Yirmi beş yıl önce bu hafta Amerika, Japonya, İngiltere, Fransa ve Batı Almanya Maliye Bakanları New York Plaza Hotelde buluşarak doların değerini düşürme konusunda anlaşmışlardı. Plaza Uzlasmasi* sonucu koordine politikalar paketi hazırlanarak doların, yen ve marka karşı %50den fazla değer kaybetmesine izin verildi. Bu anlaşma hala uluslararası parasal isbirliğinin vardığı en son nokta olarak kabul ediliyor. Son zamanlarda para birimlerine müdahaleler yeniden artmaya başladı. Ancak bu sefer gerçekleşen müdahaleler tek taraflı ve koordinasyonsuz. Finansal krizin baslangıcından itibaren geçen iki yıl içerisinde verilen mali teşvik paketlerine ve parasal tesviklere ragmen, gelişmiş ülkelerdeki ekonomik canlanma halen zayıf ve deflasyon ciddi bir tehdit olusturuyor. Bu asamada da para birimlerinin değerinin düşürülmesi bir politika aracı olarak ön plana çıktı. 21 Eylülde Fed düşük enflasyondan rahatsızlık duyduğunu açıklayarak canlanmaya destek olmak icin para politikasini daha da genişletebileceğinin sinyalini verdi. Varlğk alımları yoluyla daha gevşek bir para politikasi ihtimali bile doların Nisandan bu yana en dusuk seviyeye inmesine neden oldu. ABDde cekirdek enflasyon yillik %0,9 seviyesinde. Fedin hedefi ise %1,7-%2,0 araligi. Daha zayif bir dolar geri kalan para birimlerinin daha guclu para olmasi anlamina geliyor: Euro dolar paritesi son bes ayin en yuksek seviyesine yukseldi (1,36). Bazi ulkeler de para birimlerinin yukselisini onlemek icin harekete gecti: Japonya 15 Eylulde 2 trilyon yen (23,3 milyar dolar) satti. Bu alti yildan beri doviz piyasasina yapilan ilk mudahale. Yen, 82,9 ile 1995ten beri dolara karsi en yuksek seviyeye gelmisti. Mudahale sonrasi dolar-yen paritesi 85,73e yukseldi. Ancak Eylul sonu itibariyle parite mudahale oncesi seviyelerine yaklasti (83,67). Japon Merkez Bankasinın yeni mudahalelerde bulunabilecegi belirtiliyor. Yenin kura mudahaleyi gerektirecek kadar degerlenmesinin ardinda Cinin bu yilin basindan itibaren artan miktarlarda Japon tahvili aliminin da etkili oldugu degerlendiriliyor. Cinin Japon tahvili aliminin tutari Agustos 2010 itibariyle 19,9 milyar dolar. Kuru hedefleyen baska bir ulke de İsvicre oldu. Frankin degerindeki hizli yukselisi onlemek icin Haziran 2010a kadar olan onbes aylik surede rezervlerini dorde katlayarak 219 milyar dolara yukseltti. Mudahale oncesi 1,0791 olan dolar-frank paritesi rezerv aliminin baslamasindan sonra 12 Mart 2009da tepe noktasina ulasti ve 1,1861e yukseldi. Haziran 2010 itibariyle 1,1634i goren dolar-frank paritesi daha sonra dususe gecerek, halihazirda 0,9744 seviyesinde. En aktif mudahalede bulunanlar ise gelismekte olan ulkeler oldu. Cin yuanin degerini dolara karsi sabit tutmak icin 2009 basinda 1,95 triyon dolar olan rezervlerini 2010 yili Temmuz ayi itibariyle 2,47 trilyon dolara yukseltti. Brezilya Merkez Bankasi ise 13 ile 16 Eylul arasi para biriminde yukari yonlu baskiyi onlemek icin piyasadan gunde 1 milyar dolar aldi. Mudahale sonucu dolar reale karsi %1,3 deger kazandi. Bu mudahale sonucu dolar-real paritesi 1,7323e yukselirken Eylul sonunda parite cok daha dusuk seviyeye geriledi (1,7075). Mudahaleler sonrasinda bir miktar deger kaybeden para birimleri, Fed aciklamalari sonrasi mudahale oncesindeki eski seviyelerine dondu. Bu durum da para birimine tek yanli yapilan mudahalelerin etkinliginin ve kaliciliginin sorgulanmasina neden olmaktadir. Diger baslica gelismis ekonomilerin de Isvicre ve Japonyaya benzer sekilde mudahale politikasi izleyecekleri yolunda guclu bir beklenti bulunmuyor. Gelismis ulkelerin politika degisikligine gidip genis olcekli bir mudahaleye girismeleri halinde bile koordineli olmayan tek tarafli girisimlerin etkili olma sansinin dusuk oldugu belirtiliyor. Boyle bir durumda tek kazancli cikan yatirim aracinin da guvenli liman altin olacagi ongoruluyor. Dolar, euro ve sterlinin reel efektif kurlarinin halen uzun donemli ortalamalarinin altinda bulundugu da gozlemleniyor. Brezilya Maliye Bakani Mantega, Japonya, Guney Kore ve Tayvan tarafindan art arda yapilan mudahaleler sonucu uluslararasi bir para birimleri savasinin ciktigini ve bu durumun rekabet guclerini azaltmasi nedeniyle kendilerini tehdit ettigini dile getirdi. Bakan ayrica realin degerlenmesini onlemek icin piyasadaki tum fazla dovizin alimina devam edeceklerini de acikladi. Bu aciklama ile durumun ulastigi boyut ilk kez bir siyasi tarafindan dile getirildi. Mudahalelerin niteligi ve olasi sonuclari hakkinda iki ayri gorusun ortaya ciktigi gozleniyor. Bu tarz politikalari olumsuz degerlendiren cevreler ekonomik iyilesme yavasladikca doviz kurlarinin rekabetci deger kaybini endise verici buluyor. Ulkelerin kuresel talepten daha fazla pay kapmak icin rekabetci mudahalelere yonelmesinin korumaciligi tetikleyen bir trend yarattigini ileri suruyorlar. Mudahaleleri olumlu olarak degerlendirenler ise bu yeni egilimin yarar getirebilecegini ve mudahalelerin piyasaya kontrollu bir bicimde para surulmesi anlamina geldigini savunuyor. Eger tum Merkez Bankalari para birimlerinin degerlenmesini onlemek icin para basar ve bu likiditeyi tahvil ihrac ederek sterilize etmezlerse (herhangi bir islem nedeniyle piyasada yaratilan likiditenin, uygun baska bir islem yoluyla piyasadan cekilmesi ve piyasanin istenilen likidite duzeyinde kalmasinin saglanmasi); bu onlemlerin tum kurlarin ayni seviyeye gelmesiyle sonuclanabilecegi ve dunya ekonomisinin ara donemde parasal bir destek almis olacagi ileri suruluyor. Gercek durumun bu iki gorusun arasinda bulundugu degerlendiriliyor. Her ne kadar mudahaleci hukumetlerin cogu para birimlerinin degerlenmesini onlemek amaci tasiyor olsa da kosullar ve motivasyon nedenleri birbirinden ayriliyor. Gelismis ulkelerde dusuk seviyelerde olan faiz oranlari ve gelismekte olan ulkelerin risklerinin kismen azalmasinin da etkisiyle gelismekte olan ulkelere hizli sermaye girisi gorulmektedir. Mudahale yoluyla gelismekte olan ulkelerin Merkez Bankalari para birimlerinin degerlenme hizini kesmeye calismaktadir. Talebin zayif ve deflasyonun risk oldugu gelismis ulkelerde ise sterilize edilmemis mudahale, para biriminin degerlenmesini dengelemenin ve deflasyonla savasmanin (İsvicre ve Japonyanin temel amaci)baslica yolu olarak goruluyor. Turkiye Merkez Bankasi da uluslararasi fon akimlarina bakarak doviz alim miktarini artirabilecegini acikladi. Ancak uzun vadede doviz rezervi arttirilsa bile kurun ihracatcilarin istedigi seviyeye gelmesinin zor oldugunu ifade etti. Yakin zamanda gozlemlenen deneyimler bu gorusu dogruluyor. TCMB reel kur endeksine gore (fiyat rekabetciligini gosteren), TLnin degerinde (2003=100), Turkiyenin ihracat pazarlarinda asil rakipleri olan gelismekte olan ulke para birimlerine gore onemli bir degisim gozlenmiyor. Tek tarafli mudahalelerin korumaci politikalara yol acma riskini artirdigi degerlendirilmektedir. Ustelik mudahalelerin sonrasinda kurun eski seviyesine donmesi tek tarafli bu girisimlerin etkinliginin sorgulanmasina da yol aciyor. Gelismis ulkeler para birimlerine mudahalede bulunmasalar bile diger ulkelerin âozellikle Cin- para biriminin degerini dusuk tutmaya devam etmesi halinde korumaci onlemlere yonebilecekleri degerlendiriliyor. Bu ortamda kuresel ticaret yaptirimlari riskinin arttigi da dusunulmektedir. Bu da ilerleyen donemde mudahale savaslarinin uluslar arasi platformda ve Kasimda duzenlenecek olan G-20 zirvesinde de tartisilmaya devam edecegine isaret ediyor. Plaza Otelde donemin yukselen gucu Japonyayi dolarin deger kaybetmesine ikna eden basta ABD olmak uzere gelismis ulkelerin simdi Cini benzer bir uzlasiya ikna etmeleri dusuk bir ihtimal olarak gorulmektedir. Kaynaklar: The Economist Trial of Strength, Capital Economics Are We on the Cusp of a Currency War * Plaza Anlasmasi Fransa, Bati Almanya Japonya ve ABD arasinda dolarin yene ve marka karsi deger kaybetmesini saglamak amaciyla 22 Eylul 1985te imzalanmistir. Bu anlasma sonucunda dolar yene karsi 1985 ile 1987 arasi %51 deger kaybetmistir. Dolarin devaluasyonunun nedenleri arasinda GSYİHnin %3,5ine ulasan cari acigi azaltmak ve 1980lerin basinda baslayan resesyonun etkisinden ABD ekonomisini kurtarmak yer almaktadir. Ekonomik Arastirmalar
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.