan İstanbul’a göç eden Murat Tufan, kamu cennetinde kalbi finans atınca İstanbul’a kaçıyor. Üzerine bir de üniversite patlatıyor, Sermaye Piyasaları’ndan diploma alıyor. Bu âlemde yüzlercesine nasip olmayan SPK Lisansı’nı da cüzdanına yerleştiriyor. Çalışma hayatında ilk durak banka. Memur değil ama onu bile andıran hava alerji yapıyor. Kader Murat’ı Destek’e taşıyor. Destek’te destek Patron’dan geliyor, kariyer yolu şekilleniyor. Dealer, finansal iletişim uzmanı, medya ilişkileri, analiz, yorum yeteneği derken, p’sini bile bilmeden büyük bir cesaretle ama istekle girdiği piyasada, Borsa-Forex dünyasında geldiği nokta, Araştırma Müdürlüğü. Hepsi de 4 yılda, yani bu kadar kısa bir zamanda gerçekleşiyor. Varın Tufan’daki kabiliyetin hesabını da siz yapın…
Heyecanlı, gururlu... Kanyon'dayız, kafe restoranın ambiyansı harika. Dışarıdaki güneş, karşımda parlıyor! Destek Menkul Değerler Araştırma Müdürü Murat Tufan; 14 kişilik uzman, dinamik bir araştırma ekibine liderlik yapan Murat Tufan, nasıl yoğun bir tempoyla çalıştıklarını heyecanla anlatıyor. Anlaşılıyor ki gurur hanesi, Destek verilerinin, raporlarının yakaladığı başarılarla dolup taşmış. 2016 çıtasını yükseltmiş. Yeni hedefini “Destek Araştırma ekibini her platformda zirveye taşımak” sözleriyle ifade ediyor.
Türk-Rus krizi biter mi? İplerin sürekli gerildiği Rusya krizine uzanıyoruz yavaşça. Sektörler, şirketler, geri dönen TIR’lar… Rakamları muhasebeci titizliğiyle teker teker ortaya koyuyor, “ Türkiye ve Rusya arasındaki ticari portföye baktığımız zaman bu krizin çok uzun vadeli olmayacağını düşünüyorum” diyor. Eminim cümleleri, büyük anlaşmalara imza atan, hedeflere, beklentilere odaklanan ihracatçıların, turizmcilerin içini rahatlatacak.
FED yapar, dünya bakar Günün konusu, pardon aylardır günün konusu FED’i unutmuyoruz. Olayları yerli yerine oturtan bir araştırmacı gözüyle konuşuyor: “FED’in faiz artırımı piyasalara rahatlatıcı bir etki yaratacaktır. Kısa vadede dolar tekrardan güçlenecektir ama piyasalar Aralık ayına bu kadar fokuslanmışken FED’in faiz hamlesini yapmaması bir şok etkisi getirir.”
Uzmanlık isteyen bir alanda,30 yaşında yakaladığı başarı ivmesinin kazandırdığı güvenle devam ediyor: “Ciddi anlamda Amerika 25 baz puancık bile faiz artıramıyor şeklindeki endişelerden dolayı kaotik ortam oluşabilir. Bu da gelişmekte olan ülke borsalarında da ve tüm para birimlerinde ciddi şekilde ralliler yaşatır.”
İsviçre Frangı da nereden çıktı? Film kareleri canlanıyor birden. Beyazperdeye geldiğinde büyük ses gürültü kopartan, ‘Bir avuç dolar’ da yeni ne senaryolar var acaba? Tufan’da yanıt hazır: “Böyle bir senaryoda dolar bir şekilde güvenli liman arayışlarıyla güçlenecektir.”
Ancak diyor, ekliyor. “İsviçre Frangı gibi para birimleri öne çıkacaktır…”
“Acaba?” diyorum, Murat yeni bir tüyo mu veriyor?
Endeks, kur, ne olur? “Gelişmeler kuru 3.05-3.10 bandına taşıyabilir” öngörüsünde bulunan Tufan’a göre endeks yıl sonunu 64.000 – 66.000 aralığında da kapatabilir, 85.000 – 88.000 aralığında da. Her şey siyasi risklere, FED’e gebe…
Ve ardından edebiyat kokulu bir beklenti dile geliyor: Türkiye’nin yeniden heyecan uyandırması için yeni bir hikayeye ihtiyacı var. Risklerin kuşattığı masada heyecan çiçekleri açıyor.
Mekanın atmosferi insanın iştahını kabartıyor. Ama menüm belli, hisse senedi. Aşçıbaşı Tufan olunca, seçenekler çoğalınca, ne istesem bilemiyorum, terliyorum. Ama o servisi hazırlamış bile…
Üstelik ‘hoşuna gideni al’ cinsinden, 23 hisseli bomba gibi bir liste. Üstelik ‘borsa pazarı’ndan hemen koşturup aldırmak yerine, insanı nefeslendiren, endeks düştükçe değişik kademelerden… Bence yatırımcıya kıymet vermek böyle birşey işte, ince düşünce.
Gönül gemisi’nde yer çok Murat Tufan’ı özetliyorum; dünyanın tüm değerleri alt üst olsa, hesaplar, tasarruflar, cari açık, faiz, enflasyon seli altında kalsa emin olun onun ‘gönül gemisi’nde her yatırımcıya yer var…
Demem ok ki Murat Tufan bu sektörde bilgelik yolunu erken bulanlardan…
RUSYA-TÜRKİYE KRİZİ ÇOK FAZLA UZAMAZ Borsagundem.com: Rusya krizinin kayıp-kazanç hanesinden değerlendirir misiniz? Bu kriz aynı zamanda Batı dünyasını da harekete geçirdi. Bunun global ve yerel piyasalardaki etkisi nedir? Murat Tufan: Türkiye ile Rusya arasındaki bu krizin büyümesi özellikle Türkiye’nin NATO bünyesinde yer alması birçok ülkeyi ilgilendiriyor aslında. Başbakan Davutoğlu’nun da dediği gibi Rusya ile çok iyi komşu ve aynı zamanda iyi bir partneriz aslında. Burada ayrışmalarını uzun vadede beklemiyorum açıkçası. Kısa vadede Rusya ve Türkiye taraflarının tabii ki birbirlerine kırgınlıkları olacaktır. Ama bu ekonomik yaptırımların çok uzun olacağını düşünmüyorum.
Bakın Türkiye ile Rusya’nın arasındaki ciddi sektörlerde ticaret var. Özellikle, ‘otomotiv, turizm, beyaz et ve gıda sektörleri’ diyebiliriz. Mesela otomotiv sektöründe Rusya’ya 2013 yılında 1 milyar 160 milyon dolarlık bir ticaret yapmışız. Turizm tarafında ise 4.3 milyon turist Türkiye’ye gelmiş. Bu çok ciddi bir rakam. Beyaz et tarafına baktığımız zaman 16 milyon dolarlık bir ticaret var. Gıda tarafında ise 1 milyar dolarla yaş meyve ve sebze tarafında dünyada en çok talep eden ülkeler arasında yer alıyor. Türkiye ve Rusya arasındaki bu ticari portföye baktığımız zaman bu krizin çok uzun vadeli olmayacağını düşünüyorum.
TÜRKİYE’NİN YENİ BİR HİKÂYEYE İHTİYACI VAR -Seçim süreci bitti ve yeni hükümet kuruldu. Kısa vadede önümüzde nasıl bir dönem var? Murat Tufan: 64. Hükümet’in kurulmasıyla beraber tekrardan bir güven ortamının teorik olarak sağlandığını görüyoruz. Baktığınızda piyasayı tatmin eden veya etmeyen isimler var. Önümüzdeki dönem Türkiye’de neler olabileceğini görebilmemiz için yapısal reformlara bakmamız ve nasıl işleyeceğini görmemiz gerekiyor. Gerçekten bu yapısal reformalar uygulanabilir mi? Türkiye bir hikaye yaratabilecek mi? Bence en önemli olan bu. Biz geçtiğimiz Kasım ayına kadar hikayesi bitmiş bir ülkeydik. Tekrardan güçlenen ve anavatanına dönen doların yeniden bize gelmesini sağlayabilmek için mutlaka Türkiye’nin yeni bir hikayeyle heyecan uyandırması lazım. Birkaç yıl öncesine kadar Türkiye’nin birçok hikayesi vardı eğer o hikayeleri tekrardan yakalarsak, gelişmekte olan ülkelerden bu defa tekrardan pozitif ayrışabiliriz. O yüzden yaratacağımız hikayemiz çok önemli.
ÇİN VE KÜRESEL KRİZ ENDİŞELERİ
-Çin piyasaları ne kadar ve nasıl zorluyor? Murat Tufan: Çin tabii ki çok önemli bir ülke ve dünyanın en büyük ikinci ekonomisi. Bakın Çin’in yatırımları ciddi anlamda düşük maliyetli üretebilme hikayeleri bulunuyordu ama şimdi yeni bir ekonomik dönüşüme ayak uydurmaya çalışıyor. Bu tabii Çin açısından ilerleyen dönemlerde bir şeffaflık ve dünyaya daha çabuk entegre olmasını sağlıyor. Bir kere şuna alışmamız gerekiyor. Yüzde 10 şeklinde büyümeler çok normal değildi ve Çin’den de yüzde 10 büyüme beklememiz de çok da sağlıklı olmayacaktı. Bu dünya ekonomisi açısından da uygun değil. Çünkü yüzde 10 büyüyen Çin ekonomisi ilerleyen dönemlerde tıkandığı zaman ki şu anda onu yaşıyoruz, dünya da ciddi anlamda acaba biz bir kaotik bir durum mu yaşıyoruz veya krize mi giriliyor endişeleri var. Biz şu anda dünyada en kötüyü birazcık da olsa geride bırakma durumundayız. Yani Çin’in verileri her ne kadar soru işareti oluşturmuş olsa da Amerika’da doların güçlenmesi, FED’in faiz artırma sürecinde olması ve bundan geri adım atmaması bir şekilde işlerin en azından ABD tarafından yolunda gittiği şeklinde. Tabii dünya ekonomilerinin de küresel bir krize girme endişesi de uzaklaşmış oluyor.
FED FAİZ SENARYOLARI
-Piyasaların FED’in faiz artırımı beklentisini satın aldığı söyleniyor. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz? Murat Tufan: FED’in faiz artırımını geçtiğimiz Haziran ayında bekliyorduk. Aslında FED her faiz artırım sürecine girdiği zaman Yunanistan ve Çin meselesini konuştuk. FED’in ifadelerine baktığımız zaman da enflasyona vurgu yapıyor, Çin’e vurgu yapıyor. FED’in süreci bu kadar uzatması, piyasalarda bir algı yarattı. Birincisi, FED faiz artırırsa piyasalarda ‘ohh’ şeklinde bir rahatlama olacak. Gelişmekte olan ülkelerin merkez bankaları da FED sonrası politikalar üretmeye çalışıyor. Bu da merkez bankalarının bir şekilde gözünün mecburen FED de olduğu bir süreci yaşatıyor. Normalleşme süreci diyorlar ama piyasalar bu anormalleşmeyi yaşamak istemediği için FED’in faiz artırımı piyasalarda rahatlatıcı bir etki yaratacak. Evet kısa vadede dolar tekrardan güçlenecek ancak piyasalar Aralık ayına bu kadar fokuslanmışken FED’in faiz hamlesini yapmaması bir şok etkisi de yaratır. Ve ciddi anlamda ‘Amerika 25 baz puancık bile faiz artıramıyor’ şeklindeki endişelerden dolayı ‘dünya ciddi bir krizde mi?’ ya da ‘dünya krizi mi yaklaşıyor?’ şeklinde bir kaotik ortam oluşacaktır. Gelişmekte olan ülke borsalarında ve tüm para birimlerinde ciddi şekilde ralliler yaşanacaktır. Böyle bir senaryoda dolar bir şekilde güvenli liman arayışlarıyla güçlenecektir. İsviçre Frangı gibi para birimleri öne çıkacaktır.
MERKEZ BANKASI BEKLEYECEKTİR
-FED faiz artırırsa Merkez Bankası’nın tavrı ne olur? Murat Tufan: Merkez Bankası’nın FED kararı sonrası piyasayı izleyebilecek zamanı olacak. 17 Aralık FED kararı ve 22 Aralık PPK faiz kararı takip edilecek. Bu süre zarfında kurun seyri ön planda olacak. Bence TCMB, kurun seyri ve piyasa reaksiyonuna göre hareket edecek. Kur tarafında yeni rekor gelmediği sürece TCMB’den bir faiz kararı beklemiyorum çünkü, piyasa açısından en olumsuz durum belirsizlik süreci. Kurun kontrol altına alınamadığı bir dönemde gözler hep Merkez Bankası’ndaydı. Dolasıyla TL varlıkları şu an için çok da negatif değil. Bu nedenle kura bağlı bir hareket söz konusu olabilir. Eğer FED kararı beklenildiği gibi yıkıcı olmaz ise ileriki dönemde piyasada faiz indirim tartışmaları bile söz konusu olabilir.
Merkez Bankası’nın tavrı normal şartlar altında faiz artırması olabilir. Ama burada FED’in ne kadar faiz artıracağına bağlı. Şimdi FED faizi 25 baz puan artırırsa piyasalar bunu çok sert fiyatlasa bile bunun bir şekilde emileceğini düşünüyorum. Ama 25 baz puandan fazla 50 veya 75 artırırsa işte o zaman Merkez Bankası 150-300 arası bir baz puanlık faiz artışı yapmak durumunda kalabilir.
İŞTE TÜRKİYE’DE BÜYÜYEN-DÜŞÜŞ GÖSTEREN SEKTÖRLER
-Türkiye’de hangi sektörler büyüyor? Kan kaybedenler hangileri? Murat Tufan: İç ve dış piyasada oldukça çalkantılı geçen bir yılın sonuna yaklaşıyoruz. Endekste bu sene birkaç sektör ön plana çıkarken, beklentilerin yüksek olduğu bazı sektörlerde ise getiri bazında kan kaybı yaşandığını söyleyebiliriz. 2015 yılı başından bu yana sektörel bazda performanslara değinecek olursak; bu noktada aslan payını yüzde 35’in üzerinde getiri sağlayan ve büyümeye devam eden bilişim ve teknoloji sektörlerine ayırmak gerekiyor. Bunlara ek olarak yüzde 20’ye yakın bir yükseliş kaydeden petrol/kimya sektörü ve son dönemde Rusya ile yaşanan krizden en fazla etkilenecek sektörler arasında gösterilen turizm sektörü de yüzde 15’e yaklaşan getiri performansı ile dikkatleri üzerine çekmektedir.
Diğer taraftan tablonun karanlık tarafına da bakalım. Birçok sektörde kayıplar göze çarparken, dünyanın en büyük emtia ithalatçısı olan Çin’de yaşanan ekonomik yavaşlamanın madencilik sektörünü oldukça olumsuz etkilediği söylenebilir. Türkiye'nin maden ve metal ithalatına yılda yaklaşık 40 milyar dolar ödediği bir ortamda emtia fiyatlarındaki düşüşe rağmen talep tarafındaki daralma ile endekste madencilik sektörünün 2015 yılı başından bu yana yüzde 30’dan fazla düşüş kaydettiğini gözlemliyoruz. İletişim sektöründe de yüzde 25’lere yaklaşan düşüşler dikkatlerden kaçmıyor. Yatırımcıları en fazla şaşırtan ve hayal kırıklığı yaşatan sektörlerden birinin hiç şüphesiz kayıpların yüzde 20’yi aştığı bankacılık sektörü olduğu söylenebilir. Ulaştırma sektörü de kan kaybının en fazla hissedildiği sektörler arasında yer almaktadır.
Biliyorsunuz Borsa İstanbul’da en önemli pay tabi ki bankacılık sektörü ve bunun içerisinde Garanti, Yapı Kredi, Halkbank, Akbank gibi çok önemli banka kağıtları var. Özelikle siyasi tansiyonun yükseldiği ve 2 yıllık göstergeler ile 10 yıllıklar arasındaki farkın farklı bir şekilde ayrıştığı bir dönemde bankacılık sektöründe çıkışların olması gayet normal. O yüzden yabancılar özelikle banka kağıtlarını ellerinden çıkardılar. Buradan da anlaşıldığı gibi jeopolitik riskler arttığı zaman yabancılar banka kağıtlarını elden çıkarıyorlar. Önümüzdeki dönem de siyasi belirsizliklerin son bulması ve Rusya krizinde olumlu adımlar atılmasıyla tekrardan bankacılık sektörü trend olabilir.
ENDEKS, DOLAR, ALTIN ÖNGÖRÜLERİ
-Endeks, dolar, altın ve faiz 2015 yılını nasıl kapatır? 2016 yılı için öngörünüz nedir? Murat Tufan: FED faiz artışı 16 Aralık'taki toplantıda gerçekleşir (yüksek ihtimal) ve bunun yanında jeopolitik riskleri ve güvenlik endişelerini de hesaba katarsak, endekste yıl sonunda 64.000 – 66.000 aralığında bir kapanış da söz konusu olabilir. Diğer yandan, FED’in faiz artışını 2016 Mart'a öteleyebileceği ihtimali ile endekste yıl sonunda 85.000 – 88.000 aralığında kapanışlar gerçekleşebilir.
Hem FED faiz artışının başlaması hem de jeopolitik risklerin artarak devam etmesi halinde gösterge faiz de 11,00 üstü seviyeler görülebilir.
Gelişmeler kuru 3.05-3.10 bandına taşıyabilir.
Altında ise 2013 yılından bu yana korunan uzun vadeli düşüş trendini göz önünde bulundurduğumuzda, düşüşlerin devamının bizi 1000 psikolojik desteğine götürebileceğini düşünüyoruz. FED riskinin emtia fiyatlarını aşağı yönlü baskılamasından kaynaklı altında yükselişler sınırlı kalabilir ve 1150 seviyesi üzerinde kapanışlar gerçekleşmedikçe güçlü bir ralli beklememek gerekir.
Öncelikle beklentilerimiz 2016 yılının 2015'ten ekonomik açıdan daha iyi bir yıl olmasıdır. Buna karşın piyasa aktörleri tarafından yakından izlenecek ve mutlaka daha fazla ihtiyatlı olunması gereken bir yılın bizleri beklediğini de söylemek gerekiyor. Bu noktada bazı soru işaretleri ile 2016 yılına gireceğimiz de bir gerçek; yine de küresel çaptaki olumsuz makroekonomik veriler, Çin ve FED endişeleri de biraz olsun dağılırsa, 2016 yılı yaraların sarıldığı güçlü bir ekonomik yıl olmaya aday.
2016 yılında iç piyasadaki beklentilerin yanında küresel piyasalardaki gelişmeler de ekonominin gidişatı açısından oldukça etkili olacaktır. Ana risklerden en büyüğü hiç şüphesiz Çin’deki gelişmelerin olumsuz yönde ilerleyerek yeni bir global krize gidilmesi ihtimalini artırması olacaktır. Buna ilaveten FED faiz artışının başlaması ve takip eden 2-3 faiz artışının piyasaları sarsması da söz konusu olabilir. 2015 yılında iç piyasada artan güvenlik endişeleri ve jeopolitik risklerin 2016 yılında da devam edip etmeyeceği, bununla beraber alınacak ekonomik tedbirler ve beklenen reformlar, gerçekten Türkiye’nin eşik atlamasına sebep olabilecek mi; bekleyip göreceğiz. Yabancı yatırımcıların önderliğinde Türkiye’ye daha fazla olması beklenen sermaye girişleri, Avrupa Birliği ile olan ilişkiler, iç piyasada enflasyonun belirlenen düzeye ulaşıp ulaşmayacağı, TCMB’nin faiz politikaları, uluslararası derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’nin not ve görünümüne ilişkin değerlendirmeleri de yakından takip edilecektir.
-FED, Çin, siyasi riskler, gerginlikler, yüksek tansiyon.. Yatırımcıya nasıl bir portföy oluşturmasını önerirsiniz? Murat Tufan: Sene sonuna kadar olan sürenin yatırımcılar açısından nasıl değerlendirilebileceğine bakarsak borsa tarafında hisselerde büyük bir hareket beklenmemektedir. Bir yandan 15-16 Aralık’taki FED toplantısı sonrasındaki açıklamalar beklenirken, diğer taraftan Rusya-Türkiye krizinin çözümü konusunda da yeni yılda Suriye ile ilgili ABD-Rusya-Suriye’deki yönetim ve muhaliflerin katılımı ile yapılacak olan toplantı ve onun sonuçlarından önce her iki ülke arasında 1 Ocak 2016’ ya kadar herhangi bir ilerleme kaydedilmesi beklenmemektedir.
Bu durumda önümüzdeki kısa dönem içinde portföyler ;
% 40 döviz ( dolar ağırlıklı)
%10 altın ( gerçi 980 ons/dolara kadar da düşebilir ama son zamanlarda çok düştüğünden dolayı çekici olmaya başlıyor )
% 25 hisse ( 70000-72500 aralığından )
% 25 nakit
olarak düzenlenebilir.
Hisse senedi piyasasında da portföy oluşturmak isteyenler için uzun vadeli olmak kaydıyla (tek kademeden değil de endeks düştükçe değişik kademelerden olmak kaydıyla) aşağıdaki oransal dağılım denenebilir. İlerideki dönemde ülkedeki ekonomik şartlar olumluya döndüğünde hisse oranı %25 in üstüne de çıkartılabilir:
-Forex piyasaları bu gerginlik ve krizden nasıl etkileniyor? Forex’e geliş veya kaçış var mı? Murat Tufan: Forex piyasası yatırımcılara olası fiyat dalgalanmalarından minimum zararla kurtulmak için imkan sağlıyor diyebiliriz. Aynı zamanda yatırımcılar Forex’in sağladığı çift yönlü işlem imkânıyla da fiyat dalgalanmalarından faydalanabiliyorlar. Özellikle mevduatı olan ve enflasyon oranının üzerinde kazanç sağlamak isteyen yatırımcıların bu piyasayı tercih ettiklerini görüyoruz. Düşük miktarda tasarrufu olup yüksek getiri sağlamak isteyen yatırımcıların kaldıraç avantajını kullanarak yüksek montanlı işlemler için Forex piyasasında işlem yaptıklarını da söyleyebiliriz. Bilindiği gibi Forex piyasası emtia yatırımına da imkan tanımaktadır. Özellikle emtia piyasalarına ilgisi olan yatırımcılar fiziki olmayan şekilde kolaylıkla bu piyasada işlem yapabilmektedirler. Bireysel ya da kurumsal yatırımcılar emtia piyasalarında küresel bir oyuncu olmak için de bu piyasayı tercih etmektedirler. Aynı şekilde yatırımcılar tek bir platform üzerinden kolaylıkla dünya endekslerinde işlem yapmak içinde bu piyasayı kullanmaktadırlar. Son dönemde küresel piyasalarda yaşanan hareketlilik, yatırımcılara Forex piyasasında birçok fırsat sağlıyor. Bu yüzden Forex işlemlerinin ciddi oranda arttığını görüyoruz. Hacimlerdeki düzenli artış bizlere yatırımcıların Forex piyasasına giriş yaptığını ve bu piyasada başarılı olduklarını gösteriyor.
-Merdiven altı dediğimiz Forex şirketlerine talep oluyor mu? Bununla nasıl mücadele ediyorsunuz? Murat Tufan: Merdiven altı dediğimiz Forex şirketleri Türkiye’de kalmadı. Ancak yurt dışında yüksek kaldıraç, bonus veren, kredi kartıyla işlem yaptıran birçok ülke var ve yatırımcılar oraya gidiyor. Ama bu bir yatırımcı kaybı anlamına geliyor mu? Hayır! Zaten o piyasada mağdur olan kişiler tekrardan iç piyasaya geri geliyor. Bizim burada sağlam durmamız ve Forex ile ilgili kötü algıyı yıkmamız gerekiyor. Bir kere Forex’i finans piyasası ürünü şeklinde anlatmamız gerekiyor. O yüzden biz bu duruşumuzu değiştirmemeliyiz. Ve daha güvenli olması için de SPK’nın, aracı kurumların, araştırma tarafındaki tüm yorumcuların ve tüm çalışanla büyük bir işbirliği düşüyor. Maalesef ve maalesef ki piyasada gördüğüm, bunu dejenere eden kişiler var. Yani kurumlardan ziyade merdiven altı yorumcular görüyorum üzülerek.
-Destek FX’in 2016 için hedef ve projeleri neler? Murat Tufan: Çok fazla projemiz var. Hatta bir projemiz var ki tüm Türkiye ve dünyada ses getirecek ama şimdilik söyleyemiyorum. Aslında büyük projelerimizden birisi 2015 yılında başlattığımız finansal okuryazarlık projesiydi ve buna devam edeceğiz. Yine projelerimizden biri de2016 yılında Türkiye’de tüm basında ses getirecek çok önemli kişiler bizim çatımız altında buluşacak.
Biz Destek olarak vizyonumuzu daha geniş tutuyoruz, Forex ve finans kurumu olmanın gerektirdiği – konferans, panel- her şeyde de var olacağız. 2015’de online eğitimlerimize binlerce yatırımcı geldi. Aynı zamanda yatırımcımız vapurda, yolda giderken ya da canı sıkın bizi aramak istemiyorsa WhatsApp’tan euro, dolar ne oldu diye sorup cevabını alabiliyor. 2016 yılında da bu tür projelerimize aralıksız devam edeceğiz.
-Genç yaşta Araştırma Müdürü oldunuz? Biraz hikayenizi anlatabilir misiniz? Murat Tufan: 1985’te Elazığ’da doğdum. Babamın işlerinden dolayı çok küçük yaşta da Ankara’ya taşındık. Tam bir Ankara âşığıyım diyebilirim. Ama Başkent bir finans şehri değil tam bir kamu şehri. Sonra İstanbul Marmara Üniversitesi Sermaye Piyasaları Bölümü’nü kazanıp İstanbul’a geldim. Mezun olduktan sonra ‘SPK Lisansı’mı aldım. İlk çalıştığım yer HSCB Bankası’ydı. Hem çok zor hem çok saygın bir iş ama kredi kartı satmak ya da sigorta hizmetlerinden bahsetmek beni kesmedi.
2011 yılında da piyasanın p’sini bilmeden Destek Menkul’e iş başvurusunda bulundum. Görüşmeyi Genel Müdürümüz Tuna Yılmaz’la yaptım. Bana piyasayla ilgili bir sürü şey sordu. Tabi ben çok konuşmayı sevdiğim için bir şeklide yanıtladım. Tuna Bey de, ‘Bu kadar konuşabildiğine göre sende bir hikmet vardır’ diye beni işe aldı. İlk Hazine ekibinde dealer olarak başladım. Bu arada şirket büyüdükçe benim de farklı görevlerim oldu. Dealer pozisyonumum ardından Finansal İletişim Uzmanı olarak araştırma ekibine bir nevi dışarıdan destek verdim. Basınla daha yakın ilişkiler kurmaya başladım ve birçok mecrada Destek Menkul markasını sunmaya çalıştım. Analiz yazma ve yorum yeteneğim, ayrıca basın deneyimimle Araştırma Müdür Yardımcısı oldum. 2015 yılı başında ise Araştırma Müdürlüğü’ne atandım, Şu anda Araştırma’da 14 kişilik ekibiz. Araştırma Müdürü olmamda en büyük etken tabi ki Genel Müdürümüz Tuna Yılmaz. Kendisi Türkiye’nin ‘en genç genel müdürleri’ arasında yer alıyor ve gençlere sonsuz güveni var. Beni hep destekledi ve yeteneklerime göre iş planı yaptı. Bir nevi kariyerimi, farkında mıdır bilemiyorum ama Tuna Bey şekillendirmiş oldu. :)) Benim için çok değerli birisi.
Önümde daha çok uzun yollar ve yıllar var; sorumluluğum artıkça öğrenmem gereken şeyler de artıyor, farkındayım. Kendime bu yüzden iyi bakmaya ve dinlemeye çalışarak çalışma hayatıma devam ediyorum.
Herkesin uzmanlık alanına göre bir ekip oluşturduk. Basın danışmanından sosyal medya uzmanımıza kadar alanında iş bilir, yetenekli arkadaşlarımızdan kurulu Araştırma ekibiyle güzel işler çıkarmaya gayret ediyoruz. 20 kişiyle başlamış bu yolculukta şirket şimdi 200’e yakın bir personele ulaşmış durumda. Git gide de büyüyoruz.
2015 yılı benim için birçok şeyi denemek ve eksikliklerimi görme fırsatım oldu. Tüm aracı kurumlar içerisinde basında yer alma oranlarına baktığımız zaman ilk sıralarda yer alıyoruz, amacım tüm mecralarda Destek Menkul hizmetlerini , analizlerini, yorumlarını paylaşmak. Tüm çalışma arkadaşlarıma buradan sonsuz teşekkürler.
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.