E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaGündemKuvvetler ayrılığı prensibi demokrasi ve Cumhuriyet'in temelidir---

Kuvvetler ayrılığı prensibi demokrasi ve Cumhuriyet'in temelidir

Kuvvetler ayrılığı prensibi demokrasi ve Cumhuriyet'in temelidir
02 Eylül 2019 - 11:52 borsaningundemi.com

Yeni adli yıl açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye, halkın iradesini en üstte tutan kuvvetler ayrılığı fikrine ve bunun üzerine bina ettiği demokrasi anlayışına hep bağlı kalmıştır" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Refahlarına ve  özgürlüklerine yönelik her saldırıyı terör olarak niteleyen ama diğer toplumların  en temel insani taleplerine karşı duyarsız kalan çarpık anlayış, bize göre  dünyanın şu andaki en büyük sorunudur." dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Refahlarına ve  özgürlüklerine yönelik her saldırıyı terör olarak niteleyen ama diğer toplumların  en temel insani taleplerine karşı duyarsız kalan çarpık anlayış, bize göre  dünyanın şu andaki en büyük sorunudur." dedi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde  düzenlenen 2019-2020 Adli Yıl Açılış Töreni'ndeki konuşmasına, yeni adli yılın  yargı camiası başta olmak üzere ülke ve millet için hayırlara vesile olmasını  dileyerek başladı.

2019-2020 Adli Yılında hakimlere, savcılara, avukatlara ve adalet  teşkilatının tamamına başarılar dileyen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bu vesileyle, vazifeleri başında son nefeslerini veren hakimlerimiz  ve savcılarımız başta olmak üzere, ülkemize ve milletimize hizmet ederken  hayatlarını kaybeden tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Adaletin  tecellisi için fedakarca çalışan yargı mensuplarımıza ülkem ve milletim adına  teşekkür ediyorum. Zaferler ayı Ağustos'ta bin yıldır süren başarılarını tazimle  yad ettiğimiz kahraman ordumuza halen icra ettiği kritik görevlerinde Rabbim'den  muvaffakiyetler niyaz ediyorum."

Bu yıl beşinci ve son kez adli yıl açılışını yapan Yargıtay Başkanı  İsmail Rüştü Cirit'e hizmetleri ve yapıcı desteği için şükranlarını sunan  Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bilindiği gibi, Arapçadaki 'adl', Türkçedeki 'törü' kelimeleri,  adalet kavramının köklerini oluşturur. Adalet, tarihin her döneminde üzerinde  kafa yorulan, tartışılan, uygulama biçimleriyle gündemde olan bir konudur. Biz de  her fırsatta, gerek bu çatı altında gerek diğer platformlarda adalet kavramı  üzerinde uzun uzun durmaya çalışıyoruz. Görevimiz gereği üstlendiğimiz  sorumlulukların yanı sıra  ferdi hayatımızda maruz kaldığımız çok sayıdaki hadise  sebebiyle de bu kavram üzerinde sık sık durmak, konuşmak, tartışmak zorunda  kaldık."

"ZULÜM VE HAKSIZLIK İLE ADALETSİZLİK EŞ ANLAMLIDIR"

Yeni adli yılın açılışı vesilesiyle adalet kavramına ve ülkedeki  işleyişine dair görüşlerini paylaşan Erdoğan, "İnancımıza göre insanın hayrı ve  şerri, doğruyu ve yanlışı, iyiyi ve kötüyü seçme iradesine sahip bir varlık  sıfatıyla diğer canlılardan ayrılması, adaletin de esasını oluşturur. Çünkü,  zulüm ve haksızlık ile adaletsizlik eş anlamlıdır. Şayet insan adalet yerine  zulüm yolunu seçiyorsa, bunu kendi iradesiyle yapıyor demektir. Dolayısıyla, bu  iradeyi kontrol altında tutacak zihni ve fiili bir düzene ihtiyaç vardır." dedi.

Toplumsal ilişkiler ve devlet uygulamalarıyla ilgili tartışmaların  temelinde de hep adalet kavramının yattığının görüldüğünü vurgulayan Erdoğan,  Eflatun'dan Kant'a, Farabi'den Gazali'ye kadar batının ve doğunun tüm önemli  mütefekkirlerinin tartışmalarını bu kavram etrafında yürüttüklerine dikkati  çekti.

"HAZRETİ ÖMER DEYİNCE AKLIMIZA HEMEN 'ADALET' GELİYOR"

Kur'an-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerde düzen, denge, denklik, eşitlik  gibi pek çok anlamlarıyla adalet kavramına sıkça atıfta bulunulduğunu anımsatan  Erdoğan, şöyle devam etti:

"Tarihte hep  hayırla  yad edilen, tüm insanlığa örnek gösterilen  şahsiyetler, Peygamberler başta olmak üzere, adalet konusuna büyük hassasiyet  göstermiştir. Günümüzde dahi Hazreti Ömer deyince aklımıza hemen 'adalet'  geliyorsa, onun adaletle ilgili sözünü tüm adliyelerimizin ve mahkemelerimizin  duvarlarına kazımışsak, sebebi işte budur. Kadim dönemlerden beri insan hayatının  ve toplumsal düzenin temeli olarak gösterilen adalet kavramı üzerinde, daha çok  düşünmemiz gereken bir dönemden geçtiğimize inanıyorum. Sıkça ifade edildiği gibi  kanun başkadır, hukuk başkadır, adalet başkadır. Biz kendimiz ve tüm insanlık  için daima adaletin peşinde koşmalıyız. Çünkü bugün, yakın coğrafyamız başta  olmak üzere, dünyanın pek çok yerinden zulüm altında inleyen insanların  feryatları adeta arşı inletiyor."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünya sisteminin, refah ve lüks içinde yaşayan  ve bu hayat tarzını korumayı her şeyin üzerinde tutan bir kesimin cenderesi  altında olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:

"Karşımızda, kendi konforu için dünyanın kalanının ekonomik  kaynaklarını sömüren, zenginliklerini iç eden, kendi özgürlüğünü koruma adına  dünyanın kalanını gözyaşına ve ateşe boğmaktan çekinmeyen bir anlayış bulunuyor.  Üstelik bu zalimliklerin, demokrasi, insan hakları, terörle mücadele, hukuk,  kanun ve hatta adalet adına yapılıyor olması, zulmün ağırlığını daha da  artırıyor. Refahlarına ve özgürlüklerine yönelik her saldırıyı terör olarak  niteleyen ama diğer toplumların en temel insani taleplerine karşı duyarsız kalan çarpık anlayış, bize göre dünyanın şu andaki en büyük sorunudur."

 Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen  2019-2020 Adli Yıl Açılış Töreni'ndeki konuşmasında, tarihin hiçbir döneminde  zalimlerin eksik olmadığını ama zulmün de payidar olamadığını belirtti. Erdoğan,  "Günümüzün zalimlerinin yol açtığı adaletsizlikler elbet bir gün sona erecektir.  Bize düşen, işte o güne kadar adalet mücadelesini sürdürmek, mazlum ve  mağdurların yanında yer almaktır." diye konuştu.

"Dünyada adaleti sağlamak için herkesin üzerinde ittifak edeceği bir  uygulama biçimi bulmanın imkansız olduğu" değerlendirmesinde bulunan Erdoğan, tüm  insanlığın ortak özlemi ve hedefi olan adalet meşalesini  hep  yukarıda  tutarak,   hak ve eşitlik temelinde mümkün olan en geniş mutabakatı sağlamanın mümkün  olduğuna inandıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin tarih boyunca işte bu mücadeleyi  veren bir medeniyet anlayışının mirasçısı olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti:
"Bu mirasa layık olabilmek için de önce kendi devlet ve toplum  yapımızda, insanlarımızın zihin ve gönül dünyalarında adalet kavramını hak ettiği  yere oturtmaz gerekiyor. Her şey gibi devletlerin yönetim sistemleri de zaman  içinde gelişmekte ve dönüşmektedir. Türk toplum ve yönetim yapısı, son iki  asırdır dünyada yaşanan gelişmeleri çok yakından takip etmiştir.

Yasama, yürütme ve yargı organlarının, kendi içlerinde bağımsız bir  şekilde çalışması esası üzerine kurulu kuvvetler ayrılığı, işte bu sürecin  eseridir. Kuvvetler ayrılığı prensibi, demokrasinin ve cumhuriyetin  temelidir. Her toplum ve devlet, kuvvetler ayrılığı ilkesini, kendi serencamına  uygun şekilde hayata geçirmektedir. Dolayısıyla, dünyada  tek ve değişmez  bir  kuvvetler ayrılığı, demokrasi, cumhuriyet, hukuk devleti uygulamasından  bahsedilemez. Esasen böyle bir yaklaşım hayatın olağan akışına uygun da değildir.

Örneğin, Amerika Birleşik  Devletleri'nde seçimle gelen başkan  yardımcısı, aynı zamanda Senato'nun ve Kongre'nin de başkanıdır. Yine bu ülkede,  Anayasa Mahkemesi'nin tüm üyeleri, başkan tarafından atanmaktadır. Görüldüğü  gibi, Amerika Birleşik Devletleri'nde bu durum, yürütmenin yasama organı  üzerindeki tahakkümü, bir başka ifadeyle kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı bir  durum olarak anlaşılmamaktadır."

Bu çerçevedeki en son ve en çarpıcı örneklerden birinin de şu an  İngiltere'de yaşandığını anlatan Erdoğan, "Kraliçe, halkın iradesi olan halk  oylaması sonuçlarının uygulanmasını sağlamak üzere, Başbakan'ın teklifi üzerine,  parlamentoyu bir ay süreyle askıya aldı. İngiliz demokrasisi, halk oylaması  sonuçlarını hayata geçirmek üzere kendi içinde kuvvetler ayrılığı ilkesini bu şekilde yorumlayarak, tıkanan sistemi açma yoluna gitti." dedi.

"KUVVETLERİN SAHİP OLDUKLARI BAĞIMSIZLIK, BAŞLI BAŞINA BİR EGEMENLİK HAKKI DEĞİLDİR"

"Türkiye, darbelerden vesayete kadar pek çok sıkıntılı süreç yaşamış  olsa da, halkın iradesini en üstte tutan kuvvetler ayrılığı fikrine ve bunun  üzerine bina ettiği demokrasi anlayışına hep bağlı kalmıştır." ifadesini kullanan  Erdoğan, 24 Haziran seçimleriyle tüm unsurlarıyla fiilen hayata geçirilen yeni  yönetim sisteminin kuvvetler ayrılığı ilkesinin daha belirgin ve keskin bir  şekilde işletilmesine dayalı olduğunu vurguladı.
Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bilindiği gibi Anayasamızın amir hükümleri gereğince, cumhurbaşkanı  sadece yürütmenin değil, aynı zamanda devletin de başıdır. Türkiye  Cumhuriyeti'nin ve Türk Milletinin birliğini, beraberliğini, tüm kurumlarıyla  etkin şekilde işlemesini temin, cumhurbaşkanının en öncelikli görevidir.  Anayasamızın lafzında ve ruhunda açıkça yer alan bu yaklaşımı, kuvvetler ayrılığı  için bir tehdit değil, tam tersine birleştirici bir güç olarak görüyoruz.

Yasamanın, yürütmenin ve yargının kendi içlerinde bağımsız bir şekilde  çalışması, hepsinin de, Anayasa'da cumhurbaşkanına verilen 'devletin başı'  misyonu etrafında birlikte hareket etmelerine mani değildir. Devlete ait yetki ve  görevlerin, herhangi bir üstünlük sıralaması olmadan kullanılması olan kuvvetler  ayrılığı prensinin, denge yerine çatışma anlayışıyla yorumlanması, ülkeye ve  millete fayda değil zarar getirir. Çünkü kuvvetlerin kendi içlerindeki  faaliyetlerini yürütürken sahip oldukları bağımsızlık, başlı başına bir egemenlik  hakkı değildir. 

Devlet sisteminde illa bir üstünlük aranacaksa, bu ancak Anayasa'nın  ve orada tezahür eden milli egemenliğin üstünlüğü olabilir. Milli egemenliği,  yasama ve yürütme kurumları demokratik seçimlerle doğrudan milletten aldıkları  güçle kullanır."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezinde  düzenlenen 2019-2020 Adli Yıl Açılış Töreni'ndeki konuşmasında, yargının  Anayasa'yı ve kanunları yapan yasama organından aldığı yetkiyle görevini  yürüttüğüne işaret etti.

Kuvvetler ayrılığı sistemindeki yargı bağımsızlığının, bu erkin  kendisine yargı yetkisi veren hukuk kurallarını eksiksiz bir şekilde uygulaması  sorumluluğu ve gücünden kaynaklandığını anlatan Erdoğan, Hakimler Savcılar Kurulu  üyelerinin Meclis ve yürütme tarafından seçilmesinin de aynı mantığa dayandığına  dikkati çekti.

Cumhurbaşkanı Erdoğandan kararlılık vurgusu: Hazırlıklarımız son aşamaya geldi

Erdoğan, şöyle konuştu:

"Türkiye'nin örnek aldığı Batı demokrasilerinde yargı organlarının  kararlarını kanun adına vermesi de yine bu anlayışın sonucudur. Ülkemizdeki  tartışmalarda, kuvvetler ayrılığına yönelik ithamların daha ziyade yürütme-yargı  gerilimi üzerine bina edilmesinin sebebi, bu önemli gerçeği örtmeye yöneliktir.  Yeni yönetim sistemimizde yürütmenin de temsilcisi olan Cumhurbaşkanı'na  kuvvetler ayrılığı konusunda yöneltilen ithamların çoğu temelsizdir.
Ülkemizdeki demokratik sistemde Cumhurbaşkanı'na açılan alan, üstünlük  bağlamında değil, tüm kurumların ahenk içinde çalışmasını gözetme noktasındadır.  Yargı üzerinden, milletten ve hukuktan aldığı yetkiyle görevini yapan yürütme  erki ile onun temsilcisi olan Cumhurbaşkanı'na saldırmak, aslında doğrudan  siyasal alanı hedef almaktır. Kuvvetler ayrımındaki yerinin ötesinde, tamamen   ideolojik  ve  bağnaz  bir  tahayyülle yargı bağımsızlığı sözünü gündemde  tutanlar, en çok demokrasiye, cumhuriyete, milli iradeye zarar veriyor."

"CUMHURBAŞKANLIĞI KÜLLİYESİ, MİLLETİMİZİN, TÜM KURUMLARIMIZIN EVİDİR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son Anayasa değişikliği ile yargı bağımsızlığı  kavramının, yargının tarafsızlığı ilkesi ile tahkim edildiğini belirtti.

Buna rağmen, demokrasiyi ve onun kurucu unsuru olarak siyaseti  mesnetsiz saldırılarla yaralamaya çalışmanın, en başta yargı kurumuna saygısızlık  olduğunu ifade eden Erdoğan, bunun en güzel örneğinin de idare içerisinde kamu  kurumu niteliğindeki meslek teşekkülleri olan birtakım baroların Adli Yıl  açılışını, sırf mekanından dolayı provoke etmeleri olduğuna değindi.

"Bu mekan şahsıma ait değil, bu mekan her zaman söylediğim gibi  milletin evi ve devletin tüm kurumları bu mekanı rahatlıkla kullanma hakkına  sahiptir. Üstelik bu meslek teşekküllerinin seçim yöntemlerinin çoğulcu  demokrasiyle bağdaşmadığı kabul edilen bir gerçek olduğu halde böyle bir tartışma  yaşandı, yaşanıyor." değerlendirmesinde bulunan Erdoğan, sözlerini şöyle  sürdürdü:

"Halbuki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, bu gazi mekan, konferans salonu, sergi salonu, camisi, 15 Temmuz anıtı, tamamlanmak üzere olan  kütüphanesi ve inşası süren müzesiyle, milletimizin, dolayısıyla da tüm  kurumlarımızın evidir. Önümüzdeki dönemde ilk çözmemiz gereken meselelerden  birinin, barolar başta olmak üzere tüm meslek teşekküllerinin seçim yöntemlerinin  temsili demokrasiye uygun hale getirilmesi olduğuna da inanıyorum. Yargıtay ve  Türkiye Barolar Birliği Başkanlarımızı, bu bağnaz ve provokatif dayatmalara karşı  gösterdikleri dirayetli ve demokratik duruş sebebiyle şahsım ve milletim adına  tebrik ediyorum. Yargı kurumunun nefasetine zarar veren, ülkemizdeki avukatların  kahir ekseriyetinin hissiyatını ve tercihini de temsil etmediğine inandığım bu tür yanlışların ileride tekrarlanmayacağına inanıyorum."

"REFORMLARIN AMACI ADALETİN DAHA GÜÇLÜ TESİSİNİ SAĞLAMAK"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 18 yıl önce kurucu genel başkanı olduğu  partinin adının başına "adalet" kelimesini getirmelerinin, sıradan bir tercih  olmadığını vurguladı.

İktidara geldikleri günden beri hep bu ideal uğrunda mücadele  ettiklerini, pek çok reform hayata geçirdiklerini hatırlatan Erdoğan,  "Anayasamızda ve kanunlarımızda yaptığımız değişikliklerin tek amacı, adaletin  daha güçlü bir şekilde tesisini sağlamaktır. Temel kanunların yenilenmesinden  yargı mensuplarının özlük haklarının iyileştirilmesine, adliye binalarının  modernleştirilmesinden istinaf mahkemelerinin kuruluşuna, yargıda hedef süreden e-devlet uygulamalarına, adli tıptan bilirkişiliğe, lekelenmeme hakkından  arabuluculuk müessesine kadar her alanda adalet sistemini geliştirecek tarihi  reformlara imza attık." diye konuştu.

"AYRI BİR GÜÇ KAZANDIRALIM"

Erdoğan, 2019-2020 Adli Yıl Açılışı dolayısıyla Beştepe Millet Kongre  ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen törende yaptığı konuşmada, "Merdivenlerin  altından adliye kurumlarını çıkardık. hepsinden öte dedik ki 'Adalet saraylarıyla  biz, adliye mekanizmalarına ayrı bir güç kazandıralım.' Bunu yaptık." dedi.
 Demokrasiyi güçlendirmek, vatandaşların adalet beklentisine en yüksek  cevabı vermek, uluslararası alanda Türkiye'nin hukuk devleti niteliğini  güçlendirmek amacıyla yeni reform hazırlıkları içinde olduklarını belirten  Erdoğan, yaklaşık 3 ay önce, aynı salonda Yargı Reformu Strateji Belgesi'ni,  hukukçular ve milletle paylaştıklarını anımsattı.

Erdoğan, "Tutukluluktan ifade özgürlüğüne, savunma hakkından adalete  erişime kadar birçok alandaki reform vizyonumuzu, bu belgeyle ortaya koyduk.  'Güven veren ve erişilebilir bir adalet' anlayışıyla oluşturduğumuz Yargı Reformu  Strateji belgemizin, hukuk camiasında ve kamuoyunda memnuniyetle karşılandığını  görüyoruz." ifadelerini kullandı.  Reform Belgesi'ndeki hedefleri hayata geçirmek için mevzuat  değişikliği ile idari düzenlemeler konusundaki hazırlıkların son aşamaya  geldiğini aktaran Erdoğan, asıl önemli olanın uygulamalar olduğunu dile  getirdi.

Türkiye'de kağıt üzerinde mükemmel duran birçok düzenlemenin, uygulamadaki çarpıklıklar sebebiyle sıkıntılara ve adaletsizliklere yol açtığına  dikkati çeken Erdoğan, "Bunun için mevzuat değişiklikleri ve idari düzenlemeler  kadar zihniyet değişimine de önem veriyoruz. Vatandaşlarımızın adalet sistemine  duydukları güveni ancak bu şekilde arzu ettiğimiz seviyeye getirebileceğimize  inanıyoruz. Avrupa Birliği organları her ne kadar ülkemize karşı açıkça ayrımcı bir tutum  içindeyse  de, biz bu reform belgesiyle aynı zamanda tam üyelik  yükümlülüklerimize olan bağlılığımızı da göstermiş oluyoruz." değerlendirmesinde  bulundu.

Gelecek dönemde devam ettirecekleri dinamik reform süreciyle,  demokrasiyi güçlendirerek, milli iradenin üstünlüğünü daha da pekiştireceklerini  ifade eden Erdoğan, "Yargı süreçlerini sadeleştirerek, uyuşmazlıklar için  alternatif çözüm yolları geliştirerek, önleyici hukuk uygulamalarını sistemimize  kazandırarak, bu reformu kısa sürede hayata geçirmekte kararlıyız." diye konuştu.

"YARGI REFORMU STRATEJİMİZİN EN ÖNEMLİ UNSURLARINDAN BİRİDİR"

Erdoğan, hak ve özgürlüklerin korunması, geliştirilmesi, güvence  altına alınması için kapsamlı bir İnsan Hakları Eylem Planı hazırladıklarını  vurgulayarak şunları söyledi:

"Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının güçlendirilmesini, hukukun  üstünlüğünün, bununla birlikte bireylerin hak ve özgürlüklerinin güvence altına  alınmasının temel şartı olarak görüyoruz. Kaliteli insan kaynağı, her alan gibi,  adalet sisteminin iyi bir şekilde işleyişinin de temel şartıdır. Hukuk eğitiminin  niteliğinin yükseltilmesi, Yargı Reformu stratejimizin en önemli unsurlarından  biridir. Hakim ve savcı yardımcılıklarının ihdası, bu bakımdan gerçekten çığır  açıcı bir yenilik olacaktır. Meslek öncesi ve meslek içi eğitimi de daha etkin  hale getireceğiz. Bilirkişilik, yazı işleri hizmetleri, bilişim sistemi,  tebligat, uzmanlaşma gibi yargı faaliyetlerinin destek unsurlarıyla ilgili  reformları da ihmal etmiyoruz."

Savunma hakkı ve bunun en önemli unsuru olan avukatlar konusunun da  yargı reformu stratejisinin en önemli başlıklarından biri olduğunu belirten  Erdoğan, avukatlık mesleğine girişten stajlara kadar, bu konuda sorun yaşanan  birçok uygulamayı değiştireceklerini anlattı.

Sistemi mümkün olduğunca sadeleştirerek, görevsizlik ve yetkisizlik  kararlarına yol açan problemleri ortadan kaldırmayı hedeflediklerinin altını  çizen Erdoğan, "Soruşturma, kovuşturma ve cezaların infazı aşamalarını kapsayan  ceza adaletinde adil, etkin, rasyonel bir işleyişi temin etmek zorundayız." dedi.

Cumhuriyet savcılarının takdir yetkilerinin genişletilmesinden,  soruşturma aşamasının etkinleştirilmesine kadar, bu çerçevede pek çok yeniliği  hayata geçireceklerini aktaran Erdoğan, özellikle ekonomik hayata doğrudan etkisi  olan hukuk yargılamalarında sade ve etkin bir işleyişi temin etmekte kararlı  olduklarını vurguladı.

Yargı mensuplarının, mesai mefhumu gözetmeksizin, işlerini layıkıyla  yerine getirmek için gösterdikleri gayrete yakından şahit olduğunu kaydeden  Erdoğan, "Yeni reformlarla sistemi geliştirerek, güçlendirerek, ileriye  taşıyarak, adaletin en etkin ve hızlı şekilde tecellisini sağlamak için sizlerle  birlikte çalışmaya devam edeceğiz." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2019-2020 Adli Yılı'nda, yürüttükleri adaleti  sağlama, hukuku tesis etme, yargıyı işler kılma mücadelelerinde tüm hakimlere,  savcılara, avukatlara ve yardımcı personele başarılar diledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğandan kararlılık vurgusu: Hazırlıklarımız son aşamaya geldi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kongre ve Kültür Merkezi'nde yapılan Adli Yıl Açılış Töreni'ne katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, törenin sonunda katılımcılarla özçekim (selfie) yaptı.

NOTLAR  

Törene TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat  Oktay, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, İçişleri  Bakanı Süleyman Soylu, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Milli Savunma Bakanı  Hulusi Akar, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa  Varank, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan, İletişim Başkanı Fahrettin  Altun, Hakimler ve Savcılar Kurulu ve yüksek yargı organı üyeleri ile hakimler ve  savcılar katıldı.

Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından  Şef Abdullah Alper Kurbani yönetimindeki Ankara Türk Dünyası Müzik Topluluğu  konser verdi.

Törende Yargıtay'ın kurumsal tanıtım filmi de gösterildi.

YÜKSEK MAHKEME BAŞKANLARI ONURUNA ÖĞLE YEMEĞİ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen Adli Yıl Açılış Töreni sonrası Yu?ksek Mahkeme Başkanları onuruna verilen öğle yemeğine iştirak etti.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki yemekte TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, yüksek yargı üyeleri ile Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu hazır bulundu.

Öte yandan yemeğe KKTC Yüksek Mahkeme Başkanı Narin Ferdi Şefik, Katar Temyiz Mahkemesi Yüksek Yargı Konseyi Başkanı Dr. Hassan Almohannadi katıldı.

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

ETİKETLER :
YORUMLAR (4)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • eee02 Eylül 2019 18:07

    ...rahini 24 saatte salan mahkeme... nasıl kuvvet ayrılığı bu ? birileri konuşuyor 24 saat sonra abli rahip dışarı salınıyor.. nasıl bişe bu hukuk?

  • ÖZGÜR02 Eylül 2019 15:17

    Buna önce sizin inanmanız ve uygulamanız lazım malesef söylediklerinizle yaptıklarınız taban tabana zıt halk bunu çok açık görüyor ve ülkeyi getirdiğiniz durumu çok açık kavrıyor enayi yerine konulduğunu artık biliyor.

  • Hoca 02 Eylül 2019 12:10

    Kuvvetler ayrılığı turkiyede terk edildi, demokrasi ve cumhuriyet 10 yıl öncesine göre kötüleşti

  • Selahattin abi02 Eylül 2019 12:06

    Sn Cumhur başkanımızı çok takdir ediyorum. Bütün konuşmalarında ülkeyi başkası yönetiyormuş gibi eleştiriler yapıyor.Yapılması gerekenleri,olması gerekenleri söylüyor san ki bunları yapmayan başka bir yönetim varmış gibi Çok iyi bir taktik kendine muhalefet etme taktiği.