Merkez Bankası'nın faiz kararı merakla bekleniyor. Hükümet tarafından sürekli olarak faizin indirilmesi gerektiği savunulurken Merkez Bankası yetkilileri konuya ihtiyatlı yaklaşıyor. Merkez Bankası'nın faiz konusunda radikal adım atamamasının bir nedeni de Fed. Fed'in tahvil alımını sonlandırıp faiz artırımına geçişi Merkez Bankası'nın elini zora sokuyor. Avrupa'daki bankacılık krizinin devam etmesi, Portekiz'deki bankaların temerrüt endişesi ve yeni kriz sinyalleri Merkez Bankası'nın faizde cesur adımlar atmasının önündeki engellerden birkaçı.
Vatan Gazetesi yazarı Ali Ağaoğlu konuyu köşesine taşıdı. İşte o yazı: Haziran ayı enflasyonu Merkez Bankası’nın Perşembe günü yapacağı toplantıdan gelebilecek faiz indirimi olasılığını azalttı. Fed notları da elini rahatlatmadı. Anketlere göre ise beklenti 50 baz puanlık indirim.
Yaz rehavetini bir türlü yaşayamayan finansal piyasalar için bu haftanın en önemli “olayı” Perşembe günü yapılacak olan Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplantısı. Olasılıklara geçmeden önce geçen haftanın birkaç iz bırakan olayına değinmekte fayda var.
Öncelikle Fed’in toplantı notlarına değinmekte fayda var. Notlardan anlaşıldığı kadarıyla Fed’in “Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC)”, 28-29 Ekim’de yapacağı toplantıda büyük olasılıkla son 15 milyar dolarlık alımı da sıfırlayarak parasal genişlemeye son verecek. Yellen’in son açıklanan enflasyon rakamı sonrasındaki “arızi yükseliş” yorumundan sonra önümüzdeki toplantıda 5 milyarlık bir alım kısıntısı yapabileceğini, sonrasında 10’ar milyar dolarlık kısıntılarla bu işi sonlandıracağını yazmıştım ama komite işi çok da fazla uzatmamayı tercih edeceğe benziyor. Ekim toplantısında büyük olasılıkla sonraki döneme ait bir “yol planı” da açıklanacak. Piyasalar bu yol planının panik yapmayı gerektirmeyecek “mutedil” bir plan olacağı düşüncesindeki notların açıklanmasından sonra çok da önemli bir tepki vermediler.
Ben bu durumu biraz da yaz rehavetine bağlıyorum. Zira Yellen’in ilk basın toplantısında ağzından kaçırdığı “parasal genişlemenin sonlandırılmasını takip eden 6. aydan itibaren faiz artışları gelebilir” sözü gerçek olacak gibi. Hal böyle olursa 2015’in ikinci çeyreğinin hemen başından itibaren faiz artışları gündeme gelebilir.
Avrupa’da kriz
Avrupa’da bankacılık krizi devam ediyor! Geçtiğimiz hafta piyasaları tedirgin eden gelişme Portekiz oldu. Aktif büyüklüğüne göre Portekiz’in ikinci büyük ticari bankası olan BancoEspirito Santo’nun bonolarının kupon ödemelerini yapmaması finansal piyasalarda mini bir sarsıntı yarattı. (Bu arada S&P ve Moody’s Cuma günü bankanın notunu düşürmüşler. Yine müthiş bir zamanlama!) Avusturya bankalarından gelen zarar haberleri, Avrupa bankacılık sisteminde bilançoların bir türlü düzelemediği gerçeğini bir kez daha hatırlattı. Bizim 2001’de yaptığım “topyekûn” temizliğe bir türlü yanaşmayan Avrupa’nın bu sorunu çözmeden ekonomisini kalıcı olarak toparlaması hayli zor görünüyor. Bankacılık endişelerinin sürmesi euro/dolar paritesinibu hafta da baskı altında tutacağa benziyor. Önceki hafta 1.3700, geçen hafta da 1.3651 seviyesini (50 günlük HO) aşamayan euronun bu hafta da bu seviyenin üzerine çıkamaması durumunda 1.3500-1.3520 bandını test etmesi olasılığı artacak gibi görünüyor. Bu haftanın muhtemel gelişmelerinden biri de İran ile P5+1 arasındaki görüşmelerin olumlu sonuçlanması ihtimali. Eğer böyle bir anlaşma olursa petrol fiyatlarında bir gerileme yaşanabilir.
50 baz puanlık indirim gelirse Piyasaların beklediği gibi 50 baz puanlık bir indirime gidilecek olursa; Fed ve Portekiz nedeniyle morali bozulan BIST bu karardan mutlu olacak. Banka hisseleri olumlu etkilenecek ve bu da borsayı yükseltebilir. 80.285 ilk hedef ve kritik bir eşik. Bu seviyenin aşılmasını beklemiyorum. Aşılacak olur ise yeni yüksekler bile test edilebilir. Asıl dikkat edilmesi gereken 50 günlük Hareketli Ortalama seviyesinin (ki önümüzdeki hafta için 77.900’lere denk geliyor) aşağı kırılıp kırılmayacağı. MB’nin faizleri sabit tutması bu seviyenin test edilmesi, hatta aşağı kırılması ihtimalini arttıracaktır!
Enflasyon yanılttı Merkez Bankası; Haziran ayından başlayarak enflasyonda önemli düşüşler olmasını beklediğini açıklamış ve piyasayı da buna hazırlamıştı. 3 Temmuz’da Haziran ayı verisi açıklandığında bu beklentinin gerçekleşmediği görüldü. Piyasalar; fiyatların yüzde 0.25 oranında “düşmesini” beklerken, TÜFE yüzde 0.31 artış olarak açıklandı.
Bence bu veri “teorik” olarak MB’nin Perşembe günü yapacağı toplantıdan gelebilecek bir “faiz indirimi” olasılığını azalttı. MB’nin Temmuz ayı Beklenti Anketi’nde de yılsonu enflasyon beklentisi yüzde 8.30 seviyesini koruyor. İlginç olan aynı ankete göre piyasalar 50 baz puanlık bir indirim beklentisi içinde.
Enflasyon düşüşe geçmiş olsaydı bu beklenti hayata geçebilecekti. Ancak henüz daha Temmuz ayı enflasyonunu (eğer bir düşüş olacaksa) görmeden MB’nin yapacağı bir faiz indirim kararının “politik baskılarla” alınmış olduğu izlenimi güçlenecektir.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turuna bir ay kalmışken indirilecek faizin; piyasalarda bir “ferahlama” yapması için yeterli zamanı da olmayacak!
Fed notları da elini pek rahatlatmamışken, MB’nin bu hafta alacağı kararı doğrusunu isterseniz merakla bekliyorum.
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.